Kayıtlar

Yetmiş İki Sıddîk Sevabı Alan Genç!

  Yetmiş İki Sıddîk Sevabı Alan Genç!   "Ey nefsinin arzularını rızam için terk edip, gençliğini beğendiğim işlerde harcayan genç!"   Zeynüddîn Sübkî hazretleri hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 659 (m. 1261)’de Mısır’da Sübk-il-abîd denilen yerde doğdu. 735 (m. 1334)’de Mısır’da Mahılle denilen yerde vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerde, Rasûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:   “Kim bir hastanın yanında yedi kere (Es’elüllahelazîme Rabbel-Arşil-azîm en yeşfiyeke) derse, o hasta sıhhat ve afiyet bulur.”   Hazreti Ömer’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği, hadîs-i şerifte:   Rasûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bir genç, dünyâ lezzetini ve oyununu bırakır, gençliğine rağmen Allahü Teâlâya tâate (beğendiği şeylere) yönelirse, Allahü Teâlâ, ona yetmiş iki sıddîk sevabı verir.   Sonra şöyle buyurur: (Ey şehvetini [nefsinin arzu ve isteklerini] benim rızam için terk edip, gençliğini benim beğendiğim işlerde harcayan genç! S

Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç!

  Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç! Muaz bin Cebel (radıyallahu anh), Hazret-i Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hadisi rivayet etmektedir: "Allah, 'Ey gençliğini benim için harcayan, şehvetini benim için terk eden genç! Sen yanımda bazı meleklerim gibisin. ' demektedir.” (Ebû Nuaym, Hilyetu'l-Evliya, V, 237) Bundan daha temiz kalpli kim olabilir? Veya bulûğ çağına vardıktan bu yana günah işlemeyen, Allah’ü Teâlâ’ya itaat ve ibadetle gelişen, O'nun hakkına uymayı âdet haline getiren kişiden, yardım ve desteğe kim öncelikli olarak hak kazanabilir? Öyle ise bu işi kendine âdet edinen, bunun zıddına asla yanaşmayan kişiye, Allah hakkına riâyet etmek kolay ve güçlüğü azdır. Allah yolunda çalışması ise uzun sürelidir. İkinci kısım ise hevâ-yı nefsine uyduktan sonra tövbe eden, cehaletinden dönüp Allah’ü Teâlâ’ya yönelen, zamanında işlediği günahlarına pişman olan kimsedir. Allah o kişiye, hiçbir farzı terk etmeme ve geçmişte işlediği hiçbi

Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar…

  Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar… Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Sen namazı boş ver, benim kalbim temiz! Kimsenin canında, malında, namusunda gözüm yok! “ Cevap: Namaz dinin direği, kalbin nurudur. Allah Rasulü Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kalbi pis miydi? Ayakları şişene kadar namaz kılardı! Ancak ve ancak kalplerin içini de dışını da Rabbimiz bilir.   Hz. Yûsuf Aleyhisselâm bu konuda şöyle yalvarmıştır. “Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Yûsuf, 53) Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “İbadet etmiyorum, ama birçok ibadet eden insandan daha dürüstüm! “ Cevap: Dürüst olmanın birinci ölçüsü Allah’ü Teâlâ’nın emirlerine uymaktır. Hepimizin azgın nefsi eline fırsat geçerse her kötülüğü yapar. İbadetlerle ve taatlerle nefsimizi tezkiye etmeliyiz.   Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Tesettüre riayet etmiyorum, ama çoğu tesettürlüd

Uzun Ömür İçin Dua 2

Uzun Ömür İçin Dua 2   Yusuf-u Nebhani (Kuddise Sirruhu)nun nakline göre; aşağıda zikredilecek duanın okunması, yazılarak eve asılması ve üstte taşınması kişiyi hatta ailesini salgın hastalıklardan kurtararak uzun ömürlü yaşamasına vesile olur.   اَللَّهُمَّ إِنَّ الصَّادِقَ المَصْدُوقَ صَلَوَاتُكَ عَلَيْهِ وَسَلَامُكَ قَدْ قَالَ: إِنَّكَ قُلْتَ مَا تَرَدَّدْتُ فِي شَيْئٍ أَنَا فَاعِلُهُ كَتَرَ دُّدِي فِي قَبْضِ رُوحِي عَبْدِي الْمُئْمِنِي، يَكْرَهُ المَوْةَ وَأَكٌرَهُ وَمَسَائَتَهُ؛ فَصَلِّي اَلَّلهُمَّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أَلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدِ وَعَجِّلْ لِأَوْلِيَئِكَ الفَرَجَ وَالعَافِيَةَ وَلَا تَسُئْنِي فِي نَفْسِي وَلَا فِي أَحَدٍ مِمًّنْ أَحَبَّنِي وَبَارِكْ لِي فِي عًمْرِي وَزِدْ فِي حَيَاةِ فَأَنْتَ الَّذِي تَهَبُ عَيْشَ الأَبَدِي لِأَهْهْلِ الأَخِرَةِ فَهَبْ لِي عُمْراً طَاوِيلّا مُزَيَّنًا بِعَافِيَتِكَ فَإِنَّكَ وَلِيُّ ذَلِكَ فِيالدُّنْيَا وَألأَخِرَةِ  وَالقَادِرُ عَلَيْهِ، وَصَلَّي الله تَعَالَ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدِ وَعَلَى أَلِهِ  وَصَحْب

Hatip İle Zâlimin İbretlik Hikâyesi

Hatip İle Zâlimin İbretlik Hikâyesi   Haccâc b. Yûsuf b. el-Hakem es-Sekafî, “Zalim” lakabıyla meşhur Emevî valisidir. Târihin meşhur Haccâc-ı Zâlim’i, zulmüyle şöhret yapmış olsa da filozof tabiatlı bir insandı. Bir gün, Cuma namazında onu gören hatip:   “– Allâh’ın en sevdiği fiil, zâlim idâreciye haksızlığını haykırmaktır.” tarzındaki emri dikkate alarak hutbeden ağız dolusu ağır lâkırdılar söyledi. Haccâc-ı Zâlim, sükûnetle dinledi.   Namazdan sonra hatîbi huzûruna çağırtarak ona sordu:   “– Sen öyle neler söyledin bakalım hutbede!”   Hatib, nasıl olsa kellesinin vurulacağı düşüncesiyle geri adım atmadan Haccâc’a hutbedeki sözlerini biraz daha sert bir üslûb ile tekrar etti.   Haccâc:   “– Tuhaf şey.” dedi. “– Sen bilgili bir adama benziyorsun. Lâkin İslâmî dâvetin metodlarından haberin yok. Sen hiç Kur’ân okumuyor musun? Senden daha fazîletli olduğu muhakkak olan Mûsâ’yı Aleyhisselâm benden daha kusurlu ve üstelik ehl-i küfürden olduğu muhakkak o

Köpek İçin Kılınan Namaz

Köpek İçin Kılınan Namaz             Vaktiyle mescidin birinde bir adam konuklamıştı. Din yolunda gayreti kendisine azık edinmişti. O âşık adam, bir gece sabaha kadar namazdan başka bir şeyle meşgul olmamak niyetiyle mescide gitmişti.           Fakat gece olup etraf kararınca bir ses duyuldu. Namaz kılan adam, kemal sahibi birinin mescide geldiğini sandı; gönlünden…           “- Böyle bir insan mescide ancak ibadet etmek için gelir. İyi oldu. Böylece kâmil bir adam namazımı görüp, ibadetimi duyacak!” diye geçirdi.           Bütün gece sabaha kadar ibadette bulundu, bir an bile ibadeti bırakmadı. Bir hayli dua etti, ağlayıp inledi. Kâh tövbe etti, kâh istiğfar…           Müstehap ve sünnetleri yerine getirdi. Kendisini adam akıllı iyi gösterdi. Tan yeri ışıyıp etraf ağarınca mescit aydınlandı. Adam bir de baktı ki, mescidin köşesinde bir köpek yatmış uyuyor. Bu dertle canı yandı, kanı kurudu… Gözyaşları yağmur gibi kirpiklerinden damlamaya başladı… Gönlü utanç ateşiyle öyl

Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…

  Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…   5 senedir huzurevinde yaşayan bir annenin kaleminden duygusal bir hikâye…   Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik. Boyunlarını bükük bırakmazdık. Dışarıdan huzurlu gibi görünen, bu sessiz sakin binalarda, ne fırtınalar kopuyor kimbilir. Kaç anne anlatmak, haykırmak istedi duygularını, kaç anne yazmak istedi bilinmez. O annelerin adına yazdım bu satırları. Bu mektup huzursuz odalardaki yüreği yorgun annelerin sessiz çığlıklarıdır…   Beş Sene Takvime baktım da 5 sene olmuş buraya geleli. Nasıl geçti o 5 sene bir de bana sor. Çok bakmıyorum takvimlere. İçim sıkılıyor, zaman geçmiyor. Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim. Şimdi öyle düşünmüyoru

İncitme

  İncitme   Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin.   Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail'ce Bıçak senden incinmesin.   Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin.   İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin.   Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin   Abdurrahim KARAKOÇ

Say Bir Gerçek, Say Bir Yalan

Say Bir Gerçek Say Bir Yalan   Ömür dediğiniz nedir? Üç gün hilal, üç gün bedir Haftaya boş kalır sedir Say bir karış, say bir adım Geçti gitti, anlamadım.   Her türlü nimet sofrada Yığın yığın dert sofrada En uzun mühlet sofrada Say bir içim, say bir tadım Kaçtı gitti, anlamadım.   Denizde kayıktır umut Yaralı geyiktir umut Ürkek üveyiktir umut Say bir lokma, say bir yudum Uçtu gitti, anlamadım.   Dakikalar yazlık, kışlık Saatlerde mi yanlışlık İklim mevsim tek karışlık Say bir dondum, say bir yandım Göçtü gitti, anlamadım.   Bembeyaz düşler topladık Bitmemiş işler topladık Bebek gülüşler topladık Hızar kurdu itimadım Biçti gitti, anlamadım.   Abdurrahim KARAKOÇ  

Kul Hakkı

Kul Hakkı   “Mânâsız çatık kaş bile kul hakkıdır” “Kimsenin ahı kimsede kalmaz”   Her günahın affı var Kul hakkı müstesna! Peki, kalbiyle kul hakkı nasıl olur? İçinde başkası hakkında suizan beslemekle…   Size Bu İnceliği İslâm mı Öğretti?   Bâyezîd-i Bistâmî yağmurlu bir havada Cumâ namazına gitmek için evinden çıktı. Sağnak hâlde yağan yağmur, yolu çamur hâline getirmişti. Yağmur bitinceye kadar bir evin ihâta duvarına dayandı. Çamurlu ayakkabılarını duvarın taşlarına sürerek temizledi. Yağmur yavaşlayınca câmiye doğru yürüdü. Bu sırada aklına bir mecûsînin duvarını kirlettiği geldi ve üzülerek;   “Onunla helâlleşmeden nasıl Cumâ namazı kılabilirsin? Başkasının duvarını kirletmiş olarak nasıl Allahü teâlânın huzûrunda durursun?” diye düşündü ve geri dönüp o mecûsînin kapısını çaldı. Kapıyı açan mecûsî; “Buyrun bir arzunuz mu var?” diye sorunca; “Sizden özür dilemeye geldim.” dedi. Mecûsî hayretle;  “Ne özrü?” diye sordu. O da;   “Biraz önce