Kul Hakkı
Kul Hakkı
“Mânâsız çatık kaş bile
kul hakkıdır”
“Kimsenin ahı kimsede
kalmaz”
Her günahın affı var
Kul hakkı müstesna!
Peki, kalbiyle kul hakkı
nasıl olur?
İçinde başkası hakkında
suizan beslemekle…
Size Bu İnceliği İslâm
mı Öğretti?
Bâyezîd-i Bistâmî yağmurlu
bir havada Cumâ namazına gitmek için evinden çıktı. Sağnak hâlde yağan yağmur,
yolu çamur hâline getirmişti. Yağmur bitinceye kadar bir evin ihâta duvarına
dayandı. Çamurlu ayakkabılarını duvarın taşlarına sürerek temizledi. Yağmur
yavaşlayınca câmiye doğru yürüdü. Bu sırada aklına bir mecûsînin duvarını
kirlettiği geldi ve üzülerek;
“Onunla helâlleşmeden
nasıl Cumâ namazı kılabilirsin? Başkasının duvarını kirletmiş olarak nasıl
Allahü teâlânın huzûrunda durursun?” diye düşündü ve geri dönüp o mecûsînin
kapısını çaldı.
Kapıyı açan mecûsî;
“Buyrun bir arzunuz mu
var?” diye sorunca;
“Sizden özür dilemeye
geldim.” dedi.
Mecûsî hayretle;
“Ne özrü?” diye
sordu.
O da;
“Biraz önce duvarınızı
elimde olmadan çamurlu ayakkabılarımı temizlemek maksadıyla kirlettim. Bu doğru
bir hareket değil. Yağmurun şiddeti bu inceliği unutturdu.” deyince,
Mecûsî hayretle;
“Peki ama ne zararı var?
Zâten duvarlarımız çamur içinde. Sizin ayağınızdan oraya sürülen çamur bir
çirkinlik veya kabalık meydana getirmez.” dedi.
Bâyezîd-i Bistâmî;
“Doğru ama, bu bir haktır
ve sâhibinin rızâsını almak lâzımdır.” dedi.
Mecûsî;
“Size bu inceliği ve insan
haklarına bu derece saygılı olmayı dîniniz mi öğretti?” diye sorunca;
“Evet dînimiz ve bu dînin
peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm öğretti.” dedi.
Mecûsî;
“O hâlde biz niçin bu dîne
girmiyoruz?” diyerek kelime-i şehâdet getirip Müslüman oldu.
Hidayete vesile olmak
Çok kazanmak istiyorsan
kul haklarını “bu dünyada” helal et!
Kul hakkından kurtulmak ve
hak sahibinden helallik almak şarttır.
“Bir kimse (din)
kardeşinin ırzına (namus ve haysiyetine), yahut mal ve mülkünden bir şeyine
haksız olarak taarruz etmiş ise altın, gümüş bulunmayan günden (kıyamet günü)
evvel onunla helalleşsin. Aksi takdirde yapmış olduğu zulüm nispetinde onun iyi
amellerinden alınıp hak sahibine verilir. Eğer iyiliği yoksa hak sahibinin
günahlarından alınıp haksızlık eden adama yükletilir."
(Buhari, Mezalim, 10)
“Tevhid ehlinin ateşe
girmesinin en büyük sebebi kul hakkı yemeleridir!”.
İmâm-ı Gazali Radıyallâhu
Anh, İhyau Ulumiddin
Kimsenin hakkını kimseye
bırakmayan, yarına bıraksa dahi yanına bırakmayan Allah'ü Teâlâ’ya hamd olsun!
Ben insanların; saygısız,
bencil ve özensiz davranışlarıyla karşısındaki insanı kırmasına, kendi kafasının
estiğini yaparken hiç düşünmemelerine ve asla kul hakkına girmekten
çekinmemelerine ve de gayet normalmiş gibi helallik isterken ki o
rahatlıklarına o vurdumduymazlıklarına tahammül edemiyorum!
Peki ya önce âşık edip
sonra terk etmek. Bu da kul hakkına girmez mi?
“Kimin üzerinde din
kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün
bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden önce, o kimseyle helâlleşsin. Aksi
takdirde, sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır
(hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa, zulüm yaptığı kardeşinin
günâhlarından alınarak onun üzerine yüklenir.” (Buhârî, Mezâlim, 10)
"Kim bir kul hakkı
yemişse derhal o kardeşi ile helalleşsin. Çünkü (Kıyâmet günü) dirhem de geçmez
dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevâpları alınır o adama yüklenir.
Eğer sevâpları yoksa o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.“
[Buhârî, Rikak 48]
Kul Hakkı Çok Geniş
Hiç tanımadığın bir
kimseye dudak büksen, hesabı sorulacak.
"Eh hepimiz
hayatımızı kazanmak zorundayız." "Öyle!" dedi Tom. "Ama
keşke başkasının hakkını almadan kazanmanın bir yolunu bulsaydın!"
Bir insanın bu dünyada
helal etmeyeceğini düşündüğümüz haklarını, öteki dünyada bizden bir şeyler
almadan helal edebileceğini sanmak, şeytanın oyunu...
Bunu yapıyor muyuz
kendimize sormalıyız. Yani kimse kimseye, şundan şundan ötürü senden helallik
istiyorum demediğine göre yani ben kendim dâhil yakın çevremde buna hiç şahit
olmadığıma göre, demek ki aslında hepimiz bunu yapıyoruz. Yapıyoruz ve farkında
değiliz. Farkında olmadığımızın da farkında değiliz galiba.
Ne diyorum yani? Geç
olmadan, helalleşelim.
İnsan, yaşattığını
yaşamadan ölmezmiş. Elbêt çıkar bir gün ne yakın ne uzak tam vaktine esir. Amma
kendinde amma sevdiğinde amma çoluğunda amma çocuğunda…
Kul unutur, Allah’ü Teâlâ
unutmaz… Beşer zulmeder, Allah’ü Teâlâ adalet adalet eder...
Ahirette, kul hakkından
dolayı bir insanın hayrı birine neden verilecek?
Soran: Zeynelmahmut33
- Madem kimsenin hayrı
kimseye gitmez, neden ahirette kul hakkından dolayı bir insanın hayrı birine
verilecek?
Değerli kardeşimiz,
Kur'an şöyle mealen
buyurur:
“...Bizim amellerimiz
bize, sizin amelleriniz de sizedir....” (Şura, 42/15)
Yani herkesin işlediği
ameller, sevap olsun, günah olsun kendi hesabına yazılır. Bu amellerin
işlenmesine doğrudan veya dolaylı bir katkısı olmayan kişiye, bunlardan
mesuliyet yoktur.
Kul hakkı ise başkadır;
Mesela, birisi bir hayır
kurumuna sadaka vermiş olsun, bu onun sevap hanesine yazılır.
Aynı kişi, faraza birisinin
de gıybetini yapmış olsun. İşte bu gıybeti yapılan kişiye karşı gıybeti yapanın
hanesine kul hakkı, yani bir şekilde borç olarak yazılır.
Gıybet eden kişi;
Evvela, Allah’tan mağfiret
dilemez ise, Allah kendisinden bu günahın hesabını sorar.
Daha sonra, Allah
kendisini affetmiş olsa dahi, o gıybeti yapılan kişiye olan borcu baki kalır.
Şayet o kişiden helallik almamışsa, o oluşan borç kadar sevaplarından ona
geçer, şayet sevapları yetmezse, o kişinin günahlarından kendi alır. Yani
sevabımızın o kişiye geçmesi durduk yere değildir. Bizim yanlış bir iş
yapmamızdan dolayı onun lehine doğan kul hakkından dolayıdır.
Nitekim bir hadis-i
şerifte Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyururlar:
"Bir kimse kardeşinin
haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak
verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin.
Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak
sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden
adama verilir." (Buhari, Mezalim, 10)
Hemen şöyle bir sual de
akla gelebilir; “Madem bana sevaplar gelecek veya benim günahlarımdan ona
gidecek, bunu niçin engelleyeyim de o kişiye helallik vereyim?”
İşte burada da Allah’ın
sonsuz keremi, rahmeti ve aleni bir şekilde âdeta biz aciz kullarının lehine
uyguladığı adaleti giriyor devreye. Allah’ın hazineleri sonsuzdur. Nefse ağır
gelen affetme ve hakkını helal etme büyüklüğünü gösteren kuluna katbekat
fazlasını vereceğini müjdeliyor, biz de onun için helallik isteyene hakkımızı
helal etmeliyiz, elhamdülillah.
Hem bize ne oluyor da üç
kuruşluk dünya işi için hakkımızı helal etmekten kaçınıyoruz da sonra gidip
günahlarımızdan dolayı Allah’ü Teâlâ’nın bizi affetmesini bekliyoruz.
Selam ve dua ile...
(Bu yazı çeşitli
kaynaklardan derlemedir.)
Yorumlar
Yorum Gönder