Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar…

 Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar…

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Sen namazı boş ver, benim kalbim temiz! Kimsenin canında, malında, namusunda gözüm yok!

Cevap: Namaz dinin direği, kalbin nurudur. Allah Rasulü Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kalbi pis miydi? Ayakları şişene kadar namaz kılardı! Ancak ve ancak kalplerin içini de dışını da Rabbimiz bilir.

 Hz. Yûsuf Aleyhisselâm bu konuda şöyle yalvarmıştır.

“Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Yûsuf, 53)

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “İbadet etmiyorum, ama birçok ibadet eden insandan daha dürüstüm! “

Cevap: Dürüst olmanın birinci ölçüsü Allah’ü Teâlâ’nın emirlerine uymaktır. Hepimizin azgın nefsi eline fırsat geçerse her kötülüğü yapar. İbadetlerle ve taatlerle nefsimizi tezkiye etmeliyiz.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Tesettüre riayet etmiyorum, ama çoğu tesettürlüden daha edepliyim!”

Cevap: Edepli insan kendini teşhir etmez. Edebli olmanın birinci kuralı Allah’ü Teâlâ’nın emirlerine uymaktır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Gençliğimi yaşayayım!

Cevap: İbadet edersen gençliğini daha kaliteli yaşarsın! Ebedi gençlik kazanır; ahirette 33 yaşında olduğun halde sonsuz gençlik ve mutuluuğa kavuşursun!

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Bu devirde böyle şeyler olur mu?”

Allah’ü Tealanın emirleri evrenseldir, devirlere göre değişmez. Kıyamete kadar bakidir.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Dini siyasete alet etme!”

Cevap: Din ayrı siyaset ayrı değildir. Güzel dinimiz hayatın her alanını düzenlemiştir. Bir Müslüman’ın her yaşantısı da siyaseti de Allah’ın Teâlâ’nın gösterdiği nurlu “İslâmiyet Yolu” olmalıdır. Yalan dolan ve dalavere bir Müslüman’a yakışmaz. Müslüman siyasetçiye hiç yakışmaz.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Sen de her şeye dini çözümler ileri sürüyorsun?”

Cevap: İnsanların ürettiği çözümler mi daha doğru yoksa âlemlerin Rabbi Allah’ü Tealanın ürettiği çözümler mi daha önemlidir? İnsanların çözümleri doğru olsaydı  Kur’an-ı Kerim’e, peygamberlere ne gerek vardı?

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Gençliğimizi yaşayalım! Dünyaya bir daha mı geleceğiz?”

Cevap: Allah’ü Tealanın emirlerine uygun yaşarsan; çocukluğunu da gençliğini de ihtiyarlğını da daha güzel yaşarsın! İslâmiyet’e uymazsan ömrünün bir saniyesini bile güzel yaşayamazsın! Keşke dünyaya gelmeseydim, ahirette de toprak olsaydım dersin!

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: Aramızda yabancı yok; haremlik ve selâmlığa ne gerek var!”

Biz kural koyamayız. Mahrem namahrem kurallarını Allah’ü Teâlâ koymuştur, her namahrem yabancıdır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: O kadar hırsız, katil, namussuz var ki sıra bize gelmez!”

Cevap: Yüce Kur’an-ı Kerim: “Zerre kadar iyilik yapanlar karşılığını; zerre kadar da kötülük yapanlar da karşılığını bulacak!” buyuruyor.  Kimin Cennet’e, Kimin Cehennem’e gideceği Mizan’da hesaplar görülünce belli olur.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Okul bi bitsin!”

Cevap: Akil Baliğ olan her Müslüman mükelleftir. Ömrümüzün her saniyesinden sorumluyuz. Allah’ü Teâlâ’nın bütün emirlerini yerine getirmekle; farzları yapmakla, haramlardan kaçmakla yükümlüdür. İster okul hayatı, ister askerlik, ister çalışma hayatı olsun yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumludur. İbadetlerin de zorluklar altında yapılanları daha çok sevaptır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Yaşlanınca hacca giderim!”

Cevap: Hac ibadeti farzları oluştuğu zaman yapılmalıdır. Yaşlılık beklenmez. Kasıtlı geciktirilen farz ibadetlerin günahı büyüktür. Kimsenin yaşlanmaya değil bir saniye yaşama garantisi yoktur.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Sakal bırakmak için daha çok erken!”

Cevap: Farzlar gibi sünnetler de şartlar oluştuğu zaman yapılmalıdır. Hiçbir ibadet için yaşlılık beklenmez. Kasıtlı geciktirilen sünnetlerin sevabı çok azdır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Bu sene havalar sıcak, gelecek sene oruç tutarım!”

Oruc ibadetinin sıcak soğuk diye mevsimi yoktur. Hicri takvimde günü gelince yerine getirilir. Ertelenen ibadetlerin günahı büyüktür. Uzun ve sıcak günlerde tutulan oruçların sevabı daha büyüktür.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Kapanmaya hazır değilim; aceleye gerek yok, yavaş yavaş!”

Cevap: Mü’mine kardeşim! Ne zaman hazır olacaksın? Hayatta yarın diye bir şey yoktur; geleceği de belli değildir. Belki bugün, belki yarın öleceğiz; belki kıyamet kopacak. Kıyamet günü ömrümüz saniye saniye gösterilecek… Bizler de her saniyenin hesabını vereceğiz! Erteledikçe günah yükünü çoğaltmış olururuz.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Daha gencim!”

İbadetleri ihtiyarlar yapacak diye bir kural yoktur. Mükellef olan her Müslüman Allah’ü Teâlâ’nın farzlarını yapmak, yasaklarından kaçmak zorundadır. Gençlikte yapılan ibadetlerin sevabı daha fazladır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Daha vakit çok, namazı sonra kılarım!”

Cevap: Vaktinde kılınan namazın sevabı daha büyüktür; geciktikçe sevabı azalır. Hem sonraya ömrümüz yetmeyebilir… Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem “Erteleyenler helâk oldu!” buyuruyor. Bizler dua etmeyi, tevbe etmeyi, namazı, zekâtı, orucu, Sıla-i Rahim'i… Erteliyoruz. Ya gaflet anında ölüm gelirse! Çünkü Azrail Aleyhisselâm ertelemiyor

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Hele bir mesleğini eline alsın, sonra ibadetini yapar!”

Cevap: İbadetlerimizin hiç biri tahsil yapmamıza, meslek öğrenmeye engel değildir. Hatta şartlarına uygun yapılan ibadetler hem sağlıklı kalmayı hem de başarıyı artırır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Askere gidip geleyim, ondan sonra namaza oruca başlayacağım!”

Cevap: Her ibadet zamanı gelince yapılır. Askere gitmeye de gelmeye de ömrümüz yetmeyebilir. Yetse bile geciktirmenin günahı büyüktür.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Kıyamet hacılardan ve hocalardan kopacak!

Cevap: Bir günah; hacıya hocaya günah da bize helâl mi? Hacı da hoca bir insandır. Onlar da hata yapabilir, günah işleyebilir. Bir şey günahsa hacıya da, hocaya da, herkese de günahtır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Sen namaz kıldın, oruç tuttun da ne oldu?”

Cevap: Namaz kılan da oruç tutan da diğer ibadet ve amelleri yapanlar da hem dünyada hem ahirette karşılığını bulacak. İbadetleri şartlarına uygun yerine getirmek görevimiz; kabul etmek ise âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ’ya aittir. Kabul etse de etmese de ihlâs ile yapmak zorundayız.

Kalp gözü açık olanlar; faydalarını bu dünyada da görür. Takvalı amel işlemeye dikkat eden Müslümanlar nurlu, mutlu, başarılı ve huzurlu olurlar. Ahiret ise yakındır. Hep birlikte göreceğiz…

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Namaz kılmasan da olur, çalışmak ta ibadettir!”

Cevap: Namaz kılmamanın cezası büyüktür! Çalışma da Namaz da ayrıdır. Bir insan hava olmadan da, su içmeden de duramazsa; namazsız da çalışmasız da duramaz. Allah’ü Teâlâ’nın emirleri ihmal edilen hiçbir çalışma ibadet yerine geçmez.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Bu devirde fakir mi kaldı ki zekât vereyim?”

Cevap: Fakirler geçmiş devirde de olduğu gibi bu devirde de vardır; her devirde de olacaktır. Zekât vermek isteyen zekât ilmini öğrenecek, zekât vereceği kimseleri arayıp bulacaktır. Nasıl ki Abdest aldıktan sonra, namaz kılacağımız yeri ararsak; aynen zekât vereceğimiz yeri de arayıp bulacağız.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Cihat eskidenmiş; şimdi ne gerek var?”

Cevap: İslâmiyet’in ayakta durabilmesi ve imanımızı koruyabilmemiz için en büyük farz ibadet cihaddır. Cihadı terk edersek Müslümanlığımız da, çocuklarımızın da, insanlığın da geleceği tehlikeye girer; bizler de büyük vebal altına gireriz. Cihad sadece savaşmak değildir. İslâmiyet’i yaşamak ve yaymak için yapacağımız tüm çalışmalar (söz, yazı, güzel davranışlar…) cihaddır.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Oruç tutarsam, evime ekmek götüremem!”

Cevap: Oruc bilimsel kurallara ve şartlarına uygun olarak tutulduğu zaman çalışmaya engel değildir. Oruc oturarak-yatarak yapılacak bir ibadet değildir. Ağır iş kollarında çalışanlar iş saatlerini geceye kaydırabilir.

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Çocuğum daha küçük, oruçlarını büyüyünce tutar”

Cevap: Mükellef Müslüman’ın küçüğü büyüğü olmaz. Akil Baliğ olan her Müslüman mükelleftir. Allah’ü Teâlâ’nın bütün emirlerini yerine getirmekle; farzları yapmakla, haramlardan kaçmakla yükümlüdür. Yapılmayan ve geciktirilen her farz ibadetin vebali büyüktür. Eğer mükellef olan çocuklara ibadetler ertelettirilirse erteletenler büyük günah kazanırlar…

 

Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Öte dünyaya gidip te gelen mi var?”

Cevap: Giden pek çok ama gelen yok ama… İnanmayanlar gidince görürler. Merhum Abdurrrahim Karakoç’un dediği gibi:

 

Ya İslâm'da erirsin, Ya inkârda çürürsün;

Yol mezarda bitmiyor Girdiğin de görürsün...

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis