Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç!
Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç!
Muaz
bin Cebel (radıyallahu anh), Hazret-i Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve
sellem) şu hadisi rivayet etmektedir:
"Allah,
'Ey gençliğini benim için harcayan, şehvetini benim için terk eden genç! Sen
yanımda bazı meleklerim gibisin. ' demektedir.” (Ebû Nuaym, Hilyetu'l-Evliya,
V, 237)
Bundan
daha temiz kalpli kim olabilir? Veya bulûğ çağına vardıktan bu yana günah
işlemeyen, Allah’ü Teâlâ’ya itaat ve ibadetle gelişen, O'nun hakkına uymayı
âdet haline getiren kişiden, yardım ve desteğe kim öncelikli olarak hak
kazanabilir? Öyle ise bu işi kendine âdet edinen, bunun zıddına asla yanaşmayan
kişiye, Allah hakkına riâyet etmek kolay ve güçlüğü azdır. Allah yolunda
çalışması ise uzun sürelidir.
İkinci
kısım ise hevâ-yı nefsine uyduktan sonra tövbe eden, cehaletinden dönüp Allah’ü
Teâlâ’ya yönelen, zamanında işlediği günahlarına pişman olan kimsedir. Allah o
kişiye, hiçbir farzı terk etmeme ve geçmişte işlediği hiçbir günaha tekrar
dönmeme azim ve gayretini bahşeder. Bu arada nefis, günahta geçici zevki göz
önüne getirerek onu alışkanlıklarına devam etmeye ikna etmek için mücadele eder.
O, nefsini gemlemek için de mücadele eder, günahtan doğacak azapla korkutur. Düşmanı
onu, yapmadığı, dolayısıyla lezzetini kaçırdığı günahlara davet eder. O da
günahtaki çirkinliği hatırlatır, Allah’ü Teâlâ’nın onu, hoşa gitmeyen şeylerden
çekip, Allah’ü Teâlâ’nın rızasına kavuşturacak şeylere yöneltmesinden dolayı
büyük lütufta bulunduğunu hatırlatır...
Bu mücadele sürüp giderken Allah onu tasdik ederek, yardımına koşar, nefsinin değerini düşürecek şehvetlerden alıkoyar. Bu yardım, Allah’ü Teâlâ’ya itaat etmeyi kolaylaştıracak ana kadar sürer. Nitekim Allah bunu vaad etmiştir: "Hidayet bulanlara gelince, Allah onların hidayetlerini artırmış ve onlara korunmalarını vermiştir.” (Muhammed, 47/17) "Ama kendilerine öğütlenenleri yapsalardı, elbette kendileri için daha iyi ve daha sağlam olurdu. O zaman elbette kendilerine katımızdan mükâfat verirdik.” (Nisa, 4/66-67)
Gençlik Bir Kere Yaşanır, Özgürce Yaşa!!
Rahman ve Rahim olan Allah’ü Teâlâ’nın adıyla...
Evet, özgürce yaşa! Peki, özgürce nasıl
yaşanır? Şeytani, nefsani, şehvani ve hatta hayvani hevaları yerine getirerek
mi yaşanır özgürce? Peki bu nefise, şeytana kölelik olmaz mı? Nerede özgürlük?
Buradan anlıyoruz ki; özgürce yaşamak demek; eğlenmek, helal-haram ayırt etmeden yemek-içmek, gezmek-tozmak demek değil..
Özgürlük ancak ve ancak Allah’ü Teâlâ’ya itaatle inkişaf eder. Helal dairesi içinde nefise köle olmadan yaşamak özgürlüğün ta kendisidir. Gençlik, nefse köle olarak heba edilmemesi gereken en kıymettar hazinemizdir.
Bir
de genç yobazlar var değil mi? "Ah be kızım, daha GENÇsin. Giyinsene cıvıl
cıvıl, ne o öyle siyahlara bürünmüşsün.” Çoğu genç yobazın, karşılaştığı
muameledir. Arkanı dönersin, yobaz işte, geleceğimiz bunlara mı emanet? Evet
kardeşim, gelecek bize emanet. Gözünüz arkada kalsın, gelecek biz genç
yobazlara emanet.
Bir hadisi kudside, Mevla Teâlâ Hazretleri biz genç yobazlara şöyle buyurmaktadır (Allah bu şerefe bizleri nail etsin):
“Ey benim için şehvetini terk edip gençliğini feda eden genç! Sen benim katımda bazı meleklerim gibisin.”
Öyleyse, bırakın da mahlûkat YOBAZ desin, Halık Celle Celâlüh olan meleklerine benzettikten sonra...
Selam ve Dua ile…
Yorumlar
Yorum Gönder