Kayıtlar

Kalp Katılığının 51 Sebebi

Kalp Katılığının 51 Sebebi “Onlar, Kur’an-ı Kerim (ayetlerini) hiç düşünmezler mi, yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?” (47/Muhammed, 24) Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a; salât-u selam ise Allah Rasûlü Muhammed Aleyhisselâm’a ve O’nun âl ve ashabına olsun. Şüphesiz ki kalp, vücut azalarının padişahı ve komutanı konumundadır. Kalp düzgün olduğunda vücut azaları da düzgün olur; kalp yoldan çıktığında vücut azaları da bu bozuklukta ona tâbi olurlar. Nitekim Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır ki, o düzgün olduğunda tüm beden düzgün olur, o bozuk olduğunda ise tüm beden bozuk olur. Dikkat edin! O et parçası kalptir.” (Buharî ve Müslim) Kalp böylesi tehlikeli bir pozisyonda olduğundan dolayı; onun hastalıklarını, bozukluğunu veya ölülüğünü bilmek, kalbe üşüşüp onun seyrini etkileyen, onu zayıflatan veya onun ölümüne sebep olan bu afetlere uygun bir tedaviyi belirleyebilmek için zarurî olmaktadı

Hayâ İmandandır

Hayâ İmandandır Suâl: Bazı kimseler, müstehcen konuşuyor. Ayıp şeyler söylüyor. İnsanların ayıplayacağı çirkin işler yapıyor. Müslüman olan kimse, böyle şeyler yapar mı? Cevap: Hadikada buyuruluyor ki: Fuhuş, çirkin söz demektir. Haddi aşan her şeye fahiş denir. Buradaki manası çirkin olan işleri açık kelimelerle anlatmak, müstehcen konuşmak demektir. Cima için ve abdest bozmak için kullanılan kelimeleri söylemek böyledir. Bu kelimeleri söylemek fuhuştur. Çünkü bunları söylemek, mürüvvete ve diyanete uygun değildir, hayâyı, utanmayı giderir ve başkalarını gücendirir. Cimaı, abdest bozmayı ve necaseti anlatmak gerektiği zaman, açık olarak söylememeli, kinaye olarak söylemelidir! Kinaye, bir şeyi, açık manaları başka olan kelimelerle anlatmaktır. Edepli olan, salih olan, fuhuş söylemeye mecbur olunca, kinaye olarak söyler. Mesela, Allah’ü Teâlâ’, Kur'an-ı kerimde, cima için lemis (dokunmak) kelimesini söylemiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Fuhuş söyleyene Cennet h

Elest Bezmi: Rabbimizle Yaptığımız Sözleşme

Elest Bezmi: Rabbimizle Yaptığımız Sözleşme Nurullah Toprak    Halk arasında çocuklara: “Ne zamandan beri Müslümansın?” diye sorulur, çocuk da öğretildiği şekilde: “Kâlû Belâ’dan beri Müslümanım” diye cevap verir. “Kâlu Belâ” , insanların, Yüce Allah’ın birliğini ikrar, Raflığını tasdik ettikleri vakittir. Elest bezmi, bu anlaşmanın yapıldığı toplantıdır. Allah’ü Teâlâ, kıyamete kadar gelecek bütün insanların ruhları ve baba sulbündeki zerreleriyle bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşma, Kur’an-ı Hâkim’de şöyle anlatılır:                                                                        “Ey Rasulüm! Onlara o vakti hatırlat, hani Rabbin, Ademoğullarından, bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendi nefislerine şahit tutarak: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Dedi. Onlar da: Evet, sen bizim Rabbimizsin dediler. (Onlarla birlikte Biz ve meleklerimiz buna) şahitlik ettik ki, kıyamet günü: Biz bundan gafildik, haberimiz yoktu demeyesiniz. Yahut bizden önce babalarımız A

Rasulullah Sallallahü Aleyhi Veselem’in Kadınlarla Sözleşmesi

Rasulullah Sallallahü Aleyhi Veselem’in Kadınlarla Sözleşmesi   Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselem Mekke'nin fethinden sonra erkeklerle sözleşti, dine uymada nelere dikkat edeceklerini bildirdi. Erkekler bildirilen bu hususlara uyacaklarına dair Rasulullah Sallallahü Aleyhi Veselem’e söz verdiler. Bu sözleşmeden sonra Peygamber efendimiz kadınlarla sözleşmeğe başladı. Kadınlarla yalnız söz ile olup, mübarek eli, kadınların ellerine dokunmadı. Kötü huylar, kadınlarda, erkeklerden daha çok olduğundan, daha çabuk tesir altında kaldıklarından kadınlarla sözleşirken, erkeklerden daha fazla şart, araya kondu. Allah’ü Teâlânın emirlerini yapmış olmak için, bunlardan kaçınmak lazım geldiği bildirildi. Bu sözleşmede bulunan kadınlara Rasulullah efendimiz hayır dua etti ve aflarını diledi. Bu sözleşmeyi her kim okuyup kabul edip bunlara uyarsa bu sözleşmeye dahil sayılır ve bu duaya kavuşur. 1- Bu şartlardan birincisi: Allahü Teâlâ’dan başka, hiçbir şeye ibadet etmem

Ebu Bekr Radiyallahü Anh’ın Dostluğu

Ebu Bekr Radiyallahü Anh’ın Dostluğu Cebrâîl Aleyhisselâm dedi: – Yâ Rabbel âlemîn! Resûlullah ‘sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem’ hazretlerinin dostluğu Ebû Bekrin gönlünde ne miktâr ve ne kadar olduğunu bilmek isterim. Bayram günü idi. Ebû Bekr-i Sıddîk Radıyallahü Teâlâ Anh kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omuzuna almış idi. Cebrâîl Aleyhisselâm a’mâ (kör) sûretinde gelip, yol üzerinde oturdu. Oraya Ebû Bekr-i Sıddîk geldi. Ona yaklaştı. Cebrâîl Aleyhisselâm dedi ki, – Allahü tebâreke ve teâlâ af etsin o kimseyi ki, Muhammed Mustafâ dostluğuna bana bir şey versin. Ebû Bekr Radıyallahü Teâlâ Anh o sözü işitti. Mübârek omuzundan şalını çıkarıp, ona verdi. Buyurdu ki, – Bir def’a dahâ söyle. Bir def’a dahâ söyledi. Ebû Bekr-i Sıddîk kaftanını çıkarıp, ona verdi. Dördüncüde, setr-i avretini örten elbiseden başka, bütün elbiselerini ona verdi. Beşincide na’lınını çıkarıp ona verdi. Sonunda artık elbisesi kalmadı. Bilâli ‘radı

İnsan Vücudunda Vazifeli Melekler

İnsan Vücudunda Vazifeli Melekler İnsan vücudunda “384” adet hadim, muvazzaf melaike vardır. On altısı Hafaza’dır. İkisi insanın sağ ve sol tarafında kâtiptir. Diğer ikisi insana def’-i hacet yaptırmakla memurdur. Tamamı “20” dir. “364” tanesi ise, vücudu insanda bulunan “364” mafsal kemiğini tutmakla memurlardır. Bu melaikeden bir tanesi bırakırsa o mafsal tutmaz olur. Bu gün ona felç diyorlar. Def’-i hacet melekleri o işi tenezzülen kabul ettikleri için, dereceleri diğerlerinden efdal olmuştur. Bu sebepten def’-i hacetten sonra: ٱَلْحَمْدُ ِللهِ ٱلَّذِى اَذْهَبَ عَنِّى ٱْلاَذٰى وَعَافَانِى مِنْ ذٰلِكَ “Elhamdü lillâhillezî ezhebe annil’ezâ âfânî min zalik” diye dua etmek lazımdır. Buna riayet edenler birçok hastalıktan beri olurlar. Hatta prostat hastalığı nedir, bilmezler. Zaten ekseri hastalıklar, Rasülullah Efendimiz’in hadis-i şeriflerine göre hareket edilmediği için meydana gelmektedir. Sizler bunu yazın, ezberleyin ve birbirinize söyleyin. Bir kimse çıp