Kayıtlar

40 Hadis-i Şerif 33

40 Hadis-i Şerif 33 01-   Geride kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakan kimsenin amel defteri kapanmaz, kendisine sürekli olarak hayır yazılır. (Ebû Davud, Vesâyâ, 14) 02-   Katâde İbnu Numan Radiyallahü Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki: “Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.” (Tirmizi, Tıbb 1) 03-   Kur'an'da 30 ayetli bir sure vardır, onu çok okuyan insana bağışlanıncaya kadar şefaat eder. Bu sure Mülk suresidir. (Ebû Dâvûd, Tirmizî) 04-   Bir kulun günahları çok olur da affa sebep olan ameli bulunmazsa, 05-   Allah o kuluna öyle bir hüzün verir ki, günahlarına kefâret olur. Ramüzül Ehadis: (C.1,S.61/15) 06-   Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. (Müslim, Birr ve Sıla: 17: Buharî, Edeb 34) 07-   Fakirlik, Allah tarafından sevilen bir şeydir ki, onunla ancak müminlerden sevdiğini mübtela e

Bazen Yalınayak Yürü!

Bazen Yalınayak Yürü! Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem bize bazen yalınayak yürümemizi emretti (Ebu Davud, Sünen; 4160) Sağlıklı yaşamak istiyorsanız, çıplak ayakla toprağa basın! “Topraklama, bilinen en kuvvetli antioksidandır.” Dokuz tane en etkili faydası şunlardır: 1- Kırmızı kan hücrelerinin zeta potansiyelini azaltır. Toprağa yalın ayak basılması halinde zeta potansiyeli nötr hale gelir. Özellikle doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda zeta potansiyeli çoğalır. Bu potansiyelin çoğalması demek ilerleyen zamanda kalp krizi riskinizin artması demektir. Toprağa yalın ayak basmak yani kanın iç akışını anlamlı derecede azaltır, kan incelir. 2- Adet öncesi sendromunu önler. Toprak üzerinde yalın ayak yürümek, kortizol yani ”stres hormonu” nu azaltmaya yardımcı olur. Bundan dolayı adet öncesi ağrılarınızın daha hafif geçmesine yardımcı olur. 3- Kırmızı kan hücrelerinin akış hızı ortalama olarak %280 artar. Bu sayede dokulara daha fazla oksijen taşınabilir. Bu

Mahşer günü Hiçbir Bahane Geçmez!

Mahşer günü Hiçbir Bahane Geçmez! Mahşer günü Allah’ü Teâlâ bir kulunu çağırır: "- Ey kulum! Bana neden ibadet etmedin?" Kul boynunu bükerek: "- Ey Rabbim! Beni o kadar zengin kıldın ki ibadet edecek fırsatı bulamadım" Allah’ü Teâlâ: "- Öyle mi?" der. "- Çağırın Süleyman Aleyhisselâm’ı gelsin. Bu dünyada Süleyman Aleyhisselâm kadar hiç kimseyi zengin etmedim ama o yine bana ibadet etmekten geri kalmadı." Başka birini çağırdı. Allah’ü Teâlâ: "- Ey kulum! Neden bana ibadet etmedin?" Kul yine boynunu bükerek: "- Ey Rabbim! Beni o kadar fakir yarattın ki rızkımı aramaktan seni arayamadım". Allah’ü Teâlâ: "Öyle mi?" der. "- Çağırın İsa Aleyhisselâm’ı! Bu dünya da İsa Aleyhisselâm kadar kimseyi fakir yaratmadım tuğladan bir yastığı ve bir de ibriği vardı. Ama o yine bana ibadet etmekten geri kalmadı" Başka bir kulunu çağırır: "- Ey kulum! Neden bana ibadet etmedin?&q

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır Eski bir Çin öyküsüne göre, bir zamanlar bir Çin soylusu, zamanının en ileri bilim adamlarından olarak kabul edilen üç kardeş otacıdan en gencine, aralarından en üstün olanın kim olduğunu sormuş. Otacı cevap vermiş: "- En büyük ağabeyim, hastalıkların ruhunu görüp, daha ortaya çıkmadan yok ettiği için, şöhreti evinin duvarlarından dışarı çıkmaz.", "Ortanca kardeşim, hastalıkları ortaya çıktığı anda yok eder, bu nedenle onun şöhreti de yaşadığı mahallenin dışına çıkmaz.", "Bana gelince, ben damarları açar, şuruplar hazırlar, masaj yaparım. Bu nedenle şöhretim her yere yayılır." "- Şimdi size sorarım hangimiz en üstün?" Bu konu üzerine yorum yapan bir Ming dönemi bilgesi: "- İşte, liderler, komutanlar ve ülkeyi yöneten tüm yöneticiler için bundan daha önemli bir kıstas bilmiyorum" der. Yaşlı otacının sözlerine paralellik gösteren Sun Tzu'nun felsefesi de, aynı şekilde

Kur’an-ı Kerim Nereye İnerse…

Resim
Kur’an-ı Kerim Nereye İnerse… Kur'an-ı Kerim bir dağa inerse: O dağ “Nurdağı” olur. O Kur'an-ı Kerim bir şehre inerse: O şehir “Mekke-i Mükerreme” olur. O Kur'an-ı Kerim bir aya inerse: O ay “On İki Aya Sultan. Ramazan-ı Şerif” olur. O Kur'an-ı Kerim bir geceye inerse: O gece “Bin Aydan Hayırlı” , seksen üç yıla bedel “Kadir Gecesi” olur. O Kur’an-ı Kerim bir insana inerse: O insan “Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem” olur. O Kur’an-ı Kerim'in gösterdiği yolda bir insan hayat sürerse; ahlâkıyla ahlaklanırsa...  O Kur’an-ı Kerim'in; adamı, kadını, genci, kızı olursa… Varın bunun değerini siz takdir edin… (Alıntı)

Câna Can Kattın Efendim

Câna Can Kattın Efendim 1. Câna can kattın efendim lutf u ihsân eyledin Mürde olmuş gönlümü lutfunla şâdân eyledin 2. Hayli demdir iştiyâkınla harâb olmuştu dil Sâye saldın servi kaddinle hırâmân eyledin 3. Kûşe-i hicrânda ser-gerdân u bî-kes gönlümü Âfitâb-ı hüsn-i tâbânınla rahşân eyledin 4. Ey mürüvvet menbaı tuttun elin üftâdenin Hâtır-ı nâ-şâdımı lutfunla handân eyledin 5. Hasta-i nevmîd-i bî-dermâna kıldın iltifât Ey tabîbim merhem-i vaslınla dermân eyledin 6. Ey güzeller serveri açdın nikâb-ı hüsnünü Bu Hulûsî kemteri lutfunla şâyân eyledin Gazelin Açıklaması: 1. Ey Efendim! Lutuf ve ihsanını bana bağışlayınca adeta canıma can kattın. Böylece gafletle kararmış olan gönlümü de nurlandırıp beni sevindirdin. 2. Nice zamandan beri benim gönlüm senin özleminle yanıp kavrulmaktaydı. Böyle perişan bir haldeyken servi gibi boyunla salınarak gelip gölgeni üzerime bahş edince beni rahatlattın. 3. Senden ayrı bir köşede başı dönmüş ve kimsesi

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk

Kur’an-ı Kerim'in Kalbine Yolculuk           Kur’an-ı Kerim; Azîz olan izzet sahibi, Rahîm olan rahmet sahibi Allah’ın indirdiği hikmet yüklü bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim; bir hakikat çağrısı, bir hidayet rehberidir. Bu kitap Allah’ın sesidir, nefesidir; Allah’ın kelamıdır. İnsan, Kur’an-ı Kerim'le ne kadar iç içe girerse Allah’ın sesini, nefesini, soluğunu o kadar içinde, iliklerinde hisseder. O soluk insanı pişirir; olgunlaştırır…           Kur’an-ı Kerim; arayış içindeki insanı esfel-i safilinden, bataklığın dibinden alıp Allah’ın rızasının istikametine sevk etmek için indirilmiş bir kitaptır.           Kur’an-ı Kerim hatırlatır... İnsanın fıtratından gelen devasa sorulara, arayışlarına cevap verir. İnsanın ruhuna, benliğinin derinliklerine hitap eder. Yeter ki insan içindeki o sese kulak verebilsin.           Kur’an-ı Kerim Peygamberimizin kalbine inmiştir; şahsiyetine ve benliğine inmiştir. Onu yemesiyle, içmesiyle, oturmasıyla, kalkmasıyla yaşayan

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!

Kâfirlerle Bin Ay Harp Eden Peygamber!   “Geçmiş zamanda Şemun adlı bir peygamber vardı. Allah rızâsı için bin ay devamlı cihat edip, silâhını omuzundan çıkarmadı.” Hazreti Şemun (Şemsûn) aleyhisselam, İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olduğu rivâyet edilen mübârek zâttır... İsa aleyhisselamla Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış olan Şemun aleyhisselam, İncil ehlindendi. İsa aleyhisselama indirilen, henüz bozulmamış İncîl-i şerîfe göre amel ederdi. Kavmiyse putlara tapardı. Şemun aleyhisselam, Allahü teâlâyı inkâr eden ve putlara tapan sapık kavimle cihâd (savaş) edip, onları îmâna çağırdı. Çok güçlü ve cesur bir zât olan Şemun aleyhisselamı düşmanları türlü hîlelerle şehit etmek istediler. Hangi bağla bağladılarsa, o bağı kırıp kurtuldu. Yaşadıkları beldenin hâkimi, Hazreti Şemun’un hanımına haber gönderip, -Eğer kocanı öldürmede bize yardımcı olursan, seni kendime alıp istediğin her şeye kavuştururum, dedi. Kadın buna aldandı ve; -Size nasıl yardımcı ol

Zâlim Nefsin Elinden

Zâlim Nefsin Elinden Âciz kaldım zâlim nefsin elinden, Şu dünyanın lezzetine doyamaz. Eğnine almıştır gaflet gömleğin, Ömrü gelip geçtiğini bilemez. İlâhî gaflet gömleğin giyene, Müslüman der misin nefse uyana, Kazanır kazanır verir ziyana, Hak yoluna bir pulunu kıyamaz. İlâhî miskince âdem oğlanı, Varıp tutmaz bir mürşidin elini, Haram-helâl kazandığı malını, Ele nasip eder kendi yiyemez! Sağlığında âyet, hadis nesine, Son nefeste muhtaç olmuş Yâsîn’e, Götürür koyarlar makberesine, Oğlum, kızım, malım kaldı diyemez! İlâhî gafletten uyar gözümü Dergâhında kara etme yüzümü! Yunus der ki gelin tutun sözümü Dünya seven âhireti bulamaz! Yunus Emre (Kuddise Sirrûh)

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye)

Kurşuna Dizilmeyi Beklerken Kitap Okuyan Adam (Gerçek Hikâye) Bu hikâyeyi ilgiyle okuyacağınızı umuyorum. Bir doktorun hatıraları... Doktor Springer Galiban, Kızıl Çin’de Mareşal Chang Ming’in özel doktoru... Yabancı birisi olduğu halde kendisine karargâh içinde istediği yere girme izni verilmiş... Şehir baskınlarına, esir katliamlarına ve kitle halindeki idamlara da defalarca şahit olmuş... Fakat Çin'de geçirdiği beş yıllık zaman içinde bir olay var ki, işte onu hiç unutamamış... Doktor Galiban anlatıyor; Han-Cheou şehrindeydik... Ve o gün, 74 mahkûm kurşuna dizilecekti... Doktor olduğum için sabahın erken saatinde alana gittim... Ateş emrini verecek olan genç bir subay da takımıyla gelmiş bekliyordu... İdam başladı... Tetiklerin her çekilişinde 12 tüfek birden ateş ediyordu ve mahkûmlar tek tek eksiliyordu... Bu kargaşa esnasında, sondan ikinci, yani 73. mahkûma gözüm ilişince, hayretten dona kalmıştım... Zira bu mahkûm, rahat bir halde kitap okuyordu... İster i

Son Pişmanlık (Ağlatan Hikâye)

Resim
Son, Pişmanlık, Ağlatan, Hikâye, Son Pişmanlık (Ağlatan Hikâye) Bir anda uykudan kalktım. Çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı. Bir baktım saat 3:30 gece fecir vakti. Peki, gördüğüm bu kadar ışık nerden Birden şaşırıp kaldım. Baktım ki elimin yarısı duvarın içinde hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum. tekrar elimi duvara doğru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu!!!!!!!! Bir gülümseme sesi duydum. Yüzümü kardeşime doğru çevirdim, yatıyordu. Korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim. Ama cevap vermedi. Annemin odasına doğru gittim. Babamı uyandırmaya çalıştım. Birilerinin bana cevap vermesini istiyordum. Ama kimse cevap vermiyordu. Annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı. Uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu. Bismillahirrahmanirrahim,  diyordu ve tekrarlıyordu. Babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem. Şimdi zamanımı bırak uyuyayım yarın ola hayır ola dedi. Baba