Kayıtlar

Sıkıntı Zamanında Okunacak Dua

Sıkıntı Zamanında Okunacak Dua ‫ اللَّهُ اللَّهُ رَبِّي؛ لَا أُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً Okunuşu: Allahu, Allahu Rabbi la üşriku bihi şey’en. Anlamı: Rabbim Allah’tır, Allah! Ben ona hiçbir şeyi ortak koşmam! Kaynak: (Ebu Davud, 1525)

Kendini Vazgeçilmez Zannetmek?

Kendini Vazgeçilmez Zannetmek? Bir gün bir doktora, gerginlik ve tedirginlikten şikâyetçi olan bir hasta gelmiş. Yapması gereken çok işinin bulunduğunu; fakat kendisinin rahatsız, işlerin ise beklemeye tahammülü olmadığını söylemiş. Doktor, Bu işleri başka biri yapamaz mı? Ya da bir başkası size yardımcı olamaz mı? diye sormuş. Adam, Onları yalnız ben yapabilirim; bütün işler bana bakıyor! diye cevap vermiş. Doktor, Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi aynen tatbik etmen gerekiyor! diyerek, yazıp eline vermiş. Adam reçeteyi eline alıp baktığında, hayretler içinde kalmış. Reçetede, Her gün en az iki saat işi bırakıp yürüyüş yapacaksın ve her haftanın yarım gününü bir mezarlıkta geçireceksin yazıyormuş. Hasta adam; Yürüyüşü anladık ama; neden mezarlık? diye sormuş. Doktor, Oraya gidip mezar taşlarına bakmanı istiyorum. Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur. Sen de onlar gibi ölüp mezarlığa gömülünce, kendinden başkasının yapmasına i

Kulağına Gireni Yüreğine Göm!

Kulağına Gireni Yüreğine Göm! İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek birbirlerine zekâ gösterisi yaparlardı. Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynisi üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti. Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komsu ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu. Söyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: .. "-Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver." Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan an

Akreple Ahtapotun Hikayesi

Akreple Ahtapotun Hikayesi Cok uzak bir adada yaşayan güzeller güzeli ahtapot ve çok yakışıklı bir akrep birbirlerine aşık olmuşlar. Fakat ikisi de birbirinden korkuyormuş. Ahtapot akrepden onu zehirli iğnesiyle sokar diye; akrep ise, ahtapotun uzun kolları onu boğar diye.. Fakat daha fazla dayanamayarak ikiside birbirlerine kollarini uzatmışlar. Ahtapot; en kötü ihtimalle bir kolumu veririm nasıl olsa yerine yenisi gelir diye düşünmüş. Akrep ise; onun için kendimi feda edebilirim demiş. Birbirlerini çok seviyorlarmış. O kadar mutlularmış ki bütün hayvanlar çok kıskanıyormus onları.. Zamanla akrepden sıkılmaya başlamış ahtapot aklında açık denizler varmış hep. Oralara gidip başka hayvanlarla tanışmanın hayalini kuruyormuş. Güzelligini bu şekilde geçirmemek için okyanuslara doğru yüzmeye başlamış. Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş. Ardından çok ağlamış. Fakat göz pınarları olmadığı için hep Içine akmis göz yaşları.. Okyanusların

Osmanlı Arması

Resim
Osmanlı Arması Necip Fazıl Kısakürek Rahmetullahi Aleyh’in 1954’lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, “padişahlık propagandası yapmak” gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevkedilmişti. Necip Fazıl’ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde: “– İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var. Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?” diye cevap verir.

Sevenlerin Kavuşması, Ayrılıkların Sona Ermesi İçin Dua

Sevenlerin Kavuşması, Ayrılıkların Sona Ermesi İçin Dua رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾  Okunuşu: Rabbena la tuziğ kulubena ba'de iz hedeytena veheb lena min ledunke rahmeh, inneke entel vehhab. Anlamı: Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğritmek, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lutfu en bol olan yalnız sensin. Kaynak: (Âli İmrân Sûresi ayetler; 8)

Türkiye'yi Suçlayan Abd'nin Kanlı Geçmişi

Türkiye'yi Suçlayan Abd'nin Kanlı Geçmişi Video: https://www.ahaber.com.tr/video/dunya-videolari/analiz-turkiyeyi-suclayan-abdnin-kanli-gecmisi-video Tehditlerle Barış Pınarı Harekatı'na engel olamayan ve son olarak sözde "Ermeni Soykırımı" iddialarını devreye sokan ABD'nin kısa tarihi insanlığa karşı işlenmiş sayısız suçla dolu. İşte Türkiye'yi suçlayan ABD'nin işgaller, soykırımlar ve darbelerle dolu o karanlık tarihini anlatan analiz haberimiz... Tehditlerle Barış Pınarı Harekatı'na engel olamayan ve son olarak sözde "Ermeni Soykırımı" iddialarını devreye sokan ABD'nin kısa tarihi insanlığa karşı işlenmiş sayısız suçla dolu. İşte ABD'nin işgaller, soykırımlar ve darbelerle dolu o karanlık tarihi! Tarih 6 Ağustos 1945 Japonya'nın Hiroşima kentine ölüm yağıyor. Çok değil 3 gün sonra bu kez Nagazaki kenti hedefe alnıyor. Amerika Birleşik Devletleri, atom bombalarını Japon halkının üzerinde art arda ateşlemişt

Kalbin Gıdası İlim Ve Hikmet İledir...

Kalbin Gıdası İlim Ve Hikmet İledir... Vehbi Tülek Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir saat ilim öğrenmek, yüz rekat nafile namaz kılmaktan hayırlıdır.” Abdürrahmân Mürşidî hazretleri Hicaz’da yetişen âlimlerin büyüklerindendir. 975 (m. 1567)’de Mekke-i mükerremede doğdu. 1037 (m. 1627)’de orada vefât etti. Derslerinde buyurdu ki: İlim öğrenmenin fazileti ve bunun, naklî ve aklî delilleri: Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Eğer bilmiyorsanız, zikr ehlinden (âlimlerden) sorunuz” buyuruyor (Nahl-43). Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerde şöyle buyuruyor: “İlim öğrenmek, her Müslümana farzdır.” “Bir saat ilim öğrenmek, yüz rekat nafile namaz kılmaktan hayırlıdır.” Allahü teâlâ, bilmeyenin, bilenden sormasını emretti. Âlime de, câhile güzel bir şekilde cevap vermesini emretti ve şöyle buyurdu: “İsteyeni de azarlama!” (Duhâ-10). Resûl-i ekrem bir hadîs-i şerîfte; “Allahü teâlâ kıyâmet günü, bildiği hâlde sustuğu için, âlime azâb ede

İlim Öğrenmek İçin Yollara Düşenler...

İlim Öğrenmek İçin Yollara Düşenler... Vehbi Tülek “İlim öğrenmek için sefere çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allahü teâlânın yolundadır.” Ebü’l-Hattâb İbn-i Dıhye hazretleri Endülüs’te yetişen hadîs âlimlerindendir. Eshâb-ı kirâmdan Dıhye-i Kelbî’nin (radıyallahü anh) soyundan olup, 544 (m. 1149)’da Endülüs’te doğdu, önce burada ilim tahsil etti. Sonra Mısır’a gelip oraya yerleşti. “Sahîh-i Müslim"i ezberleyen hafızlardandır. 633 (m. 1235)’de Kâhire’de vefât etti. Naklettiği hadîs-i şerîflerden bazıları: Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Bir insan öldüğünde, amelinin sevâbı kesilir. Amel defteri kapanır. Yalnız; sadaka-i câriyesi (çeşme, câmi yapmak, ağaç dikmek gibi), ilmî bir eseri, kendisine duâ eden hayırlı bir evlâdı olan kimsenin amel defteri kapanmaz.” Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) rivâyet etti: Peygamberimiz buyurdu ki: “İlim öğrenmek için sefere çıkan kimse, evine dönünceye k

Hesaba çekileceksin!

Hesaba çekileceksin! Abdüllatif Uyan Seyyid Ebül Vefâ hazretlerinin huzuruna, zamanın Sultânı gelip; “Bana nasîhat eder misiniz” diye ricâda bulundu... Büyük velî cevâben; “Ey Sultân! Sen bu halkın çobanısın. Adâletle hükmedersen Allah, saltanatını uzun ömürlü kılar. Eğer zulmedersen bu mülkü senden alır!” buyurdu. Ve şöyle devam etti: “Ey emîr-el mü’minîn! Bir gün sen de ölür, her icraatından hesâba çekilirsin. Öyleyse hep iyilik yap ki, mahşerde iyi karşılık göresin!” Sultân ağlamaklıydı. Büyük velî devam etti: “Şunu da unutma ki, aslın, bir damla sudur. Sonunda ölüp, bir avuç toprak olacaksın! Şu millet senin emrin altındadır. Ama bu insanların hesâbı, senden sorulacak.” Sultân bunu duydu. Başladı ağlamaya! İçi yanıp bir bardak “su” istedi. Getirip takdîm ettiler. Tam suyu içecekti. “Dur, içme!” dedi. Ve sordu pâdişaha: “Farzet ki, bir sahrâdasın ve harâretten ölecek hâldesin. Ama bir damla su bulamıyorsun içmek için. O anda biri gelse, elin

Ebû Ya’kûb Râzî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler

Ebû Ya’kûb Râzî Kuddise Sirrûh Hazretlerinden Nasihatler ·      “Yapmacık olarak, riya ile yapılmış çok az bir amelle Allahü Teâlâ’nın huzuruna çıkacağıma, günah yükü ile çıkmayı tercih ederim.” ·      “Allah yolunda yürümek arzusunda bulunan bir tâlib, azimeti bırakıp ruhsatla amel ederse, artık ondan hayır gelmez, ilerleyemez.” ·      “Nefsin aldatmasına, dünyanın yalancı ve geçici tadına kapılan, hayrın tadını alamaz. Yabancılarla beraber olmak, bu yolda yürüyenler için felâkettir.” ·      “Allah’ü Teâlâ’nın kendilerini her an görmekte olduğunu bilen insanlar, O’nun kendilerini görmekte olduğunu düşünerek, O’ndan ve emirlerinden başka şeye iltifât etmekten hayâ ederler.” ·      “Kim, Allah'ü Teâlâ'yı hakkıyla zikrederse, O’ndan başka her şeyi unutur. O’nun zikri ile O’ndan başka her şeyi unutan kimseyi, Allah'ü Teâlâ her şeyden muhafaza eder.” ·      “Dünyâda en kıymetli şey, ihlâstır.” ·      “Allah yolunda yürümek isteyen bir kimse için, en büyük tehl

İncitme İncinme

İncitme İncinme Prof. Dr. Ali Akpınar Hayat Düstûrumuz Kur’ân, hiçbir şeyi boşuna anlatmaz. Onun bize anlattığı her şeyde sayısız hikmet, ibret ve ders vardır. Onun geçmişten bahsettiği kıssalar da öyledir. Hepsi mesaj yüklüdür. Zîrâ Kur’ân bir târih kitâbı değildir ki geçmiş hakkında bize sâdece bilgiler versin! Sözgelimi Kur’ân-ı Kerim bize, Hz. Süleyman Aleyhisselâmın ordularıyla bir karınca vâdisinden geçerken kraliçe karıncanın söylediği ve Hz. Süleymân’ın da anlayıp güldüğü karınca sözünden bahseder: Sonunda SüleymanAleyhisselâm, karıncaların bulunduğu vâdiye geldiklerinde bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleymân’ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin” dedi. Süleyman Aleyhisselâm, onun sözüne hafifçe güldü ve: ‘Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nîmete şükürde, hoşnûd olacağın işi yapmakta beni muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kullarının arasına koy’ dedi.1 Bu anlatımda karıncaların da dilinin olduğu mesajı vardır. Yine bu anlatımda karı

Allah’ü Teâlâ'nın Mahşerde Özel Kılacağı Kişiler

Allah’ü Teâlâ'nın Mahşerde Özel Kılacağı Kişiler Mahşer alanında insanlar ne şekilde olacaktır? Üzerlerinde bir şey olacak mı? Ayrıca durum ve vaziyetleri nasıl olacaktır? Başları önde olacak ve çırılçıplak olacaklar ifadeleri doğru mu? Ayrıca mahşer nasıl bir yer? Dünyadaki herhangi bir yere benziyor mu? Bir gün kıyamet kopup dünya hayatı son bulacaktır. Sadece Allah Teâlâ’nın bileceği bir süre geçtikten sonra, sûr’a ikinci defa üflenecektir. O zaman gökten hayat veren bir su indirilecek, herkes âdetâ bitkiler gibi yeniden canlanacak, kemikleri bile çürümüş olan insanlar, Allah’ın izniyle hiç çürümeyecek olan kuyruk sokumundaki hardal tanesi kadar küçücük bir parçadan “acbü’z-zenebden” yeniden canlanacak, kabirlerinde dirilip kalkacaklardır. O zaman insanlar dünyada bir gün veya daha az bir zaman kaldıklarını sanacak, Allah’a hamd ederek mahşere doğru koşarcasına gideceklerdir. Ne yazık ki, kendi yaratılışını unutanlar, “Çürümüş kemikleri kim diriltecek”

Her İnsanın Ölüm Anı Bellidir

Her İnsanın Ölüm Anı Bellidir Soru: Edilen bedduaların, özellikle de anne babanın ahını almanın insan ömrüne nasıl bir etkisi olabilir? Cevap: Değerli kardeşimiz, Levh-i Mahfuz'da -şartlı olarak- yazılan muallak ecelin süresini kısaltabilir. Örneğin, şu kişi annesine karşı saygısızlık ettiğinde ve onun bedduasını aldığında ömrü kırk yıl, almadığında ise elli yıl olacaktır. Rabbimiz de ezeli ilmi ile bunu bilir ve ona göre ömrünü tayin eder. Tabii ki, Allah sonuçta bu kişinin ne yapacağını bilmektedir. Nitekim hadiste, “Sadaka belaları defeder, ömrü uzatır.” (Heysemi, Mecmaü’z-Zevaid, III/63) manasına gelen ifadeler vardır. Bu beddualar, ömrün bereketsiz geçmesine vesile olabilir. O beddualar, dünya hayatında çocuğun ömrü hayatında birçok musibet çekmesi, çocuklarından sıkıntı çekmesi, huzursuz bir hayata mahkûm olması gibi şeyler olabilir. Tabii ki, bu bedduaların kabulü durumunda dünyada olmazsa bile ahirette karşılığı olacak ve bu daha da kötüdür. Bedduanın a