Kayıtlar

Barış Pınarı Harekâtının Kısa Bir Analizi

Barış Pınarı Harekâtının Kısa Bir Analizi 01-   Dünya ülkeleri Siyonizm tarafından işgal edilmiş vaziyettedir. Neredeyse tamamı Türkiye’yi değil PKK'yı destekliyor. ABD, AB ve dünyadaki yüzlerce devlet yerli veya yabancı Siyonist tarafından yönetiliyor. 02-            Her şeyden önce şunu belirtelim: Suriye bölünmüş ümmetin tampon bölgesidir. İslâm Dünyası’nı ikiye ayırmaktadır. İslâm Dünyası ancak Türkiye’nin liderliğinde tek ümmet olabilir. İki milyara yakın Müslüman birleşince dünyanın enerji kaynaklarının çok önemli bölümünü kontrol altına alıyor. O zaman Müslümanları kim tutar? İsrail diye bir şey kalmaz. Bu sebepten Suriye’de Pkk liderliğinde Marksist, dinsiz ve İslâm düşmanı bir tampon devlet oluşturuluyor. Siyonizm ve Haçlılar bunu canı gönülden destekliyor.  Bunu önlemeyebilmek adına Esad ve PKK destekleniyor. Onlara On bin km öteden ABD askerleri gelip savaşıyor. Milyar dolarlık silâhlar veriliyor, masraflar yapılıyor. 03-   Mahalli seçimlerin sonuçlarına çok öne

Hayat Tam da Böyle Bir Şeydir.

Hayat Tam da Böyle Bir Şeydir. Kocam bir mühendisti. Onunla sakin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sakin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı… Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sakinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin –bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu. İş ilişkiye gelince oldukça içli, hatta aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdumduymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı. Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu. 'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.' Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adaml

Herkese Hayır Dua Etmelidir

Herkese Hayır Dua Etmelidir Ma'rûf-i Kerhî hazretleri, birgün talebeleriyle hurmalıkta oturuyordu. Bu esnada Dicle nehrinden bir kayık geliyordu. Kayıktaki birkaç genç, içip içip nârâlar atıyorlardı. Bu hoş olmayan manzara karşısında talebeleri dediler ki: - Efendim, duâ edin de Allahü teâlâ bu kendini bilmezleri nehrinde boğsun, insanlar da böyle zararlı kimselerden kurtulsunlar. Bunun üzerine kayıktakilere şöyle duâ etti: - Yâ Rabbî! Sen bu kullarını dünyada neş'elendirdiğin gibi âhırette de neş'elendir. Talebeler bu duâya bir ma'nâ veremediler. Kendisine sordular: - Efendim, böyle duâ etmenizin hikmetini anlayamadık. İzâh eder misiniz? - Bekleyiniz! Söylediklerimin sırrı şimdi ortaya çıkar. Talebeler dikkatle kayıktakileri takip etmeye başladılar. Kayıktakiler, kıyıya çıkınca, Ma'rûf-i Kerhî hazretlerini gördüler. Birden ne yapacaklarını şaşırdılar. Daha o, kendilerine birşey söylemeden, ellerindeki sazı kırdılar, içkileri attılar. Huzûruna ge

Dua Etmenin Adabı

Dua Etmenin Adabı 1- Abdest alıp, diz üstüne, kıbleye karşı oturup, elleri göğüs hizâsında ileri uzatıp, avuçları semaya karşı açıp, Peygamberlere ve Evliyâya tevessül ederek, Onların hatırları ve hurmetleri için istemeli, sonunda “Âmîn” demelidir. Herşeyden önce, af ve mağfiret ve âfiyet için duâ etmelidir. Bunların hepsini ihtivâ eden çok kıymetli duâ, “Allahümme rabbenâ âti-nâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhıreti haseneten ve kı-nâ azâbennâr”dır. Kendisi, hanımı ve evladı için zararlı duâ yapmamalı. Hacetlere, dileklere kavuşmak için, iki rekat namaz kılıp, sevabını din büyüklerinin ruhlarına göndermeli, silsile-i aliyye denilen büyük âlimlerin ruhlarına hediye etmeli, bunların hürmeti için diyerek duâ etmelidir!  2- Önce günahlara tevbe etmeli, istiğfar okumalı, sadaka vermeli, hamd ve salevat okumalı, duâyı üçten fazla söylemeli! İbni Mes’ud hazretleri, “ Resûlullah duâ ettiği zaman üç defa tekrarlardı.” buyurmuştur. Kabul olmadı diyerek ümit kesmemeli, kabul olana kadar uz

Beddua Etmemelidir

Beddua Etmemelidir Uhud gazâsında Rasûlullahın mübarek yüzü yaralanıp, mübarek dişi kırılınca, Eshâb-ı kirâm çok üzüldüler: - Dua et, Allah’ü Teâlâ, cezalarını versin, dediler. Peygamber efendimiz: - La'net etmek için gönderilmedim. Hayır, dua etmek için, her mahlûka merhamet etmek için gönderildim, buyurdu. Sonra da şöyle dua etti: - Yâ Rabbî! Bunlara hidayet ver. Tanımıyorlar, bilmiyorlar, buyurdu. Kimseye beddua etmemelidir. Hele kişi kendisine, ailesine ve çocuklarına hiç beddua etmemelidir. Olur ki, duaların icabet, kabul olma zamanına rastlar da, bedduası kabul olur. O zaman pişman olur ama pişmanlık fayda vermez. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Kendinize, evlâdınıza, kötü dua etmeyiniz. Allah’ın kaderine razı olunuz. Nimetlerini artırması için dua ediniz.” “Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlumun, zalime olan bedduaları, ret olunmaz.” Peygamber efendimiz, "Babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibidir" buyurdu. Yani babanın

Gıybet Etmenin Kefareti

Gıybet Etmenin Kefareti Gıybet etmenin kefareti, gıybet ettiği kimse için istiğfar etmek ve onunla helalleşmektir.  Oturduğu yerden kalkmadan, şu duayı üç defa okur:  اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَلِمَنْ اِغْتَبْتُهُ وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ بِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرِّاحِمِينَ Okunuşu: Allahümmağfir li ve limen ığtebtühü ve livalideyye ve lil-mü’minine yevme yekumül-hisabü birahmetike ya erhamer rahımin. Anlamı: Allah’ım hesap gününde beni ve hakkında gıybet ettiğim kimseyi, anne ve babamı ve bütün müminleri affeyle, ey merhametlilerin en merhametlisi. (Buhari, 7/158) Ayrıca: اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَلِمَنْ اِغْتَبْتُهُ Okunuşu: Allahümmagfir lî ve limen iğtebtü,  Anlamı: Yarabbi beni ve gıybetini yaptığımı affet, demektir. İnsandan bir günah sadır olunca, hadiste belirtildiği gibi temiz bir abdest alıp iki rek’at namaz kılmalı ve sonra şöyle istiğfar etmelidir: اَسْتَغْفِرُ الله اَسْتَغْفِرُ الله اَسْتَغْفِرُ الله اَل

Kısa Bir İstiğfar Duası

Kısa Bir İstiğfar Duası   أسْتَغْفِرُ اللهَ اَلْعَظِيمَ اَلْكَرِيمالَّذِي لآ إِلهَ   إِلَّا هُو اَلْحَيُّ الْققَيُّومُ وَاَتُوبُ اِليْهِ سُبْحَانَهُ Okunuşu: Estağfirullah el-Azim el-Kerim ellezi la ilahe illahüvel hayyül kayyumu ve etübü ileyhi subhanehu. Anlamı: Azamet ve Kerem sahibi olan Azîm, Kerîm, kendisinden başka ilâh olmayan, ezelî ve ebedî hayat sahibi olan Hayy ve her şeyi ayakta tutan Kayyûm olan Allah'dan mağfiret diliyor ve tevbe ediyorum. O bütün ayıp, kusur ve kötülüklerden münezzeh olan Sübhan'dır. (11 - 33 veya 100 defa okunur.)

Sana Bir Dua Eden Olsun!

Sana Bir Dua Eden Olsun! Sen birine dua et! Biliyor musun? Başkasına dua ettiğinde, aslında sen kendine dua ediyorsun! Ne kadar çok kimse için dua edersen, o kadar çok “KAZANIYOR YA DA KAYBEDIYORSUN!” Çünkü melekler, Duan, rahmet ve hayır ise: “Bir misli de sana olsun, âmin”, Duan zulmet ve şer ise: “Bir misli de sana olsun, âmin" derler... Dua: içimizle muhasebe olunacağımız bir sırdır… Bir ayine gibidir tıpkı, içimizi yansıtır bize... Rabbimiz'e sunulan bir arzuhaldir dua, geri döner bize o kapılardan yüreğimize... Hep hayra dua edenlerin, maddeten ve manen hayırlara ermesi, şerre dua edenlerinse, rahmetten mahrum kalması bundandır işte... Duasız üşür yürekler bil! Sana bir dua eden olsun, Sen birine dua et! Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır karanlıklarını aydınlatan, sana ummadık kapılar açan... Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan... Hiç üşümesin yüreklerimiz için, Dualarda buluşalım... Daim dualaşal

Yalancı Dünyaya Aldanma Ya Hû

  Yalancı dünyâya aldanma yâ hû, Bu dernek dağılır dîvân eğlenmez... İki kapılı bir virânedir bu, Bunda konan göçer, konuk eğlenmez...   Bakma bunun karasına ağına, Gönül verme bostanına bağına, Benzer hemEn çocuk oyuncağına, Burda aklı olan insan eğlenmez...   Vârını îsâr et Mevlâ yoluna, Bunda ne eylersen anda buluna, Bir gün sefer düşer berzah iline, Otağı kalkacak Sultan eğlenmez...   Sen ey gâfil ne sandın rûzigârı, Durur mu anladın leyl-ü-nehârı, Yükün yeynildigör evvelden bârı, Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez...   Doğrusuna gidegör bu yolların Geçe gör sarpını yüce bellerin, Dünyâ zindânıdır mümin kulların, Zindanda olan kul kolay eğlenmez...   Varın nisâr eyle Mevlâ yoluna Bunda ne eylersen anda buluna Bir gün sefer düşer berzah iline Otağı kalkacak sultan eğlenmez   Ömür tamam olup defter dürülür, Sırat köprüsü ve mîzân kurulur, Hakkın dergâhında elbet durulur, Buyruğu tutulur fermân eğlenmez...   Hüdâyî

Sahabe-i Kiramın (Radiyallahü Anhüm Ecmaîn) Vasıfları:

Sahabe-i Kiramın (Radiyallahü Anhüm Ecmaîn) Vasıfları: ·      İlmi her muamelenin başı sayarlardı. ·      Ölümü çok hatırlamak isterlerdi. ·      Sürekli Kur'an-ı Kerim’le meşgul olma gayretindeydiler. ·      Birbirleri ile hayırda yarışırlardı. ·      Yetim, fakir ve komşuları gözetirlerdi. ·      Gerekli ilmin öğrenilmesini tavsiye ederlerdi. ·      İnsanları Ahirete yönlendirirlerdi. ·      Mallarını gizli ve açık infak ederlerdi. ·      Hangi sözü nerede söyleyeceklerdi bilirlerdi. ·      Şahsiyete değil günaha düşmandılar. ·      Namaza karşı çok iştiyaklıydılar. ·      Kurtuluşlarının doğrulukta olduğunu bilirlerdi. ·      Sünneti hafife alanlara kızarlardı. ·      Namazlarını huşu içinde kılarlardı. ·      İnsanlar hakkında ihtiyatlı konuşurlardı. ·      Çocuklarına ibadet şuuru aşılarlardı. ·      Ebeveynlerine çok bağlıydılar. ·      Rasûlullaha Sallallahü Aleyhi Vesellem’e saygısızlığa tahammül edemezlerdi. ·      Gönüllü hizmetlerd

İnsanlar, Borçlu Olduğunda Da Dua Etmeli

İnsanlar, Borçlu Olduğunda Da Dua Etmeli Ebu Abdullah el Kureşi Kuddise Sirrûh Hazretleri, duası makbul bir zat idi. Mısır’da bulunduğu sırada büyük bir kıtlık olmuştu. Bunun üzerine Mısır’dan ayrılıp Kudüs’e gitti. Filistin’deki Halllürrahman denilen yerdeki İbrahim Aleyhisselam’ın makamını ziyaret etti. Ziyaret sırasında İbrahim Aleyhisselam’ın makamı yanında uyuya kaldı. Rüyasında İbrahim Aleyhisselam tarafından karşılandı. Ebu Abdullah el Kureşi, İbrahim Aleyhisselam’a; “Ey Halllullah! Mısır’da büyük bir kıtlık var. Dua buyurunuz!” diye arz etti. Hz. İbrahim Aleyhisselam de kıtlığın kalkması için dua etti. Ebu Abdullah el Kureşi Kuddise Sirrûh daha sonra uyanıp Kudüs’e döndü. Çok geçmeden kıtlığın kalktığı haberini öğrendi.

Borç ve Fakirlikten Korunma Duaları

Borç ve Fakirlikten Korunma Duaları Borç ve Fakirlikten Korunma Duası 1 Hz. Âişe Radiyallahü Anha, Peygamber Efendimiz'in Sallallahü Aleyhi Vesellem aşağıdaki duayı kendisine öğrettiğini ve: "Uhud dağı kadar borcun olsa da, bu duaya devam edersen, Allah Teâlâ Sana o borcu ödemen konusunda yardım eder." buyurduğunu söylemiştir: اَللَّهُمَّ فَارِجَ الهَمِّ، وَكَاشِفَ الغَمِّ، وَمُجِيبَ دَعْوَةِ الُمُضْطَرِّين، رَحْمَنَ الدُّنْيَا وَالْآخِرةِ وَرَحِيمَهُمَا أَنْتَ تَرْحَمُنِي فَارْحَمْنِي بِرَحْمَةٍ تُغْنِينِي بِهَا عَنْ رَحْمَةِ مَنْ سِوَاكَ. Okunuşu: "Allâhümme fârice'l-hemmi, kâşife'l-ğammi, mucibe da'veti'l-muzdarrîn, rahmâne'd-dünyâ ve'l-âhireti ve rahîmehümâ, ente terhamünî, fe'rhamnî. Bi rahme-tin tuğnînî bihâ an rahmeti men sivâke," Anlamı: "Ey! Tasayı açan, kederi gideren, darda kalanların duasına icabet eden, dünya ve âhiretin Rahman ve Rahîm'i olan Allah'ım; bana merhamet eden, Sensin. Senden başkaları