Kayıtlar

Anne Duasıyla Gelen Rahmet

Anne Duasıyla Gelen Rahmet Âlim ve evliyanın büyüklerinden Hakîm-i Tirmizî Kuddise Sirrûh ilim öğrenme arzusu ile yandığı gençlik günlerinde bir gün, iki arkadaşıyla anlaşıp başka yerlere gitmek, ilmini artırmak ve Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak istedi. Bu karar ve anlaşmayı annesine açıkladı. Annesi buna çok üzülerek; “Yavrucuğum! Ben zayıf, kimsesiz ve hastayım. Benim hizmetlerimi sen yapıyorsun. Beni yalnız, çaresiz kime bırakıyorsun?” dedi. Bu sözler üzerine genç Muhammed b. Ali Tirmizî’nin gönlüne dert düştü ve arkadaşlarıyla yaptığı anlaşmayı bozup seferden vazgeçti. İki arkadaşı ise onu yalnız bırakıp, ilim tahsili için yola çıktılar. Buna ziyadesiyle üzülen Muhammed b. Ali, ne annesinden ayrılabildi nede gönlünden ilim aşkını silip atabildi. Yalnız kaldığı zamanlarda, tenha yerlerde uzun uzun ağlardı. Yine bir gün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de; “Ben burada cahil ve ilimden mahrum kaldım, arkadaşlarım âlim gelecekler!” diye düşünüyordu. Böyle ağladığı

Allah’ü Teâlâ’nın Rızası, Anne Ve Babanın Rızasındadır.

Allah’ü Teâlâ’nın Rızası, Anne Ve Babanın Rızasındadır. Müslümanın iki önemli görevi vardır. Birisi, yalnız Allah'a ibadet etmek, diğeri de Allah'ın yaratıklarına şefkat ve merhamet göstermektir. Allah'ın yaratıklarından insana en yakın olan anne ve babadır. Çünkü onlar, insanın dünyaya gelmesine sebeptir. Sadece dünyaya gelmesine sebep değil, aynı zamanda onu büyüten, yetiştiren, terbiye eden ve eğiten insanlardır. Bu hizmetleri için bir karşılık beklemedikleri gibi bir ağırlık da duymamışlar, bu hizmetleri seve seve yapmışlardır. Kendileri yememiş çocuklarına yedirmişler, giymemiş çocuklarına giydirmişlerdir. Çocuklarının rahatı için hiç bir fedakârlığı esirgememişlerdir. İşte bunun içindir ki dinimiz anne ve babaya karşı saygısızlığı yasaklamış ve bunu büyük günahlardan saymıştır. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Büyük günahlar; Allah'a ortak koşmak, anne ve babaya karşı gelmek, adam öldürmek ve yalan yere yemin etmektir. " (Buhari, Eyman,

Baba Hakkının Önemi

Baba Hakkının Önemi Mâlik bin Dinar Hazretleri hacca gitmişti. Hac günlerinin sonunda rüyasında denildi ki: - Ey Mâlik, müjdeler olsun, günahların affedildi. Seninle beraber haccedenlerin de günahları affedildi. Hepinizin haccı kabul edildi. Ancak Belhli Muhammed oğlu Abdürrahmanın haccı kabul edilmeyip günahları affedilmedi. Uyanınca, halka Abdürrahman ismindeki şahsı sordu. Onu herkes tanıyordu, onun ibadetine düşkün, Kur'an a bağlı bir zat olup her sene hacca geldiğini söylediler. Sora sora onu buldu. Yüzü ayın on dördü gibi parlayan bir gençti. Selam verdi, o da selamım aldı. Mâlik Hazretlerine: - Siz kimsiniz, diye sordu. O da Basralı olduğunu söyledi. - Bana, benim affedilmediğimi haber vermeye mi geldin, dedi. - Nereden bildin? - Rüyamda söylediler. - Allah senin haccını niçin kabul etmeyip, affetmiyor? - Ben, mübarek Ramazan ayının ilk gecesi büyük bir günah işledim. İçki içip sarhoş olmuştum. O haldeyken babam gelip beni kaldırmak istemiş. Ben babamın

Üç Amel İle Kazanılan Yüksek Derece

Üç Amel İle Kazanılan Yüksek Derece “Anneye yapılan iyiliğin sevabı evlada iki kat olarak verilir.” (İhya-u Ulumi’d-Din) Veysel Karâni’nin kavuştuğu bütün ihsan ve dereceler, annesine yaptığı iyilik sebebiyledir.” (Riyaz’ün Nasihîn). “Hz. Musa Aleyhisselâm’ın Cenab-ı Hak ile konuşması esnasında Rabb’inin huzuruna çabuk varan, arşın gölgesinde bir adam görür ve bulunduğu makama imrenir. Ve: “Herhalde bu adam pek keremli olmalıdır.” der. Rabbinden adamın ismini söylemesini ister. Allah-u Teâlâ Celle Celâlüh adamın ismini söylemez ve: “Ama sana onun üç amelini söyleyeceğim!” Buyurarak şunları bildirir;  1- Allah’ü Teâlâ’nın kendilerine lütufta bulunduğu insanları kıskanmazdı, 2- Anne ve babasına karşı gelmezdi, 3- Laf taşımazdı.” (İhya-u Ulumi’d-Din) Anne-babaya iyilik eden, Allah Celle Celâlüh katında çok sevimli bir amel işlemiş olur.

Bir Hanım Kocasına Karşı Nankörlük Yapmamalı

Bir Hanım Kocasına Karşı Nankörlük Yapmamalı Peygamberimize bir kadın gelmişti. Yanında henüz süt emen iki çocuğu bulunuyordu. Kadın Peygamberimiz ‘den bir şeyler istedi. Peygamberimiz de ona üç hurma verdi. Kadın iki çocuğa birer hurma verdi. Sonra çocuğun birisi ağladı. Kadın kalan bir hurmayı ikiye bölüp iki çocuğuna birer parça verdi. Onun bu hareketinden duygulanan Peygamberimiz buyurdu ki: "Kadınlar, gebe kalıcıdırlar. Doğurucudurlar. Emziricidirler. Evlatlarına şefkat göstericidirler. Eğer kocalarına karşı yaptıkları nankörlük olmasaydı onların namaz kılanları cennete girecekti." (İbni Mace) Kadınların çoğunluğunun cehennemlik olmaları kocalarına itaat etmemelerinden ve kocalarından gördükleri iyilik­leri inkâr edip nankörlük etmelerinden dolayıdır. Kocasına itaat etmeyen bir kadının namazı dahi kabul olunmaz. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyorlar ki: “İki kimsenin namazı tepelerinin üstüne çıkmaz yani kabul makamına yükselmez. Efendi

Evin ikinci Katından Alt Katına İnme

Evin ikinci Katından Alt Katına İnme Adamın biri sefere çıktı. Hanımına —''Evin ikinci katından alt katına inme' diye emir verdi. Hanımın babası alt katta bulunuyordu ve hastalanmıştı. Bunun üzerine kadın, Hz. Peygamber'e haber gönderdi: —'Bana izin versin, üst kattan alt kata, babamın yanına ineyim'. Hz. Peygamber: 'Kocana itaât et' dedi. Bundan sonra kadının babası vefat etti, yine Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'e haber gönderip babasının cenazesinde bulunmak için izin istedi. Hz. Peygamber 'Kocana itaat et' dedi. Böylece kadının babası defnedildi. Definden sonra Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına 'Senin kocana itâat etmen yüzü suyu hürmetine Allah Teâlâ babanı bağışladı' haberini gönderdi.172 Kadın beş vakit namazını kıldığı, Ramazan orucunu tuttuğu, iffetini koruduğu ve kocasına itâat ettiği zaman rabbinin cennetine girmiş olur. Hz. Peygamber böylece kocaya yapılan it

Kadın Kocasına İtaat Etmelidir

Kadın Kocasına İtaat Etmelidir Şu inkâr edilemez bir gerçektir ki, iyi kadınlar, kocalarına karşı itaatli olurlar. Böyle olan kadın, kocasına en küçük bir leke dahi kondurmaz. Kendisini, malını, mülkünü, şeref ve haysiyetini korur. Bunları yapmakla kadın en büyük dini görevini yerine getirmiş olur. Cenabı Allah Kur'an-ı Kerim'de buyuruyor ki: " ... İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını (Kur'an-ı Kerim'de) nasıl koruduysa onlar da, öylece göze görünmeyeni (erkeğinin gıyabında malını, mülkünü, şeref ve haysiyetini, namusunu, bir de ev sırlarını) koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden (itaatsizliklerinden) yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvela) öğüt verin (vazgeçmezlerse) kendilerini yataklar(ın)da yalnız bırakın. (Yine kâr etmezse) dövün. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Çünkü Allah çok yücedir. Çok büyüktür." (Nisa süresi: ayet: 34) Görülüyor ki, ayet-i kerimede kocasına itaat eden kadın i

Beyninden Bağlamak, Neden Sömürülüyoruz?

Resim
Beyninden Bağlamak, Neden Sömürülüyoruz? Bir Milleti Yok Etmek İçin… Peyami Safa, diyor ki:  “Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfidir”.  Fazla söze gerek yoktur; bunlar bozulursa o millet kolayca yıkılır. Tarih yıkılan, yok olan milletlerin çöplüğü ile doludur. Din Nasıl Bozulur?             Güzel İslâmiyet, vahiy dinidir. Allah’ü Teâlâ’nın “Lehvil Mahvuz” da muhafaza ettiği Kur’an-ı Kerim’i Peygamber efendimiz Aleyhisselâm’a vahiy yoluyla indirdiği dindir. Yüce Kur’an-ı Kerim ve Allah rasûlü bize neler bildirdiyse bizler de onu nakil ile öğreniyoruz. Eğer nakil dinine insan aklı ve fikri karışırsa artık O din nakil dini olmaktan çıkar. Bunu iyi bilen sömürgeci güçler her gün piyasaya dinde reformcu, sahte mehdi, gizli misyonerleri, oryantalistleri ileri sürüyor. Onlar da kendi işkembelerinden din uyduruyorlar. Mehdi’yim

Canım Oğlum!

Resim
Canım Oğlum!

Canım Anneciğim ve Babacığım

Resim
Canım Anneciğim ve Babacığım

Eşyanın Hakikatine Ermek İçin

Eşyanın Hakikatine Ermek İçin Bir mü’min, yapacağı her hareketi; “Acaba Allah Teâlâ’nın rızasına uygun mu, yoksa O’nun gazabını mı celbeder?” diye düşünerek yapmalıdır. Hadîs-i şerîfte buyrulur: “Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması mahzurlu olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, takvâ sahipleri derecesine ulaşamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 19/2451) Mü’min, her şeyden evvel Allah korkusu ve takvâya sahip olmaya gayret etmelidir. Bu ilme sahip olmadan diğer ilimleri elde etmenin, kişiyi çok tehlikeli neticelere sürüklediği, defalarca tecrübe edilmiştir. Takvâ Üç Derecedir 1- Yasaklardan kaçmak. 2- Emirlere koşmak. Bu keyfiyet, bütün mü’minlerin uyması gereken, avam derecesindeki takvâ ölçüsüdür. 3- Daima Cenâb-ı Hak’la beraberlik duygusunu taşıyabilmek. Bu keyfiyet, takvânın havas için olan ölçüsüdür, takvânın en yüksek derecesidir. Bize; “Şahdamarından daha yakın…” (Kâf, 16) olduğunu bildiren ve kullarına: “Nereye gitseniz yine sizinle beraberd

Ülkemizin Kalkınabilmesi Döviz Krizinin Aşılabilmesi İçin...

Resim
Ülkemizin Kalkınabilmesi Döviz Krizinin Aşılabilmesi İçin... 1-  Bir ülkenin kalkınması, atılım yapması eğitilmiş kaliteli insan gücüyle mümkün olabilmektedir. Türkiye’nin tüm çocukları ve gençlerini kapsayan bir araştırma yapılarak IQ’su yüksek çocuk ve gençler araştırıp tespit edilerek “Bir yetenek havuzu” oluşturulmalı, bu çocuk ve gençler özel ve kaliteli bir eğitimle yeteneklerinin son sınırına kadar Enderun tipi okullarda eğitilmelidir. İleride devletin ve özelin başına bu yüksek yetenekler getirilmeli… Osmanlı Enderun mekteplerinde buna benzer bir eğitim sistemi vardı. 2-  Eğitim sistemi 4+4+4 değil 1+4+4+3 olmalıdır. Ben 46 senelik eğitimci öğretmenim. Anaokulları 1 yıl olmalı ve mecbur olmalı; gerekçesi: ehliyetsiz ve karanlık fikirli, “İşid” tipi kişiler yasa dışı anaokulları açıyor. Bunlar körpe beyinlere zararlı bir din anlayışı ve devleti yıkıcı fikirler aşılayabiliyor. 4 yaş mecburi olursa herkes devlet okuluna gönderir bunun da önüne geçilebilir. Liselerin 3

Elhamdülillah Demek Şükürlerin Başıdır

Elhamdülillah Demek Şükürlerin Başıdır “Elhamdülillah demek şükürlerin başıdır. Hamd ve senâ etmeyen kimse Hakk’a şükür etmemiş olur. (Hadis-i Şerif) Cennete ilk girecek zümre “Hammadûn” zümresidir; yani Cenab-ı Hakk’a çok hamdedip, çok şükredenler. Cenâb-ı Hakk Celle Celâlüh: “İnsanoğlu başıboş bırakıldığını mı zan­nediyor.” (Kıyâme Sûresi, Âyet: 36) buyuruyor. Bu dünyaya koyun gibi yiyip içip uyumağa gel­medik. Kulluk mükellefiyetimiz var. Yoksa kı­rık çömleğe döneriz. Ne tekrar toprak ne de yeniden çömlek oluruz. Yine Kur’ân-ı Kerîm’de: “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız? (Mü’minûn Sûresi, Âyet: 115) buyuruluyor. İşe yaramayan yaşlı sığırları “ho” der­ler salıverirler. Bizim de bu durumda olmamaklığımız lâzımdır. Boynumuzda kulluk bo­yunduruğu var. Esmâ’ül-Hüsnâ’dan El-Vâcid: (İstediğini, istediği vakit bulan.) El-Macid: (Kadr-ü şanı büyük, kerem ve semahati bol.) Kaynak: Mevlâna Takvimi

İbadet Ve Taat

İbadet Ve Taat Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Onlar, dîni Allah için hâlis kılarak bâtıl dinleri bırakıp tevhid dînine teveccühle yalnız Allah’a ibadet etmek, namazı dosdoğru kıl­mak, zekâtı vermekle emrolunmuşlardır. İşte doğru din budur.” (Beyyine: 5) Resulûllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Saadet-i Uhreviye (Ahiret saadeti) için ibadet ve taat de bulunanlara Cenab-ı Hakk Celle Celâlüh saadeti dünyeviyesini de (Dünyevî saa­detini de) ihsan buyurur.” Ahiret için çalışan mü’min kuluna Cenab-ı Hakk Celle Celâlüh dünya saadetini de ihsan buyuru­yor. Cenab-ı Hak ne büyük lûtuf sahibi, İsla­miyet ne yüce ulvî bir din… Âhiret için çalış­mak ise, mü’min üzerine terettüp eden ne mü­him ve mühim olduğu kadar da ulvî bir va­zife… Bir mü’minin bunları bilip âhirete olan hazırlığı, Allah Celle Celâlüh’a olan yakınlığı o nisbette fazla olmalıdır. “Cenab-ı Hakk’ın Celle Celâlüh rızasını kazanmak için beslenen güzel niyet sahibini Cennete dahil eder.” (Hadis-i Şerif) Esmâ’ül-Hüsnâ’dan El

Besmele’yi Şerif’i Bir Kere Yazarsa…

Besmele’yi Şerif’i Bir Kere Yazarsa… Ruh’ul Beyân tefsirinde nakil olunur ki: Firavun, henüz ulûhiyyet dâ’vasında bulunmazdan önce, sarayının kapısına “Bismi kellahümme” yazdırmıştı. Musâ Aleyhisselâm’a îmân etmediği için Musâ Aleyhisselâm Cenab-ı Hakk Celle Celâlüh’a: “Yarabbi ben onu dâ’vet ediyorum ama onda bir hayır görmüyorum!” diye ilticâ ettiğinde Cenâb-ı Hakk Celle Celâlüh: “— Her halde sen onun helâk edilmesini istiyorsun. Ve sen sadece onun küfrünü görüyorsun, ben ise onun kapısına yazdığı yazıyı da görüyorum, buyurdu.” Kim Besmele-yi Şerîfe’yi suveydâ-i kalbine bir ömür boyu dilinden düşürmemek üzere nakşederse rahmete lâyık olur. Cenâb-ı Hakk Celle Celâlüh Firavun’e Firavun olduğu halde sarayının kapısına bir besmele yazdığı için bu kadar mühlet veriyor. Onu kalbine yazan bir mü’minin ne kadar âtıfet-i İlâhiye’ye mazhar olacağı bedîhîdir. “Meşrû olan bir şeye Besmele ile başlanılmazsa (o işin) hayır ve bereketi kesilmiş olur.” (Hadis-i Şerif) Esmâ’ül-

Müslüman Olan İtalyan Pilot Gözyaşlarına Boğuldu

Resim
Müslüman Olan İtalyan Pilot Gözyaşlarına Boğuldu Suudi Arabistan havayollarında çalışan İtalyan pilot havaalanı mescidinde Kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. Pilotun gözyaşlarına hâkim olamadığı o anlar kameralara yansıdı. Suudi Arabistan havayollarında çalışan İtalyan bir pilot havaalanı mescidinde Kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. Pilotun Kelime-i şehadet sonrası gözyaşlarına boğulduğu anlar arkadaşları tarafından kayda alındı. Müslüman Olan İtalyan Pilot Gözyaşlarına Hâkim Olamadı Suudi Arabistan havayollarında çalışan İtalyan bir pilot havaalanı mescidinde Kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. Kelime-i şehadet sonrası gözyaşlarına boğulan pilot "İslam'a Hoş geldin!" diyen arkadaşına sarıldı. Pilotun Müslüman oluşuna tanık olan arkadaşları o anları kameraya kaydederek ölümsüzleştirdi.