Kayıtlar

İnsanı Yakan Üç Ateş: Riya, Süm'a ve Ucb

İnsanı Yakan Üç Ateş: Riya, Süm'a ve Ucb Bir insanın, sahip olmadığı bir meseleyle ortaya çıkıp kendisini göstermesi bir “kibir ve gurur” alametidir. Yaptığı şeylerin birileri tarafından görülmesi ve takdir edilmesi arzusu da "riya" dır. Bir insanın sahip bulunmadığı bir meseleyi duyurması, yani vaziyetini başkalarına işittirmesi "süm'a" dır. Kendisine ait olmayan bir meseleyi içinde gizleyip "ben bu güzelliğe mazharım demesi" de "ucb" alametidir. Haddizatında bir insan, bazı faziletlere hakiki olarak sahip bulunsa, mesela o hakikaten büyük olsa, gösterisini yaptığı şeylerin hakikisini gösterme durumunda bulunsa, o insanın "Ben melikim, mâlikim" demesi kibir ve gurur olmaz. Ama insan, elindeki hiçbir şeyin hakiki sahibi değildir. Demek insanda işin hatarlı olmasının sebebi onun iddia ettiği şeylere hakikatte sahip olmamasıdır. İnsan riya ile amel ederken esasen sahip bulunmadığı bir şeyle kendini satıyor d

Kur’an-ı Kerim’in Öğrettiği Sözler

Kur’an-ı Kerim’in Öğrettiği Sözler ·      Doğru söz قَوْلًا سَدِيدًا Kavlen sedida (El Bakara, 59 - el Ahzab, 70) ·      Değerli, hoş söz قَوْلاً كَرِيمًا Kavlen kerima (El İsrâ, 23) ·      Yerinde uygun söz قَوْلًا مَّعْرُوفًا Kavlen ma'rufa (El Ahzab, 32) ·      Tesirli açık söz قَوْلاً بَلِيغًا Kavlen beliğa (En Nisa, 63) ·      Gönül alıcı söz قَوْلاً مَّيْسُورًا Kavlen meysura (El İsrâ, 28) ·      Yumuşak söz قَوْلًا لَّيِّنًا Kavlen leyyina (Tâhâ, 44) ·      Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? ضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً كَلِمَةً طَيِّبَةً Daraballâhu meselen kelimeten tayyibeten (İBRAHİM Suresi 24) ·      Merhamet sahibi Rabdan onlara sözlü selâm vardır. سَلَامٌ قَوْلًا مِن رَّبٍّ رَّحِيمٍ Selâmun kavlen min rabbin rahîm (Muzzemmil, 58) ·      Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ E lem tere keyfe daraballâhu meselen kelimeten tayyibeten ke

Kur’an-ı Kerim’de Kavl (Söz) Söz Çeşitleri

Kur’an-ı Kerim’de Kavl (Söz) Söz Çeşitleri Kur’an-ı Kerim’de geçen söz çeşitlerini iyi ve kötü olmak üzere iki grupta tasnif etmek mümkündür. A- Kur’an-ı Kerim’de Ma’ruf/İyi Sözle İlgili Kavramlar ve Âyetler Kur’an-ı Kerim’de mâruf/iyi söz ile ilgili dokuz kelime kullanılmıştır: 1- Kavlün ma’rûf: Genel kabullere uygun olumlu, doğru ve gönül incitmekten uzak söz anlamınadır. Bir âyette şöyle geçer: قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَاۤ اَذًى وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.” a)      Kavlen ma’rûfâ: Kur’an-ı Kerim’de kanadı kırık kuş gibi himâyeye muhtaç yetimler ile yakın akrabâ ve yoksullara karşı söylenmesi istenen güzel söz anlamında kullanılmıştır: وَاِذَا حَضَرَ الْقِسْمَةَ اُوۨلُوا الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينُ فَارْزُقُوهُمْ مِنْهُ وَقُولُوا لَهُمْ قَوْلًا مَعْرُوفًا “(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetim

Kur'an-ı Kerim'de Söz

Kur'an-ı Kerim'de Söz Yaratılış bir söz ile başlamıştır. Yüce Allah âlemi "Ol!" emriyle yaratmış (Yâsîn, 36/82.), sözü de âlemi de O var etmiştir. İnsan , “Kün!” sözüyle vücut bulan bu âlemin en mükerrem varlığı (İsra, 17/70.) olarak Allah’ın hitabına mazhar olmuştur. Kur’an’ın ifadesiyle; “Rahman, insanı yaratmış, beyanı öğretmiştir.” (Rahmân, 55/3-4.) İnsan, “beyan” için gerekli olan donanıma sahip kılınmıştır. Yaratılışın ilk aşamasında bizzat Yaratıcı Kudret tarafından Hz. Âdem’e esmanın öğretilmesine dair yapılan vurgunun (Bakara, 2/31.), böyle bir anlamı da içinde barındırdığı söylenebilir. Böylece “halife” insana büyük bir anlama, anlatma gücü verilmiş ve o kavramlarla düşünme, kelimelerle konuşma yeteneğine sahip kılınmıştır. Evren ve içindekilere dair “esma” aslında insanın bir yönüyle kendisini tanımasına ve anlamlandırmasına da zemin hazırlamaktadır. Çünkü insana özgü kılınan akıl, eşyaya dair kavramlarla “varlık”ı anlamlandırabilir. Bu iti

Kim Sarhoş?

Kim Sarhoş? Bir gece bir genç kör kütük sarhoş olur. Yola koyulur. Hz. Mevlana'nın hayır duasını almak için. Geceymiş geç saatmiş dinlemez. Evin kapısına gelir ve kapıyı çalar. Hz. Mevlana'nın talebeleri kapıyı açarlar. Gence ne istediğini sorarlar. Genç: "Mevlana'nın hayır duasını almak için geldim!" der. Talebeleri: "Şuanda hocamız istirahat halinde ve saat çok geç. Daha sonra gel!" derler. Genç ısrar eder ve illa onun hayır duasını şimdi alacam gitmem der. İnat eder ve gitmez. Hz. Mevlana gürültüleri duyar ve uyanır. Gelir kapıya ve "Ne oluyor, nedir bu gürültü?" der. Talebeleri cevap verir: "Efendim sizin hayır duanızı almak için gelmiş bu sarhoş bizde istirahatte olduğunuzu ve daha sonra gelmesini söyledik!" derler. Mevlana şu cevabı verir talebelerine: O gecenin bu vaktinde bizim yolumuzu bulmuş gelmişken, hem de kör kütük sarhoşken, siz hangi ayık kafayla onu geri göndermek istersini

Bulmak

Bulmak Bir an kayboldun gibi! Yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine Kapılıp gidiyorum saçının sellerine Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü

Duâda Dikkat

Duâda Dikkat Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Duâlarına şu sözleri de ekle. De ki: “Ey güçlükleri kolaylaştıran Allah! Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” (Bakara, 201) Rasûlullah (sav) buyurdular: "Allâh'tan talep edilen (dünyevî şeylerden) Allâh'ın en çok sevdiği, âfiyettir." (Tirmizî, Deavât, 112/ 3542) Bir kimse devamlı olarak; “Yâ Rabbi! Lûtf u kereminle âfiyet ihsan buyur, bizleri âfiyetten ayırma!” der dururdu. Onun bu sözlerini işiten birisi merakla: "-Yapmakta olduğun bu duânın mânâsı nedir? Niçin bu kadar sık tekrar ediyorsun?" diye sordu. O da, soruyu yönelten şahsın merakını gidermek için başından geçenleri şöyle hülâsa etti: "-Ben, sırtında semer ile insanların yüklerini taşıyan ve böylece geçimini temin eden bir hamal idim. Bir defasında çok ağır bir un çuvalını yüklenmiş, uzun bir müddet taşımış ve fazlaca yorulmuştum. İstirahat etmek için bir ara çuvalı yere koy

Merhamet Mührü

Merhamet Mührü Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O; size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Yeryüzündekilere merhamet ediniz ki, semâ ehli size merhamet etsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16) Hazret-i Ebûbekir Radiyallahü Anh ve Hazret-i Osman Radiyallahü Anh gibi imkân sahibi sahâbîler, servetlerini dâimâ infak yolunda sebil etmişlerdir. Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh; mes’ûliyet çırpınışıyla, Medine sokaklarında gecelemiş, sırtında un çuvalları taşıyarak, mâtemlerin civarında olmuştur. Devrinde, birçok şehirde zekât verilecek fakir bulunamayan Ömer bin Abdülaziz Rahmetullahi Aleyh; teb’asından yoksulların, bîçârelerin ızdırabıyla, geceleri yaralı bir kuş gibi çırpınmıştır. Tarihin gördüğü en büyük fütuhat yaşanmış, 30 yılda Hicaz’dan neş’et eden bir îman ve

Düşmanı Yenmenin Şükrü

Düşmanı Yenmenin Şükrü Rislan-ı Dımeşkî Hazretleri'nden: “Şayet sana düşman olanı yenmeye kendinde bir güç bulursan, bulduğun bu gücün şükrü olarak onu affet.”

İkisini de Affeyle!

İkisini de Affeyle! Sahabelerden biri, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh'ın yanına gelerek: “Çok günahkârım, der. Benim için dua eder misin?” Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: “Yârabbi, der. Bir günahkâr, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.”

Af, İzzet Getirir

Af, İzzet Getirir İbn-i Abbas Radiyallahü Anh'dan: “Kişi bir haksızlığı affettiğinde, muhakkak, Allah onun izzetini artırır. Ebu Abdullah İkrime şöyle demiştir: “Allah Teâla, Yusuf  Aleyhisselâm 'a buyurdu ki; "Kardeşlerini affetmenden dolayı, senin adını dillere destan eyledim."