Kayıtlar

Kötü Düşünceli Adam

Kötü Düşünceli Adam Bir zat herkese karşı hüsnü zan ediyordu, ama bir gün deniz kenarında alaca karanlıkta bir adamın bir kadınla birlikte yiyip içtiklerini görünce; - Artık, bu kadarı da fazla. Buna da hüsnü zan edilmez! Der. O sırada, gelen bir kayık alabora olur, içindeki üç kişi denize düşer. Kadının yanındaki adam, deniz üzerinde koşarak, ikisini kurtarır. Sonra dönüp buna, - Sen de gel, diğerini kurtar! Der. O zat; - Ben denizin üzerinde yürüyemem ki… Der. O adam gidip diğerini de kurtardıktan sonra, buna dönüp; - Denizde yürümesini bilmiyorsun ama suizan etmeyi biliyorsun. Bu benim annem. Biz oruçluyduk, iftar ettik. Bu içtiğimiz de zemzemdi, şarap içiyorlar sandın. Annem için de kötü şeyler düşündün, ama denize düşenleri kurtaramadın. Suizanla, yani günahınla baş başa kaldın! Der. (Alıntı)

Yırtıcı Hayvan Neden Boyun Eğdi?

Yırtıcı Hayvan Neden Boyun Eğdi? Hakikati yakın gözüyle tanıyan din ulularından hikâye ederler ki, bir veli, bir kaplanın üzerine binmiş, bir yılanı eline almış, kamçı edinmiş, kaplanı süratle sürerdi. Birisi ona dedi: Hey Allah’ü Teâlâ’nın yolunun adamı, bu gittiğin yolda gitmek için bana rehberlik et. Sen ne yaptın ki, yırtıcı hayvan sana ram oldu? Adın saadet yüzüğünün taşına yazıldı. Velî cevap verdi: “Kaplan, yılan, fil, herkes bana karşı zebun ise taaccüp etme. Sen de Allah’ü Teâlâ’nın emrini yerine getir, görürsün ki, her şey senin emrine ram olur. Bir padişah, Cenabı Hakkın emrini tutarsa, Cenabı Hak onun muhafız ve yardımcısı olur. Cenabı Hakkın seni sevdiği halde düşman elinden bırakması mümkün mü? Yol işte budur. Bu yoldan sapma, yürümeye devam et. İstediğini bul.” Sadi’nin sözünden hoşlanan kimseye, onun nasihati faydalı olur

Uyan Artık Yiğidim

Uyan Artık Yiğidim Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı. Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor Bin yüzlü Ebrehe’ler, kara filler geliyor Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor İbrahim bahçesinden taze güller geliyor Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı. Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar Toprağın sinesinde umut var, heyecan var Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar. Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı. Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir O’ndan bize ebedi s

Yiğidim

Yiğidim Dağlardaki mücahidler ölünce, Kişi yaradana arka dönünce, Kalpte iman ateşi sönünce, Meydan zalime kalır yiğidim! Kalır yiğidim sen uyuyorsan, Kalır yiğidim sen uyanmazsan, Yüce davana sen sarılmazsan, Meydan zalime kalır yiğidim! Müslüman sıfatı kimlikte yazarsa, Her önüne gelen kanun koyarsa, Ümmet-i Muhammed böyle uyursa, Akan gözyaşımız dinmez yiğidim, Dinmez yiğidim sen uyuyorsan, Dinmez yiğidim sen uyanmazsan, Yüce davana sen sarılmazsan, Meydan zalime kalır yiğidim! Müslüman uyanık olmalı her zaman, Davasına sadık çıkmalı her an, Ölmek var ki dönmek yok bu davadan, Davana sarıl zafer senin mü’min! Kalır yiğidim sen uyuyorsan, Kalır yiğidim sen uyanmazsan, Yüce davana sen sarılmazsan, Meydan zalime kalır yiğidim! Mehmet Üzüm, İlâhi Sözleri

İsa Aleyhisselâm ve Çamaşırcı Adam

İsa Aleyhisselâm ve Çamaşırcı Adam Bir gün Îsâ aleyhisselâm havarileriyle beraber giderken bir çamaşırcı adama rastlıyorlar, selâm veriyorlar. Biraz sonra Cebrâil aleyhisselâm geliyor ve: - “Yâ Nebiyallah bu adam bu gece ölecek, siz de bunun cenazesine katılacaksınız”, diyor. Ertesi gün bekliyorlar. Gelen yok, ölen yok. Cebrâil aleyhisselâm yine geliyor ve bu defa: - “Yâ Nebiyallah o adamın çamaşır sepetine bakınız.” Bakınca, orda çok zehirli ölü bir yılan görüyorlar. Cebrâil aleyhisselâm: - “Bu adam size selâm verdikten sonra fakir birisine sadaka verdi. O verdiği sadaka sebebiyle Allahü teâlâ da onu kazadan, ölümden kurtardı ve ömrünü uzattı”. İşte hadîs-i şerîf; sadaka belâyı önler, ömrü uzatır. Bu dünyada cenâb-ı Hakkın en çok hoşuna gidecek sadaka kitap vermektir, buyurmuşlardır. Çünkü bir kitap verildiği vakit, “Onu okuyan okuyacak ve kurtulacak ”. Bundan daha büyük iyilik olur mu? Buyurmuşlardır. Onun için her şey söylendi, her şey bildirildi. Bunları dinleye

Şükretmeyen Dilenci

Şükretmeyen Dilenci Cenâb-ı Peygamberin torununun torunu İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık rahmetüllahi aleyh Mina’da oturmuş sohbet ederlerken, yanlarına bir dilenci geliyor. Onlar o sırada üzüm yiyiyorlarmış. Dilenci: - “Bana bir şeyler verin!” diyor. Onlar da koparıp bir salkım üzüm uzatıyorlar. Dilenci: - “Ben üzüm istemem, bana para verin”, diyor. İmâm da: - “ Para yok!” diyor. Dilenci de oradan ayrılıyor. Fakat hemen pişman olup geri dönüyor ve: - “ Tamam üzüm alabilirim! ” diyor. İmâm, sana üzüm yok, yola devam diyor. Bir müddet sonra başka bir dilenci daha geliyor ve o da Allah rızası için bir şeyler istiyor. Ona da üzüm uzatıyorlar. Dilenci üzümü alıp: - “Yâ Rabbi ne merhametlisin, bu âciz kuluna bir salkım üzüm verdin!” deyince, bir salkım daha veriyorlar. Şükre devam edince, İmâm yanındakine: - “Paran var mı?” “Yirmi dirhem var!”, deyince. - “Ver!” deyip onu da dilenciye veriyor. Şükre devam ettikçe, İmâm çıkarıp bu defa gömleğini veriyor. Dilenci

Sünnet Olan 10 Amel

Sünnet Olan 10 Amel 1- Yemeğe "Besmele" ile başlayıp "Hamd" ile bitirmek. 2- Eve sağ ayakla ve "Besmele" ile girmek. 3- Ev halkına selam vermek. 4- Tuvalete sol ayakla girmek. 5- Sabah uyanıldığında elleri üç defa yıkamak , burna üç defa su verip temizlemek. 6- Yemeği sağ el ile yemek. 7- Oturarak bevletmek. 8- Sağ omzun üzerine yatmak. 9- Uyumadan önce "İhlâs, Felâk, Nas" sûrelerini okuyup avuçlara üfleyerek vücûda sürme. 10- Oturarak su içme , 3 yudum da bitirme.

Mümine, Saliha, Geçimli Hanımın 24 Özelliği

Resim
Mümine, Saliha, Geçimli Hanımın 24 Özelliği 1- Rabbine kulluğun sadece namazdan, oruçtan geçmediğini, insanî görevlerin de Allah’ın rızası ile ilgili olduğunu bilir. Kocasının hanımı olmayı, karşılığını ancak Cennet’te bulacağı amellerinden biri olarak görür. Gizli ve açık bütün işlerinde ihlâsı esas alır. Riyadan, gösterişten, kimin ne diyeceğinden etkilenmez. 2- Eşinin iffetini, malını korumayı üzerine düşen bir cihad samimiyeti ile eda eder. 3- Eşine karşı mütebessim, ruhu ve bedeni ile güzel, çekici olmaya çalışır. Eşinin dikkatini çekecek, ilgisine mazhar olacak ziynet ve elbiseler giyer, kokular sürünür. 4- Evden çıkışının muhakkak eşinin izni ile olması gerektiğini asla unutmaz. Eşinin müsamahası olmayan yerlere gidemeyeceğini bilir. Eşinin istemediğini eve almaz. 5- Teşekkür eder. Allah’a şükreder. Fakirliğe sabretmesini bilir. İman nimetinden sonra, mutlu bir aile yuvası kurması gibi bir nimeti verdiği için Rabbine sürekli şükreder. Sıhhate, çocukları

Cuma Gecesi ve Gününün Faziletleri

Cuma Gecesi ve Gününün Faziletleri Cuma, müminlerin bayramıdır. Bugün yapılan ibadetlere en az, iki kat sevab verilir. Bugün işlenen günahlar da, iki kat yazılır. İşte bu gece ve yarınında yapabileceğimiz işler: Cuma gününde ve gecesinde bana çok salat okuyun, böyle yapana kıyamet gününde, şahit ve şefaatçi olacağım. Parlak gecede ve nurlu günde bana çok salat edin, çünkü sizin salatlarınız bana arz edilmektedir. Her kim cuma günü ve gecesi, bana yüz kere salat okursa, Allah’ü Teâlâ onun ahiret isteklerinden yetmiş, dünya hacetlerinden de otuz olmak üzere yüz arzusunu yerine getirir ve size hediyeler geldiği gibi, o salatları da bana arz edecek meleği Allah’ü Teâlâ bu hususta görevlendirir. Şüphesiz benim ölümümden sonraki ilmim, sağken bilmem gibidir. Her kim cuma gecesi Kehf suresini okursa, kendisiyle Kâbe arası o kişi için nur gibi parlar. Her kim cuma gecesi, Duhan suresini okursa, yetmiş bin melek o kişi için sabaha kadar istiğfar eder. Her kim cuma gecesi vey

Yeni Elbise Ayakkabı ve Benzeri Bir Şey Giyince Yapılacak Dua

Yeni Elbise Ayakkabı ve Benzeri Bir Şey Giyince Yapılacak Dua Ebû Saîd el-Hudrî Radıyallahu Anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yeni bir elbise giydiği zaman, sarık, gömlek, ridâ gibi giydiği şeyin adını anarak şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ لَكَ اَلحَمْدُ أَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ، أَسْأَلُكَ خَيْرَهُ وَخَيْرَ مَا صُنِعَ لَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ Okunuşu: “Allahümme leke’l-hamdü ente kesevtenîhi, es’elüke hayrahü ve hayra mâ sunia lehü, ve eûzü bike min şerrihi ve şerri mâ sunia lehü. Anlamı: Allah’ım! Hamd sana mahsustur. Onu bana sen giydirdin. Senden onu hayırlı kılmanı ve yapılışına uygun kullanmanın hayrını nasip etmeni dilerim. Şerrinden ve yaratılış gayesi dışında kullanılmasının şerrinden de sana sığınırım.” Kaynak: (Ebû Dâvûd, Libâs 1; Tirmizî, Libâs 28)

Gıybetçi Adamın Hikâyesi

Gıybetçi Adamın Hikâyesi Köyün birinde çok laf taşıyan, dedikoducu biri varmış. Herkesin dedikodusunu yapıyor insanları birbirine düşürüyormuş. Onun dedikodu ve iftiraları yüzünden çok kavgalar ve küskünlükler olmuş. Bu gıybetçi adam bir gün bir vaaz dinlemiş. “Gıybetin çok kötü olduğunu, ölü kardeşinin etini yemekten daha fena olduğunu” öğrenmiş. Tevbe etmeye karar vermiş. Köyün hocasına gitmiş ve: – Hocam, ben yaptıklarıma tevbe ettim. Acaba af foldum mu? Diye sormuş. Hoca efendi de ona, – Sen yarın köy meydanına gel, orada göreceksin. Yalnız gelirken kuş tüyü dolu bir yastık getir demiş. Ertesi gün adam yastıkla köy meydanına gelmiş. Herkes orada. Hoca, cebinde getirdiği makasla yastığı kesmeye başlayınca, kuş tüyleri rüzgârın tesiriyle etrafa dağılmaya başlamış. Hoca, – Şimdi bütün tüyleri topla, o zaman affedilirsin demiş… Hocam, ne mümkün? Bütün tüyler başka başka yerlere uçup gittiler, hepsini nasıl toplarım! Demiş. Tabii herkes, bu işin hikmeti nedir diye m

Sözde Sihirleyen Bir Kudret Vardır

Sözde Sihirleyen Bir Kudret Vardır İşsiz ve parasız bir genç, şehrin sokaklarında dolaşarak iş arıyordu. Şehrin büyük şirketlerinden birisine gelip patronla görüşmek istedi. Sekreter, genci başından savıp patronla görüştürmek istemedi. Çünkü gencin dilenciden farkı yoktu. Elbiseleri eski ve kirli, ayakkabıları boyasız, saçları ve sakalları birbirine karışmış, perişan bir haldeydi. Genç ısrar edince, sekreter, patronu aradı ve dilenci kılığında bir adamın, iş için kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Patron biraz meraktan, biraz da acıma hissinden dolayı onunla görüşmeyi kabul etti. Genç içeri girince patron ona şüpheli bir şekilde baktı. Çünkü zahiri görünüşü ona eksi puan veriyordu. Başlangıçta onu bir dakikadan fazla dinlemeye niyeti yoktu. Fakat görüşme dakikalara dönüştü, dakikalar saatlere çıktı. Konuşma hala devam ediyordu. Sonra patron, onu öğlen yemeğine davet etti. En sonunda da ona istediği işi verdi.” Zahiren itici görünen bu gencin, o görüşmedeki muvaffaki