Kayıtlar

Dâvet Âdâbı

Dâvet Âdâbı 1- Davete çağıran sofra sâhibi, ittika sahibi ve dindar kimseleri davet etmeye bakmalıdır. Fâsık ve fâcirleri dâvet etmemelidir. Çünkü Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem kendisini davet edip yediren bazı kimselere şöyle demiştir: 'Senin yemeğini iyiler yediler'. Bir başka hadîste de şöyle demiştir: Sen ancak muttakî bir kimsenin yemeğini ye ve yemeğini de sâlih bir kimseye yedir. 2- Özellikle zenginleri değil, tam aksine fakirleri dâvet etmeye dikkat etmelidir. Nitekim Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: Yemeklerin en şerlisi velîme yemeğidir. Çünkü yemeğe yalnız zenginler dâvet edilir. Fakirler ise, davet edilmezler. 3- Ziyafetinden akrabalarını mahrum etmemesi gerekmektedir. Çünkü onları mahrum etmesi nefretlerine sebep olur ve böylelikle sıla-i rahim kesilir. 4- Dost ve tanıdıkların yakınlık derecelerini gözetip ona göre hareket etmesi lâzımdır. Çünkü sadece bir kısmını davet etmek diğerlerini rencide eder

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur!

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur! Çok zengin biri camiye gider. Yanına da tesadüfen fakir ve garip birisi namaza durur. Aslında o bir Allah adamıdır. Namazdan sonra bu fakir, duasında, yemeklerin isimlerini de sayarak, “Yâ Rabbi, acıktım, bana şu yemekleri gönder!” der. Zengin, bunu işitince, kendisine duyurmak için böyle dua ettiğini zannedip ona, “Kardeşim, ne diye böyle dolaylı yoldan söylüyorsun, açıktan isteseydin verirdim” der. Fakir, “Ben Rabbimden istedim, sen de kimsin?” der ve bir kenara çekilir, uyumaya başlar. Az sonra birisi, elinde tepsiyle gelir. Fakiri uyandırıp, “Efendim, yemekleriniz geldi. Ben dışarıda bekliyorum, yemekten artan olursa alacağım” der. Tepside fakirin duada istediği yemeklerin aynısı var. Zengin şaşırır. Merakla dışarı çıkıp yemeği getirene der ki: - Sen kimsin, bu fakir kim, bununla ne ilgin var? - Ben hamalım. Bugün yükünü taşıdığım zengin, on lira yerine, yüz lira ihsan etti. Eve çokça erzak alıp götürdüm. Hanım yemekleri

Merhamet Edene Merhamet Edilir

Merhamet Edene Merhamet Edilir Büyük bir zatın talebesi, bir camide akşam namazını kılar. Orada garip birisinin, namazını kılıp dua ettiğini görür. Onun hâli dikkatini çeker, yanına yaklaşır, selam verir. Bir ihtiyacı olup olmadığını sorar. Garip kişi, “İhtiyacım yok” der gibi bir işaret yapar. Ama görünüşü çok perişan olduğu için, o talebe, “Belli ki bu, hâlini söylemeyen cinsten” diye düşünür ve ısrar eder, “Lütfen söyleyin, bir yardımımız dokunabilir mi?” der. O kişi, talebenin samimiyetle sorduğunu görünce, “Bir ekmek parası varsa iyi olur!” der. Talebenin ciğeri sızlar, cebindeki paraların hepsini çıkarıp, hiç saymadan ona verir. Evine vapurla gidebilmek için bilet almaya gider, ama cebinde bir kuruş kalmamıştır. Ne yapacağını şaşırır, Allah’ü Teâlâ’ya tevekkül ederek gemiye biner. Biletçiye, “Bugün bilet alamadım. Söz, yarın iki bilet vereceğim. Bana izin ver de geçeyim!” der. Biletçi de, “Estağfurullah kardeşim, ben seni tanıyorum, geç bakalım!” der. Ertesi gün i

Takdir Olunan

Takdir Olunan Hz. Ali Kerremallahü Vecheh, bir adama katırını emanet edip mescide girdi. Adam katırın yularını alıp gitti.  Hz. Ali Kerremallahü Vecheh, o adama vermek üzere iki dirhem hazırlayıp mescitten çıkınca katırın başıboş dolaşmakta olduğunu gördü. Ona binip gitti. Kölesine çarşıdan yeni bir yular almak üzere iki dirhem verdi. Kölesi çarşıda o yuları hırsızdan iki dirheme satın aldı.  Bunun üzerine Hz. Ali Kerremallahü Vecheh şöyle buyurdular: “Muhakkak kul, sabrı terk etmek suretiyle helal rızkı kendisine haram kılar. Hâlbuki Allahü Teâla tarafından onun için rızık olarak takdir olunandan fazlası da yoktur.” Kaynak: Fazilet Takvimi Hz. Ali Kerremallahü Vecheh Efendimizin kılıcında şu ibare yazılıydı: “Dünya husûsunda insanlar ne kadar hırslı ve tedbirli… Hâlbuki rızkların taksiminde aklın ve kemâlin tesiri yoktur. Ne takdir edilmişse rızklar o kadardır. Nice edepli akıllı insanlar var ki, dünya ona müsâit değildir. Nice ahmaklar da var ki, kusurlarına ve eksi

Ayıpları Örtmek

Ayıpları Örtmek Hz. İsa Aleyhisselâm, insanlara sorar; – Uyuyan bir kimseyi rüzgârla bazı mahrem yerleri açılmış görseniz, onu örter misiniz? – Örteriz, dediler. – Belki kapalı yerlerini açarsınız? – Sübhanallah! Nasıl açarız? Dediler. Hz. İsa Aleyhisselâm buyurdular ki; – Yanınızda birisi çekiştirilirken kalan bildiğiniz daha gizli kusurlarını da siz açmıyor musunuz? Hadis-İ Şerif “Başkasının ayıplarını söyleyeceğin zaman kendi ayıplarını hatırla.” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred) Hadis-i Şerif “Ne mutlu o kimseye ki, ayıpları, kendisini başkasının ayıplarını görmekten alıkoydu.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabu’l-îmân) İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh, “Gıybetçiye diliyle karşı duramayan, kalbiyle reddetmekle mükelleftir.” Buyurmaktadır. (Alıntı)

“Bana da mı Lolo?”

 “Bana da mı Lolo?” Bir avukat, kurtuluş imkânı olmayan bir dâvayı çok büyük bir para mukabilinde üzerine almıştı. Son bulduğu çareyi suçluya söyledi:  — Hâkim sana ne sorarsa, sâdece “Lolo” Diye cevap verecek başka hiç bir şey söylemeyeceksin. Suçlu avukatın sözünü tuttu. Adı sorulduğu zaman bile: — Lolo dedi. Avukat, müvekkilinin bir deliden başka bir şey olmadığında ısrar etti, isbat etti, ve beraat kazandı. Sevinç içinde idi, meslek hayatının en büyük mükâfatını kazanıyordu. Tam 20 bin lira. Müvekkiline gitti: — Oh dedi, kurtuldun... Paraları bugün mü, yarın mı verirsin? Adam cevabını verdi: — Lo, lo. — Aman ne yapıyorsun, seni felaketlerden kurtardım. — Lo, lo. — Ama dedi bana da mı Lolo?  — Lo, lo. (Alıntı)

Değirmen Taşı

Değirmen Taşı Hasırcızâde Mehmet ağa, bir gün Fuat Paşa'inn yanında iken Paşanın pırlanta yüzüğüne dikkatle bakmağa başlamış. Fuat Paşa sormuş — Yüzücüme mi bakıyorsun? — Evet Paşam... Taşını merak ettim. Elmastır Güzel. Fakat faydası nedir? — Hiç... — Peki, ne gelir getirir? — Hiç. — Yazık. Benim de babadan kalma bir çift taşım var; bana senede elli altın getirir. — Amma yaptın-ha... Ne taşı bu? — Değirmen taşı! (Alıntı)

İşi Ehline Vermek…

İşi Ehline Vermek… Adamın birinin gözü ağrıyordu. Bir baytara muayene için gitti. Baytar hayvanlara yaptığı ilâcı ona da yapınca, adamın gözü kör oldu. Adamcağız baytarı hâkime şikâyet etti. Hâkim baytara hiç ceza vermedi ve: “Eğer bu adam eşek olmasaydı sana muayeneye gelmezdi” dedi. (Alıntı)

Şems Tebrizi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden En Etkileyici Aşk Sözleri… 2

Şems Tebrizi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden En Etkileyici Aşk Sözleri… 2 Âşık odur ki, Allah’tan aldığı aşk emanetini Allah’a verir. Aşk mezhebinde her şey yüce Aşk’a kurbandır. Ah edip vahlanma! Aşk bilek gücü değil, yürektir. Yüreğin yetmiyorsa düşme yollara. Aşığın gözleri sevgilisinden ayrıldığında da yaşla dolar, O’na kavuştuğunda da… Sende o var, bu var… Falan dedi var, falan anlattı var… Peki, sende senden ne var Mevlana? Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin bilememişim, oyalanmışım, kalakalmışım... Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara. Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz? Hüzün taze tutar aşk yarasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de. Yaratanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet, Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç için

Şemsi Tebrizi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden En Etkileyici Aşk Sözleri… 1

Şemsi Tebrizi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden En Etkileyici Aşk Sözleri… 1 Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir. Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek; bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı? Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan âşık olup, inanınca. Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşk sana figandır. Sen ol da; ister yar ol, ister yara; lütfun da başım üstüne, kahrın da. Mum gibi erimiyorsa insan, yanıyorum dememeli. Yanmaktan korkuyorsa kişi, aşk kapısından girmemeli. Ya kor yürekli olmalı insan, ya da kor barındıracak yürekli. Sevmeye layık olmayana hatırlayarak değerli etme. Dönmek mi istiyor, bir şans daha verme. Unutma sevgi yürekli olana yakışır. Ey benim yetim gönlüm, bırak gamlı düşünmeyi. Sus ve sabret. Gözyaşının hesabını R

Cennet ve Cehennem Sonsuz mu?

Cennet ve Cehennem Sonsuz mu? Cevap: Değerli kardeşimiz, Allah Kur'an-ı Kerim'de cennetin de cehennemin de içerisinde bulunan sakinleriyle birlikte ebedi olduğunu bildiriyor. Müminler için ebedi hayat cennettedir: "...onlar orada ebedî kalacaklardır." (Bakara, 2/25). "Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur." (Teğabun, 64/9) "İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir." (Talak, 65/11) "Öyleyse içinde ebedi kalıcılar

Müslümanın Günlük Hayat Çizelgesi

Müslümanın Günlük Hayat Çizelgesi Günlük Ameller: 01- Beş vakit namazı vaktinde cemaatle eda etmek. 02- Kuran’dan bir cüz okumak. 03- Gecenin bir kısmını ibadetle ihya etmek. 04- Rasulullah Efendimizin haber verdiği sabah- akşam zikrine devam etmek. 05- İşrak, kuşluk ve evvabin namazını kılmak. 06- Azda olsa günlük sadaka vermeye çalışmak. 07- Her an abdestli olmak. 08- Her gün işin başında niyeti düzenleyip tefekkür ederek almak. 09- Azaları (özellikle dili gıybetten ve gözü harama bakmaktan) haramdan korumak. 10- Alınan evrad ve ezkara devam etmek. 11- Evden çıkarken her gün rızkının helal olması için Rabbine dua etmeli. 12- Gözün gördüğü her şeye ibretle bakabilmeli. 13- Ailesinden mes'ul olduğunu bilip kısa bile olsa evinde hayırlı sohbet meclisi oluşturmalı. 14- Günlük nefsinin muhasebesini yatağına yatınca yapmak. 15- Yatağına dualarla ve abdestli olarak girmeli. 16- Günlük takip ettiği basın ve yayına dikkat etmeli. 17- Televizyonun

Müslümanın Haftalık Çizelgesi

Haftalık Çizelge 1- Cuma günleri Kehf suresi okumayı adet edinmeli 2- Cuma namazlarına özel hazırlık yaparak mü’minleri bayramı şuurunu kalbinde hissetmeli. 3- Haftalık dini sohbetleri aksatmamalı. 4- Yakın akraba ve arkadaşları ile irtibat sağlamalı. 5- Pazartesi – Perşembe günleri oruç tutmaya gayret etmeli. 6- Haftanın belli bir günü nefsini hesaba çekmek için nefsiyle baş başa kalmalı. 7- Haftalık tespit edilen bir kitaptan belli bölümler okunmalı. (Akaid, Fıkıh, Hadis, Tefsir, İslam Tarihi) 8- Meclisi huzur veren hâl ehli bir zât ziyaret edilip duası alınmalı ahalinden ve ilminden istifade edilmeli… (Alıntı)

Kur’anı Nasıl Okumalıyız

Kur’anı Nasıl Okumalıyız  Ali Umuç 1. Kur’an okumaya Allah’ın adıyla başlamalıyız. İslam dinine göre, her meşru işe ve her salih amele Allah’ın adıyla başlanması gerekmektedir. Bu temel kaide, Kur’an-ı Kerim okuma içinde geçerlidir. Bu yüzden Kur’an okumaya da Allah’ın adıyla başlanmalıdır. Kur’an-ı Kerim’deki “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” [1] ayeti Kur’an okumaya Allah’ın adının anılarak başlanılması gerektiğini belirtmektedir. O’nun okunmasına Allah’ın adını anarak başlayanlar, eğer yaptıkları işi bilinçli yapmışlarsa bu okudukları Kur’an’dan fayda sağlayabilirler. Ancak günümüzdeki birçok Kur’an okuyucusu, O’nu okumaya Allah’ın adıyla başlamalarına rağmen, O’nun ayetlerini kullanarak kendilerine maddi gelir sağlamayı amaç edinmektedirler. Kur’an-ı Kerim’den maddi menfaat sağlamayı amaç edinen bu insanlara, sonradan ihdas edilmiş kandil gecelerini naklen yayınlayan televizyon programlarında rastlayabiliriz. Bu tipler, törenin başında Allah’ın adını anarak Kur’an okumay

Abdülkadir Geylânî Hazretlerinden Öğütler 1

Abdülkadir Geylânî Hazretlerinden Öğütler 1 Evliyalar Sultanı, Gavs-ı Âzam olarak meşhur olan ilim ve hikmet kutbu Abdülkadir Geylânî Hazretleri 1077'de Hazar Denizinin güneyinde bulunan Geylan'da dünyaya geldi ve 1166 tarihinde Bağdat'ta hayata gözlerini yumdu. Hem anne, hem de baba tarafından Peygamberimizin neslinden gelen Abdülkadir Geylânî Hazretleri hem ilmi, hem de manevî hali ile yüzyıllar boyu muhtaç gönüllere İlâhi aşkı yansıtmıştır. Öyle ki, Müslüman olmayanlar bile onun büyüklüğü karşısında eğilmişlerdir. Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin gerek dergâh ve medresesinde yaptığı sohbetler, gerekse camideki vaaz ve nasihatleri talebeleri tarafından yazılıyor ve muhafaza ediliyordu. Bizim istifade ettiğimiz Fütûhü'l-Gayb ve Fethu'r-Rabbânî isimli eserleri 1150-1152 yılları arasında yaptığı sohbetlerden oluşmuş ve yakın talebesi Afif tarafından kaleme alınmıştır. Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin sohbetleri ve hitabelerinin muhatapları her kesimden insa