Kayıtlar

Sultan İkinci Abdülhamid Han Rahmetûllahi Aleyh

Resim
Sultan İkinci Abdülhamid Han Rahmetûllahi Aleyh عبد الحميد ثانی Doğumu: 21 Eylül 1842; İstanbul Ölümü: 10 Şubat 1918 İstanbul (75 yaşında) Dini: Sünni, İslam Defin: II. Mahmud Türbesi, İstanbul Babası: Sultan Abdülmecid Annesi: Tirimüjgan Sultan Manevî annesi: Piristû Kadın Efendi Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halifesidir. Bunalımlı bir dönemde tahta çıkan Abdülhamid Han Rahmetûllahi Aleyh, Batı'ya karşı dengeci, Doğuya karşı İslâmcı politikalar izlemiş, ülke içinde mutlakıyeti güçlendirmiştir. En çok iftira atılan Padişahlardan bir tanesidir. Doğumu:  22 Eylül 1842 (hicri: 16 Şaban 1258Rumi: 10 Eylül 1258) Saltanatı:  31 Ağustos 1876 (hicri: 10 Şaban 1293Rumi: 19 Ağustos 1292) 27 Nisan 1909 (Hicri: 6 Rabiulahir 1327Rumi: 14 Nisan 1325) (33 yıl sürmüştür. ) Vefatı:  10 Şubat 1918 (Hicri: 28 Rabiulahir 1336Rumi: 10 Şubat 1334) (75 yaşında) Babası:  Sultan Abdülmecid Annesi:  Tirimüjgan Sultan Manevî annesi:  Piristû Kadın

Allah'tan Korkan Gençler

Allah'tan Korkan Gençler Yüce Peygamberimiz Aleyhisselâm bir hadîs-i şeriflerinde, "Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, ciğeri yaş hayvanlarınız, beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" (Keşfü'l-Hafâ, 2: 163) buyuruyor. Bu hadiste hem şiddetli bir îkaz, hem de sevindirici bir müjde vardır. Buna göre, hadiste anılan üç şey, belâların def'ine sebeptir. Allah'tan korkup günah işlemekten kaçınan gençler, her halleriyle Allah'ın irâdesine boyun eğmiş masum ve mütevekkil hayvanlar ve âdetâ bir çocuk gibi âcizleşmiş beli bükük ihtiyarlar, Allah'ın şefkat ve merhametini celb etmektedirler. Böylece, başka insanların küfür ve isyanlarından, hatâ ve günahlarından dolayı sel gibi belâ ve musibet gelecekken, rahmet ve inâyet tecelli etmektedir. Başka rivâyetlerden anladığımıza göre, sadaka vermek ve İslâma hizmet etmek de belâ ve musibetlerin gelmesini engellemektedir. İşte gençlerin Allah'tan korkup günahlarda

Hayâtımızı ve Rızkımızı Bereketlendiren 10 Şey

Hayâtımızı ve Rızkımızı Bereketlendiren 10 Şey 1- Allah’tan Gereği Gibi Sakınmak (Takvâ) Ve En Güzel Şekilde Tevekkül “Eğer, o memleketlerin halkları îmân etseler ve Allâh’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik.” (A’râf, 96.) “Kim Allâh’a karşı gelmekten sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allâh’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şeye bir ölçü koymuştur.” (Talâk, 2-3.) Ebu Zerr’den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Rasûlullâh (sav) şöyle buyurdu:  “Muhakkak ki ben gerçekten bir âyet biliyorum. Şâyet insanlar onu alıp uygulasalardı, o onlara yeterdi. (O âyet şudur):  “Kim Allâh’a (karşı gelmekten) sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu yaratır!” (Talâk, 2.) (Darimi, Rikak, 16) “Hz. Ömer (ra) Peygamber

Tevbe Kökü İle İstiğfar Yaprağını Karıştır...

Tevbe Kökü İle İstiğfar Yaprağını Karıştır... Büyük Mutasavvıf Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri bir gün tımarhanenin önünden geçiyordu. Tımarhane hizmetçisinin tokmakla birşeyler dövdüğünü görüp: — Ne yapıyorsun? diye sordu. Hizmetçi: — Burası tımarhanedir. Delilere ilâç yapıyorum, dedi. Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri: — Benim hastalığıma da bir ilâç tavsiye eder misin? dedi. Hizmetçi hastalığının ne olduğunu sordu. Beyazıd Hazretleri: — Benim hastalığım günah hastalığı... Çok günah işliyorum, dedi. Hizmetçi: — Ben günah hastalığından anlamam... Ben delilere ilâç hazırlıyorum, diye cevap verdi. Tam bu sırada tımarhane parmaklığının arasından konuşulanları duyan bir deli, (!) Beyazıd-ı Bestamî Hazretlerine: — Gel dede, gel! Senin hastalığının çaresini ben söyleyeyim, diye seslendi. Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri, delinin yanına sokularak: — Söyle bakalım, benim derdime çare nedir? Dedi. Deli (!) şu ilâcı tavsiye etti: — Tevbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır... Kalb

Allah Hangi Gençleri Beğenir?

Allah Hangi Gençleri Beğenir? Hayatıyla bize en büyük bir rehber, en büyük bir nümune olan Yüce Peygamberimiz Aleyhisselâm, “Allah, gayr-i meşrû şehvet peşinde olmayan genci pek beğenir” (Müsned, 4: 151) buyurmaktadır.   Bu hadiste, hayatının en fırtınalı ve en tehlikeli dönemlerini yaşayan gençler için çok büyük bir müjde vardır: Allah’ın beğenmesi. Bu öyle bir müjdedir ki, insanın tüm sevdiklerinden, beğenisini kazanmak istediği bütün şahıslardan daha değerli, daha yücedir. Çünkü Bedîüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, “Kim Allah’a yâr ise her şey yârdır, her şey yarar.” Meşhur Hikem-i Atâiyye, “Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve onu kaybeden neyi kazanır?” demiştir. Yâni “Onu bulan her şeyi bulur, Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz. Bulsa da başına belâ bulur.” İşte dünyalara bedel olan Allah’ın beğenisini kazanmanın yolu gayri meşru şehvet peşinde olmamaktır. Yine gençlerle ilgili hadislerde, “Allah’ın gayri meşrû şehvetini terk eden genci meleklerin bazısı gibi gördüğü” b

Gençliğin Tehlikelerinden Sakınınız

Gençliğin Tehlikelerinden Sakınınız Gelişiyle insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran Yüce Peygamberimiz (aleyhisselam), bütün söz, fiil ve davranışlarıyla bizlere örnektir. Kur’an-ı Kerimde meâlen “Ant olsun ki, Allah’ın rahmetini ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, Allah’ın resûlünde size güzel bir numûne vardır” (Ahzâb: 21) buyuran Rabbimiz, onun her yaş ve her kesimden insana rehber olduğunu belirtmiş oluyor. Yüce Peygamberimiz (aleyhisselam) bizim için en güzel “öğretici, uyarıcı ve müjdeleyici”dir. Hayatlarının en fırtınalı ve en hareketli dönemini yaşayan gençler hakkında buyurduğu, “Gençliğin tehlikelerinden sakınınız.” (Kenzü-l Ummâl, 2: 258) şeklindeki hadîs, o en büyük muallim ve terbiyecinin çok mühim bir uyarısıdır. Hadiste birbiriyle çok yakından ilgili olan iki kavram var: Gençlik ve tehlike. Gençlik, insan hayatının en duygusal dönemidir. İnsanın gerek maddî organlarının, gerekse mânevî duygularının çok canlı olduğu

Kıyamette Gençlik Nimeti Sorgulanacak

Kıyamette Gençlik Nimeti Sorgulanacak Tüm insanlığı hayat veren sözleriyle uyaran Allah’ın Resulü (aleyhisselam), “verilen nimetlerin hakkıyla değerlendirilmesi” konusunda çok durmuştur. Nitekim konuyla ilgili bir hadislerinde şöyle buyurur: “İnsanoğluna şu beş şeyden hesap sorulmadıkça onun ayakları Kıyâmet Gününde Rabbinin huzurundan ayrılmayacaktır: Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından ve öğrendiği ilimle nasıl amel ettiğinden.” (Tirmizi, Sıfâtü-l Kıyâme: 1) Görüldüğü gibi burada her yaş ve her baştaki insanı yakından ilgilendiren beş nimetin hesabının sorulacağı belirtilmektedir. Ömrünü nerede tükettiğinin sorulması, bir bakıma “hayat nimeti”nin ve insana ihsan edilen “zaman”ın nerede harcandığıyla ilgilidir. İnsana, hayatı ve zamanı ihsan eden Allah olduğuna göre, bu nimet Onun rızası ve emirleri doğrultusunda kullanılmalıdır. Yüce Peygamberimiz Aleyhisselâm, İbn-i Abbas’dan rivâyet edile

Coğrafi Keşiflerin İç Yüzü

Resim
Coğrafi Keşiflerin İç Yüzü Tarih de coğrafi keşifler, İspanyol ve Portekizli denizcilerin 15. yüzyılın sonları ile 16. yüzyılın başlarında bilinmeyen uzak kıtaların ve denizlerin bulunması amacıyla yaptıkları seyahatler olarak anlatılır. Bu seyahatlerin en önemli nedenleri bilimsel bir merakla yeni ufukların keşfedilmesinden çok tamamen ekonomik nedenlere dayanmakta olup öne çıkan isimler ise ders kitaplarında bile adları sık sık geçen Kristof Kolomb, Vasco Da Gama, Ferdinand Macellan ‘dır. Bu denizciler maalesef coğrafi keşifler adı altında katliam ve Hıristiyanlık propagandasından başka bir şey yapmamışlardır. Amerika kıtasının varlığından 1000 yıllarında ilmen ilk defa bahseden Müslüman bilgin Biruni’dir. Ayrıca başka Müslüman âlim ve kâşifler de Amerika’nın varlığından Kolomb’dan daha asırlar önce bahsetmişlerdir. Kolomb’un da başta İbni Rüşd olmak üzere birçok Müslüman kâşif ve bilginin eserlerinden istifade ederek yola çıktığına dair güçlü deliller bulunmaktadır. Hatta 3