Allah Hangi Gençleri Beğenir?
Allah Hangi Gençleri Beğenir?
Hayatıyla bize en büyük bir
rehber, en büyük bir nümune olan Yüce Peygamberimiz Aleyhisselâm, “Allah,
gayr-i meşrû şehvet peşinde olmayan genci pek beğenir” (Müsned, 4: 151)
buyurmaktadır. Bu hadiste, hayatının en
fırtınalı ve en tehlikeli dönemlerini yaşayan gençler için çok büyük bir müjde
vardır: Allah’ın beğenmesi. Bu öyle bir müjdedir ki, insanın tüm
sevdiklerinden, beğenisini kazanmak istediği bütün şahıslardan daha değerli,
daha yücedir.
Çünkü Bedîüzzaman Hazretlerinin
dediği gibi, “Kim Allah’a yâr ise her şey yârdır, her şey yarar.” Meşhur
Hikem-i Atâiyye, “Cenâb-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? Ve onu kaybeden neyi
kazanır?” demiştir. Yâni “Onu bulan her şeyi bulur, Onu bulmayan hiçbir şey
bulmaz. Bulsa da başına belâ bulur.” İşte dünyalara bedel olan Allah’ın
beğenisini kazanmanın yolu gayri meşru şehvet peşinde olmamaktır.
Yine gençlerle ilgili
hadislerde, “Allah’ın gayri meşrû şehvetini terk eden genci meleklerin bazısı
gibi gördüğü” belirtilmektedir. O kadar ki, Câbir’den (r.a.) rivâyet edilen bir
hadiste meâlen, “Hangi delikanlı ki, gençyaşında evlenirse, onun şeytanı şöyle
bağırır: ‘Eyvah, dinini benden korudu'” (Ramûzu-el Ehâdis, c.1 s.179)
buyrulmaktadır. Yine Yüce Efendimiz Aleyhisselâm, “En şerliniz, bekârlarınızdır”
(Keşfü-l Hafâ, 2:6) buyurarak, çok mühim olan bu konuya ayrıca dikkat
çekmiştir. Acaba şehvet konusunun ehemmiyeti nereden kaynaklanmaktadır ki, onu
bırakmak Allah’ın sevgisini kazandırmakta ve gençleri melekleştirmektedir?
Evlenerek şehvetini gayri meşrû fiillerden korumak neden “dini şeytandan
korumak”la eş tutulmaktadır? Ve neden insanların en şerlileri bekârlardır?
Hemen şunu da belirtelim ki,
son hadisteki hüküm genel değildir. Bu hadiste, bekâr olup da iffetini
koruyamayanlar kast edilmektedir. Yoksa ashab-ı suffadan çok bekâr sahabe
vardı. Birçok İslâm kahramanı hiç evlenmemiştir. Bekâr olup da iffet ve
namusunu koruyan, gayri meşrû şehvet peşinde koşmayan kimseler elbette bu
hadisteki hükmün dışındadırlar. Aksine onlar sırf İslâma hizmete daha fazla
zaman ayırmak için evlenmiyorlarsa, tebrik ve takdire lâyıktırlar. Çünkü
aslolan iffetin korunmasıdır. Evlilik ise onun vasıtasıdır.
Eğer bir kişi evlendiği halde
iffetini korumuyorsa, o bekâr bir gençten daha şerlidir. Bundan sonra yukarıda
sıraladığımız soruları cevaplayalım. Evet, nedir iffete bu kadar ehemmiyet
vermenin, şehvetten bu kadar sakındırmanın sırrı? Bir kere gayri meşrû şehvet
peşinde olmak zaten çirkin bir fiildir. Toplumun temeli olan âile yuvasını
yıkmakta, nesilleri birbirine karıştırmaktadır. Ayrıca gençliğin zamanını,
sağlığını, parasını, mesâisini, işini, okulunu mahveder gayri meşrû şehvet
peşinde koşmak. Hattâ insanları intihara kadar götürür. Nice gençler var ki,
sırf bu meseleden dolayı, kavga ve cinâyetlere giriyor, ömrünü hastanede veya
hapishânede geçiriyor. Hattâ öyleleri var ki, derdinden hastalanıyor ve kısa
sürede ölüyor.
Çevremize baksak, iffetli
olamamaktan dolayı, işini veya okulunu yarım bırakan, sağlığını perişan eden,
zamanının büyük bir bölümünü hebâ eden, kendisinin veya babasının
servetinibatıran nice gençler görürüz. Altın gibi gençler, pırıl pırıl
kabiliyetler, fırtına gibi zekâlar kaybolup gitmekte, mahv u perişan
olmaktadırlar. İşte bunun için âyet ve hadislerde bilhassa tehlikenin odağında
olan gençlerimiz şiddetle ikaz ediliyor, iffetli olmaları övülüp teşvik
ediliyor. Şehvetin esiri olunduğunda bütün bir ömrün hebâ edileceği, oysa bu
ömür ve kabiliyetlerin Allah’ı tanıyıp ibâdet etmek için verildiği ısrarla
belirtiliyor ki, gençler tuzaklara düşmesin.
Yazar: Cemil Tokpınar
Yorumlar
Yorum Gönder