Hayâtımızı ve Rızkımızı Bereketlendiren 10 Şey
Hayâtımızı ve
Rızkımızı Bereketlendiren 10 Şey
1-
Allah’tan Gereği Gibi Sakınmak (Takvâ) Ve En Güzel Şekilde Tevekkül
“Eğer,
o memleketlerin halkları îmân etseler ve Allâh’a karşı gelmekten sakınsalardı,
elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını)
açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından
dolayı yakalayıverdik.” (A’râf, 96.)
“Kim
Allâh’a karşı gelmekten sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu açar. Onu
beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allâh’a tevekkül ederse, O kendisine
yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şeye bir ölçü
koymuştur.” (Talâk, 2-3.)
Ebu Zerr’den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Rasûlullâh (sav) şöyle
buyurdu: “Muhakkak ki ben gerçekten bir âyet biliyorum. Şâyet insanlar onu
alıp uygulasalardı, o onlara yeterdi. (O âyet şudur): “Kim Allâh’a (karşı gelmekten) sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış
yolu yaratır!” (Talâk, 2.) (Darimi, Rikak, 16)
“Hz. Ömer (ra) Peygamber Efendimiz’in (sav) şöyle dediğini rivâyet
etti: “Eğer siz Allâh’a gereği gibi tevekkül etseydiniz kuşları
rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı. Onların sabah aç çıktığını akşam
tok döndüğünü görmez misiniz?” (İbn Hanbel, I, 30)
2- Gece
Gündüz Çokça İstiğfâr Etmek, Pişmân Olmak, Günahta İsrâr Etmemek
“Dedim
ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır. (Bağışlama dileyin ki)
üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’ ‘Sizi mallarla, oğullarla
desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.’”
(Nûh, 10-12.)
İbn Abbâs (r. anhuma) Resûlullâh’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet
etmiştir: “Allah (azze ve celle), istiğfâra devâm eden
kimsenin her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her keder için bir ferahlık
sağlar. Onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır.” (Ebu Davud, Tefriu’
ebvabi’l-vitr, 26)
3-
Namazı Huşû İçinde, Ta’dîl-İ Erkâna Riâyetle Ve Farzları Cemaatle Kılmak
“Âile
fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz;
asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların
olacaktır.” (Tâhâ, 132.)
Hâlid’den, o da Enes b. Şîrîn’den naklen rivâyet etti: Demiş ki: Ben, Cündb
b. Abdillâh’ı şöyle derken işittim: Resûlullâh (sav): “Her kim sabah namazını cemaatla kılarsa, o kimse Allâh’ın zimmetindedir.
Sakın Allah zimmetine âid bir şey’den dolayı sizi talep etmesin. Talep ettiği
kimseyi de yetişerek, cehennem ateşine tepetaklak atmasın!” buyurdular.
(Müslim, Mevizus-Salat, 261)
Hanzale el-Katib’den (Radıyallâhü anh): Rasûlullâh’ın (sav) şöyle dediğini
işittim: “Kim beş vakit namazı rukûları, secdeleri, abdestleri ve vakitleri
ile korur/devâm eder ve namazın Allah’tan gelen bir hak olduğunu da bilirse
cennete girer” ya da dedi ki “cennete girmesi gerekli olur.” (A. İbni Hanbel, IV, 266)
Abdullah İbn-i Ömer’den rivâyet edildiğine göre; Resûlullâh (sav) şöyle
buyurdu, demiştir: “Adamın cemaatla kıldığı namaz,
adamın kendi başına kıldığı namazdan yirmi yedi derece üstündür.” (İbni Mace,
Mesacid, 16)
4- Duha
(Kuşluk) Namazı Kılmak
Zerr’den, o da Peygamber (sav)’den naklen rivâyet etti ki, şöyle buyurmuşlar: “Her birinizin, her bir mafsalına karşı bir sadaka vardır. Her
teşbih, bir sadakadır. Her tahmid bir sadakadır. Her tehlîl bir sadakadır. Her
tekbîr bir sadakadır. İyiliği emretmek, kötülükden nehî’de bulunmak da birer
sadakadır. Bütün bunlar nâmına kişinin kılacağı iki rek’ât kuşluk namazı,
kâfidir.” (Müslim, Salatül Müsafiri ve kasruha, 84)
“Sehl b. Muaz babası Muaz b. Enes el-Cühenî’den (ra) nakletti: Rasûlullâh (sav)
dedi ki: “Kim sabah namazını kıldığı yerde duha (kuşluk) namazı kılıncaya
kadar hayırdan başka bir kelâm etmeksizin oturursa/beklerse onun hatâları (tümüyle)
affolur, isterse denizin köpüklerinden daha çok olsun.” (İbni Hanbel 3, 439)
5-
Akşam Ve Yatsı Namazını Zikir, Tesbih Ve Kur’ân Tilâvetiyle Birleştirmek
Azîz ve Celîl olan Allâh’ın; “Onlar gecenin (ancak) az bir
kısmında uyurlardı” âyeti hakkında Enes (ra)’ın (şöyle) dediği
rivâyet edilmiştir: “ (Bu âyette övülen ashâb-ı
kiram) akşam ile yatsı arasında namaz kılarlardı.” (Muhammed b. Müsennâ) Yahya’nın hadîsine; “Yanları yataklarından uzaklaşır” âyet-i
kerîmesini de ilâve etmiştir. (Ebu Davud, Tattavu, 22)
Ma’kıl b. Yesâr (ra)’den rivâyete göre, Rasûlullâh (sav) şöyle buyurdu: “Kim sabah olduğunda üç kere Eûzû billâhissemîil alîmi
mineşşeytânirracîm (Allâh’ın rahmetinden kovulan taşlanmış şeytânın şerrinden
her şeyi bilen Allâh’a sığınırım) diyerek; Haşr sûresinin sonundan üç âyet
okursa, Allah o kimseye yetmiş bin melek vekil eder de o melekler akşama kadar
o kimseye duâ ve istiğfâr ederler. Eğer o gün ölürse şehîd olarak ölür. Akşam
olunca okuyan kimse de sabaha kadar aynı durumdadır. (Tirmizi Fezailul Kur’ân,
22)
Hz. Âişe’den rivâyet edildiğine göre; Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu
demiştir: “Akşam ile yatsı namazları arasında yirmi rek’at (nâfile) kılan
kimse için Allah Teâlâ cennette bir ev yaptırır.” (İbni Mace, İkametüs-Salavat,
185)
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Resûlullâh (sav) şöyle buyurdu,
demiştir: “Akşam namazından sonra altı rek’ât (nâfile)
kılan ve aralarında fenâ söz söylemeyen kimse için bu namaz, on iki yıllık
ibâdete denk tutulur.” (İbni Mace, İkametüs-salavat, 185)
6-
Vitir, Sabah Namazının Sünnetini Ve Diğer Revâtıb Sünnetleri Kılmak
Hârice b. Huzâfe -Râvi Ebu’l-Velid’e göre- el-Adevî’den; demiştir ki:
Resûlullâh (sav) bizim yanımıza çıkıp;“Şüphesiz Allah size bir namaz
ilâve (ihsân) etti. O namaz sizin için kırmızı develerden daha hayırlıdır. O
vitirdir. Onu sizin için yatsı ile fecrin doğuşu arasına koydu” buyurdu.
(Ebu Davud, Tefriül Rbvabilvitr, 1)
“Hz. Peygamber’in (sav) zevcesi Ümmü Habîbe’den naklen rivâyet etti ki,
şöyle demiş: “Ben, Resûlullâh (sav)’i şöyle buyururken işittim: “Hiç bir Müslüman kul yoktur ki, Allah için her gün farz’dan
maada, nâfile olarak oniki rek’ât namaz kılsın da, Allah, ona cennette bir ev
yapmasın! Yâhud cennette, ona bir ev yapılmasın!” (Müslim, Salât’ül Müsâfirîn
ve Kasruhâ, 103)
7- Güne
İbâdetle Başlamaya Gayret Etmek
Çünkü Hakk kulların rızıklarını tan yerinin ağarmasıyla güneşin doğuşu
arasında taksim eder.
“Ömer b. Hattâb (ra)’den rivâyete göre, Peygamber (sav), Necid tarafına bir
müfreze göndermişti de onlar pek çok ganîmetler elde ederek dönüp gelmişlerdi.
Bunun üzerine o müfrezede olmayan bir kimse dedi ki:“Bu
müfrezeden daha çabuk dönen ve daha çok ganîmetle gelen bir müfreze
görmedik.” Bunun üzerine Rasûlullâh (sav) buyurdu ki: “Dikkat edin! Ganîmet bakımından daha hızlı bir topluluğu size
göstereyim mi? Bir topluluk ki sabah namazında hazır bulunup sonra oturup güneş
doğuncaya kadar Allâh’ı zikredenler. İşte bunlar; dönüşü çabuk kazancı bol olan
cemaattir.” (Tirmizi, Deavat, 108)
“Simak b. Harb (ra)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir b. Semure’ye:
“Rasûlullâh (sav)’in sohbetinde bulunur muydun?” diye sordum. O da: “Evet, Resûlullâh (sav); sabah namazını kıldıktan sonra güneş
doğuncaya kadar mihrapta otururdu. Ashâbıyla konuşur, görüşür Ashâbı da
câhiliye dönemi olaylarını anlatarak ve şiirler okuyarak gülerler. Peygamber (sav)
de tebessüm ederdi.” (Nesai, Sehiv, 99)
Enes b. Mâlik’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Resûlullâh (sav) şöyle
buyurdu: “Her kim sabah namazını cemaatle kılar sonra namaz kıldığı yerde
oturup güneş doğuncaya kadar Allâh’ı zikreder sonra da iki rek’at namaz kılarsa
bir Hac ve Umre yapmış gibi sevap kazanır.” Enes dedi ki:
Peygamber Efendimiz (sav) “eksiksiz tam bir Hac ve Umre
sevâbı” buyurdu. (Tirmizi, Cuma, 59)
8-
İnfâkı En Güzel Şekilde Yapmak, Çok Sadaka Vermek Ve Cömertlik
Kâsım b. Muhammed (ra)’in Ebû Hüreyre’den işittiğine göre Rasûlullâh (sav)
şöyle buyurmuştur: “Allah sadakayı kabûl eder, sağ
eliyle alır ve onu sizin atınızın yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür, öyle ki bir
lokma büyüklüğünde bir sadakanın sevâbı bile Uhud dağı kadar oluverir. Allâh’ın
kitâbında bunun ölçüsü şudur:“Bilmiyorlar mı ki, kulların
tevbesini kabûl eden Allah’tır. Sadakaları da alıp kabûl eden O’dur. Ve iyi
bilin ki, tevbeleri çok kabûl eden ve kullarına acıyan da O’dur.” (Tevbe, 104.) “Allah fâizli kazançları bereketten mahrûm eder, ama
karşılıksız yardımlar olan sadakaları kat kat arttırarak bereketlendirir. Allah
kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenleri ve günahkârların hiçbirini
sevmez.” (Bakara, 276.) (Tirmizi, Zekât, 28)
Hz. Ali’den (Radıyallâhü anh): Rasûlullâh (Sallallâhü aleyhi ve sellem) bir
gün oturmuş, elindeki ağaç dalı ile toprağı çiziyordu. Birden başını kaldırdı
ve şöyle dedi: . “Sizden her bir kişinin, cennet ya da cehennemdeki yeri
bilinmektedir.” ‘Peki ey Allâh’ın Rasûlü! Biz niçin amel ediyoruz/
çalışıyoruz?’ “Amele devâm edin, her kişiye, yaratıldığı kadere/ programa uygun
amel etme imkânı verilir, (dedi ve Allah Teâlâ’nın şu âyetlerini
nakletti: “Kim infâk eder, takvâ sâhibi olmaya çalışır
ve güzeli/ doğruyu (sürekli) tasdîk ederse, huzur (cennet) yolunu ona
kolaylaştırırız. Kim de cimrilik yapar, kendi kendine yeterli olduğunu kabûl
eder ve güzeli/ doğruyu (sürekli) yalanlarsa, sıkıntı (cehennem) yolunu ona
kolaylaştırırız.” (Leyl, 5-10.) (İbni Hanbel 1, 83)
“De ki:
“Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine)
kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine başkasını verir. O
rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Sebe’, 39.)
9-
İyilik, Sıla-i Rahim, Hanımına, Çocuklarına, Komşularına, Kölelerine Ve Bütün
Müslümanlara Rıfk İle Muamele Etmek Ve Hukuklarını Gözetmek
“Ey
insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden
birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinize itâatsizlikten sakının. Adını
anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allâh’a saygısızlıktan ve
akrâbalık haklarına riâyetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde
gözetleyicidir.” (Nisâ, 1.)
Enes b. Mâlik isnâdıyla naklettiğine göre, Enes anlatıyor: “Allâh’ın Resûlü’nü kendi kulaklarımla duydum. Buyuruyorlardı ki:
“Rızkının genişletilmesini ve ömrünün uzatılmasını isteyen, akrabâlık
ilişkilerine önem versin.” (Buhari, Büyü, 13)
“Biz
insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice
sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte
bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur.
Dönüş ancak Banadır.” (Lokmân, 14.)
“Abdullah b. Mes’ud’dan naklen rivâyet etti. İbni Mes’ud şöyle demiş:
Resûlullâh (sav)’e ‘Amelin hangisi daha fazîletlidir?’ diye sordum. “Vaktinde (kılınan) namazdır.” buyurdu. Ondan
sonra hangisidir? dedim.“Anneye babaya itâattir.”
dedi. Sonra hangisidir? dedim. “Allah yolunda cihâddır.” buyurdular.
(Müslim, Îman, 137)
“Allâh’a
ibâdet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabâya,
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya,
ellerinizin altında bulunanlara (köle, câriye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi
davranın; Allah kendini beğenen ve dâimâ böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisâ,
36.)
Ebû Hüreyre isnâdıyla naklettiğine göre, Allâh’ın Resûlü buyurdular
ki: “Allâh’a ve âhiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun. Allâh’a
ve âhiret gününe inanan, komşusuna ikrâm etsin, Allâh’a ve âhiret gününe
inanan, misâfirine ikrâm etsin.” (Müslim, Îman, 74)
el-Ma’rûr ibn Suveyd’den tahdîs etti. O şöyle demiştir: Ben Rebeze köyünde
Ebû Zerr’e kavuştum. Toplamı bir hullelik, yâni bir ridâ ile bir izârdan ibâret
bir takımlık kumaşın yarısı kendisinin, yarısı kölesinin sırtında bulunuyordu.
Ben kendisine böyle birer yarı parçanın her ikisinin sırtında ayrı ayrı
bulunmasının sebebini sordum. Bunun üzerine Ebû Zerr (ra) şöyle anlattı: Ben
bir kerre bir adamla söğüştüm de onu anasından dolayı ayıpladımdı. Peygamber (sav)
bana: “Yâ Ebâ Zerr! Onu sen anasından dolayı mı ayıblıyorsun? Demek ki sen,
içinde henüz Câhiliyyet (ahlâkı) bulunan bir kimsesin. Hizmetçileriniz sizin
öyle kardeşlerinizdir ki, Allah onları sizin ellerinizin altına emânet
etmiştir. Her kimin eli altında kardeşi bulunursa, ona yediğinden yedirsin,
giydiğinden giydirsin. Onlara güçleri yetmeyecek zahmetli bir iş yüklemeyiniz.
Şâyet yüklerseniz, onlara yardım ediniz.” buyurdu. (Buhari, Îman, 22)
10-
Sürekli Abdestli Olmak Ve Abdesti Güzel Almak
“Ebû Gutayf el-Huzelî şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer (ra)’ın yanında
idim, öğleyin ezan okununca abdest aldı ve namaz kıldı. İkindi vakti ezan
okununca (tekrar) abdest aldı. Sebebini sordum, şöyle dedi: Resûlullah (sav) “Kim abdestli olduğu halde tekrar abdest alırsa, Allah o kimseye
on iyilik sevabı yazar”diye buyurdu.” (Ebu Davud, Teharet, 32)
Ben Ebû Hureyre ile beraber mescidin arkasına çıktım, akabinde Ebû Hureyre
(ra) abdest aldı da şöyle dedi: Ben Peygamber (sav)’den işittim, şöyle
buyuruyordu: “Benim ümmetim kıyamet gününde bedenlerindeki
abdest alma izlerinden dolayı yüzleri nurlular, elleri, ayaklan sekililer diye
çağırılacaklardır”. Ebû Hureyre: Artık bu parlaklığını daha
ziyâde artırmağa kimin gücü yeterse yapsın, dedi. (Buhari, Vudu, 3)
Sevban (ra)’den, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu, dediği rivayet
edilmiştir: “ (Her işte) doğru dürüst olunuz. Bunu tam
tutup başaramıyacaksınız. (O halde) biliniz ki sizin en hayırlı ameliniz
namazdır. Ve kamil mümin’den başkası abdesti muhafaza etmez.” (İbni Mace,
Teharet, 4)
Bize Mâlik, Ebu’z-Zinâd’dan; o da el-A’rec’den; o da Ebû Hureyre’den haber
verdi ki, Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizin herhangi biriniz (gece)
uyuyunca Şeytân onun boyun köküne üç düğüm bağlar. Her düğüme: ‘Senin üzerinde
uzun bir gece vardır (rahat uyu’ telkinini) vurur. O kimse, uyanıp Allah’ı
anarsa bir düğüm çözülür. Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür. Namaz da kılarsa
bir düğüm daha çözülür. Artık o (teheccüd sahibi) kimse, düğümü çözük, gönlü
hoş ve neş’eli olarak sabaha girer. Fakat Allah’ı anmaz, abdest alıp namaz
kılmazsa, gönlü kirli ve uyuşuk hâlde sabaha girer” (Buhari, Teheccüd, 12)
Servet
Yalçın (Mayıs
2016)
Yorumlar
Yorum Gönder