Kayıtlar

Çin’li Li Li Gelin

Çin’li Li Li Gelin Uzun yıllar önce Çin’de Li Li adında bir kız yaşıyordu. Günler günleri, yıllar yılları kovaladı ve çoğu genç kız gibi Li Li de günün birinde bir delikanlıya âşık olup, evlendi. Li Li’nin kocası zengin değildi ama ailesine karşı sorumluluklarına dikkat eden biriydi. O yüzden Li Linin evini dul kayınvalidesiyle de paylaşması gerekiyordu. Gelin görün ki aylar geçtikçe Li Li kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlamaya başladı. İkisinin de kişiliği çok farklıydı ve bu yüzden sık sık kavga ediyorlardı. Kavgalar öyle şiddetlenmişti ki; komşular da evde olan bitenden haberdar olmaya başlamışlardı. Birkaç ay daha böyle geçtikten sonra Li Li, bu işin böyle gitmeyeceğini en kısa zamanda bir şeyler yapması gerektiğini düşünmeye başladı. Bu durumun annesi ile eşi arasında kalan kocası için evliliği cehenneme çevirdiğini görüyor ve eşi için de üzülüyordu. Li Li bir çare bulabilmek ümidiyle baba tarafından aile dostları olan bir baharatçıya gidip derdini anl

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 2

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 2 2. Dünya Savaşı bitiminde taş üstünde taş kalmayan Japonya nasıl oluyor da bu kadar kısa zaman içinde bu kadar hızlı kalkınıyor? Yaşlı bir Japon şöyle demiştir. “Biz yaşlı Japonlar savaş yıllarında ve sonrasında açlık, yokluk, yoksulluk her şeyi gördük. Dolaysıyla her nimetin kıymetini biliyorduk. Şimdiki nesiller huzur ve refah içinde büyüdü. Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar. Biz Japonya’nın geleceğinden kaygılıyız.” Birinci olarak Japon halkının mili duygu ve milli şuur sahibi olması, Batı’nın bilim ve teknolojisi alındı, batı kültürü alınmadı, milli kültüre bağlı kalındı. Japonya büyük işgaller görmedi, ırkında bozulma olmadı. Moral ve geleneksel değerlere bağlılık, Zaibatsuların (Japon holdinglerinin) aşırı güçlenişi (Ör: Mitsubishi, Nikon) Zaibatsulardaki sermaye birikiminden ortaya çıkan araştırma bütçeleri İthal edilen ileri teknoloji ürünleri incelenerek geliştirme yollarına büyük önem verilmesi, Öncelikle Avrupa ve diğer

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 1

Japon Mucizesi Nasıl Doğdu 1 6 ve 8 Ağustos 1945’te Hiroşima ve Nagasaki üzerine birer atom bombası atıldı. Atom bombaları sonucunda 225 Bin Japon vatandaşı öldü. Aynı gün, Yalta Konferansı’nda alınan karar uyarınca, Sovyetler Birliği de Japonya’ya savaş ilan etti. Atom silahının ürkütücü gücü ve Sovyet tehdidi karşısında, Japonya “İmparator Hiro Hito’ya dokunulmaması şartıyla teslim oldu ve II. Dünya Savaşı sona erdi. Japonya Müttefiklerce işgal edildi. Savaşı izleyen ilk yıllardan sonra denetim tümüyle General Dougles MacArthur yönetimindeki ABD’li yetkililerin elinde kaldı. Japon ordusu dağıtıldı ve silahsızlandırıldı. Bazı Japon komutanlar savaş suçlusu olarak yargılandı; idam ya da hapis cezasına çarptırıldı. Japonya ile barış antlaşması 1950 Eylülü’nde imzalandı. Bu antlaşmaya SSCB ve Hindistan karşı oldukları maddeler nedeniyle katılmadılar. Antlaşmanın en önemli sonucu, Japonya’nın topraklarının 4 adayla sınırlanmasıydı. Japonya’nın sömürgeci imparatorluğu sona erdi.

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı?

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı? Fudayl Hazretleri bir gün küçük çocuğunu kucağına aldı, sevdi ve bağrına bastı. Çocuk: –“Babacığım beni seviyor musun?” dedi. Fudayl Hazretleri: –“Evet”, dedi. Çocuk: –“Peki, Allah–ü Teâla'yı seviyor musun?” dedi. Hazreti Fudayl; –“Tabiî seviyorum”, dedi. Çocuk: –“Peki, kaç tane kalbin var?” dedi. Fudayl; –“Bir tane”, deyince, çocuk: –“Ey babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?” dedi. Hazret–i Fudayl, küçük çocuğunun bu derin manalı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah–ü Teâlâ'nın söylettiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı ve bundan sonra her an Allah–ü Teâlâ ile meşgul olacağına söz verdi. Oğluna da: –“Ey oğlum! Sen ne güzel vaizsin”, deyip bağrına bastı ve: –“Seni hakikî sevgilinin izni ve emri ile seviyordum”, buyurdu.

Mazlumun Bedduası

Mazlumun Bedduası Rivayet olunur ki Hz Musa döneminde kıtlık baş gösterir ve yağmur duası için mahiyetindekilerle birlikte şehrin dışına çıkarlar. Hz Musa yolda giderken bir karıncanın ayakları üzerinde durarak rabbine şöyle yalvardığını işitir: “Ya Rabbi âdemoğlunun yaptıkları yüzünden bizleri helâk etme.” Bizler yüce Allah’ın şu ayeti kerimesin kulak vermez miyiz ki: “Sakın, Allah’ın zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah onları korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” Sanki bu zulüm ve işkence yapanlar Allah’ın hesabını unutmuşlar ve her milletin ve toplumun bir sonu olduğunu ve o günün gelip çatmasına çok az bir vaktin kaldığını hatırlamamaktadırlar. “Öyleyse onlar hakkında acele etme. Biz onlar için teker teker sayıyoruz.” Peki, nerde şimdi o Allah’ın yolundan sapanlar. Onlar şu an bir avuç toprak değiller mi? başlarına gelecek olanlardan ötürü korku içerisinde değiller mi? Onlardan nimetler alınmış onlara korku kaplamış ve o günü bek

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da

Kul Haklarına Saygı ve Adalet

Kul Haklarına Saygı ve Adalet İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkûmları serbest bırakmıştı. Fakat bu mahkûmların içinden iki papaz zindandan çıkmak istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten çıkmamaya yemin etmişlerdi. Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti: - Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği memleketimi geziniz, Müslüman hâkimlerin ve Müslüman halkımın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu ispat ediniz. Hazreti Fatih'in bu

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 4

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 4 Bir gönlü mü kırdın; ağlamalısın… Önce düşün! Ya incittiğin, kırdığın gönlü Allah Azze ve Celle seviyorsa… Rasulullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem seviyorsa… Hatta arz-ü sema dahi seviyorsa… Nerden bileceksin? Bilmiyorsun! Bilseydin ödün kopardı, dokunamazdın! Hele özür dilemesini bilmiyorsan; Senden dost olmaz, senden yâren olmaz… Her varlığı yalnızca Allah ’tan ötürü sevmek ve övmek gerektiğini asla unutmamalısın…” Hz. Mevlana Rahmetullâhi Aleyh

Gül Yaprağı Olmak

Gül Yaprağı Olmak Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki Budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra söz'süz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırma

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 3

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 3 Yaralı yürekler okşanmaktan hoşlanır,  Yumuşak ellerle! Uzattığın el, ipekten olsun... Söylediğin söz kalpten... Bakışların içten... Kucak açışın candan... İltifatın inancından ve gazabın da adaletinden olsun! Başkalarına karşı alabildiğine müsamahalı ol! Unutma! Kazanmak bir ömür ister, kaybetmeye ise anlık gaflet yeter!  Hz. Mevlana Rahmetullâhi Aleyh

Hayatımızı Değiştirebilecek Kelimeler

Hayatımızı Değiştirebilecek Kelimeler Yaşamın içinde kullandığımız kelimeler duygularımızı ve düşüncelerimizi programlıyorlar. Negatif kelimeler içimizdeki heyecanı yok ederken, sürekli içimizde fısıldadığımız pozitif kelimeler ise, bizi hem motive ediyor hem de daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Yaşamınıza ve duyduklarınıza yeni bir başlangıç yapmak istiyorsanız, size önereceğimiz 20 kelimeyi hayatınızın bir parçası yapın ve her hafta kendinize tekrarlayın. Başlamak: Hayatınıza yeni bir yön vermenizin en önemli yolu, başlamaktır. Başlamak kelimesi aklınıza her şeyi getirebilir. Hep yapmak istediğiniz ama bir türlü fırsatını yaratmadığınız bir şey, yeni bir dil, okula geri dönmek, hiç yapmadığınız bir yemeği yapmak, eski bir dostu aramak, yürümeye başlamak vs… Başlamak istediğiniz şeyler gözünüzü korkutuyorsa, öncelikle kolay ve yakın plan şeyleri yapmayı deneyebilirsiniz. Hayal etmek: Hayal gücünün sınırı yoktur. Çocukken oyun oynarız, ama yetişkin olduğumuz zaman bizim için

Sabır

Sabır  Öğrenmek için zaman gerekir, sabır gerekir, ustaları izlemek gerekir. Dünya hızlandıkça zaman kısalabilir, ama öğrenmenin esası değişmez. Çin’de ve Hint diyarlarında yüzyıllardır anlatılan bir hikâyede konu, öğrenmenin değişmeyen esasıdır... Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve mücevher ustası olmaya karar vermiş. ”Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım,” diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş; yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş. ”Anlat, dinliyorum,” demiş usta. Genç adam anlatmaya başlamış, taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince de ona bir taş uzatmış, ”Bu bir yeşim taşıdır,” dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış. “Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi

Karınca Ve İbrahim Aleyhisselâm

Karınca Ve İbrahim Aleyhisselâm Nemrud, ona karşı gelen İbrahim Aleyhisselâm ateşte yakılması emrini vermiş. Meydanda odunlardan büyük bir yığın yapıp odunları tutuşmuşlar. O kadar büyük bir alevmiş ki bulutlara kadar yükselmiş. Bütün hayvanlar ateşten korkmuş kaçmış.  Nemrud, ne güçlü bir kral olduğunu herkes anlasın, görsün istemiş. Nemrud’un askerleri İbrahim Aleyhisselâm’ı mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış. Bu sırada göklere kadar varan ateşe doğru bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile telaşla gidiyormuş.  Başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş: – Acele ile nereye gidiyorsun? Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp cevap vermiş: – Haberin yok mu? Nemrud, İbrahim Aleyhisselâm’ı ateşe atacakmış.  Meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum. Diğer karınca kahkahalarla gülerek demiş ki: – Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? Ateşe hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne y

Motivasyon Olmazsa Olmaz!

Motivasyon Olmazsa Olmaz! Ünlü bir iş adamı, bir gün çelik işleyen fabrikalarından birini denetliyordu, fabrikasından yeterince verim alamadığını düşünüyordu, bunun nedenini ustabaşına sordu:  – Ustabaşı, sen becerikli birisin neden fabrikadan yeterince verim alamıyoruz? Ustabaşı cevap vermiş: – Patron, bütün işçilere göz açtırmadım, çok çalıştırdım az çalışırlarsa işten atmakla dahi tehdit ettim. Fakat yeterince verim alamadık. İş adamı fabrikadaki işçilerden birine sordu: – Bugün kaç ton çelik işlediniz? – on iki İş adamı fabrikanın görünen bir yerine büyükçe 12 yazdı ve çıkıp gitti. Gece vardiyasının işçileri geldiklerinde 12 rakamı ne anlama geliyor diye sordular. Gündüz vardiyası işçileri de: – Patron bugün bize kaç ton çelik işlediğimizi sordu, 12 ton diye cevap verdik, buraya 12 yazdı ve gitti. Ertesi gün iş adamı tekrar fabrikaya geldi. Yazdığı 12 rakamı silinmiş ve yerine 15 yazılmıştı. Gündüz vardiyası işçileri geldiklerinde 15 yazısını gördüler. Gece v

Mutluluğu Yakalamak

Mutluluğu Yakalamak Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi önermişler. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış zengin birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş. Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğu nasıl yakalarım diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış, beklemeye başlamış. Sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki: – Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel ama