Kayıtlar

yer etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hiç Kimse İmarlı Yerden, Harap Yere Gitmek İstemez

Hiç Kimse İmarlı Yerden, Harap Yere Gitmek İstemez Hasan-ı Basri’ Rahmetullahi Aleyh’e sormuşlar: -Ya Hasan, ölümün Allah’ü Teâlâ’ya kavuşmak olduğunu, ahiret hayatının mü'minler için daha güzel olacağını bildiğimiz halde neden ölmek istemiyoruz? Hasan-ı Basri cevap vermiş -Siz dünyanızı imar etiniz, Ahiretinizi de harap ettiniz. Hiç kimse İmarlı olan yeden, harap olan yere gitmek istemez. İki dünyayı da harap etmemeniz dileğiyle Allaha emanet olun!

Şaşırtan “e-mail”

Şaşırtan “e-mail”             Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır.           Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına “e-mail” atmaya karar verir.           Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan yanlış bir adrese gönderir...           Tam bu sırada farklı bir yerde kadın, kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayarındaki maili görür.           Arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır.           Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür.                     Kime: Sevgili karıma           Konu: Yerime ulaştım.           Benden haber aldığında şaşıracağından eminim.           Burada bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Her şey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış. Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.           Not: Bur

İlimsiz Bir Yere Varılmaz!

İlimsiz Bir Yere Varılmaz! Bir kimse, Peygamber efendimiz aleyhisselama en hayırlı amelin ne olduğunu sual edip, (İlim) cevabını alınca tekrar sordu: “- Ya Resulallah, ben amelden sual ediyorum. Siz ilimden bahsediyorsunuz.” Efendimiz Aleyhisselâm buyurdular: “- Allah’ü Teâlâ, hiç ilimsiz ameli kabul eder mi?” (B. Arifin) Yine Peygamber efendimiz buyurdu ki: “- Bir müddet ilim mütalaa etmek, bütün geceyi ibadet ve namazlı geçirmekten efdaldir.” [Beyheki] Şeytan, ihlas ve ibadeti çok olan bir âbidi kandırmak için insan kılığında, Âbidin evine gelerek dedi ki: “- Senin Cennetlik olduğunu öğrendim. İbadet ve ihlasın yedi bucağa yayılmıştır. Senden istifade edebilmek için bir müddet misafirin olmak istiyorum.” Âbid, [çok ibadet eden], şeytana bir oda verdi. Şeytan bir odaya çekilip yiyip içmeden ve uyumadan beş-on gün ibadet eder göründü. Âbid, hayret içinde dedi ki: “- Ey yabancı, aç, susuz ve uykusuz uzun müddet böyle nasıl ibadet edebiliyorsun?” “- Çok g

Bütün Yollar Kapanınca, Yeri Göğü Yaratana Sığın...

Bütün Yollar Kapanınca, Yeri Göğü Yaratana Sığın... Dr. İşân Hüseyni, Pakistanlı idi. Yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi... Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve o toplantıya muhakkak yetişmem lazım, 16 saat bekleyemem diye sinirlenerek bağırdı. Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler. Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu. Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona; “Telefonu verir misin? Telefon etmem lazım!” dediğinde... Kadın tebessüm ederek dedi ki: Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç az dinlen ve az yem

Bir Yer Düşünüyorum

Resim
Bir Yer Düşünüyorum Bir yer düşünüyorum, yemyeşil, Bilemem neresinde yurdun. Bir ev günlük güneşlik, Çiçekler içinde memnun... Bahçe kapısına varmadan daha, Baygın kokusu ıhlamurun. Gölgesinde bir sıra, der gibi: – Oturun! Haydi, çocuklar, haydi, Salıncakları kurun! Başka dallarsa, eğilmiş: – Yemişlerimizden buyurun! Rüzgâr esmez, konuşur: – Uçurtmalar uçun, çamaşırlar kuruyun. Mesut olun, yaşayın, Ana baba evlât torun… Ziya Osman SABA

Sakın Oturduğun Yerden “Allah’ım Ver!” Deme!

Sakın Oturduğun Yerden “Allah’ım Ver!” Deme! Hz. Ömer Radiyallahü Anh şöyle der: “Sakın oturduğunuz yerde, ‘Allah’ım, rızkımı ver!’ deyip durmayın. Biliyorsunuz ki gökten ne altın yağar ne de gümüş!” İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh şöyle der: “Her işinde Allah’a güven ki başarıya ulaşasın.” Bir insan için en büyük nimet çalışmayı sevmesidir. Tembel insanların beyni çalışmak istemez. Her şeyi ya Allah’ü Teâlâ’dan ya da başkalarından bekler. Allah’ü Teâlâ çalışmadan kimseye bir şey vermez. Tembeller çoğu zaman başkalarından hatta düşmanlarından bile yardım talep eder. Ama başkaları bazen verir bazen vermez. Düşmanları ise sadece süslü zehir verir. Tembel ahmak ta zanneder ki; verilen “süslü zehir” ne kadar güzel! Hâlbuki biraz sonra o zehir ona kan kusturup öldürecek. Müslüman ülkeler de tembellik yapıyorlar. Ebedi düşmanları İsrail’den, Haçlı’dan, kâfirden yardım istiyorlar. İsrail ve Ecnebiler de dışı süslü zehirleri Müslümanlara vererek onları zehirliyor. O ahmaklar da

Her Şey Yerli Yerinde

Her Şey Yerli Yerinde Anlatılır ki, Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh , bir yolculuk esnasında ceviz ağacının altında dinlenirken, ceviz ağacının meyvelerinin küçük, ama karşısındaki kabak bitkisinin meyvelerinin büyük olması dikkatini çekmiş. "Allah'ım, hikmetinden sual olunmaz, ama bu kocaman ağaca bu küçük küçük meyveler, ama şu küçücük kabak bitkisine büyük büyük kabaklar vermişsin. Acaba hikmeti nedir?" demiş. Bu düşüncelerle meşgul iken tatlı bir uykuya dalmış. Birazdan başına bir ceviz düşmesiyle uyanmış: "Aman ya Rabbi! Sana şükürler olsun. Ya benim düşündüğüm gibi cevizde kabak gibi büyük meyveler, kabakta küçük meyveler yaratsaydın? Ne olurdu benim halim?" kafam parçalanırdı demiş. Gerçekten de insan, şu âleme dikkatle baktığında, her şeyin yerli yerinde olduğunu görür. Öyle ki herhangi bir şeyi yaratıldığı tarzdan başka şekilde düşünüp, "Böylesi daha iyi olurdu" diyemeyiz. Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh, artık her şeyin

Rumlar Latin Külahı Yerine Türk Sarığı Tercih Etmişlerdi

Resim
Rumlar Latin Külahı Yerine Türk Sarığı Tercih Etmişlerdi Bizans Türk tehlikesini uzaklaştırmak için Batı'dan yardım istemiş ancak papalık kiliselerin birleşmesini şart koşmuştu. Kiliselerin birleşme teşebbüsünü ise Rumlar şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğleriz diye karşılamışlardı. Bizans,  Yıldırım Bayezid  döneminden itibaren ağır bir baskı altına alınmıştı. Bizanslı devlet adamları, Osmanlı baskısından kurtulmak için Avrupa'daki Hristiyanlar'dan gelecek yardımdan başka çareleri olmadığını düşündüler. Fakat bu yardım karşılıksız olmuyordu. Papa, Bizans'a kiliselerin birleşmesi şartını ileri sürdü. Başka çıkar yol bulamayan Bizanslılar, 1439'da Floransa Konsili'nde Papa'nın isteklerini kabul ettiler. Dini törensiz gömülen imparator Sekizinci Ioannes  bu antlaşmayı imzalamıştı ama Bizans halkı ve din adamları kiliselerini kaybetmek istemiyordu. Papa'nın desteği ile oluşturulan Haçlı ordusu 10 Kasım 1444'te Varna Meyd

Güneşin Uyuduğu Yer

Güneşin Uyuduğu Yer        Güneş, sayısız defa doğup batmaktan yorulmuştu. Birazcık uyumak istedi. “Nerde uyusam.” diye düşündü. Gökyüzünde uyuyacak bir yer istemedi. Yeryüzünde uyusam dedi.   Denize sordu: “Afedersiniz, öyle çok yoruldum ki...  Biraz uyumazsam bitkinlikten mahvolacağım. Acaba sizin üzerinizde uyuyabilir miyim?”    Deniz, bu yorulmuş güneşe baktı ve: “Koynumda uyumanızı isterdim ama öylesine sıcak, öylesine sıcaksınız ki, ben hemen kuruyuverir giderim. Ben kurursam balıklar nereye gider sonra? Hepsi ölür, günah değil mi?”    Deniz haklıydı.   Güneş denizde uyuyamayacağını anlamıştı. Oradan ayrıldı. Az sonra yağmur yüklü ülkeler kadar büyük bir buluta rastladı. Bu bulut pekala serin bir yatak olabilirdi. “Bir dakika bakar mısın?” dedi buluta. Yağmur yüklü bulut durdu: “Söyleyin, ne istiyorsunuz?”  Güneş: “Yorgunum ve uyumak istiyorum. Kısa bir süre için benim yatağım olur musunuz?” dedi.    Yağmur yüklü bulut: “İsterdim ama susuzluk çeken bir ülkeye yağm

Sarayını Yerle Bir Ederim

Sarayını Yerle Bir Ederim Hz. Süleyman Aleyhisselâm ve sırlara vakıf olan Hüdhûd kuşu arasında geçen şöyle bir ibretli hadise nakledilir. Hz. Süleyman aleyhisselâm bir gün, Hüdhûd kuşunu azarlamıştı. Bunun üzerine Hüdhûd kuşu, Hz. Süleyman’ı tehdit etti: “–Senin saltanatını ve sarayını başına yıkarım!” dedi. Hz. Süleyman Aleyhisselâm gülerek: “–Senin gücün ne ki, benim sarayımı yıkacaksın!” dedi. O küçük Hüdhûd kuşu şöyle cevap verdi: “Ayak tırnaklarıma vakıf çamurunu alır, getirir ve Hz. Süleyman Aleyhisselâm’ın sarayının damına sürerim. Hz. Süleyman Aleyhisselâm’ın sarayı “Yerle Bir Olur.” Çünkü vakıf malı en büyük kul haklarının başında gelir.   Hikâyeden Alınacak Dersler 1- Cehennem ateşinden dünyada kaçınılır. Cehenneme düşünce nasıl kaçınacaksın? 2- Kul haklarında son derece kaçınmamız gerekir. Vakıf malını yemenin şiddeti o kadar güçlüyse devlet malı ondan da güçlüdür. Vakıf malından sadece belli bir grup yararlanır. Ama devlet malından he

Yer Her Gün Şu On Öğüt İle İnsana Seslenir

Yer, Her Gün Şu On Öğüt İle İnsana Seslenir Enes bin Mâlik Radiyallâhu Anh der ki: “Yer, her gün şu on öğüt ile insana seslenir: Ey Âdemoğlu! 1- Üzerimde gezinip durursun; hâlbuki dönüşün banadır. 2- Üzerimde türlü günah işlersin; hâlbuki içimde azap göreceksin. 3- Üzerimde gülüp eğlenirsin; hâlbuki içimde ağlayacaksın. 4- Üzerimde sevinirsin; hâlbuki içimde üzüleceksin. 5- Üzerimde mal toplayıp durursun; hâlbuki içimde pişman olacaksın. 6- Üzerimde haram yersin; hâlbuki içimde kurtlar seni yiyecek. 7- Üzerimde böbürlenirsin; hâlbuki içimde hor ve hakir olacaksın. 8- Üzerimde neşe ile yürüyorsun; hâlbuki içimde hüzne boğulacaksın. 9- Üzerimde aydınlıkta gezinirsin; hâlbuki içimde karanlıkta kalacaksın. 10- Üzerimde topluluklar içine dolaşırsın; hâlbuki içime tek başına gireceksin!” [İbnu’l-Hâcar El-Askalânî, Münebbihât, 37]

İyilik Etmenin Dinimizdeki Yeri

İyilik Etmenin Dinimizdeki Yeri Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi ve rahat yaşamaya sebep olan şeyleri yapar. İnsanlara hizmet etmek için çalışır. İnsanlara iyilik etmek, ahirette azaptan kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Onu incitmez, üzmez. Bir kimse bir Müslümanın aybını, kusurunu örterse, Allahü teâlâ, kıyamette onun ayıplarını, kabahatlerini örter.) [Buhari] (Bazı kimseler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak, onlara yardımcı olmak için yaratılmıştır. İhtiyaç sahipleri bunlara başvurur. Bunlar için ahirette azap korkusu olmaz.) [Taberani] (Allahü teâlâ, bazılarına çok nimet vermiştir. Bunları, herkese faydalı olmak için yaratmıştır. Bu nimetleri dağıtırlarsa, azalmaz, dağıtmazlarsa bunl

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur!

Paranın Gittiği Yerden, Geldiği Yer Belli Olur! Çok zengin biri camiye gider. Yanına da tesadüfen fakir ve garip birisi namaza durur. Aslında o bir Allah adamıdır. Namazdan sonra bu fakir, duasında, yemeklerin isimlerini de sayarak, “Yâ Rabbi, acıktım, bana şu yemekleri gönder!” der. Zengin, bunu işitince, kendisine duyurmak için böyle dua ettiğini zannedip ona, “Kardeşim, ne diye böyle dolaylı yoldan söylüyorsun, açıktan isteseydin verirdim” der. Fakir, “Ben Rabbimden istedim, sen de kimsin?” der ve bir kenara çekilir, uyumaya başlar. Az sonra birisi, elinde tepsiyle gelir. Fakiri uyandırıp, “Efendim, yemekleriniz geldi. Ben dışarıda bekliyorum, yemekten artan olursa alacağım” der. Tepside fakirin duada istediği yemeklerin aynısı var. Zengin şaşırır. Merakla dışarı çıkıp yemeği getirene der ki: - Sen kimsin, bu fakir kim, bununla ne ilgin var? - Ben hamalım. Bugün yükünü taşıdığım zengin, on lira yerine, yüz lira ihsan etti. Eve çokça erzak alıp götürdüm. Hanım yemekleri

Kimsenin Görmediği Yer

Kimsenin Görmediği Yer   Eski zamanda bir hoca, talebelerinden birini, çalışkanlığından, zekâ ve anlayışından dolayı diğerlerinden daha çok seviyor ve takdir ediyordu. Hocanın bu sevgi ve takdiri, diğer öğrenciler tarafından biliniyor ve için için kıskanılıyordu. “- Hocamız neden yalnız bu arkadaşa ilgi ve yakınlık gösteriyor, aramızdaki tek zeki ve çalışkan o mu?” şeklinde laflar ediyorlardı. Hoca da onların bu tür düşüncelerinin farkındaydı. Hoca efendi bir gün derse gelirken yanında öğrencilerinin sayısınca şeker getirdi. Her öğrenciye bunlardan bir tane vererek: “- Haydi, yavrularım, bu şekerleri hiç kimsenin görmediği bir yerde yiyin; ama dikkat edin, hiç kimse görmesin ha!” dedi. Bunun üzerine talebeler sağa sola dağıldılar. Bir müddet sonra da şekerleri yiyip dönmeye başladılar. Kimileri övünüyordu: “- Ben falan yerde yedim, hiç kimse görmedi!" gibi… Hoca da böyle övünenlere bir  “Aferin!"  çekiyordu. Biraz sonra bütün öğrenciler şekerleri yemiş olarak döndüler. En so

Irak Askerinin Ölümü

Resim
Irak Askerinin Ölümü Yer Irak Tarih 1999 Körfez Savaşı; Fotoğrafçı Ken Jarecke Bu fotoğraf, paramparça olmuş bir kamyonun içinde, tanınmaz halde yanmış bir Irak askerini gösteriyor. Kamyonun arka tarafından güneş ışığı geliyor. Çevredeki herzeye yanmış ya da parçalanmıştı. Bu yüzden fotoğraf neredeyse siyah beyaz çekilmiş gibi görünüyor. Sabah erken saatlerdi, bütün geceyi ayakta geçirmiştik. Bir, bir buçuk saat içinde bir ateşkes ilan edilmesi bekleniyordu. Nasıriye’den Basra’ya doğru ilerliyorduk. Ve bu görüntüyle karşılaştık… Otobanın ortasında tek başına duran bir kamyon... Amerikan ordusundan bir görevliyle beraberdim. “Ölülerin fotoğraflarını çekmeyi anlayamıyorum” dedi bana… Ne söyleyeceğimi bilemedim. Aklıma gelen ilk şey “Eğer ben bu fotoğrafları çekmezsem, annem ve pek çok kişi, savaşın filmlerde gördükleri gibi olduğunu sanmaya devam edecekler” demek oldu.” Utansın! İnsanlık utansın! Bu savaşı çıkaranlar utansın! Petrol hırsızları utansın! Ülkesi

54 FARZ

54 FARZ 1. Allah Teâlâ'yı bir bilip zikir etmek, 2. Helalinden kazanıp, yemek içmek, 3. Abdest almak, 4. Beş vakit namaz kılmak, 5. Cünüplükten yıkanmak, 6. Kişinin rızkına Allah'ın kefil olduğunu inanmak, 7. Helâlden temiz elbise giymek, 8. Allah'ü Teâlâ'ya tevekkül etmek, 9. Kanaat etmek, 10. Nimetlerin mukabilinde Allah’ü Teâlâ'ya şükür etmek, 11. Allah'ü Teâlâ'dan gelen kazaya razı olmak, 12. Allah'ü Teâlâ'dan gelen belâya sabretmek, 13. Günahlardan tövbe etmek, 14. İhlasla Allah'ü Teâlâ'ya ibadet etmek, 15. Şeytanı düşman bilmek, 16. Kur'an-ı Kerim’i kesin delil kabul edip hükmüne razı olmak, 17. Ölümü hak bilmek, 18. Allah’ü Teâlâ'nın sevdiğini sevip, sevmediğinden uzak durmak, 19. Ana-babaya iyilik etmek, 20. İyiliği emretmek (Emr-i maruf), kötülükten sakındırmak (nehy-i münker), 21. Akrabayı ziyaret etmek, 22. Emanete hıyanet etmemek, 23. Gücü yetenler için hacca gitmek, 24. A