Güneşin Uyuduğu Yer
Güneşin Uyuduğu Yer
Güneş, sayısız defa doğup batmaktan yorulmuştu. Birazcık uyumak istedi. “Nerde uyusam.” diye düşündü. Gökyüzünde uyuyacak bir yer istemedi. Yeryüzünde uyusam dedi. Denize sordu: “Afedersiniz, öyle çok yoruldum ki...
Biraz uyumazsam bitkinlikten mahvolacağım. Acaba sizin üzerinizde uyuyabilir miyim?”
Deniz, bu yorulmuş güneşe baktı ve: “Koynumda uyumanızı isterdim ama öylesine sıcak, öylesine sıcaksınız ki, ben hemen kuruyuverir giderim. Ben kurursam balıklar nereye gider sonra? Hepsi ölür, günah değil mi?”
Deniz haklıydı. Güneş denizde uyuyamayacağını anlamıştı. Oradan ayrıldı. Az sonra yağmur yüklü ülkeler kadar büyük bir buluta rastladı. Bu bulut pekala serin bir yatak olabilirdi. “Bir dakika bakar mısın?” dedi buluta. Yağmur yüklü bulut durdu: “Söyleyin, ne istiyorsunuz?”
Güneş: “Yorgunum ve uyumak istiyorum. Kısa bir süre için benim yatağım olur musunuz?” dedi.
Yağmur yüklü bulut: “İsterdim ama susuzluk çeken bir ülkeye yağmurlarımı boşaltmaya gidiyorum. Oradaki insanlar kaç haftadır beni bekliyorlar. Bende yatarsanız, yağmur damlaları buhar olup uçuverir. Lütfen bağışlayın. Gitmem gerekiyor.” dedi ve gitti. Yağmur yüklü bulut haklıydı.
Güneş oradan da ayrıldı. Gittikçe daha çok yoruluyor ve bir az önce uyumak istiyordu. Bir bahçede ağaçların altında oturmuş küçük bir çocuk gördü. Çocuk, elindeki papatyanın yapraklarını bir bir kopartıyor ve “seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor” diye mırıldanıyordu.
“Hey, baksana dedi güneş. Çocuk başını papatyadan kaldırıp, yüzünü güneşe çevirdi ve gözlerini kırpıştırıp sordu: “Bana mı diyorsunuz?”,
“Evet!” dedi güneş. “çok yorgunum ve uyumak istiyorum. Beni uyutacak yerin var mı?” Çocuk sevinçle ellerini çırparak
“Ah, tabi var, benim kalbim güneşten daha büyüktür, bulutlardan daha engindir, gelsene!” dedi ve kollarını iki yanına açtı açtı...
Güneş hafifçe çocuğun kollarına inerken bahçe şaşırdı, karıncalar şaşırdı, ceviz ağacı, kiraz ağacı, akasya ağacı şaşırdı, serçeler şaşırdı, papatya şaşırdı. Çocuk hiç ama hiç şaşırmamıştı.
“Sen ne kadar da yorulmuşsun böyle.” dedi. Sonra uyuması için güneşi kalbine yatırdı... Güneş, gerçekten de öylesine yorgundu ki çocuğun kalbinde hemen tatlı bir uykuya daldı. Çocuk ise papatya yapraklarına sormaya devam etti:
“Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor...” Kimi günler gökyüzünde güneşi görmezken sakın telaşlanmayın. Çünkü o yine yorulmuş ve uyuyabileceği tek yere, büyük çocuk kalbine sığınmıştır.
Mevlana İdris ZENGİN
Yorumlar
Yorum Gönder