Kayıtlar

son etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Son Fırsat

Resim
  Son Fırsat   Hâlidiye yolunun pîri Mevlâna Hâlidi Bağdadi Kuddise Sırrûhu şöyle buyurmuştur. “Kişi her şeyin sahibi olan Cenab-ı Hakk’ın bir daha kendisine fırsat vermeyebileceği düşüncesinde olmalı; hiçbir anını boşa geçirmemelidir. Vakitlerini Hakk Teâlâ’nın zikrine, O’nunla beraber olmaya, O’nunla huzur bulmaya kullanmalıdır. Kendisini ölmüş, kefene sarılmış ve kabre konulmuş kabul etmeli; bu haldeyken merhamet edilerek yalnızca Allah’ü Teâlâ’yı zikretmek için mezardan çıkmasına izin verildiğini, her an geri dönme emrinin gelebileceğini düşünmelidir…”   Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî Kuddise Sırrûhu Hâlidiyye Risalesi İsimli Eseri

İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh'in Son Şiiri

  İmam-ı Gazali Rahmetullahi Aleyh'in Son Şiiri   Beni öldü gören ve ağlayan dostlarıma, Şöyle söyle, üzülen din kardaşlarıma,   Sanmayınız ki sakın, ben ölmüşüm gerçekten, Vallahi sizde kaçın buna ölüm demekten,   Ben sadrın içindeyim bu ceset ise bana, Ev gibi; gömlek gibi örtü olmuştu cana,   Ben bir inciyim, örtümse bir sedeftir, Sübhan ile ülfetim, beni beri etmiştir,   Bir sabah aranızda, bir ölü gibiydim, Ve bir müddet yaşadım sonra da kefen giydim.   Anlayınız sırrımı, onda bir haber vardır, Ve bilin ki sözümün altında ki manadır.   İşte rıhlet eyledim, geri size bıraktım, Dünyada ki yurdumu hayalimden çıkardım.   Sanmayınız ki ölüm, hemen daim ölmektir, Aslında bir hayattır ve yüce bir hedeftir.   Düşünmeyin ki ölüm, azap elem çekmektir, O, sadece bir evden, başka bir eve geçmektir.   Azığınızı alın ve yola hazırlanın, Eğer aklınız varsa başka şeye kanmayın.   Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız, Biz gitti

Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir!

Resim
  Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir! Tasavvufta manevi tahsilin ilk dersi incitmemek, son de dersi incinmemektir. Sâmi Efendi Hazretleri, Dâru’l-Fünûn Hukuk Fakültesi’ni yeni bitirmişti. Onun güzel hâlini ve tertemiz sîretini pek beğenen bir Allah dostu: “– Evlâdım, bu tahsîl de güzeldir ama, sen asıl tahsîli ikmâl etmeye bak. Seni irfan mektebine kaydedelim, orada da gönül ilimlerini ve âhiret sırlarını öğren.” dedi. “Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir!” Ardından ekledi: “– Evladım, o mektepte nasıl eğitim yaparlar, ne öğretirler bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, bu tahsîlin ilk dersi incitmemek, son dersi de incinmemektir...” Hisse: İncitmemek, nisbeten kolaydır. Ama incinmemek elde değildir. Zîrâ o, bir gönül işidir. Dolayısıyla incinmemek, ancak fânîlerden gelen ve kalblere saplanan zehirli okların tesirsiz kalması ile mümkündür. Bu da, nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesinde ulaşılan seviye nisbetindedir. Hazret-i Peyg

Hz. Âmine Radiyallahü Anha’nın Oğlu Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’a Son Sözleri

Resim
  Hz. Âmine Radiyallahü Anha’nın Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm’a Son Sözleri Annelerin en şereflisi, kâinattın efendisi hazreti Resulu Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem'in mübarek validesi, bütün Müslümanların annesi Hazreti Âmine validemiz, Muhammed-ül Emin Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz henüz altı yaşındayken hayatını kaybetmiştir. O bahtiyar anne, peygamberimizin babası Abdullah'la izdivaç şerefine nail olup, “Server-i Kâinat”, anne rahmine düştükten sonra babasını, dünyaya gelip altı sene yaşadıktan sonra da annesini kaybetmiştir. Evlâdının anne ve babadan yetim kalacağını gören anneler sultanı Âmine validemiz, evladına ölüm döşeğinde iken şu sözleri söylemiştir: ·      “Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin! (Abdullah)'ın oğlu)”. ·      “Seni veda-i İlâhi olarak bırakıp gidiyorum!”. ·      “Rabbim seni mes'ut ve mebruk buyursun!”. ·      “Validenin yokluğundan mey'us olma!”. ·      “Eğer rüyamda gördüklerim çıka

İmam-ı Gazali Kuddise Sirrûh Hz.'nin Ölümü ve Son Beyitleri

  İmam-ı Gazali Kuddise Sirrûh Hz.'nin Ölümü ve Son Beyitleri Alamet ve Kerametler kategorisinde açılmış olan İmam-ı Gazali Kuddise Sirrûh Hz.'nin Ölümü Sırasında Yaşanan Gizemli Olay konusu, İmam-ı Gazali Kuddise Sirrûh Hz.'nin Ölümü Sırasında Yaşanan Gizemli Olay İmam-ı Gazali Kuddise Sirrûh 1111 (h.505) yılının Cemaziyelevvel ayının 14. Pazartesi günü büyük kısmını zikir ve tâat ve Kur’an-ı Kerim okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde abdest tazeleyip namazını kıldı sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü başına koydu: “—   Ey benim Rabbim Mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun!” dedi. Odasına girdi. İçeride her zamankinden çok kaldı. Dışarı çıkmadı. Bunun üzerine oradakilerden üç kişi içeri girince İmam-ı Gazali hazretlerinin kefenini giyip yüzünü kıbleye dönüp ruhunu teslim ettiğini gördüler. Başı ucunda şu beyitler yazılıydı: Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma: Şöyle söyle üzülen o din kardeşlerime; “Sanmayınız ki sak

Gururlanma İnsanoğlu

Gururlanma İnsanoğlu Gururlanma insanoğlu! Ölmemeye çaren mi var? Hazan olmuş bir gül gibi, Solmamaya çaren mi var? Güz gelince solar yaprak, Yüzün örter kara toprak, Kefen çürüyünce çıplak, Kalmamaya çaren mi var? Altımızdan taşlar batar, Üstümüzden otlar biter, Yılan, çiyan yiyip gider, Kurtulmaya çaren mi var? Altımızdan sular yürür, Üstümüzü çimen bürür, Beden çürür, et dökülür, Ölmemeye çaren mi var? Tenin çürür, et dökülür, Ölmemeye çaren mi var? Gururlanma öleceksin, Dar kabire gireceksin, Hakk’a cevap vereceksin, Vermemeye çaren mi var?

Büyük Oyun; Hedef Son Ocak (Aile)!

Büyük Oyun; Hedef Son Ocak (Aile)! 1- Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız önce ev hanımlığını ve anneliği değersizleştirin ki evde ana kalmasın. Evde ana kalmayınca nesiller televizyonun ve internetin emzirip büyüttüğü ruhsuz, kimliksiz ve merhametsiz nesiller olarak yetişsin. 2- Bir Toplumu Yıkmak İstiyorsanız; O toplumun babalarını borca, kredi kartı batağına, geçim derdine, işsizliğe ve açlığa mahkûm edin ki ne eşlerine, ne evlatlarına, ne de ailelerine ayıracak vakitleri kalsın. Taksit ödemekten, kirayı denkleştirme derdinden, çocuklarının okul masraflarını düşünmekten başka bir şey düşünmeye mecalleri kalmasın… 3- Bir Toplumu Çürütmek İstiyorsanız Evliliği pahalılaştırıp, nikâhsız birlikteliği ucuzlatın ki genç nesiller haram yollara tevessül etsin. Zinayı kolaylaştırıp evliliği zorlaştırın ki nesiller, flörtün, ahlaksızlığın pençesinde eriyip gitsin. Aile politikalarıyla, nafaka kanunlarıyla, pozitif ayrımcılıkla aileye darbe üstüne darbe indirin ki toplum

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Vefatı ve Son Sözleri

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın Vefatı ve Son Sözleri Hz. Ömer Radiyallahü Anh, 645 yılının son ayında Ebû Lü’lü Firuz adında Yahudi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edildi. Bu köle Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a gelip efendisinden alınan verginin çok olduğunu iddia etti. Hz. Ömer Radiyallahü Anh: “- Senden alınan miktar fazla değildir!” dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın bu sözüne razı olmayıp, düşmanlık gösteren Firuz, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a kastetmeyi plânladı. Görünüşteki sebep böyle görünmekle beraber işin esası böyle değildi. İran casusu olarak aldığı emri yerine getiriyordu. Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir gün esnaf teftişinde iken, Firuz’a: “- Duydum ki, senin değirmen yapmanda üzerine yokmuş!” deyince: Firuz dedi ki: “- Şayet sağ kalırsam, sana öyle bir değirmen yapacağım ki, doğuda ve batıda herkes ondan bahsedecek!” demişti. Hz. Ömer Radiyallahü Anh‘da: “- Vallahi bu beni tehdit etti!” buyurmuştu. Buna rağmen açıkça suç teşekkül etmediği için cezaland

İlk Değil Son Olsun...

İlk Değil Son Olsun... Yaşam mı ölüm mü ne desem sana! Varlığındır beni benden edişim. Ömür hasretimdi sevmekten yana. Akıl mihrabımdı, mimber ateşim, İlk değil son olsun senden gidişim... Belki mucizeydi seninle olmak. Keramet sanırdım gölgeni bulmak. Korkarım değil ki sen beni kırmak, Yaptığın bir büyük kalbi ezişin, İlk değil son olsun senden gidişim... Az mı yemin ettim ardından bakıp. Atmayı bilmedin kalbimden söküp. Dişlerken gönlümü, ruhumdan öpüp, Aklımı almaktı en kolay işin! İlk değil son olsun senden gidişim... Merhamet, hoşgörü bildin mi neden? Sevdin mi bir kere sevgi görmeden? Bağlanmak; sen gibi çekip gitmeden, Belki de ölmekti şöyle bir düşün! İlk değil son olsun senden gidişim... Rüzgâr’ım ismince estiğin yeter! Barışmaktan fazla küstüğün yeter! Gözümden bu denli düştüğün yeter! Kim kimi kaybetmiş şöyle bir düşün, İlk değil son olsun senden gidişim... Ömer Faruk Yılmaz

Son Pişmanlık (Ağlatan Hikâye)

Resim
Son, Pişmanlık, Ağlatan, Hikâye, Son Pişmanlık (Ağlatan Hikâye) Bir anda uykudan kalktım. Çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı. Bir baktım saat 3:30 gece fecir vakti. Peki, gördüğüm bu kadar ışık nerden Birden şaşırıp kaldım. Baktım ki elimin yarısı duvarın içinde hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum. tekrar elimi duvara doğru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu!!!!!!!! Bir gülümseme sesi duydum. Yüzümü kardeşime doğru çevirdim, yatıyordu. Korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim. Ama cevap vermedi. Annemin odasına doğru gittim. Babamı uyandırmaya çalıştım. Birilerinin bana cevap vermesini istiyordum. Ama kimse cevap vermiyordu. Annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı. Uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu. Bismillahirrahmanirrahim,  diyordu ve tekrarlıyordu. Babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem. Şimdi zamanımı bırak uyuyayım yarın ola hayır ola dedi. Baba

Son Pişmanlık Fayda Etmez

  Son Pişmanlık Fayda Etmez Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "- İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma! Ayrıca: "- Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: "- Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer. Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır. Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktan geçmiştir. Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez. Kapı bir kere daha

Peygamber Efendimiz'den Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Bugüne Örnek Olacak Karantina Tavsiyesi

Peygamber Efendimiz'den Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Bugüne Örnek Olacak Karantina Tavsiyesi        Merhum Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan Hoca Hadis Sohbetlerinde, Peygamber Efendimiz'in Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmetine salgın hastalığın çıktığı yerde durmayı tavsiye ettiğini bildirmişti.        Esad Coşan Hoca sohbetinde;        Hz. Âişe valimizden rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Tayâlisî'nin kaydettiğine göre Efendimiz şöyle buyurmuş:        "Benim ümmetim ancak ta'n ve taun ile helâk olur, başka bir şeyle helâk olmaz."        Bunlar salgın hastalıklar.        "Ümmet-i Muhammed'in en çok helâkinin, toptan kırılmasının sebebi salgın hastalıklar olacak."        Umumiyetle Ümmet-i Muhammed'in helâki böyle oluyor.        "Benim ümmetim ancak ta'n ve taun hastalıkları ile fâni olur, fena bulur yani kırılırlar.        "Bu hastalık da, develerin ayaklarında çıkan 'deve guddesi' gibi bir şiştir, i

Firavun ve Ordusunun Sonu

Firavun, ve, Ordu, Son, Firavun ve Ordusunun Sonu وَجَاوَزْنَا بِبَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ الْبَحْرَ فَاَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْياً وَعَدْواًۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَدْرَكَهُ الْغَرَقُۙ قَالَ اٰمَنْتُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا الَّـذ۪ٓي اٰمَنَتْ بِه۪ بَنُٓوا اِسْرَٓائ۪لَ وَاَنَا۬ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ ﴿٩٠﴾ آٰلْـٰٔنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿٩١﴾ فَالْيَوْمَ نُنَجّ۪يكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ اٰيَةًۜ وَاِنَّ كَث۪يراً مِنَ النَّاسِ عَنْ اٰيَاتِنَا لَغَافِلُونَ۟ ﴿٩٢﴾ وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ مُبَوَّاَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِۚ فَمَا اخْتَلَفُوا حَتّٰى جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُۜ اِنَّ رَبَّكَ يَقْض۪ي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ ﴿٩٣﴾ ﴿90﴾   Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: "Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman