Kayıtlar

mektup etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…

  Huzurevinden Kızına Mektup Yazan Bir Annenin Acıklı Hikâyesi…   5 senedir huzurevinde yaşayan bir annenin kaleminden duygusal bir hikâye…   Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik. Boyunlarını bükük bırakmazdık. Dışarıdan huzurlu gibi görünen, bu sessiz sakin binalarda, ne fırtınalar kopuyor kimbilir. Kaç anne anlatmak, haykırmak istedi duygularını, kaç anne yazmak istedi bilinmez. O annelerin adına yazdım bu satırları. Bu mektup huzursuz odalardaki yüreği yorgun annelerin sessiz çığlıklarıdır…   Beş Sene Takvime baktım da 5 sene olmuş buraya geleli. Nasıl geçti o 5 sene bir de bana sor. Çok bakmıyorum takvimlere. İçim sıkılıyor, zaman geçmiyor. Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim. Şimdi öyle düşünmüyoru

Dünyanın Güzelliğine Aldanmamalı, 189. Mektûb

  Dünyanın Güzelliğine Aldanmamalı, 189. Mektûb Bu mektup, Şerafettin Hüseyni Bedahşîye yazılmıştır. Dünyanın güzelliğine aldanmamalı, İslâmiyyet’den ayrılmamalıdır: Âlemlerin rabbi olan Allah’ü Teâlâ’ya hamd olsun! Peygamberlerin en üstünü olan Muhammed Aleyhisselâma ve temiz Âline ve Esbabının hepsine bizden selâmlar olsun! Akıllı ve kıymetli oğlum Şerafettin Hüseynin şerefli mektubu geldi. Bizi sevindirdi. Sayısız bağlılıklar arasında, bu fakirleri “rahmetullahi aleyhim ecma’în” hatırlamanız ne büyük nimettir. Bu hâliniz, kalbîdeki sevginin alâmetidir. Bu sevgi de, ifade ve istifadeye sebeptir. Bildirdiğiniz rüyalar doğrudur ve güzeldirler. Kalplerin bağlılığını göstermektedir. Yavrum! Dünyanın tadına ve güzelliğine sakın aldanma! Onun yalancı gösterişlerine kapılma! Çünkü hepsi geçici ve kıymetsizdir. Bugün, böyle olduğuna belki inanmazsınız. Fakat yarın ölünce, doğru olduğu anlaşılacaktır. O zaman inanmanın faydası olmayacaktır. Fârisî beyit tercemesi: “İncil

Kabirden Gelen Mektup

Kabirden Gelen Mektup Canım Anneciğim; Hani başucumda toplanmış, telaş içinde feryada figan ile gözyaşı döküyordunuz ya işte o anda dünyada iken hiç görmediğim, tanımadığım varlıklar geldi yanıma. Meğer onlar Meleklermiş. Azrail Aleyhisselâm ve diğer görevli melekler... O esnada bir şey daha oldu. Bana Ahirette ebedi kalacağım yer gösterildi. Alevler vardı orada. Ceza yeriymiş orası. Her şeyi anladım. İhmalimi de hatalarımı da. Ve çok korktum anne. Bir ürperti sardı bedenimi. Öyle bir sıkıntıya girdim ki sizleri de tanıyamaz oldum. Azrail Aleyhisselâm’a baktıkça korkumun şiddeti arttı. Çok heybetliydi. Pişman olmuştum dünyadaki gafletime. O sırada Allah’u Teâlâ’dan Salih ameller isleyebilmek için ölümü geciktirmesini ve beni tekrar geri dünyaya göndermesini istedim. Ama vakit çok geçti. İstediğim kabul olunmadı. Tabi bunlardan sizin haberiniz olmadı. Nasıl acı çektiğimi hissedemediniz. Öyle ya ne bilecektiniz. Benim gibi Azrail Aleyhisselâm’ı bütün dehşetiyle görmediniz

Allah’ü Teâlâ'ya Yazdığı İlginç Mektup (Deli Zannedilen Veli)

Resim
Allah’ü Teâlâ'ya Yazdığı İlginç Mektup (Deli Zannedilen Veli) https://yandex.com/video/preview/1013216627825787661 (Bu siyah beyaz fotoğrafta gördüğünüz ortadaki kişi, 1965 yılında vefat etmeden önce Allah'a bir mektup yazdı.)             Elazığ’daki Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde 1965 yılında vefat eden bir hastanın Allah’a yazdığı mektubunu paylaşacağız bugün sizlerle… Kimin ruh sağlığının yerinde olup olmadığını bilemediğimiz bugünlerde bu mektup size o kadar iyi gelecek ki…             Bu siyah beyaz fotoğrafta gördüğünüz ortadaki kişi, 1965 yılında vefat etmeden önce Allah'a bir mektup yazdı. Yazdığı mektupta yaşadığı acıları anlatırken bir yandan da sitem eden akıl hastası, Allah'a sığınarak her şeyi hallettiğini ifade ediyor. İşte o mektup... “Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,

Peygamberimize Doğumundan 7 Asır Önce Yazılan Mektup

Peygamberimize Doğumundan 7 Asır Önce Yazılan Mektup Hicret'in gerçekleştiği sırada, Peygamberimize doğumundan 7 asır önce yazılan bir mektup ulaştırıldı. Resul-i Ekrem, 7 asır öncesinden emanet edilen bu mektubu yazanın da getiren habercinin de kim olduğunu biliyordu. Efendimiz, mektubu okuması için Hz. Ebu Bekir'e uzattı. Hz. Ebu Bekir, mektubun mührünü söktü ve içindekini okudu. Mektubu yazan, Hz. Muhammed'in kalacağı evi dahi 7 asır öncesinden inşa etmişti. Yahudilerin beklediği son peygamber Hem Yahudi, hem de Hristiyan din âlimleri, Tevrat ve İncil'de yer alan bazı metinlerden hareketle Arap bölgesinde "Ahmed" adıyla bir peygamberin geleceği beklentisindeydiler ve bu bilgiyi nesilden nesle aktardılar. Hatta Yahudilerin önemli bir kısmı da gelecek son elçiyi beklemek için Medine'ye yerleştiler. 400 Yahudi âlimi, bu nedenle Medine'ye geldi ve Medine'yi vatan edindi. Ensarın içinde de önceden yahudi olanlar vardı Bu âlimlerin

Şehid Ömer Hattab'ın Oğluna Yazdığı Mektup

Resim
Şehid Ömer Hattab'ın Oğluna Yazdığı Mektup   Çeçenistan'daki Rus işgaline karşı verilen mücadelede şehit düşen komutan Hattab'ın oğluna yazdığı mektup yine gündem oldu. ''Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla Salih, kutsal bir mücadele olan Çeçenistan'dan, benim sana olan tavsiyem budur. İslam tarihi sayfalarında sadece Allah yolunda verdikleri sözleri tutanlar şerefle kayıt edilmiştir. Onlar ise sözlerinde durarak söyledikleri gibi, savaşın olduğu yere gidenlerdir. İnan bana oğlum, para inananları inançlarından alıkoydu. İnananlar batılılaştılar ve onların maaşlara tapıyorlar. Ancak, Allah'ın verdiği daha hayırlıdır. Ve bu yanlış davranıştan dolayı insanlar sanki hayvanlaşmışlar. Yani, onlar sabah kahvaltıya kalkarlar, sonra işe giderler, sonra öğlen yemeğe giderler, sonra eve giderler ve sonunda yatarlar. Ve onların hayatlarında başka bir amaç ve hedef yoktur. İnan bana Salih, onların amacı kendilerini zenginleştirmek v

Patrik II. Gregorios'un Mektubu

Patrik II. Gregorios'un Mektubu Padişah İkinci Mahmud'un fermanı ile idam edilen Patrik II. Gregorios'un (Nisan 1821) Rus Çarı İkinci Nikola'ya yazdığı mektup özetle şöyledir: "Türker’i maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Türkler, Müslüman oldukları için çok sabırlı ve mukavemetlidir. Gayet mağrurdurlar ve izzet-i iman sahibidirler. Bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına olan itaat duygularından gelmektedir. Türkler zekidirler ve kendilerini müsbet yolda sevk ve idare edecek reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da ananelerine olan bağlılıklarından, ahlâklarının sağlamlığından gelmektedir. Türkler'de evvelâ itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını parçalamak, din sağlamlığını zayıflatmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, millî geleneklerine ve maneviyatlarına uymayan harici fikirler ve hareke

Bir Anneden Kızına Mektup

Bir Anneden Kızına Mektup Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, ahirette de ebedî saadete ulaşırsın. 01-   Kanaatkâr ol! Yâni, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek her şeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü kanaat, kalbi huzura kavuşturur. 02-   Söylenenleri daima iyi dinle ve kocanın meşru emirlerine itaat et! 03-   Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun! 04-   Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir. 05-   Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz. 06-   Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun! Kocanın hatalarını, yalnız iken, yumuşak bir şekilde söyle! 07-   Kocanın sırlarını hiç kimseye söyleme! Karı-koca arasındaki sırlar ka

Kabirden Mektup

Kabirden Mektup "iyi ki görmedin çünkü o halimi görseydin belki de benim ahiret teki acı akıbetimi tahmin ederdin ve çok üzülürdün anne. Amellerim iyi olsaydı ne rengim siyaha döner ne acı sesler çıkarırdım. Ağzım köpürmezdi. Bu acıklı halin aksine alnımda boncuk boncuk ter olurdu gözlerim yaşarır yüzüm nurlanır burun deliklerim genişlerdi. Canım anacığım! Benden ruhumu nasıl aldıklarını da anlatayım… Demiştim ya Azrail yanıma meleklerle geldi hepsini de gördüm. Bunlardan ikisi görevlerini yerine getirmek üzere ayaklarımdan başlayarak vücudum da köşe bucak kaçan ruhumu göğüs kafesine kadar getirdiler. Bu sefer Azrail müdahale etti oda ruhumu çekip aldı ve azap meleğine verdi. Azap meleği bana ruhumu bekleteceğini söyledi. Zira gök kubbeleri günahkâr olduğum için benim ruhumu kabul etmemiş. Eğer amellerim iyi olsaydı Azrail ruhumu rahmet meleğine verecekti, oda benim ruhumu Allah katına yükseltecekti. Ve biliyor musunuz siz benim bedenimi kefenlerken onlarda ruh

Cin Mektubu

Peygamber Aleyhisselâm’ın Ebu Dücane Radıyallahu Anh İçin Hazırladığı Cin Mektubu بسم الله الرحمن الرحيم. هٰذَا كِتَابٌ مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ: صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، إِلٰى مَنْ طَرَقَ الدَّارَ مِنَ الْعُمَّارِ وَالزُّوَّارِ وَالصَّالِحِينَ، إلاَّ طَارِقًا يَطْرُقُ بِخَيْرٍ يَا رَحْمٰنُ. أَمَّا بَعْدُ: فَإِنَّ لَنَا وَلَكُمْ فِى الْحَقِّ سَعَةً، فَإِنْ تَكُ عَاشِقًا مُولَعًا، أَوْ فَاجِرًا مُقْتَحِمًا أَوْ رَاغِبًا حَقًّا أَوْ مُبْطِلَا، هٰذَا كِتَابُ اللّٰهِ تَبَارَكَ وَتَعَالٰى يَنْطِقُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ. إِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَاكُنْتُمْ تَعْمَلُونَ، وَرُسُلَنَا يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ أُتْرُكُوا صَاحِبَ كِتَابِى هٰذَا وَالنْطَلِقُوا إِلٰى عَبَدَةَ الْاَصْنَامِ وَ إِلٰى مَنْ يَزْعُمُ أَنَّ مَعَ اللّٰهِ إِلٰهًا آخَرَ. لٰٓا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ۠ كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ إِلَا وَجْهَهُۜ لَهُ الْحُكْمُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ يُغْلَبُونَ، لَا يُنْصَرُونَ. حٰمٓ عٓسٓقٓ۠ تُفْرَقُ أَعْدَآءُ اللّٰهِ، وَبَلَغَتْ حُجَّةُ اللّٰهِ

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup

Fâtih’e İstanbul’u Fethettiren Mektup Kuşatma altındaki Bizans’a yiyecek ve yardım getiren 3 Ceneviz ve 1 Bizans nakliye gemisi Zeytinburnu açıklarında Osmanlı donanmasını atlatarak Haliç’e geçmeye muvaffak olur. İşte Fatih’e ait atını denize sürerken tasvir edilen o müthiş tablo o an cereyan eder. Öfkelenen Fatih, atını denize sürer. Bu başarısızlık Osmanlı ordusunun moralini sıfırlar. Bizans ümitlenir. Üstelik Avrupa’dan gelecek Haçlı yardımları konusunda da ümitlerini ve dayanma güçlerini artırır. Osmanlı devlet erkânının büyük bölümü zaten kuşatmanın kaldırılmasından yanadır. İstanbul fethedilirse Fatih’in artacak itibarı yanında kendilerinin etkisizleşeceği endişesi yaşayan üst düzey devlet erkânının sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. Bu olay üzerine sesleri daha da gür çıkar. Orduyu da yanlarına çekmek üzeredirler. Homurdanmalar iyice artar. Bu olayın hemen ardından aynı gün içinde Akşemseddin’in mektubu ulaşır Fatih’e… Mektubun aslı Topkapı Sarayı Arşivinde muhafaza