Kabirden Mektup

Kabirden Mektup

"iyi ki görmedin çünkü o halimi görseydin belki de benim ahiret teki acı akıbetimi tahmin ederdin ve çok üzülürdün anne. Amellerim iyi olsaydı ne rengim siyaha döner ne acı sesler çıkarırdım. Ağzım köpürmezdi. Bu acıklı halin aksine alnımda boncuk boncuk ter olurdu gözlerim yaşarır yüzüm nurlanır burun deliklerim genişlerdi.

Canım anacığım!
Benden ruhumu nasıl aldıklarını da anlatayım…
Demiştim ya Azrail yanıma meleklerle geldi hepsini de gördüm. Bunlardan ikisi görevlerini yerine getirmek üzere ayaklarımdan başlayarak vücudum da köşe bucak kaçan ruhumu göğüs kafesine kadar getirdiler.
Bu sefer Azrail müdahale etti oda ruhumu çekip aldı ve azap meleğine verdi. Azap meleği bana ruhumu bekleteceğini söyledi. Zira gök kubbeleri günahkâr olduğum için benim ruhumu kabul etmemiş.

Eğer amellerim iyi olsaydı Azrail ruhumu rahmet meleğine verecekti, oda benim ruhumu Allah katına yükseltecekti. Ve biliyor musunuz siz benim bedenimi kefenlerken onlarda ruhumu kefenliyordu Allah katın yükseltmek için.
Dünyadaki dostlarım omuzlarından indirip beni kabrime koyup toprakla örtünce melekler ruhumu tekrar getirip bedenime girdirdiler. Aklımız başımıza tekrar iade olundu. Biliyor musun anacığım melekler ruhumu dünya semasına götürüp kapının açılmasını istediklerinde iyi amellerim olmadığı için kapıyı açmadılar. Onlar da Siccin’e götürüp kötü amellerimi kayıt ettirdikten sonra yeniden cesedime iade ettiler. Yaa anacığım eğer iyi amellerim olsaydı ruhumu rahmet melekleri alacak sema ya götüreceklerdi sema kapıları o zaman açılırdı amellerimi de İlliyun’da kaydettireceklerdi. Ayrıca orada iyi insanların müminlerin ruhları ile karşılaşacaktım.

Anacığım canım anacığım...
Artık öldü diye Gözlerimi Kapadınız ya işte o zaman ben bir noktaya bakıyor ve bedenimden alınan ruhumu takip ediyordum. Bir kısmınız bağrıştı Yüksek sesle ağladı.
O zaman çok üzüldüm. Orada bulunanlardan bazıları benim için rahmet dilediler hayır dua ettiler onlar beni ne kadar sevindirdi bir bilsen çünkü onların duasına meleklerde âmin! Diyordu.
Bu arada gözlerimi kapattınız o sırada ben bedenimden alınan ruhuma bakıyordum.
Sonra çenemi bağladınız…
Elbisemi çıkarmakta da zamanında davranmanız iyi oldu. Ayak parmaklarımı birbirine bağlamakla da isabet ettiniz.

Yalnız ölümümü dostlarıma duyurmakta biraz ihmalkâr mı davrandınız?
Cenaze namazımı kılan cemaatin daha kalabalık olmasını isterdim. Çünkü onların çokluğu benim için şefaatti. Cenazeme gelip te namazımı kılmadan gidenler... Kılsalardı hem beni sevindirmiş olurlar hem kendileri karlı çıkarlardı.
Anacığım Geçenlerde beni ziyarete gelmiştin selam verdin bana. Bende sana selam verdim senin ziyaretime gelmeni hep hasretle bekliyorum. Sık sık gel olur mu?

Bir de benim için mağfiret dilersen çok sevinirim. Buna ihtiyacım var. Kızma bana burada ben çok rahatsızım. Ruhum hep ıstırap içinde ne semadayım ne arzda ikisi arasında kaldım. Keşke dünyada iyi işler yapsaydım zaman “İlliyyun” da olacaktım yerimde belli olacaktı.

Sanki cennetteymiş gibi bir kabir hayatı sürecektim. Yine de durumuma şükrediyorum en azından geçte olsa beni kurtaracak imanım var. Zira kâfirlerin inkârcıların durumu çok daha kötü...

Onların ruhu yedi kat yerin dibindeki “Siccin” de siyah kuşların ağzında ya da kursaklarında azap olunmakta... Burada birbiri ile görüşmek mümkün ancak bunu iyi amel sahipleri yapabiliyor. Sizin dünyanızdaki olmuş ya da olacak şeyleri tartışıyorlar. Ama herkes dilediği ile görüşemiyor ancak amelde birbirinin dengi ve derecesinde olanlar görüşebiliyor. Ben hiç kimseyle görüşemiyorum anne. Bir nevi tutuklu gibiyim telaşım o kadar çok ki fırsat bulamıyorum ya da buraya günahlarımla geldiğim için izin verilmiyor.

Ne olurdu buraya iyi amellerle gelseydim o zaman babamı da görürdüm. Onu ne kadar çok görmek istiyorum fakat onun güzel amelleri kendisini kurtarmış ki benim bulunduğum azap yerinde yok.

Canım anacığım!
Üzerimi toprakla örtüp döndükten sonra ruhum bedenime girdi o zaman beni kabre koyanların ayak seslerini duydum hemen sonra iki melek geldi. Birinin adı Münker diğerinin adı Nekir’miş. Öle heybetlilerdi ki korkumdan ne yapacağımı ne söyleyeceğimi şaşırdım. Çünkü her şey ortadaydı. Cehennemdeki yerim daha önce gösterilmişti zaten. Kıyametin kopmasını hiç istemiyordum. Âmâ ameli iyi olanlar var ya onlar çok sevinçli Münker ve Nekir’den hiç korkmuyorlar biran önce kıyamet kopsa da cennete ulaşsak diye bekliyorlar.
Dedim ya anne korkmuştum birde bana Rabbin kim? Nebin kim? Dinin ne? Kitabın nedir? Kıblen neresidir? Amelin nedir? İmanın nedir? Gibi sorular sordular

Ben iyice şaşırdım cevap veremedim. Çok bağırdım anne beni duydun mu?
Hâlbuki soruların cevabı çok basitti iyi amel sahipleri rabbim Allah dinim İslam peygamberim Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem dediler.
Çünkü Allah’ın kanunu böyle herkes işlediğinin karşılığını görür. Sevgili anneciğim az önce belirttim ya şimdi ben büyük bir azap içindeyim kabrim beni sıkıyor hep sıkıntıdayım yakınlarımla görüşemiyorum sizlerden haber alamıyorum. Hele her gün sabah akşam cehennemde çekeceğim azabın bana tekrar tekrar gösterilmesi var ya o daha çok ıstırap veriyor. Fakat yine de ümidimi kaybetmedim. Zira bu azapla kurtulabilirsem mahşerde temiz olurum hiç olmasa. Eğer bu azapla da temizlenemezsem ve yine mahşerde temizlenemezsem çok korkuyorum anne ancak cehennem ateşi ile temizleneceğim.

Kabirde veya mahşerde temizlenemeyenler cennete giremiyorlar buranın kanunu bu. Temiz olmayanlar yani günahlarından arınmadan kimse cennete giremez. Orası temizlerin yeri...”

Yusuf Ziya Özkan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis