Kayıtlar

kadar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Haksızlığa Sessiz Kalanlar, Savaşan Saldırganlar Kadar Suçludur...

Resim
Her gün Katil Devlet, Siyonist İsrail Filistin’de soykırım yaparken, masumların kanını oluk oluk akıtırken Hür Dünya dur deseydi; Ukrayna Rusya savaşı çıkmaz insanlık yeni acılar yaşamazdı. Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da… Milyonlarca Müslüman katledilirken Dünya susmasaydı Ukrayna Rusya savaşı çıkmazdı. BM yasası değiştirilse 5 sömürücü devletin veto hakkı alınsaydı; Güvenlik Konseyi kararını Rusya veto edemez Ukrayna Rusya savaşı çıkmazdı. Ukrayna Rusya savaşında; Rusya’yı durdurmak için; dünya nasıl birlik olduysa; Filistin halkını ve Müslüman katliamını durdurmak için de birlik olsaydı; Ukrayna Rusya savaşı çıkmazdı. O Zaman Diyoruz ki: “Haksızlığa sessiz kalanlar savaşan saldırganlar kadar suçludur...”

İnsanların Seni Ne Kadar Çabuk Unutacaklarını Bilseydin!!!

Resim
  أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ   Euzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm. Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, gerçek değerinizi ortaya çıkarmak için şerle de hayırla da imtihan ediyoruz. Sonunda zâten bize döneceksiniz. (Enbiyâ Sûresi, 35)   Vefatından sonra insanların seni ne kadar çabuk unutacaklarını bilseydin, kesinlikle hayatını Allah’ü Teâlâ’dan başkasını razı etmek için yaşamazdın! İmâm-ı Gazâlî (Kuddise Sirrûh) Yâ Rabbi! Bütün nefeslerimizi rızâ-i ilâhi için alıp vermemizi nasip eyle!

Allah’ü Teâlâ Ne Kadar Büyüktür?

  Allah’ü Teâlâ Ne Kadar Büyüktür?   Ateistin biri dalga geçmek için sorar; “- Allah ne kadar büyüktür?” Müslüman cevap verir: “- Senin gibi inkâr eden nankörlere nimet verecek kadar!” Ateist tık tıkıyı keser…

Büyük bir arife sormuşlar: “Neden bu kadar sakinsiniz?”

Büyük Bir Arife Sormuşlar: “Neden Bu Kadar Sakinsiniz?”   Büyük bir arife sormuşlar: “– Neden bu kadar sakinsiniz?” Ârîf demiş ki: “– Uzun zaman okuduklarım ve tecrübelerimin neticesinde, hayatımı beş esas üzerine kurdum!”: 1– Benim rızkımı kimsenin, yiyemeyeceğini anladım. Ve  “SAKİNLEŞTİM!”. 2– Allah’ü Teâlâ’nın beni daima, gördüğünü anladım. Ve  “HAYÂ ETTİM”. 3– Benim işimi kimsenin, yapamayacağını anladım. Ve  “ÇALIŞMAYA KOYULDUM!”. 4– Anladım ki hayatımın sonu,  “ÖLÜM” dür: Ve  “ÖLÜME HAZIRLANDIM!”. 5– Anladım ki iyilik ve kötülük her ikisi de  “KALICI” dır. Dolayısıyla  “İYİLİKLERİMİ ÇOĞALTTIM!”;   ve  “KÖTÜLÜKLERİ  mi  AZALTTIM!”. “İşte sakinliğimi bunlara borçluyum!”   (Rabbim bu esaslara bizleri de uymayı nasip etsin!)

Ölene Ya da Filistin Toprakları Özgürleşene Kadar Mescidi- Aksa'yı Koruyacağım

Resim
  Ölene Ya da Filistin Toprakları Özgürleşene Kadar Mescidi- Aksa'yı Koruyacağım   İşgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescidi- Aksa'nın gönüllü muhafızlarından Hatice Huveys, ölene ya da Filistin toprakları özgürleşene kadar Aksa'yı korumayı sürdüreceğini söyledi. İsrail saldırılarına karşı Mescd- Aksa'nın gönüllü muhafızları olarak bilinen "murabıtlar" dan Kur'an-ı Kerim öğretmeni Huveys (44), 2014'ten bu yana İsrail güçleri tarafından 28 kez gözaltına alındığını ancak sadece bir kere üzüntüden ağladığını aktardı. Mescidi- Aksa'da gönüllü olarak beklemelerinin kendisini, aile fertlerini İsrail yetkililerinin kovuşturma ve tacizine maruz bıraktığını aktaran Huveys, yaklaşık 4 yıl önce Mescdi- Aksa ile bağlantısından dolayı gözaltına alınmasına rağmen İsrail cezaevinde kaldığı birkaç gün boyunca başörtüsü ve pardösüsünü çıkartmak zorunda kaldığını aktardı.

Anne Babalarımıza Karşı Vazifelerimiz Vefatlarından Sonra Bile Ölünceye Kadar Devam Eder

Anne Babalarımıza Karşı Vazifelerimiz Vefatlarından Sonra Bile Ölünceye Kadar Devam Eder Arkadaşım maaşını almış, yapacağı ödemelerin listesini hazırlıyordu. - Çocukların okul taksidi:     500 ₺ - Gıda giderleri:                   900 ₺ - Anneme:                            200 ₺ - Babama:                            200 ₺   Gözüm farkında olmadan listeye ilişti.   Anne ve baba kelimelerini görünce:   “- Senin annen de baban da yıllar önce vefat etmedi mi?" diye sordum. Arkadaşım:   “- Evet" deyince   “- Peki bu listeye niçin onları da yazdın?" dedim. Arkadaşım tebbessüm etti.   “- Evet, onlar yıllar   önce vefat ettiler ama kalbimde yaşamaya devam ediyorlar. Şimdi her zamankinden daha fazla bana muhtaçlar. Onlar için sadaka vermeyeyim mi?" dedi. Bu hassasiyeti karşısında kendimden utandım ve anladım ki; “- Evlatlar olarak anne babalarımıza karşı vazifelerimiz vefatlarından sonra bile ölünceye kadar devam eder." Yâ Rabbi! Ölmüş

Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!

  Üç Şeyi Ölünceye Kadar Terk Etmedim!   Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh anlatır: — Resûlüllah Sallallâhü Aleyhi Vesellem bana üç şey öğretti ki onları ölünceye kadar asla terk etmem. Bunlardan: 1— Vitir namazını eda etmeden yatmamaktır, 2— Her ayın üçer gününü oruçlu geçirmektir. 3—Kuşluk namazını bırakmamaktır.

Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak

  Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak Kıyamete kadar 70. bin meleğin korumasında olmak onların senin için istiğfar etmesini ister misin? اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ ﴿١﴾ هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ قَضٰٓى اَجَلاًۜ وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ ﴿٢﴾ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَفِي الْاَرْضِۜ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ ﴿٣﴾ Anlamı: Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur. Ama yine de kâfir olanlar (putları) rablerine eş tutuyorlar. (1) Sizi (özel) bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını (ecel) takdir eden ancak O’dur. O’nun katında bir ecel daha vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. (2)   O, göklerde ve yerde tek Allah’tır. Gizlinizi açığınızı bilir, neyi yapıp ettiğinizi de bilir. (3)   Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesellem Buyuruyor. “Her

Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim

Resim
  Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim     Konfüçyus'un ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir. Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp: "- Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar. Konfüçyus: "- Evet!" yanıtını verir. Genç tekrar sorar: "- Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?" Konfüçyus tekrar cevap verir: "- Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim!". (Konfüçyus-Tevazu ve Yücelik)

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…

Saltanat Bir “Sübhanallâh” Demek Kadar Kıymetli Değil…   Bütün dünyaya hâkim olanlardan biri de Süleyman Aleyhisselam’dır. Hiç kimseye nasip olmayan saltanat ona verilmişti. İnsanlar, cinler, hayvanlar, rüzgâr hep onun emrinde idi... Bir gün bir yerden gelirken insanlar sağ tarafında ona refakat ediyor, cinler sol tarafında... Güneşten rahatsız olmasın diye kuşlar kanat germişler, öylece yol alırken bir adama rastlarlar. Adam ona der ki: “- Ey Davud'un oğlu! Cenab-ı Hakk sana ne büyük saltanat ihsan etmiş, hiç kimseye vermediğini sana vermiş.” Süleyman aleyhisselam şöyle cevap verir: “- Bize verilen bu saltanat bir “Sübhanallâh” demek kadar kıymetli değildir. Çünkü bu saltanat geçicidir. “Sübhanallâh” demek ise kalıcıdır. Hiç geçici ve fâni olan şeylerle, ebedî ve kalıcı şeyler mukayese edilebilir mi?” İbrahim aleyhisselam da; "- Ben batan şeyleri sevmem!" buyurmuştur.  Gerçekten de Süleyman Aleyhisselamın saltanatı geçici idi ve bitti. Ne güzel demişler:    "Seyrett

Benden Korktuğun Kadar Allah’tan Korkmuyor musun?

Benden Korktuğun Kadar Allah’tan Korkmuyor musun? Genç bir delikanlı hocasıyla istişare eder: “- Hocam ben zina yapmak istemiyorum ama artık dayanamıyorum, sokağa çıkınca gözlerime hâkim olamıyorum! Allah rızası için bana bir tavsiye ver, zinaya düşmekten çok korkuyorum.” Hoca cevap vermiş: “- Bana evinden bir kova dolusu su getir ve sakın ola ki bir damlası yere dökülmesin. Şayet dökülürse her damlasına karşılık seni sopayla döveceğim.” Delikanlı itaat etmiş ve kovayla hocanın yanına gelmiş. Hoca: “- Evet, evladım sen kovayı bana dolu olarak getirdin peki çarşıdan geçtin, kaç tane bayan gördün ve baktın?” “- Hocam ben gözümü kovadan hiç ayırmadım ki dayak yememek için!” “- Peki, benden korktuğun kadar Allah’tan korkmuyor musun?” Delikanlı tövbe etmiş ve bu vesveselerin şeytandan geldiğini anlamış. Rabbim bu yazıyı okuyan tüm kardeşlerimi zina denen pislikten korusun. 

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle!

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle! İmam Şibli Rahmetullahi Aleyh Buyurdu ki: “- Dört yüz hocadan ders okudum. Bunlardan dört bin hadis-i şerif öğrendim. Bütün bu hâdislerden bir tanesini seçip kendimi ona uydurdum. Çünkü kurtuluşu ve saadeti ebediyeye kavuşmayı bunda buldum ve bütün nasihatleri hep bunun için gördüm!”. Seçtiğim hadis-i şerif şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sahabiye buyurdu ki: ·         "Dünya için dünyada kalacağın kadar çalış. ·         Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış, ·         Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et. ·         Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle." Bu hadis-i şerif sahih midir? Kaynağı nedir? Kaynak: İmam Gazali “Eyyühe’l-veled!” (Daru’l-Beşair, 1431/2001, 120)

Sabahtan Akşama Kadar Vaktini Nasıl Geçirirsin

Sabahtan Akşama Kadar Vaktini Nasıl Geçirirsin ماذا تَعمَلُ منَ الصَّباحِ حتّى المّسَاءِ اَستيقظُ من النّومِ صباحاً مبكراً. عندما أنهضُ من سريري أذهبُ إلى المغسِلِ لأغسِلَ يديَّ و وجهيْ، ثمّ اتوضّأُ وأُصلِّي صلاةَ الفَجرِ رَكعتينِ من الفَرضِ وَركعتينِ من السُّنةِ، ثمّ أتلو بعضَ آياتِ القرآنِ الكريمِ إنْ أمكن. وبعدها أجلِسُ للفطورِ وآكل بعضَ الخُبَز والجُبنِ والزّيتونِ والزّبدةِ والعسلِ مع قدحٍ من الشّاي وعند الانتهاءِ من الفَطورِ أقومُ وأحضِّرُ حقيبتي وكُتُبي ثمّ ألبِسُ ملابِسَ المدرسةِ وأخرُجُ من البيتِ إلى مَوقفِ الحَافِلةِ، وأنتظرُ مجيءَ الحَافِلةِ، وعند مجيئها أركبُ الحافلةَ وأقعُدُ في مقعدٍ فارغٍ أو أقِفُ في المكانِ المُخصَّصِ للواقفين، وعند وصُولي إلى مَوقفٍ قريبٍ من الكُليّةِ، أنزِلُ منها وأذهبُ الكليّةَ ماشياً، ثمّ أدخُلُ الصّفَ وأسّلمُ على زُملائي وزَميلاتي، وبعد ذلك أجلسُ على الكرسيِّ بصَمتٍ وأنتظرُ مَجيءَ الأُستاذِ، وعند مجئهِ أصْغي إلى مُحاضَرتهِ لأفهم الدّرس جيداً، وعند إنتهاءِ كلَّ دَرسٍ نخرجُ للفُرصَةِ لمُدةِ عشر دقائقٍ، فأذهبُ إلى مَقصِفِ الكُليّةِ لأشربَ الشّ

Tesettür Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılır!

Resim
Tesettür Ancak Bu Kadar Güzel Anlatılır! "Bir anne, kızına tesettürü şöyle anlatıyordu: Kızım, Allah değerli olan her şeyi bir kılıf içine koymuş, gizli yerlere saklamıştır. Elmaslar, yerin derinliklerinde, İnciler, okyanusun dibinde.İstiridye, kabuğunun içinde korunaklı olarak bulunur. Altın ve maden kayalıklarla kaplı yerlerde bulunur. Sen onlara kolay ulaşamazsın, güzelliklerini çabucak göremezsin. Yollardaki çakıl taşlarına, dokunur gibi dokunamazsın onlara. Çünkü, onlar değerlidir. Düşün ey kızım; Sen o taşlardan daha mı kıymetsiz misin ki, seni herkes kolayca görüp, güzelliğine erişebilsin. Açıkta olan bala, sineklerin üşüştüğü gibi, güzelliği ortada olan kadına da üşüşenler çok olur.İşte bu yüzden, tesettür seni kıymetli yapar, sana değer katar..! Rabb'im anlayan ve anladığını uygulayanlardan eylesin..."

Allâh’ım! Bizi, Cennet’ine ulaştıracak tâati nasib eyle!

Allâh’ım! Bizi, Cennet’ine ulaştıracak tâati nasib eyle! Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi Vesellem’in duasına bütün kalbimizle Âmin diyelim: اَللّٰهُمَّ اقْسِمْ لنَا مِنْ خَشْيَتِكَ مَا تَحُولُ بِهِ بَيْنَنَا وَبَيْنَ مَعْصِيَتِكَ ، ومِنْ طَاعَتِكَ مَا تُبَلِّغُنَا بِهِ جَنَّتَكَ ، ومِنَ الْيَقِينِ مَا تُهَوِّنُ بِهِ عَلَيْنَا مُصِيبَاتِ الدُّنْيَا ، اَللّٰهُمَّ وَمَتِّعْنَا بِأَسْمَاعِنَا ، وَأَبْصَارِنَا ، وَقُوَّتِنَا مَا أَحْيَيْتَنَا ، وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنَّا ، وَاجْعَلْ ثَأْرَنَا عَلَى مَنْ ظَلَمَنَا ، وَانْصُرْنَا عَلَى مَنْ عَادَانَا ، وَلاَ تَجْعَلْ مُصِيبَتَنَا فِي دِينِنَا ، وَلاَ تَجْعَلِ الدُّنْيَا أَكْبَرَ هَمِّنَا ، وَلاَ مَبْلَغَ عِلْمِنَا ، وَلاَ تُسَلِّطْ عَلَيْنَا مَنْ لاَ يَرْحَمُنَا. Okunuşu: "Allâhümme'ksim lenâ min haşyetike mâ tehûlu bihi beynenâ ve beyne ma’sîyetike ve min tâatike mâ tübelliğûnâ bihi cenneteke. Ve mine'l-yakîni mâ tühevvinü bihî aleynâ musîbâti'd-dünyâ. Allahümme ve metti'nâ biesmâinâ ve ebsârinâ ve

Su Kadar Değeri Yok

Su Kadar Değeri Yok Şakîk-i Belhî Rahmetullahi Aleyh Bir sene hacca gitmek üzere yola çıktı. Bağdat’a vardığında Halife Hârun Reşit bunun geldiğini haber aldı ve yanına çağırttırdı. Şakîk-i Belhî, halifenin yanına geldi. Halife Harun Reşit sordu:   “Zahit olan Şakîk-i Belhî sen misin?” Şakîk-i Belhî; “Şakîk benim ama zahit değilim.” dedi. Halife nasihat isteyince şöyle buyurdu: “Aklını başına topla ve çok dikkatli ol. Allah’ü Teâlâ sana Ebû Bekr-i Sıddîk Radiyallahü Anh’ın makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi doğruluk istiyor. Sana Ömer-ül-Faruk’un makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi, hak ile batılı ayırmanı istiyor. Sana Osman-ı Zinnûreyn’in makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi hayâ ve kerem sahibi olmanı istiyor. Sana Aliyyül Mürtezâ’nın makamını verdi ki, senden, onda olduğu gibi ilim ve adalet istiyor.” Harun Reşit; “Biraz daha nasîhat et.” deyince, Şakîk-i Belhî buyurdu ki: “Allahü teâlânın Cehennem diye bilinen bir yeri vardı

Allah’ü Teâlâ’nın Emanetini, Son Kullanım Tarihi Bitinceye Kadar

Resim
Allah’ü Teâlâ’nın Emanetini, Son Kullanım Tarihi Bitinceye Kadar Bir kız cep telefonu almıştı. Babası ona sordu: "– Cep telefonunu alınca, yaptığın ilk iş ne oldu?” Kız dedi: "– Cep telefonunun ekranına, çizilmeye karşı ekran koruyucu yapıştırdım, telefonun kendisi için de bir kılıf aldım.” Babası yine sordu: "– Bunu yapmaya seni biri mi zorladı?" Kız: "– Hayır!" diye cevap verdi. Babası yine sordu: "– Sence, bu yaptığın iş, cep telefonunu üreten firmaya saygısızlık olmadı mı?” Kız cevap verdi: "– Yok, babacığım; bilakis, firmanın cep telefonunun yanında verdiği kullanma kılavuzunda yazdığı üzere, cep telefonunun, kılıf ve ekran koruyucu ile muhafaza edilmesi tavsiye edilmektedir.” Babası yine sordu: "– Cep telefonun, kötü ve değersiz miydi ki koruma altına aldın? Kız cevap verdi: "– Hayır, aksine, onun zarar görmesini ve değersizleşmesini istemediğim için bunu yaptım.” Babası tekrar s