Kayıtlar

herkes etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Peygamberimizin Aişe Validemize Nasihatleri... (Herkes Okumalı)

Peygamberimizin Aişe Validemize Nasihatleri... (Herkes Okumalı) Ey Aişe! Herhangi bir kadın diliyle kocasına eziyet eder ve onu incitirse, mutlaka Allah’ü Teâlâ hazretleri de kıyamet gününde onun dilini yetmiş zira uzatır ve boynunun arkasına dolandırıp bağlar. Ey Aişe! Herhangi bir kadın, Rabbi için namaz kılar namazdan sonra kendi için dua ettikten sonra kocasına dua ederse, onun namazı yüzüne çarpılır, ta ki, önce kocasına sonra kendisine dua edinceye kadar… Ey Aişe! Herhangi bir kadın ölüsüne üç günden fazla ağlarsa, Allah’ü Teâlâ hazretleri onun amelini mahvedip siler… Ey Aişe! Herhangi bir kadın, ölünün üzerine ağıt yakıp sesli ağlarsa, Allah’ü Teâlâ hazretleri kıyamet gününde o kadının dilini yetmiş zira uzatır ve kadını kendisine tabii olan diğer kadınlarla beraber cehenneme sevk eder. Ey Aişe! Her hangi bir kadının başına bir musibet gelir de, yüzü tokatlar, elbisesini parçalarsa cehennem ateşinde, Lut Aleyhisselâm, Nuh Aleyhisselâm kafir olan h

Ben Herkesten Dua İsterim!

Ben Herkesten Dua İsterim! Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerini, büyük bir zat yapan bol dua almaktır. Bir gün alış veriş yaparken alış veriş yaptığı kişiden dua almadan köye döndü. Sonra tekrar o kişinin yanına gitti. Eskiden de köy öyle yakın bir yer değildi, ulaşım da ayrıca bir dertti. Köye geldiğinde adamı buldu. Adam: - “Hayrola bir şey mi oldu neden geri döndün?” , dedi. Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri: -“Benim bir âdetim vardır, her iş yaptığım kişiden dua alırım, eve gidince senden dua almadığımı hatırladım, dua almak için geldim!” deyince adam ellerini açarak: - “Ya Rabbi aç bunun kalb gözünü!” , diyerek dua etti. İşte Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerini Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri yapan dua budur.

Korkunç Gerçek: Herkes Kendine Eder!!!!!!!

Korkunç Gerçek: Herkes Kendine Eder!!!!!!! Hızlı bir çalışma temposunun ardından saatin beş olduğunu kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. Yoğun bir gündü. Çocuk servisleri hastanelerin en yoğun ve gürültülü servisleridir. Artık günün yoğunluğu geçmiş servis sessiz bir hâl almıştı, akşam tedavilerini henüz bitirmiş ofiste çay içmeye gitme telaşındaydım. Çünkü günün ilk çayını içme fırsatı yakaladım diye kendi kendime düşünüyordum. Kep dağılmış saçbaş karışmış yorgun bitkin bir haldeydim tedavi odasından çıktığımda. Aynada kendimi tanıyamadım. Ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çalıyordu. Oturduğum yerden büyük bir güçlükle ayağa kalktım ve telefona gittim; karşıdaki ses acilde trafik yaralılarının olduğunu, içlerinde çocukların da bulunduğunu, damar bulamadıklarından dolayı acile yardıma gelmemi söylüyordu. Tüm yorgunluğumu unutmuş hızla acil servise yönelmiştim ki diğer telefonda nöbetçi hekimin cerrahi hekimiyle gelip gelmeme

Herkese İyilik Etmeli

Herkese İyilik Etmeli Sual: İyilik ettiğin kimsenin şerrinden sakın! buyuruluyor. Dinimiz ise, herkese iyilik etmeyi emrediyor. Bu hadis-i şerifin açıklaması nasıldır? Cevap: Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74) Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik edenlere zararları dokunabilir. Bunun için atalarımız şöyle demişlerdir: “İyilikten maraz doğar!” “İyilik et kele, duyursun seni ele!” İyiliğe iyilik olsaydı, kara öküze bıçak çalmazlardı! Bu sözler, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor. Bazı kötü kimselere iyilik edince onlardan bazı uygunsuz hareketlerin, zararların gelebileceğini gösteriyor. En hafif ve leziz kuş etinin bile bazı hastalara dokunması gibidir. Bu anlamda hadis-i şerifler hatta âyet-i kerime bile vardır. Hazret-i Ali, (Kötü kimse, kendisine iyilik yapılınca k

Herkese Yumuşak Davranmalı

Herkese Yumuşak Davranmalı Sual: Müslümanlara iyilik etmeye çalışırken neye dikkat etmeli? Cevap: Her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ refiktir. Yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri yumuşak davrananlara ihsan eder. Başkalarına vermez.) [Müslim] (Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir.) [Müslim] (Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur.) [Müslim] (Kendisine yumuşaklık verilene dünya ve ahiret iyilikleri verilmiştir.) [Tirmizi] (Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir.) [Tirmizi] Sual: Otobüste birine yer versek, görmeyen birini yoldan geçirsek sevap olur mu? CEVAP Allah rızası için yapılan her iyiliğe sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Her iyilik sadakadır) buyuruldu. Her iyiliği Allah r

Herkes Kendine Benzetmeye Çalışınca

Herkes Kendine Benzetmeye Çalışınca Bir adamın iki hanımı varmış. Birisi genç birisi de yaşlıca imiş. Adamcağız genç karısının dizine yattığı zaman genç hanımı kocasının yüzündeki beyaz kılları yolarmış. Yaşlı kadının dizinde uyuduğu zaman da yaşlı karısı siyah kılları yolarmış. Böylece herkes kendisine benzetmeye çalışınca adamcağızın yüzünde tüy kalmamış. (Alıntı)

Herkes Yediğinden İkram Eder

Herkes Yediğinden İkram Eder Yavuz Sultan Selim Han zamanında, İran Şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor. Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor... Yani Osmanlıya acayip bir hakaret! Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor. Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor. Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor: Herkes yediğinden ikra

Herkes Kendine Yakışanı İkram Eder

Herkes Kendine Yakışanı İkram Eder Fatih Sultan Mehmet bir yemek düzenler. Fransa Kralı'da sandığın içinde dalga geçmek için insan ve hayvan pisliği yollar. Osmanlı bu duruma çok bozulur. Ve Fatih'in çevresindekilerin ne yapmak istediğini sorarlar. Fatih de bir sandığın İçine güller ve Lokum koymalarını İster. Ve Osmanlı elçisiyle gönderirler. Fransa Kralı'na şunu iletirler: -Osmanlı Devleti öyle bir devlettir ki, bizim yediklerimizin, kokladıklarımızın tadına başkalarının da bakmasını isteriz der. Fransa Kralı çok mahcup olur ve Fatih'e hediyeler gönderir.

Herkes Fıtratınca Davranır

Herkes Fıtratınca Davranır Hz. Enes Radiyallahü Anh anlatıyor: Hz. Peygamber'le birlikte yürüyordum. Üzerinde Necran'dan gelme kenarı kalın bir cübbe vardı. Bir bedevî cübbenin eteklerine asılarak öyle bir çekti ki Resûl-i Ekrem'in Sallallahü Aleyhi Vesellem ensesi kızardı ve cübbe onun mübarek ensesinde iz bıraktı. Ve sonra şöyle dedi: "Yâ Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem, benim şu iki deveme, yanında bulunan ganimet mallarından mal yüklet! Sen kendin ve babanın malından mal yükletmiyorsun ya!" Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem biraz sükût ettikten sonra şöyle buyurdular: "Mal Allah'ın malıdır. Ben de onun kuluyum." Sonra şöyle buyurdu: "Ey Arabî! Bana yaptığın bu şeyin tıpkısı ceza olarak hakkında tatbik edilsin mi?" Bedevî, "Hayır, çünkü sen kötülüğe, kötülükle mukabele etmezsin" dedi. Bu cevap karşısında Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem güldü. Sonra onun bir devesine arpa, bir devesine de h

Eee! Bu Kadar Olur…

Eee! Bu Kadar Olur… Güney Afrika’nın Cape Town şehrindeki bir hastanende devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları ölü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu: Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Güney Afrika’nın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis de girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi, ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabii bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası sürekli gözetim altına alındı ve sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı. Sonuç çok trajikomikti; cuma sabahı saat 6’da odaları temizleyen temizlikçi kadının hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini

Mutluluğun Peşinden Gitmek

Mutluluğun Peşinden Gitmek 500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek işe başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı. Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. 5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu. Konuşmacı dedi ki: "Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur... Mutluluğun peşinden gitmek...

Ey Gafil Yolcu, Kervan Gidiyor!

Ey Gafil Yolcu, Kervan Gidiyor! Ömür hızla biterken günah artıyor, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor. Tüm fırsatlar kaçıyor, gemi batıyor, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor! Herkes azık topluyor, sen bakıyorsun, Herkes gökte uçuyor sen yatıyorsun, İlmin yok, amelin yok; laf satıyorsun. Uyan ey gafil yolcu kervan gidiyor! Bak herkes çağı aştı, sen yere battın, Eller hep sevap kaptı, sen caka sattın, İleriye koşmadın, hep rötar yaptın, Uyan ey gafil yolcu kervan gidiyor! Sakın ha geri kalma, kurtlar yiyecek, Aman nefsine uyma, ölüm gelecek, Ayağını sağlam bas, Allah soracak, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor! Hayallere dalmadan, gerçekleri gör. Dönüşsüz yoldasın, adresini sor. Can boğaza gelmeden, doğru yola gir, Uyan ey gafil yolcu, kervan gidiyor!    Yaşar AKKAŞ Yasal Uyarı:  “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”                     

GERÇEK TEDBİR BUDUR

Gerçek Tedbir Budur Hepimiz çocuklarımızdan şikâyet ederiz. Hatta böyle giderse herkes şikâyetçi görünüyor. Fakat hiçbirimiz kendi hatalarına bakmaz . “Zamane çocuğu” der geçer. “Zamane çocuğu” ne demekse öyle garip bir ucubedir ki, yapılan gayri meşru işleri bile meşrulaştırmaktadır. Hacı hoca bile çocuğunun işlediği haramlar karşısında “Ne yapalım zamane çocuğu”  deyip işin içinden sıyrılmaktadır. Acaba geçmiş zamanla şimdiki zaman arasında ne fark vardır? Eskiden dünya kendi etrafında ve güneş etrafında kaç saatte dönüyordu, şimdi kaç saatte dönüyor? Bakıyoruz hiçbir fark yok. Yüce Rabbimiz öyle güzel ayarlamış ki, ona bizim aklımız ermez. On milyar yıl öncesi de aynı, şimdi de aynı. O zaman fark nerde? Fark bizde, fark bizim yaşayışımızda, güzel İslâmiyet’i kendi nefsimizin sapık ideallerine uydurmak isteyişimizde. Çocuğumuz daha anne karnına düşmeden önce ve sonra yaptığımız tüm olumlu ve olumsuz davranışlar doğacak çocuğun huy ve karakterine yansımaktadır. Bugünkü bilim

Zamane Çocuğu

Zamane Çocuğu Küçük Afacan elinde bir kutu şekerle parka gitmiş, bir banka oturmuş, etrafa bakınırken şekerleri ard arda ağzına atıyormuş. Yanındaki banka oturan yaşlı adam çocuğa bakmış bakmış ve... “Evladım, şeker güzeldir ama çok yemek zararlıdır... Hem dişlerin çürür, hem yüzünde sivilce çıkar, hem de şişmanlarsın...” Çocuk bunun üzerine adama dönmüş: “Benim dedem 107 yaşına kadar yaşadı...” Adam: “Yaa…!” Demiş…   “Yani deden de mi çok şeker yerdi?” “Hayır, her şeye burnunu sokmazdı!”