Kayıtlar

gönül etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ey Gönül Tefekkür Eyle

  Ey Gönül Tefekkür Eyle   Ey gönül tefekkür eyle Esrârı Hakk'ı fehmeyle Ol beyt-i kalbe ver cilâ Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Zikrullah nefsin öldürür Hem seni sana bildirir İrfanla seni doldurur Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Esrâr-ı Tevhîd'i bilmek Eyledi da'vet Muhammed Çünkü eyledin icâbet Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Gir sen irfân-ı cennete Gark ol safa-yı izzete Ermek dilersen devlete Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Sivâdan kalbin eyle pâk Tecellî etsin hubb-i Hak Sücûd-ı kalb odur mutlak Her nefeste zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Tevhîd et Hakk'ı Hak ile Ef'âl sıfatu zat ile Gir ol vücûd-ı vâhide Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Mahvet vücûdun kıl fena Fenâ-yı tamda bul beka Yetmez mi sana bu safâ? Her nefes zikrullah eyle Kalb ile fikrullah eyle   Uyandır kalbin

Gönüle Bağlı Olmak…

  Gönüle Bağlı Olmak…   İmâm Mâlik Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ne: “- İnsanlar sâdık dostlarını çok yakın akrabalarından daha çok seviyorlar!”. “- Bunun sebebi nedir?” diye sordular. İmam Mâlik Rahmetullahi Aleyh şu cevabı verdi: “- Akraba cisme, fâni bedene bağlıdır, sâdık vefâlı bir dost ise ruh'a, gönle bağlıdır…”

Gel Dosta Gidelim Gönül

Gel Dosta Gidelim Gönül   Bir nazarda kalmayalım Gel dosta gidelim gönül; Hasret ile ölmeyelim, Gel dosta gidelim gönül…   Hakkın haberin gelmeden Ecel yakamız almadan, Azrail hamle kılmadan, Gel dosta gidelim gönül…   Gel gidelim can durmadan, Suret terkini urmadan, Araya düşman girmeden, Gel dosta gidelim gönül…   Hakkın haberin gelmeden, Ecel yakamız almadan, Azrail hamle kılmadan, Gel dosta gidelim gönül…   Terk edelim ili şarı, Dost için kılalım zarı, Ele geçirelim yâri, Gel dosta gidelim gönül…   Hakkın haberin gelmeden, Ecel yakamız almadan, Azrail hamle kılmadan, Gel dosta gidelim gönül…   Bu dünya olmaz payidar, Aç gözünü canın uyar, Olgıl bana yoldaş u yâr, Gel dosta gidelim gönül…   Hakkın haberin gelmeden, Ecel yakamız almadan, Azrail hamle kılmadan, Gel dosta gidelim gönül…   Gerçek âşıkı bulalım, Hakk’ın haberin soralım, Yunus emre’yi alalım, Gel dosta gidelim gönül…   Hakkın hab

Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…

  Mazlumun Gönlünden Yükselen Ateş Zalimleri Yakar…   Zalimlerden biri, fakirlerin odunlarını bedelsiz olarak alır, zenginlere zorla ve pahalı pahalı satardı. Ariflerden biri bir gün yanından geçiyordu. Onun bu halini görünce şöyle dedi:   “- Sen yılan mısın ki kimi görsen sokuyor, baykuş musun ki nereye otursan harabeye çeviriyorsun? Halkı zulümle inletirken Hak’tan hiç korkmaz mısın? Bu zulümden vazgeç de göğe beddua çıkmasın!”.   Zalimin bu sözden canı sıkıldı, kaşlarını çattı, arifin yüzüne bile dönüp bakmadı. Nihayet bir gece mutfağından odun ambarına ateş sıçrayarak bütün varını yoğunu yaktı, yumuşak döşekten sıcak kül üzerine oturmak zorunda kaldı.   Nasıl olduysa aynı ârif oradan geçiyordu. Adam yanındakilere yakınıyor, şöyle diyordu: “- Nasıl olduğunu ve bu ateşin nereden geldiğini bir türlü anlayamadım.”   Bunu duyan ârif cevap verdi:   “- Fukaranın yanan yüreklerinden.”   Gönül yarasından sakınmak gerekir, çünkü onun cihanda merhemi yoktur. Elin

Ey Gönül Uyan Artık

Resim
Ey Gönül Uyan Artık   KAPALI... Şuur kapalı, akıl kapalı hayâl kapalı. Gözler kulaklar kapalı. Duygular kapalı ve en önemlisi ruh kapalı. Kalbin kapıları kapalı. Ne vardı bu kadar içine kapanacak? Bir de perdeler kapalı oralarda. Neleri kaçırdığının farkında mı oturduğu mekânlarda, yaşadığı bedende insan?   Duyuyor musun, dinliyor musun beni? Hayat çağırıyor seni. Gönlünü dinle kalbini dinle yürü, aklını dinle dur. Aç perdeleri tek tek.Önce ışığını çok ama çok erkenden kapattığın o loş odaların uykusuz gecelerin karanlığından çık kurtul. Ey ruhum mutluluk aradığın yerde değil kaçmak kapanmak asla çıkar yol değil   Bir dene istersen, bir defacık olsun bir dene lütfen.Nelerin değiştiğini gör ve gül. Gül de, güller açılsın güller koksun her yanın. Biliyorum ezan vakitleri dışında duymadığın, duymak istemediğin, kendine yabancı kıldığın bütün seslerin kalbine açılan yoldan içeriye girmesine izin ver. Uzaklardan gelen bir kırlangıç sesi bir rüzgâr uğultusu. Eğer yeşermeye uygu

Kocasını Gönlünü Kıran Ve İtaat Etmeyen Kadın

  Kocasını Gönlünü Kıran Ve İtaat Etmeyen Kadın   Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz bir Hadis'i Şerif de mealen buyuruyor: Dünyada bir kadın, kocasına eziyet ettiği vakit: O Kocasının cennetteki Hurisi, Allah Celle Celâlüh senin belanı versin! Benim efendime eziyet etme! Zira eziyet ettiğin o kocan, senin yanında misafirdir. Pek yakında senden ayrılacaktır... (Tirmizi) Sahabi kadınlardan biri, Peygamber Efendimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem yanına gelerek: Ey Allah’ın Rasulu Cihad ibadetini Allah, erkeklere farz kıldı. Cihad’a çıkıp öldürüldüklerinde Rab’leri katında diri olarak rızklandırılıyorlar, şehid oluyorlar. Peki ya biz kadınlar bu ecre nasıl nail olacağız? Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına şöyle yanıt verdi:   “Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna erkeklerin cihad sevabına denktir. Ne yazık ki sizden çok azı bunu yapar…” Görüldüğü üzer

Buyur Gönül Haneme…

Resim
Buyur Gönül Haneme İçimde duygular kördüğüm oldu, Çözeceksen buyur gönül haneme… Ne yazacak şiir ne de söz kaldı, Sezeceksen buyur gönül haneme… Bin bir kaygı ile korkular saçtım, Kendimi görünce kendimden kaçtım! Halimin resminden bir sergi açtım, Gezeceksen buyur gönül haneme… Çıkarıp bedeni can yeleğinden, Kurtularak nefsin her dileğinden, Topyekûn hayatı aşk eleğinden, Süzeceksen buyur gönül haneme… Uzanır sonsuza aşkın yolu bir, Baki olmak için bir gönüle gir… Bu yolda ne varsa gurura dair Ezeceksen buyur gönül haneme… Uğur Işılak

İşlerin Kolaylaşması ve Gönül Huzuru İçin Dua

İşlerin Kolaylaşması ve Gönül Huzuru İçin Dua رَبِّ اشْرَحْ ل۪ي صَدْر۪يۙ ﴿٢٥﴾ وَيَسِّرْ ل۪ٓي اَمْر۪يۙ ﴿٢٦﴾ وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَان۪يۙ ﴿٢٧﴾ يَفْقَهُوا قَوْل۪يۖ ﴿٢٨﴾ Okunuşu: Rabbişrahli sadri ve yessirli emri. Vahlul ukdeten min lisani yefkahu kavli Anlamı: Ey Rabbim! Kalbime genişlik ver! İşimi bana kolaylaştır! Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni! Kaynak: Taha Suresi: 25, 26, 27, 28

Gamlanma Gönül

Gamlanma Gönül Kemler iyi göremez, Gamlanma gönül gamlanma! Bin kaygı bir borç ödemez, Gamlanma gönül gamlanma! Koyun meler kuzu meler, Sular hendeğinde dolar, Ağlayanlar bir gün güler, Gamlanma gönül gamlanma! Yiğit yiğidin yoldaşı, At yiğidin öz kardaşı, Sağlık her şeyin başı, Gamlanma gönül gamlanma! Naçar Karacoğlan naçar, Pençe urup göğsün açar, Kara gündür gelir geçer, Gamlanma gönül gamlanma! Karacaoğlan

Dervişin Gönlü Çatal Olmamalı

Dervişin Gönlü Çatal Olmamalı Yaycı Mustafa Dede isminde birisi, Şeyh Ünsî Hasan Efendinin sohbetlerine gelir giderdi. Nerede bir şeyh görse gider onunla görüşür, ona hizmet eder, ona meyl ve sevgi beslerdi. Bir gün onu Ünsî Efendiye methettiler. O ise, onun bu hâlini beğenmezdi. Yaycı Mustafa Efendi, birçok kimse peşinde koşmuş ama teslim olmamıştı. Bir gün Ünsî Efendi sohbetinde; "Dervişin gönlü çatal olmamalıdır. Zîrâ gönülde ikilik, şirktir. Dervişin hocasına sevgisi sağlam olmalı. Şöyle ki: Bütün âlem şeyh ve mürşid dolsa, Allah’ü Teâlâ’nın feyzi bana ancak hocamdan gelir demelidir. O kişi mahrum kalmaz. Lâkin onun şeyhim dediği İslâmiyet tam mâniasıyla uymalıdır. Yoksa nefs ve şeytana tâbi şeyh sûretindeki kimseler şeyh olamazlar." buyurdu. Sohbetini dinleyenler bu sözlerin niçin, neden söylendiğini önce anlayamadılar. Yine bir gün Ünsî hazretleri; "Yaycı bu senin zannettiğin şey âdetullaha aykırıdır, olmaz. İmkânı dahi yoktur. Böyle bir mürşide k

El Kârda, Gönül Yârda…

El Kârda, Gönül Yârda… Nakşibendiyye yolu büyüklerinden, Şah-ı Baheddin Nakşibendi Hazretlerinin Halifesi Muhammed Parisa Hazretleri, Müridanıyla Hacca gitmişler… Resülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i ziyaret amacıyla Medine-i Münevvereye vardıklarında çarşıda gözleri bir gence ilişir. Ticaret yapmakta ve bir hayli altın kazanmaktaymış. Birde kalbine nazar edelim demişler. Gencin kalbi Allah’ı zikir halinde “— Allah! Allah!” , dediğini mana gözüyle gören, Muhammed Parisa Hazretleri, İhvan-ı Kiram’a dönerek; “ — El Kârda, Gönül Yârda” buyururlar. Mekke-i Mükerreme’ye geçilmiş. Kâbe ziyareti sırasında, Kâbe örtüsüne yapışmış Piri Fani ihtiyar ağlamaktaydı. “— Keşke ben de böyle ağlayarak Hakk’a ilticâ edebilsem.” der ve adamın hâline gıpta eder. Kalplerinde nazar ettiklerinde Allah’tan dünya nimetlerini talep ettiğini görmüşler. Meğerse ihtiyar kişi Allah’tan dünyalık istemekteymiş. Muhammed Parisa Hazretleri yine müridana döner.             

Aldanma Gönül

Aldanma Gönül Yalan söz moda oldu, şimdi bozuldu mertlik, Modaya uymak için, yolundan sapma gönül, Döner isen sözünden, buna denir namertlik, Söz verince bir yere, her yere bakma gönül! İşler iyi giderse, benim sayemde demek, Hata olduğu zaman, başkasına yüklemek, Kul hakkına girmektir, bu günahı bilmemek, İşlerinde kendini, hatasız sanma gönül! Hesaba çek kendini, gör halini şu anda Herkesle iyi geçin, sıkıntı var her yanda, Suçsuz insan arama, az bulunur cihanda, Fitne fesat zamanı kimseye kızma gönül! İman saklandı kaldı, küfr sel gibi akıyor, Edep nerede kaldı, nefs azdıkça azıyor, Alametlerin hepsi, ilmihalde yazıyor, Sen nasihatlere uy, sakın aldanma gönül! Aldanma deli gönül, dünyanın elemine, Dileğim var elbette, büyükler keremine, Gitmeyi arzularım, hakikat âlemine Durma sanal âlemde, geride kalma gönül! Mahmut Sağırlı

Kâbe Mekke Kâbe Gönül

Resim
Kâbe Mekke Kâbe Gönül Kâbe Mekke Kâbe gönül, Ziyareti büyük ödül… Ziyaret et gönülleri, Kâbe Mekke Kâbe gönül… Tavaf eylersin dünyayı, Gör hakikati hülyayı, Kâbe gönüller sultanı, Kâbe Mekke Kâbe gönül… Hiç bir gönlü kırma sakın, Yaşayana ölüm yakın, Bir gönül al akın akın, Kâbe Mekke Kâbe gönül… Yaşayan kul öldü gitti, Bu âlemi döndü gitti, Dünya döner, gönül dönmez, Kâbe Mekke Kâbe gönül… Biri beşi bilmek gerek, Bilenlerdir haklı yürek, Kâbe’yede yüzüm sürek, Kâbe Mekke Kâbe gönül… (Alıntı)

Gönül Hun Oldu Şevkinden

Gönül Hun Oldu Şevkinden Gönül hun oldu şevkinden boyandım Ya Rasûlallah, Nasıl bilmem bu nîrana dayandım Ya Rasûlallah, Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasûlallah, Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen Habîb-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa’sın sen Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Gül açmaz çağlayan akmaz, İlâhi nurun olmazsa Söner âlem, nefes kalmaz, felek manzûrun olmazsa Firak ağlar, visal ağlar, ezel mestûrun olmazsa Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Erir canlar o gül bûy’i revan bahşın hevasından Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasûlallah! Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam Cemal

Misafirsin Bu Hanede Ey Gönül!

Misafirsin  Bu Hanede  Ey Gönül! Salih Zeki Meriç Gelin gönül sözümüze, bir Gönül Sultanı’nın gönülleri dirilten sözleriyle başlayalım. Gönlümüze bir şey gelmeden, içimizden en temiz duygularla bir gönül derdiyle yanalım. Kendi gönlümüzden şikâyetimizi, gönül ehli olanlarla paylaşalım… Gönlümüzce. Hazreti Mevlâna gönül diliyle, çoraklaşan gönüllere şöyle sesleniyor: Misafirsin bu hânede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül, Hâne sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle, ne de üzül… Ey Gönül, misafirsin şu dünyada. Nereden geldin, nereye gidiyorsun? Bu soru seni sarsmıyor mu? Bir daha soralım;  “Nereye gidiyorsun?” Eğer sen nereden geldiğini biliyorsan, nereye gideceğini de bilirsin. Herkes bir yol çizer kendine. Bir ize takılır. Koşar beyhude ve biçare. Sen şu âlemde misafirsin. Bir misafir gibi bak etrafına. Bir misafir gibi tat sana sunulan ikramlardan. Bir yolcu gibi hazır ol sefere. Seferin uzun, menzilin uzak. Arkanda bıraktıkların sen yo

Dertliyken Yapılan Dua Gönülden Kopar

Dertliyken Yapılan Dua Gönülden Kopar Birisi her gece kalkıp Allah'ı anıyor, O'na dua ediyordu. Şeytan ona dedi: - Ey devamlı Allah'ı anan kişi! Bütün gece Allah deyip çağırmana, yakarman karşılık seni buyur eden var mı ki? Sana bir tek cevap bile gelmedi, daha ne zamana kadar böyle yakarıp dua edeceksin? Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve hüzün içinde uyudu. Rüyasında ona şöyle dendi: - Kendine gel uyan! Niye duayı, zikri bıraktın? Neden usandın? Adam: - Buyur diye bir cevap gelmiyor ki... Artık kapıdan kovulmaktan korkuyorum, dedi. Bunun üzerine dendi ki ona: - Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir. Senin yalvarışın, Allah'ın senin ruhuna haber uçurmasındandır. Senin çabaların, çareler araman, Allah'ın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir. Senin korkun, sevgin, ümidin, Allah'ın lütuf kemendidir. Senin her Yarabbi demenin altında, Allah'ın buyur demesi vardır... Gafilin, ca