Misafirsin Bu Hanede Ey Gönül!

Misafirsin Bu Hanede Ey Gönül!
Salih Zeki Meriç

Gelin gönül sözümüze, bir Gönül Sultanı’nın gönülleri dirilten sözleriyle başlayalım. Gönlümüze bir şey gelmeden, içimizden en temiz duygularla bir gönül derdiyle yanalım. Kendi gönlümüzden şikâyetimizi, gönül ehli olanlarla paylaşalım… Gönlümüzce.

Hazreti Mevlâna gönül diliyle, çoraklaşan gönüllere şöyle sesleniyor:

Misafirsin bu hânede ey gönül,
Umduğunla değil bulduğunla gül,
Hâne sahibi ne derse o olur,
Ne kimseye sitem eyle, ne de üzül…

Ey Gönül, misafirsin şu dünyada. Nereden geldin, nereye gidiyorsun?
Bu soru seni sarsmıyor mu? Bir daha soralım; 
“Nereye gidiyorsun?”

Eğer sen nereden geldiğini biliyorsan, nereye gideceğini de bilirsin. Herkes bir yol çizer kendine. Bir ize takılır. Koşar beyhude ve biçare. Sen şu âlemde misafirsin. Bir misafir gibi bak etrafına. Bir misafir gibi tat sana sunulan ikramlardan. Bir yolcu gibi hazır ol sefere. Seferin uzun, menzilin uzak. Arkanda bıraktıkların sen yoksun diye ah etmiyorlar. O yüzden bu seferde arkana bakma. Varacağın menzile ne götürüyorsun? Heybende ne var, onun derdine düş. İçindeki duvarları yık, perdeleri kaldır, bir yolcunun bağlandığı kadar bağlan dünyaya. Bil ki, bu dünya kâğıttan sarayların geçici lezzetleri ile doludur. Vuslatını bir misafir gibi tamamla.

Bu hâne ne misafirler gördü! Hepsi geldiler ve gittiler. Hepsi faniydiler. Sen de fanisin ey gönül. Senin de günlerin sayılı. Öyle bir haneye gideceksin ki, ebediyet şerbetini içecek, gerçek Bâki olana kavuşacaksın. Bu âlem senin yerin değil. Sen gözlerini ufuktan yana çevir. Bak sonsuzluk güneşi doğmak üzere. Âlem-i dünyadan, âlem-i ukbaya kanatlan ey gönül.

Ey Gönül, başkalarından ne beklersin? Ne verebilirler sana acıdan ve kederden başka? Sen, senin payına düşen takdir çilesini çekmekle yükümlüsün. Senin hesabına düşen nimetlerin hesabını verebilecek misin ki, başkalarına umut bağlıyorsun? Dualarına karşılık veren Rabbinden başka kimseye umut bağlama!

Kim senin acılarını dindirebilir? Kim sana saadet verebilir ebedi âleminin kurtuluşu için O’ndan başka. Sen ne beklersen Allah’tan bekle. Ona yönel, O’na sığın, O’nu iste. Zira dünya ve içindekilerin sana sunduğu pırlanta ile süslenmiş zehir dolu bir kâseden başka bir şey değildir.

Şükür en büyük sermayen, hamd, sığındığın liman olsun. Kimileri dünyanın bin bir türlü gösterişli sefasında olurken, senin heybende sonsuzluğa hevesli dertlerin, çilelerin olsun.

Ey gönül, istediğin kadar telaşa kapıl. İstediğin kadar çırpın, didin. Sen, senin hakkında yazılanın bir harfini değiştirebilir misin? Misafir olduğunu unutma. Hane sahibi ne takdir etmişse o olur. Tedbirinle teslim ol. Tedbirin teslimiyetinin önüne geçmesin. Her tedbiri al ama takdiri ve tevekkülü sahibine bırak. Hazreti İbrahim gibi, ‘‘Ben âlemlerin Rabbine teslim oldum’’de ve kurtul. ‘‘Senden gelen bana hoştur. Ne gelirse senden gelsin. Dert te gelse, sevinç te gelse hepsi başımın üstüne.’’de. De ki, sana merhamet yağmurları insin, teslimiyetini yeşertsin.

Ey gönül, sana bakanlar ferahlık bulsunlar yüreklerinde. Saf gönüllerin aynası ol. Sana gelenler sonsuz bir deryadaymış gibi olsunlar. Kimseye yüzünü asma. Kimseden incinme. Kimseye sitem etme. Sen kimsin ki sitemi diline getiriyorsun! Sana bu kadar nimet veren, senin işlediğin isyanlar karşısında bir defa bile sitem etti mi? Senin bunca gafletin karşısında sana mağfiret kapılarını kapadı mı? Hep tövbe kapılarını açık tutmadı mı?

Ey gönül! Siteme hakkın yok. Üzülmeye de. Sitem gönlü kuruların işidir. Mümin gönül daima hamd halinde olmalı. Her dem yüreği şükran hisleri ile dolmalı. Gönüllerin iksiri, kendinden başka yüreklerin kurtuluşu için yanmadadır.

Yan ey gönül yan! Yanda uykudan uyan. Elbet vardır seni bir duyan, Ahını işitip, halini anlayan.

Ey gönül, yan gayri, Nar-ı aşka dayan gayri. Hem öyle bir yan ki nefesin katılaşmış yürekleri eritsin. Ayrılığa dert deyip üzülme, sebepsiz isyan edip küsme. Gayri hüzün dediğin gönle ilaçtır, Gönül aşka giden yolda derde muhtaçtır. Benliğinden sıyrıl artık.


Ey Gönül, kırılma, darılma, incitme, incinme. Sana gelenlerin sonsuz deryası ol! Muhabbetinle çağlayan ol! Sen içine sığdırdığın dünya kadar olursun. Küçük hayallerin, beyhude heveslerin ardından koşarsan onlar seni yücelere değil, aşağılara çeker. Sen de süfli hislerle beraber yok olup gidersin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis