Kayıtlar

biz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Biz, Sana Muhtâcız!

Biz, Sana Muhtâcız! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kullarım Sana Ben’i sorduklarında, (bilsinler ki) Ben onlara çok yakınım. Bana duâ edenlerin duâlarını kabûl ederim…” (Bakara, 186) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl, secde hâlidir. İşte bu sebeple secdede çok duâ etmeye bakın!” (Müslim, Salât, 215) Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem namazdan sonra salât ü selâm getirmeden duâ eden bir adam gördü. Bunun üzerine: “–Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve bütün ümmetine şu tembihte bulundu: “–Biriniz duâ edeceği zaman önce Allâh Teâlâ’ya hamd ü senâ etsin, sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.” (Tirmizî, Deavât, 64/3477)       Fahr-i Kâinât Efendimiz, bir mü’minin din kardeşine gerek huzûrunda gerekse gıyâbında duâ etmesini tavsiye etmiştir. Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Kayyûm: Zeval bulmayan dâim, kâinatın yö

Rabbim! Sen Bizi Affet!

Rabbim! Sen Bizi Affet! (Sonuna kadar okuyun, paylaşın! Ağlayacaksınız!) “Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, Anla ki Allah' tan başkası ile yok yakınlık!” ********************************************************* " Çevremdeki insanlar, yaptığım zulümden dolayı benden uzaktılar... " "Günlerden bir gün evlenmeyi arzuladım ve bir çocuk sahibi olmayı da murat ettim... Evlendim, bir çocuğum oldu... Adını Fatma koydum... Peygamberim Hz. Muhammedin kızı gibi olsun diye. İsmen ve ahlâken ona benzesin diyerek... Onu çok sevdim... Ve Fatma büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Kalbimdeki isyan da azaldı onunla... Elimde içki kadehini içme isteğiyle doldurmuştum Fatma onu devirdi... daha iki yaşında bile değildi... Sanki ona bunu yaptıran Allah'tı! O büyüdükçe kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Allah'a yaklaştığım her bir adımda içinde olduğum isyanlardan uzaklaştım biraz biraz... Ta ki Fatma 3 yaşına basana kadar... 3 yaşını bi

Biz İnsanların Günahlarını Ve Kusurlarını Görmeyiz

Biz İnsanların Günahlarını Ve Kusurlarını Görmeyiz Bir adamın yolu, günün birinde bir dergâha düşer. Bir Mevlevi ile bir Bektaşi’nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Mevlevi’nin giydiği kıyafetin kolunun geniş ve uzun olduğunu, hatta ellerini bile örttüğünü fark eder. Bektaşi’nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır; kolları kısa ve daracıktır; bilekleri dahi açıktadır. Sebebini öğrenmek ister. Önce Mevlevi’ye sorar: - Neden kıyafetinizin kolları bu kadar uzun? - Özel bir sebebi var elbette. Biz, insanların günahlarını, ayıp ve kusurlarını örteriz. Giyim kuşamımıza da bu anlayışımızı yansıtıyoruz. Adam Bektaşi’ye döner ve merakını gidermesini ister: - Peki, sizin elbisenizin kolları neden bu kadar dar ve kısa? Siz insanların günahlarını ve ayıplarını örtmez misiniz? - Biz mi… Biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz. Hadis-i Şerif’te buyruldu ki:   “Başkasının ayıplarını söyleyeceğin zaman kendi ayıplarını hatırla.” (Hadîs-i Şe

Dünyanın En Hızlı İnsanı

Dünyanın En Hızlı İnsanı ABD’nin Kansas eyâletinin Elkhart kentinde, çok yoksul bir âîlenin çocukları olan iki kardeş, bir okulda çalışıyorlardı. Her sabah sınıflardaki sobaları yakmak, onların görevi idi… Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular. Kardeşlerden biri, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki, eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü, diğerinin de bacakları fecî şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı. Yaralanan çocuğu tedavi eden doktorlar, çocuğun bacaklarını kesmekten başka çare olmadığını söylediler. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi. Şimdi ise diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti. Anne – baba, çocuğun bacaklarının kesilmesine razı olmadılar. Doktorlara, kesme işlemini ertelemesini ricâ ettiler. Doktorlar ise, çocuğun bacaklarının tamamen yandığını, kesilmezse çocuğun ölebileceğini söylüyor

Allah Bizlerden Bir Kul Olarak, Nasıl Bir İnsan Olmamızı İstiyor?

Allah Bizlerden Bir Kul Olarak, Nasıl Bir İnsan Olmamızı İstiyor? Gelin bu konuyu birlikte, Kur’an-ı Kerim’den araştırmaya, anlamaya çalışalım. Bakın Allah bizleri, ne için yaratmış. Mülk 2: O, HANGİNİZİN DAHA GÜZEL İŞ YAPACAĞINIZI DENEMEK İÇİN ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır. ( Elmalı meali) Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın bizleri yaratmasındaki asıl amacı, hangimizin bu dünyada güzel işler yapacağı, insanlara faydalı olup, güzel davranışlarda bulunup bulunmayacağını görebilmek için yarattığını söylüyor. Bunu başka bir ayetinde de açıklıyor ve sizleri, bu konuda imtihan ediyorum, hiç biriniz bu dünyadan, imtihan olmadan gitmeyeceksiniz diyor. Ankebut 2: İnsanlar, “İnandık” demekle İMTİHAN EDİLMEDEN BIRAKILACAKLARINI MI ZANNEDERLER. (Diyanet meali) Yani bu dünyada Allah ın katında, onun sevgili kulu olmak istiyorsak, önce iyi, güzel ameller, davranışlar sergilemeliyiz ki, Allah ın huzurunda yüzleri gülen kullarından olalım. Dikkat ederseniz

Biz misafiriz!

Biz misafiriz! Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bu dünya imtihan yeridir. Gelip geçicidir. Tohum ekme yeridir. Hasat biçilmesi ahirettedir. Onun için (Dünya ahiretin tarlasıdır) buyuruluyor. Bu dünyada devamlı huzur, rahat arayan ahmaktır. Bu dünyada, Cenab-ı Hakkın ahirette vaad ettiklerini arayanlar, Allahü teâlânın Cennette vereceklerini isteyenler yanılırlar; çünkü Peygamber efendimiz, (Dünya, müminin zindanı, kâfirin Cennetidir) buyuruyor. Müminin zindanı demek, müminler dünyada sıkıntı çekecek demektir; çünkü hapishanede olan sıkıntı çeker. Sabredeceğiz, şükredeceğiz. Rabbimizin bizi af ve mağfiret edeceğini; merhametiyle, lütfu ile bize Cennetini ihsan edeceğini ümit ediyoruz, onu istiyoruz. Vereceğine de inanıyoruz, zerre kadar şüphemiz yoktur; çünkü Cenab-ı Hak, (Kulum beni nasıl zannederse, onu öyle karşılarım) buyuruyor. Cenneti istemeyenler, alay edenler de var. Onlar da öyle istiyor. Allahü teâlâ, istemeyene Cenneti verir mi? Her işimiz, her yaptığımız, h

O Kadın 30 Yıldır Bizdedir Tek Gözlü Olduğunu Bilmiyorum

O Kadın 30 Yıldır Bizdedir Tek Gözlü Olduğunu Bilmiyorum Yine Şeyh Ebû Abdullah Hazretlerinin evlerinde tek gözlü bir kadın, 30 yıl hizmet ve ibadet etmiş, bir gün Hz. Şeyhin huzurunda, o kadının sözü geçer. Şöyle saliha, böyle zahide diye vasfederler. Hz. Şeyh; “Söylediğiniz kadın nerededir?” diye sorar. Onlar da: - Efendim, sizin evinizde olan tek gözlü kadından bahsediyoruz, derler. Bunun üzerine Hz. Şeyh yemin ederek: - 30 senedir o kadın bizdedir. Bir gözlü olduğuna vakıf değilim, buyurur. Demek ki, onda şevk ve muhabbet-i ilâhî o derece imiş ki, başka hiçbir eşyayı görmüyor. (Alıntı)

Allah Bizi Görüyor

Allah Bizi Görüyor                         Bir gece vaktiydi. Hazret-i Ömer Radıyallahü Anh, her zaman olduğu gibi Medine sokaklarını gezmekteydi ki, ansızın durakladı. Önünden geçmekte olduğu evden dışarıya kadar taşan, bir ana ile kızının tartışması dikkatini çekti. Ana, kızına: “–Kızım, yarın satacağımız süte biraz su karıştır!” demekteydi. Kız ise: ”–Anacağım, halife süte su karıştırılmasını yasak etmedi mi?” dedi Ana, kızının sözlerine sert çıkarak: “–Kızım, gecenin bu saatinde halifenin süte su kattığımızdan nereden haberi olacak?” Dedi. Ancak kalbi Allah sevgisi ile dolu olan genç kız, anasının süte su katma hilesini kabullenmedi: “–Anacağım! Halife görmüyor diyelim, Allah da mı görmüyor? Bu hileyi insanlardan gizlemek kolay, ama her şeyi görüp bilen Allah’tan gizlemek mümkün mü?” dedi. Bu tartışmayı duyan Hz. Ömer, kızın Allah’a olan sevgisinden çok etkilendi. Daha sonra Onu oğlu Asım ile evlendirdi. Adaletiyle meşhur Ömer Bin Abdülaziz, işte bu kalbi

Biz Onları Senden Alınca İlimsiz Kalıyorsun

Biz Onları Senden Alınca İlimsiz Kalıyorsun Îmâmı Gazâlî, çocukluğunda fıkıhtan bir miktarını kendi memleketinde okudu. Sonra Cürcan'a gitti, İmâm Ebû Nasr İsmâilî'den bir müddet ders aldı. Üç sene sonra Tûs'a döndü. Cürcan'dan Tûs'a dönerken başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır: “Bir grup yol kesici karşımıza çıktı. Yanımızda olan her şeyimi alıp gittiler. Benim ders notlarımı da aldılar. Arkalarından gidip kendilerine yalvardım. -Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin dedim. Reîsleri, -“Onlar nedir? Nasıl şeylerdir?” diye sorunca, -“Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim, gurbetlere gittim. Filân yerdeki birkaç tomar kâğıtlardır” dedim. Eşkiyaların reîsi güldü: -“Sen onları bildiğini nasıl iddia ediyorsun, biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsun” dedi ve onları bana geri verdi. Sonra düşündüm, Allahü teâlâ yol kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti dedim. Tûs'a gelince üç yıl bütün gayretimle çalışarak, Cür

Bu Hikâyedeki Adam Biz Olabiliriz

Bu Hikâyedeki Adam Biz Olabiliriz Bugün ALLAH İçin Ne Yaptın             Bir zamanlar bir adam yaşarmış. Bu adam bir olay neticesinde hayatını kaybeder ve karşısında sorgu sual meleklerini görür...             -Seni, demişler bugünden sınava tutalım ilk olarak kolay bir soru soralım... Adam sevinmiş ve hemen kabul etmiş...             Melekler sormuş bugün Allah için ne yaptın?             Adam soruyu gülüp tebessüm ederek başlamış anlatmaya; Bugün tüm namazlarımı kıldım, ayrıca nafile namazlarda kıldım, ramazan ayı olduğu için orucumu tuttum ve Allah dua ettim der...             Bu sefer melek tebessümle başlamış konuşmaya, sen beş vakit namazı görevin olduğu için kıldın, Fazladan kıldığını ise cehennem korkusundan kıldın, orucunu cennetteki rahatlık için tuttun, duayı da isteklerin olduğu için ettin...             Melek tekrar sormuş bugün Allah için ne yaptın?             Adam yarı yıkılmış halde; bugün sadakamı ve zekâtımı verdim, helalım olmayanı alm

Biz Evdeki Canavarın Yükünü, Aslan da Bizim Yükümüzü Çeker

Biz Evdeki Canavarın Yükünü Çekersek, Aslan da Bizim Yükümüzü Çeker Nakledilir ki Ebû Ali b. Sina, Şeyh Ebü'l-Hasan el-Harakânî'nin şöhretini duyunca onu görmek ve ziyaret etmek için yola koyuldu. Günler geceler boyu yürüyerek, dağları aştı, ovaları geçti, nihayet şeyhin bulunduğu Harakân şehrine vararak evini sordu. Evi bulunca saygıyla kapıyı çaldı. Şeyhin karısı kapıdan başını çıkararak; "Ne istiyorsun?" dedi. Ebû Ali b. Sina, "O Allah dostu insanı ziyaret için gelmiştim" diye cevap verdi. Bunu duyan kadın kahkahalarla güldü; "Şu koca sakalına bak, hiç düşünmeden yaptığın işe katlandığın bunca zahmete bak. Be adam senin başka işin gücün yok muydu da yollara düşüp bunca zamanını beyhude yere harcadın. Bir ahmağı görmek için bu kadar zahmete değer mi? O sahtekâr ve zındığı ne yapacaksın?" diye Şeyh hakkında daha nice kötü sözler söyledi ve hakaretler etti. Şeyhi üzen pek çok laf eden hanımı, şeyhi inkâr eden ahlâksız bir kadındı.

Biz Seni Uyanık Bilirdik

Biz Seni Uyanık Bilirdik İstanbul’da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. Yaşlı kadın: Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni: -Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da evinin soyulduğunu duymadın? deyince, yaşlı kadın: Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak: -Haklısınız diyerek, kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder.

Gölgesi ağaca dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü Teâlâ’yı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Affet Bizi Yüce Rahman

  Affet Bizi Yüce Rahman   Biz aciziz sen Kadir’sin, Affet bizi yüce Rahman! Biz mücrimiz sen Gaffar’sın, Affet bizi yüce Rahman!   Dünya döner duymuyoruz. Gelen gider görmüyoruz, Sıra kimde bilmiyoruz. Affet bizi yüce Rahman!   Gafletten hiç uyanmadık, Gerçek kulluk yapamadık, Nefsimizden kopamadık, Affet bizi yüce Rahman!   Yardım eyle uyanalım, Kur’an ile boyanalım, Sünnet ile donanalım, Affet bizi yüce Rahman!   Henüz fırsat elde iken, Sayılı gün bitmemişken, Can boğaza gelmemişken, Affet bizi yüce Rahman!   Kâmil iman nasip eyle! Masivadan azad eyle! Cennetine vasıl eyle! Affet bizi yüce Rahman!   Yaşar AKKAŞ 08 Aralık 2010