Rabbim! Sen Bizi Affet!
Rabbim! Sen Bizi Affet!
(Sonuna kadar okuyun,
paylaşın! Ağlayacaksınız!)
“Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık,
Anla ki Allah' tan başkası ile yok yakınlık!”
*********************************************************
"Çevremdeki
insanlar, yaptığım zulümden dolayı benden uzaktılar..."
"Günlerden bir gün evlenmeyi
arzuladım ve bir çocuk sahibi olmayı da murat ettim... Evlendim, bir çocuğum
oldu... Adını Fatma koydum... Peygamberim Hz. Muhammedin kızı gibi olsun diye. İsmen
ve ahlâken ona benzesin diyerek... Onu çok sevdim... Ve Fatma büyüdükçe
kalbimdeki iman da onunla büyüdü... Kalbimdeki isyan da azaldı onunla...
Elimde içki kadehini içme isteğiyle doldurmuştum Fatma onu
devirdi... daha iki yaşında bile değildi...
Sanki ona bunu yaptıran Allah'tı! O büyüdükçe kalbimdeki
iman da onunla büyüdü... Allah'a yaklaştığım her bir adımda içinde olduğum
isyanlardan uzaklaştım biraz biraz...
Ta ki Fatma 3 yaşına basana kadar... 3 yaşını bitirdiğinde
Fatma öldü!
Kızım Fatma ölünce durumum vaziyetim eskisinden daha da
kötü oldu... Çevremdeki Müslümanlar’da olan ve beni bu büyük üzüntüye karşı
dayanmamı sağlıyacak sabrım da yoktu... Herşey çok kötüye gidiyor... Şeytan
durmadan benimle oynuyordu... Ta ki o gün geldi ve şeytan bana dedi ki:
"Bugün öyle bir sarhoş olacaksın
ki daha önce hiç böyle sarhoş olmadın! "
Ve ben o gece içmeye ve sarhoş olmaya azmetmiştim... Gece
boyu içtim... içtim... içtimm! Öyle bir duruma gelmiştim ki rüyalar beni
birbirine atıyordu... Ta ki o rüyayı görene kadar:
Rüyamda kıyamet günündeydim! Güneş kararmış, denizler ateşe
çevrilmiş, depremler oluyordu durmadan...
İnsanların hepsi kıyamet günündeydi... İnsanlar zümre
zümre... grup gruptu... ve ben o insanların arasındaydım...
Sesler duyuyordum birisi sesleniyordu:
“Ey Filan oğlu filan! Cabbar'a hesap
vermeye haydi!”
Diyordu...
Ve o çağrılan insanın yüzünün rengi simsiyah olmuştu
duyduğu o korkudan... Birçok insan çağrıldı... Ta ki kendi ismimi duyana kadar...
Ses beni çağırıyordu... “Haydi!
Cabbar'a hesap vermeye!” Diyordu...
O an çevremdeki o insan kalabalığından kimse kalmamıştı...
Kıyamet günü... Mahşer yeri bomboştu...
Sonra bir anda karşımda bir fare gördüm çok büyüktü dev
gibiydi, çok vahşi ve çok saldırgandı. Çok güçlüydü... Ağzı açık bana doğru
koşuyordu... Ben de duyduğum korku ve dehşetten dolayı ondan kaçmaya başlamıştım...
Kaçarken bir anda karşımda oldukça yaşlı ve zayıf bir adam
gördüm ve ona seslendim:
-AHH! Beni bu dev fareden kurtar!
Bana dedi ki: Oğlum Ben çok zayıfım seni ondan kurtaracak
gücüm yok. Ama şu yönde koş eminim kurtulabilirsin...
Ben onun dediği yöne doğru koşmaya başladım... Dev fare
hala arkamdaydı beni kovalıyordu... Ve karşıma cehennemin ateşi çıktı... Yüzümde
hissediyordum o dehşetli sıcaklığı! Fareyle cehennem arasında sıkışmıştım...
Ve kendi kendime dedim ki o an... Ben bu fareden ateşe
düşmek için mi kaçıyorum!
Ve koşa koşa bana bu yolu tarif eden o zayıf adama doğru
koşmaya başladım... Fare de peşimdeydi gittikçe yaklaşıyordu bana, çok
korkuyordum! Adamın yanına geri geldim ve ona dedim ki:
-Allah aşkına beni bu fareden kurtar yalvarırımm!
Ve yaşlı adam benim halime ağlıyordu...
Bana dedi ki:
Beni görüyorsun ben çok zayıfım güçsüzüm benim seni
kurtaracak halim yok... Ama bu sefer şu yönde koş! Bu sefer inşAllah kurtuluşa
ereceksin….
Adamın dediği yönde koştum deli gibi... Fare hala
kovalıyordu bir adım arkamdan koşuyordu... Beni ısıracaktı az kalmıştı…Ta ki
karşımda o dağı görene kadar…O dağın üstünde bir sürü bebek vardı... Ve o dağın
üzerinde bulunan çocukların hepsi ağlıyorlardı... Hepsi de aynı şeyi söyleyerek
ağlıyor haykırıyorlardı...
Diyorlardı ki:
-Ey Fatmaa! Babana bak! Babana Bakkk!
Malik ibnu Dînar dedi ki:
O an o çocuğun kızım Fatma olduğunu anlamıştım...
Ve o an 3 yaşında onu dünya zindanından Cennete alan
Rabbim beni sevindirmişti... Çok sevinmiştim... Beni bu dehşetli korkudan (fareden)
kurtarıp Cennete sokacaktı…
Kızım beni sağ eliyle tuttu ve kurtardı…Ve sol eliyle
fareyi itti... Ben o an korkudan ölü gibiydim...
Sonra tıpkı dünyadayken olduğu gibi onu kucağıma oturttum!
Bana:
"Ey Babacığım!" Deyip şu ayeti okudu:
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَن
تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ
Meali: “İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan
dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?”
Ona dedim ki: "Kızım! Bu fare neydi bana anlat!"
Dedi ki: "O fare senin dünyada iken işlediğin kötü
amellerindi... Onu sen besledin büyüttün ve onun seni yiyebilecek büyüklüğe sen
ulaştırdın!"
"Ey Babacığım! Sen bilmiyormusun ki dünyada işlenen ameller,
Ahirette kıyamet gününde mücessem, cisimleşerek karşımıza çıkar!"
Ona dedim ki: "Peki o zayıf adam, da kimdi?"
Dedi ki:
"O yaşlı ve zayıf adam senin dünyada işlediğin güzel
amellerindi... Sen onu böyle zayıf, böyle güçsüz, böyle çaresiz bıraktın... Onu
kendi haline ağlattın... ! Seni kurtarmasına izin veremeyecek duruma sen koydun!
"
Eğer ben doğmasaydım ve küçük yaşta günahsız olarak
ölmeseydim seni bu dehşetten kurtaracak başka birşeyin yoktu!
O an uykudan ağlaya ağlaya uyandım! Ağzımdan çıkan şu
kelimelerle: "Evet Allah'ım vakti geldi... Evet Allah'ım artık vakti
geldii!
Hemen gusul abdesti alıp giyinip camiye koştum sabah
namazına! Günahlarımdan arınmak kendime cennet yolunu çizmek... Tövbe etmek
Allah'a yalvarmak için…
Camiye girdiğim an imamın okuduğu o ayet! !
Rüyamda kızımın beni kurtardığında okuduğu ayetti!
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَن
تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ
Meali: “İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin
saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?”
İnsanlar arasında geceler boyu ağlamasıyla bilinirdi…
Ve derdi ki: "Allah'ım! Kimin cennete gireceğini, kimin
cehenneme gireceğini sadece sen bilirsin... Ben bunlardan hangisiyimm???
Allah'ım! Beni Cennet ehlinden eyle! Cehennem ehlinden eyleme!" Âmin!
Malik Bin Dinar büyük bir tövbe etti... Ve insanlar
arasında şöyle meşhur oldu:
Caminin kapısına giderdi ve insanlara seslenirdi... Derdi ki:
"Ey asi insanlar ey günahkar insanlar… Allah'ınıza dönün! Gafil
insanlar…. Allah'ınıza dönün!
Ey Allah'tan kaçan kullar... Allah'ınıza
dönün!"
Rabbiniz size gece gündüz sesleniyor! Sizi çağırıyorr!
"Bana bir karış yaklaşana ben
bir dirsek yaklaşırım... Bana bir dirsek yaklaşana ben bir kulaç yaklaşırım…Bana
yürüyene ben koşarım..."
لَا
إِلهَ إلَا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ.
“Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî
küntü minez-zâlimîn.” (tövbe duası)
Anlamı:“ Senden başka ilâh yoktur. Seni bütün
noksanlıklardan tenzih ederim, muhakkak ki ben zalimlerden oldum?.”
Peygamber Efendimiz, bir Hâdis-i Şerifinde söyle
buyuruyor:
"لأنْ
يَهْدِيَ اللَّهُ بِكَ رَجُلًا وَاحِدًا، خَيْرٌ لَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَمَا
فِيهَا"
"Bir insanın hidâyetine vesîle
olman, senin için dünyâdan ve içindeki her şeyden hayırlıdır!"
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder