Kayıtlar

İmam-ı Azam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İmam-ı Azam Rahimeullah Hazretlerinden Nasihatlar 2

İmam-ı Azam Rahimeullah Hazretlerinden Nasihatlar 2 • “Hayvânî zevklerine düşkün, nefsanî arzularına uyan kimseler ile beraber oturma. Yalnız dine davet yolunda böyleleri ile birlikte bulunmakta bir mahzûr yoktur. Oyun ve eğlence yerlerine ve sövülüp sayılan yerlere gitme. Ezan okununca hemen camiye gitmeye hazırlan ki başkaları senden önce davranmasın.” • “Çok gülme. Zira çok gülmek kalbini öldürür. Vakarlı bir şekilde yürü. Acele acele, salına salına yürüme. İşlerinde aceleci olma. Konuşurken yüksek konuşma, bağırıp çağırma. Dâima kendin için sükûn ve sükûtu seç.” • “İnsanlara hatalarında uyma. Dine uygun işlerinde tâbi ol. Fenâlığını bildiğin bir kimseyi o kötülüğü ile anma. Ondan fayda ve iyilik ara ve iyi hâli ile an. Meğer o kimsenin fena hâli din husûsunda ise o zaman bunu insanlara söyle de ona uymasınlar ve ondan sakınsınlar.” • “Seninle bir şey hakkında istişare etmek, danışmak isteyen kimseyi dinle. Seni Allah’ü Teâlâ’ya yaklaştıracağını bildiğin şeyleri ona söyle. B

İmam-ı Azam Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh'in Vasiyyeti

İmam-ı Azam Ebû Hanîfe Rahmetullahi Aleyh'in Vasiyyeti Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla İman; lisan ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mü'min olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. Eğer sadece tasdik îman olsaydı, bütün kitap ehlinin mü'min olması gerekirdi. Hâlbuki Allah; "Allah şahitlik eder ki, münafıklar yalancıdırlar." (elMünafikun, 1) ve "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar."(el-Bakara,146) buyurmaktadır. İman artmaz ve eksilmez. Çünkü, imanın artması ancak küfrün azalmasıyla; eksilmesi de küfrün artmasıyla tasavvur olunabilir. Bir şahsın aynı durumda mü'min ve kâfir olması nasıl mümkün olur? Mü'min gerçekten iman eden, kâfir de gerçekten inkâr eden kimsedir. İmanda şüphe olmaz. Zira Yüce Allah "Onlar gerçekten mü'minlerdir."(el-Enfal,4) ve "Onlar gerçekten kâfirlerdir."

İmam-ı Azam'ın Muazzam Cevabı!

İmam-ı Azam'ın Muazzam Cevabı! İmam-ı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh zamanında onu sevmeyen ve ona buğzeden muhaliflerinden bir tanesi, talebelerinin ve sevenlerinin huzurunda onu cevapsız bırakıp mahcup etmek için aldatıcı bir soru hazırladı. Ve büyük imamın bulunduğu meclise gelip bu aldatıcı ve karmaşık soruyu sordu. -Bir adam var ki onun kâmil bir Müslüman olduğuna herkes şehadet eder, fakat bazı sözleri var ki küfür kokuyor. Onun hakkındaki hükmünün ne olduğu öğrenmek istiyorum. Bu kimse şunları söylüyor: "Cenneti ümid etmiyorum, Cehennemden ve Allah'tan korkmuyorum. Ölü etini severek yerim. Rükûsuz ve secdesiz namaz kılarım. Hakka buğzeder, fitneyi severim. Yahudi ve Hıristiyanları da tasdik ederim. Görmeden şahitlik ederim." İşte böyle bu kimse hakkındaki hükmünüz nedir? İmamı Azam Ebu Hanife hazretleri bunu soran kimseye; "Peki, bu kimse hakkında senin bir fikrin var mı?" deyince, o; "Ben ne diyeyim, bun

İmam-ı Azam'dan oğluna 5 nasihat

İmam-ı Azam'dan oğluna 5 nasihat İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh’in, bu 5 nasihati 500 bin hadisten süzdüğü belirtiliyor. İmam-ı Azam hazretlerinden rivayet edilmiş bir evlada nasihat vardır ki, kendi ifadesiyle 500 bin hadisten süzülmüş...   Bugün onu okurlarımıza nakletmek görevimiz olsun diye düşündük. İmam-ı Azam Ebû Hanife Rahmetullahi Aleyh oğluna şu nasihatte bulunuyor: “Ey oğlum; 500 bin hadis arasından seçtiğim şu 5 hadise uy. ·      Amel ancak niyetledir. Ve bir kişiye ancak niyet ettiği vardır. ·      Kişinin malayaniyi (manasız boş söz) terk etmesi İslâmiyet’inin güzelliğindendir. ·      Kendi nefsiniz için istediğiniz ve sevdiğiniz şeyi, din kardeşiniz için de istemedikçe hiç biriniz tam iman etmiş sayılmazsınız. ·      Şüphesiz helâl belli, haram da bellidir. Allah güzeldir, ancak güzel şeyleri kabul eder. ·      Müslüman, Müslümanlara eliyle ve diliyle zarar vermeyen kimsedir. Sen, Allah’ın azabından kork ve rahmetini um; havf ile reca (ümit ve

İmam-ı Azam Rahmetullahi, Aleyh ‘in Vasiyeti

İmam-ı Azam Rahmetullahi, Aleyh ‘in Vasiyeti 01-     Halkı, Hak yola getiresin! 02-   Yürürken vakarlı olasın. 03-   Her işinde acele etmeyip, teenni edesin. 04-   Arkadan seslenene cevap vermeyesin. Zira hayvanlar ardından çağrılır. Onu kendine layık görmeyesin. 05-   Konuşunca, çok yüksek seslenmeyesin. Muhatabın işiteceği kadar ve ağır söyleyesin. 06-   Kendin için susmayı ve az hareketi âdet edesin. Böylece sabır ve sebatını herkes bilsin. 07-   İnsanlar içerisinde Allah-û Teâlâ’yı çok an ki, O’nu senden öğrensinler. 08-   Beş vakit namazın arkasından kendin için öyle vird kabul et ki, onda Kur’an okuyup, zikir ile şükrünü yapasın. 09-   Her ayda birkaç gün oruç tut. 10-   Nefsini murakabe edip, ilmi muhafazaya alasın. Böylece amelinle iki dünyada menfaatlenesin. İnsanlarla olan işlerini o görsün. 11-   Elinde bulunan dünya devletine ve bedenin sıhhatine itibar ve itimat etmeyesin. Böylece hepsinden sorguya çekildikten ümitsizliğe düşme

İmam-ı Azam’ın Talebelere Ve Hocalara Öğütleri

İmam-ı Azam’ın Talebelere Ve Hocalara Öğütleri 01-   Konuşurken yüksek sesle konuşma. Hiç bir isinde acele etme, teenni ile hareket et. Acele şeytandır. [Hadis-i şerifte, (Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder.) buyuruldu. Teenni, acele etmemektir.] 02-   Susmayı âdet edin. [Hadis-i şerifte, (Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.) buyuruldu.] 03-   Her ayda birkaç gün oruç tut. [Hadis-i şerifte, (Her ay 3 gün oruç tutan, yılın tamamında oruç tutmuş gibi olur.) buyuruldu.] 04-   Nefsini hesaba çek, ilmi muhafaza et. Böylece amelinden iki cihanda faydalan. [Hadis-i şerifte, (Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir.) buyuruldu.] 05-   Dünya nimetine ve sağlığına güvenme. [Hadis-i şerifte, (İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce bos vaktin, fakirlikten önce zenginliğin, ölümden önce hayatin kıymetini bil.) buyuruldu.] 06-   Bu nimetlerin hepsinden sorguya çekileceksin. [Hadis-i şerifte, (Kıyame

İmam-ı Azam'a Atılan Tokat

İmam-ı Azam'a Atılan Tokat İmam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh çok iyi kalpli bir insandı. Herkes için iyilik düşünür, kimsenin zarara uğramasını istemezdi. İntikam almak hele hiç âdeti değildi. Hasmını daima affeder ve affın cezadan daha müessir olduğunu söylerdi. Yıllar yılı okudu, okuttu. Talebesini bir evlât gibi bağrına basıp korudu. Kazancının çoğunu ilim talebesine harcadı. Bunun karşılığını yalnız Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya bağladı. Bir gün onun düşmanlarından birinin haset ve kini o dereceye vardı ki kendine hâkim olmayarak Ebu Hanife Hazretlerine bir Tokat atmıştı. İmam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh bunun üzerine kendine hâkim olarak: "Senin bana vurduğun bu tokadına bir tokatla karşılık verip sana bu hareketinin cezasını verebilirdim, fakat vermeyeceğim. Seni Halifeye şikâyet edebilirdim, fakat etmeyeceğim. Bana yaptığın bu kötülüğü dile getirip, Cenabı Hakk'a da şikâyet edebilirdim, fakat bunu da kat'iyyen yapmayacağım. Mahşer gününde send