Kayıtlar

Allah Bes Bâkî Heves

  Allah Bes Bâkî Heves   Pîr-i mugândan bir nefes aldım 'aceb feryâd-res; Gördüm ki söylerdi ceres Allah bes bâkî heves…   Geçdim sivâdan ol zamân keşf oldu sırr-ı kün fe kân; Dost ile dost oldum hemân Allah bes bâkî heves…   Buldum harîm-i vuslatı içdim şerâb-ı vahdeti; Bilmem recâ vü minneti Allah bes bâkî heves…   Ben mest ü hayrân olmuşam sergerm ü sekrân olmuşam; Seyyâh-ı devrân olmuşam Allah bes bâkî heves…   Ben bilmezem 'ucb u riyâ ben bilmezem hubb-i sivâ; Birdir Hudâ birdir Hudâ Allah bes bâkî heves…   Allah vâfîdir bana Allah şâfîdir bana; Allah kâfîdir bana Allah bes bâkî heves…   Geh fânî gâhi bâkîyem geh ehl-i 'aşka sâkîyem; Dîdâr-ı Hakk müştâkıyem Allah bes bâkî heves…   Ben 'âşık-ı zâr olmuşam ma'şûk ile yâr olmuşam; Müştâk-ı dîdâr olmuşam Allah bes bâkî heves…   Müştak Baba Kuddise Sırruh

Hakikat Işıkları

Hakikat Işıkları Perdelenmişse zuhûrun, Gizlenmez haşmetli nûrun; Gölgesi olmaz ki nûrun; Firdevs’deki cânân gibi.   Ey hatib-i devr-i zamân, Sürur buldu kevn ü mekân; Seni bekler gizli ayân, Hep hastalar Lokmân gibi.   Nûr yolunun kurbânıyız, Kehkeşânın sâmânıyız, O âteşin dumânıyız; Âteş yanan külhân gibi.   Rânâ rengin güle benzer, Rûh üfürür, kokun eser, Ufkumuzda oldun seher; Tâm ağaran bir tan gibi   Ey cilvesi zâhir rahmet, Bâri bizlere imdât et, Kulun olmak diler elbet; Bahçenizde fidan gibi.   Pes gönlümüz hep dâim pes, Ey ağlayan, feryâdı kes! Boş geçmesin hiçbir nefes, “Allah bes, gayrı heves.”   Mehmed Kayalar

Dünyayı Osmanlı Modeli Kurtarır

  Dünyayı Osmanlı Modeli Kurtarır   Eski ABD Başkanı Richard Nixon’un Danışmanı Robert Dickson Crane, TRT World Forum’un “Düzen ve Kaos Arasında Bir Dünya: Birinci Cihan Harbi’nden 100 Yıl Sonra” başlıklı oturumunda konuştu. Crane, konuşmasında İslam’daki adalet vurgusuna dikkati çekerek, bunun dünyanın geleceğinin özünü oluşturduğunu kaydetti. İnsanların bugün ne yapacaklarına odakladıklarını aktaran Crane, bu sebeple gelecek için yeterli bir vizyona sahip olmadıklarını söyledi.   Abd Öncülük Edemiyor Danışman Crane, liderliğin önemine dikkati çekerek şunları söyledi: Medeniyetler, insanlar zorluklarla başa çıktıklarında yükselir. Artık bu mücadeleyi bıraktıklarında da medeniyetler çöker. Bu sebepten ötürü terörizm yaşanıyor. Çözülmeye sahip oluyor ve insanlar umutsuz hâle geliyor. Bu dünyayı bir araya getiremiyorsak o zaman yok ederiz. Bu sebeple dünyada bazı ülkeler bunu uyguluyor. Türkiye’nin burada çok önemli bir sorumluluğu var. Uzun vadeli geleceğe bakacak olursak nasıl bi

Kararlıysan Gider Vurursun!

  Kararlıysan Gider Vurursun!   ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger’in “Çöl tilkisi” diye nitelediği Hafız Esad, Türkiye’ye karşı Kürt kartını kullanmak için kendi iktidarı döneminde Bekaa Vadisi'ni PKK’ya tahsis etmişti. Eli kanlı teröristlere siyasi ve fiziki olarak yataklık yapıyordu. PKK’ya lojistik destek veren baba Esad, askeri eğitim için de komutan sağlıyordu. PKK’lılar da Kandil yerine o günlerde Bekaa Vadisi’ni “idman sahası” olarak kullanıyordu. Türkiye'yi bölmek için PKK'yı Suriye’de ağırlayan Esad yönetimi, örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ı da Şam’da saklıyordu. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1993 yılında Şam'a gitti. Ziyarette Hafız Esad'a, “Öcalan'ın Şam'da oturmaya ve Türkiye'deki kanlı eylemleri yönetmeye devam ettiğini, bunun komşuluğa sığmadığını, bebek katilinin derhal tutuklanması ve Türkiye'ye verilmesi gerektiğini” söyledi. Demirel’in sözlerini umursamayan baba Esad, “Haberim yok” diyerek

Ey Tâlib-i Dünya Olan

  Ey Tâlib-i Mevlâ Olan   Ey tâlib-i Mevlâ olan, Tahsîl edip n'itsen gerek! Olsan eğer şâh-ı cihân, Bir gün koyup gitsen gerek!   Çeksen nice yıllar ta'ab, Olsa senin Şâm u Haleb, Kabri anar mısın aceb, Toprak olup batsan gerek!   Bîçâre dalıp gaflete, İhmâl edersin tâ'ate, Ömrün ererse gâyete, Emri kaçan tutsan gerek!   Bildin mi nefs ahvâlini, Duydun mu mekr ü âlini, Görüp kıyâmet hâlini, Her zevki unutsan gerek!   Âdet edinme tokluğu, Vahdetde ol ko çokluğu, Yoldaş edersen yokluğu, Dost iline yitsen gerek!   (Azîz Mahmûd Hüdâyî Kuddise Sirrûh Dîvân-ı İlâhîyât)

Önemli Olan İhlâstır

  Önemli Olan İhlâstır   Önemli olan süper kabiliyet, süper zekâ değildir, süper ihlâstır.   Beş şey vardır, kalb katılaştığı zaman onun ilâcı olur: 1) Salih Müslümanlar’la görüşmek ve onların meclisinde bulunmak. 2) Kur’an-ı kerimi okumak. 3) Karnını doyurmayıp helalden az bir şey yemekle yetinmek. Zira helal yemek kalbi aydınlatır. 4) Allah’ü Teâlâ’nın kâfir ve günahkâr için hazırladığı acı azabı ve tehdidini düşünmek. 5) Kendisini Allah’ü Teâlâ’ya kulluk vazifesini yapmakta aciz ve noksan görmek, bununla beraber Allah’ü Teâlâ’nın lütuf ve ihsanını düşünmektir. Bu tefekkür olup, bundan hayâ meydana gelir.   Boş oturanları Allah’ü Teâlâ sevmez. Bir kimse boş oturursa ona şeytan musallat olur.   Sevap kazanmak çok iyi. Kazanılan sevapları kaybetmemek ondan daha iyi. Fitneye sebep olmak, adam öldürmekten büyük günahtır.   Emr-i maruf ve nehy-i münker, imanın en kıymetli cüz'üdür. Ehl-i sünnet itikadını yayanlara çok müjdeler var.   İslamiyet’in hü

Peygamber Efendimiz'den Saâdet Reçetesi

Peygamber Efendimiz'den Saâdet Reçetesi   Rasûlullh Sallâllâhu Aleyhi Vesellem Efendimiz, gönül huzuruna erebilmek için gereken saâdet reçetesini şöyle ifade buyurmuşlardır:   “Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız! Bu, Allâhʼın, üzerinizdeki nîmetini küçük görmemeniz için daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd, 9)   “…Kim dîni hususunda kendisinden üstün olana bakıp ona tâbî olur, dünyası hususunda da kendinden aşağı olana bakıp Allâh’ın kendisine vermiş olduğu üstünlüğe hamd ederse, Allah o kişiyi şükredici ve sabredici olarak yazar…” (Tirmizî, Kıyâmet, 58/2512)   Gaflete müptelâ pek çok insan; fakirlik, yokluk, darlık ve mahrûmiyetin mutlak mânâda bir şer olduğunu zanneder. Hâlbuki nicelerini istikâmette tutan, bu mahrûmiyetleridir. Fakat bunun farkında değillerdir.   Yine bazıları da; zenginlik, servet, rahatlık ve bolluğun mutlak mânâda bir hayır olduğunu zannederler. Hâlbuki herkesin terazisi, varlı

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Cennette Gördükleri -2-

  Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Cennette Gördükleri -2-   Ve bir ses duyulur. Çalınan kapı cennetin kapısı, çalan ise iki cihan peygamberi Hz. Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem. Efendimiz Aleyhisselâm buyurdular ki: Cennete ilk ben gideceğim, ardımdan benim ümmetim gelecek. Kıyamet günü ben cennetin kapısına gidip kapıyı çalacağım. Cennetin görevli meleği olan hazin seslenecek. Siz kimsiniz? Ben ise Muhammed diye cevap vereceğim. Bunun üzerine hazin, senden önce bu kapıyı kimseye açmamakla emir olundum. Diyecek ve kapıyı bana açacak. Cennete tam gireceğim zaman, benimle birlikte bir kadının kapıyı zorladığını gördüm. O kadına sen kimsin ki buradasın diye sordum. O da dedi ki: Ya Rasûlallah, dünyadayken kocam öldü ve ben dul kaldım. Çoluk çocuğuma bakmak için onlar perişan olmasınlar diye fedakârlık yaptım. Allah Teâlâ da bana böyle bir mükâfat verdi. Dedi. Ümmetim diğer ümmetlere galebe çalacak. İçlerinden cennete ilk girecek olanlar, Ashabım olacak.

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Cennette Gördükleri -1-

  Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Cennette Gördükleri -1-   Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimiz, İsrafil Aleyhisselâm ile birlikte Cebrail Aleyhisselâmın yanına geldiler. Allahü Aleyhisselâmın emrini yerine getirmek için Cebrail Aleyhisselâm, Peygamber efendimizi Cennet’e götürdü.   Melekler, ellerinde nur dolu tabaklarla bekliyorlardı. Cebrail Aleyhisselâm;   "Ya Rasûlallah! Bunlar, Âdem Aleyhisselâmdan seksen bin yıl önce yaratıldı. Bu makamda, tabaktakileri sana ve ümmetine saçmak için sabırsızlanırlar. Kıyamet günü Hazretin ve ümmetin, Allahü Teâlâ’’nın emriyle Cennet’in eşiğine ayak basınca, bu melekler tabaklardaki cevahiri üzerinize saçacaklardır." Dedi.   Cennet’te vazifeli olan Rıdvan ismindeki melek, onları karşıladı. Peygamber efendimize müjdeler verdi ve:   "Hak Teâlâ’, ikisini senin ümmetine, birini de diğer ümmetlere vermek için Cennet’i üç kısım etti!" dedi ve Cennet’in her tarafını gezdirdi.   Habib-i Ekr

Yâ Rabbi öyle bir iman ver ki...

Yâ Rabbi Öyle Bir İman Ver ki...   Eûzü billâhimineşşeytânirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm! Elhamdulillahi Rabbil Alemîn. Vesselâtü vesselamu alâ Resûlina Muhammediv ve alâ âlîhî ve sahbihî ecmaîn!   Yâ Rabbi öyle bir iman ver ki... Başımı vereyim; imanımı vermeyeyim! Canımı vereyim; namazımı, orucumu, zekâtımı ve haccımı vermeyeyim!   Yâ Rabbi öyle bir hidayet ver ki... İslâmiyet’ten başka bir din aramayayım. Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’den ayrılmayayım!   Yâ Rabbi öyle bir aşk ver ki... Seni ve Rasûlün Muhammed Aleyhisselâm’ı canımdan, malımdan bütün sevdiklerimden daha çok seveyim!   Yâ Rabbi öyle bir sevgi ver ki... Senin sevdiklerini ben de seveyim; senin sevmediklerini ben de sevmeyeyim!   Yâ Rabbi öyle bir Cihad ver ki... Senin şânı yüce adını yeryüzünün en ücra köşesinde her ferde kadar duyurayım! Şirki, küfrü ve zulmü yok etmek için kanımın son damlasına kadar çarpışıp şehit olayım!   Yâ Rabbi öyle bir güzel ahlâk ver ki... Tatlı dilli, güler yüzlü, alçakgönüllü ve emr