Kayıtlar

Osmanlı Padişahlarından Altın Nasihatler -1-

  Osmanlı Padişahlarından Altın Nasihatler -1- 01- “Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün. İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.” (Sultan II. Abdülhamid Han Rahmetullahi Aleyh) 02- “Hak arayan varsa hakkını verin. Başkaldıran varsa başını kesin.” (Sultan II. Abdülhamid Han Rahmetullahi Aleyh) 03- Filistin’in kendilerine satılması karşılığında Osmanlı’nın bütün borçlarını tasfiye etmeyi taahhüt eden Yahudilerin önderi Theodore Herzl’a; “Kılıçla alınan vatan parayla satılmaz.” (Sultan II. Abdülhamid Han Rahmetullahi Aleyh) 04- “Beni evhamlı sanıyorlardı HAYIR! Ben sadece gafil değildim, o kadar. Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.” (Sultan II. Abdülhamid Han Rahmetullahi Aleyh) 05- “Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!” (Sultan II. Abdülhamid Han Rahmetullahi Aleyh) 06- “Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekûn ateşe girmesidir. Eğer bu

Osmanlı Padişahlarından Altın Nasihatler -2-

  Osmanlı Padişahlarından Altın Nasihatler -2- 01-   Osman Gazi  Rahmetullahi Aleyh’in  Oğlu Orhan Gazi  Rahmetullahi Aleyh ’e vasiyeti: “Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helâle-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme! Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.”  (Osman Gazi  Rahmetullahi Aleyh) 02-   “Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer

Mahşer Günü Hesaba Çekilmeyecek Olanlar

  Mahşer Günü Hesaba Çekilmeyecek Olanlar   Abdullah bin Ömer Radiyallahü Anh rivayet ediyor:   "Üç grup insan vardır ki, kıyametin dehşetli korkusu onları etkilemez. Onlar hesaba da çekilmezler. Yaratıkların he­sabı bitinceye kadar onlar miskten tepeler üzerindedirler. Bu üç grup:   1. Allah Teâlâ rızâsı için imam olan ve cemaatin kendisinden memnun kaldığı imam. 2. Allah Teâlâ rızası için insanları namaza çağıran müezzin. 3. Kendisiyle Rabbi ve efendisi arasındaki haklara dikkat eden köle." (İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir)   Allah Teâlâ Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e ümmetinden bir grubu hesapsız olarak Cennete sokacağı vaadinde bulunmuştur. Hadiste hesapsız olarak Cennete girecek olan üç grup insana dikkat çekilmektedir. Başka hadislerde de şehitlerin ve geceleyin ibâdetle meşgul olan kulların hesaba çekilmeyecekleri bildirilmiştir. (İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir)   Ayıp Örtmek   Ebû Said el-Hudrî Radiyallahü Anh Resûlullah Sallalla

Ahirete En Halis İmanı Götürenler, Dünyada En Çok Tefekküre Dalanlardır

       Ahirete En Halis İmanı Götürenler, Dünyada En Çok Tefekküre Dalanlardır   Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır.” (Âl-i İmran Sûresi, ayet 190) Şüphe yok ki, aklı başında olan uyanık bir kimse bu âlemi güzelce düşününce Cenâb-ı Hakk’ın kudretini, ihtiyaçlardan münezzeh olduğunu hemen tasdik eder. Çünkü göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün gidip gelmesinde elbette akıl sahipleri için Hak Teâlâ’nın varlığına, kudretinin kemaline, hâkimiyetinin azametine dair açıkça deliller vardır. Bu kâinata ibret nazarıyla bakan her aklıselim sahibi, kâinatın yaratıcısının varlığını, azamet ve kudretini tasdike mecbur olur. Bunları gafletle seyretmek insana yakışmaz. Her sabah doğan güneş, her gece semalarda parıldayıp duran milyonlarca yıldız, ibretli gözler için hikmetlerle doludur. Her biri bir âlem, her biri bir kanun-i ilahidir. Ahirette çok feraha kavuşanlar,

İneğin İnsana Verdiği Ders!

Resim
İneğin İnsana Verdiği Ders!   İnsan, ineğe seslenmiş: “- Ey İnek!” “- Ne yapmaya geldin dünyaya?” “- Maça, konsere gitmezsin; dans etmezsin; kahveye gidip çay içmez, oyun oynamazsın…” “- Gündüz çayıra, gece ahıra…” “- Tek düzen, sıkıcı bir hayatın var; hayatın zevk ve eğlencelerinden mahrum kalıyorsun...” “- Sen bu dünyaya; yemek-içmek, tuvalet için mi geldin?”   İnek dile gelmiş, sükûnetini bozmadan cevap vermiş:  “- Ey İnsan!” “- Sen bu sözü, bana nasıl söylersin?” “- Şu buzdolabını aç ta bir bak!” “- Süt benden, yoğurt benden, tereyağı benden, kaymak benden, köfte benden, dolma benden, sucuk benden, pastırma benden…” “- Ayağındaki ayakkabı, belindeki kemer, sırtındaki kürk benden…” “- Tarla ve bahçendeki gübre benden…” “- Kışın yaktığın tezek benden...” “- Kemiklerim, boynuzlarım kullandığın bıçak ve araçlarda sap oluyor… Her parçam bir işe yarıyor…” “- Benim verdiğim kemer olmasaydı; giydiğin pantolonu bile tutamazdın...” “- Rabbim bana ne görev verdiyse hakkıyla onu yapıyor; s