Kayıtlar

Türk Modern Savunma Sanayisinin Kurucusu Nuri Killigil Paşa Kimdir?

Resim
      1890 yılında İstanbul’da doğdu. 1909 askerlik hayatına başladı. 28 yaşında yarbay oldu. Osmanlı Devleti’nin son dönemdeki bütün savaşlarına katıldı. 1925 yılında yarbay iken emekli oldu. 1929’da Kurtuluş savaşında hizmetleri için İstiklâl madalyası aldı.   Bakü’yü düşman işgalinden kurtaran, modern Türk savunma sanayiinin öncülerinden Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Killigil Paşa’yı vefatının yıl dönümünde rahmetle anıyoruz.   2 Mart 1949 tarihinde Nuri Killigil’ in Sütlüce’de ki silah fabrikasındaki kapsülhanede yangın çıktı. Bu patlamanın siyasi bir sabotaj olduğu iddia edildi. Bu patlamalarda Nuri Killigil Paşa ile 26 kişi daha hayatını kaybetti. Nuri Paşa ve tüm şehitlerimize Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin! Mekânları Cennet olsun!

Alçak Gönüllü Olmak

Alçak Gönüllü Olmak ·      "İnsanın gönlü incedir, o bir sırça saraya benzer; ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır..." ·      "Beye cömertlik ve alçak gönüllülük lazımdır; alçak gönüllülük ile birlikte tabiatı da sakin olmalıdır..." ·      Doğru ol, dürüst davran; iki dünyayı da kazanır, doğru olan. ·      Asık suratlı, kaba sözlü, kibirli ve mağrur insan herkesi kendinden nefret ettirir ve işini yoluna koyamaz. ( Yusuf Has Hacib Rahmetullahi Aleyh Kutatgu Bilig)

Evliya Çocuk

  Adamın birine hanımı balık almasını söylüyor. O da pazara gidip balık alıyor. O sırada bir çocuk yaklaşıp: “- Amca ver onu ben götüreyim”, diyor. Veriyor. Beraberce adamın evine doğru yola çıkıyorlar. Yolda ikindi ezanı okunuyor. Çocuk, beraberce namazlarını mescidde kılmalarını teklif ediyor. Adamla beraber ikindi namazlarını kılıyorlar. Beraberce eve geliyorlar. Adam karısına: “- Bu çocuk, balıkları taşımak istedi, ben de "Peki" dedim. Beraberce geldik”, diye durumu anlatıyor. Karısı: “- Belki çocukcağızın canı istemiştir. Pişireyim de beraberce yiyin!”, diyor. Çocuk, balığı eve bıraktıktan sonra gitmek istediyse de, balığın pişmesini beklemesini ve biraz yemesini söylüyorlar. Çocuk oruçlu olduğunu söylüyor. Bunun üzerine: “- O halde bekle de iftarı bizde yapalım!”, diyorlar. Bekliyor, beraberce iftar yapıyorlar. Beraberce yatsı namazını kılmak için yine mescide gidiyorlar. Döndükten sonra, “- Bu gece bizde kal!" diye teklif edince, çocuk bunu d

Nicelik Önemli Değil, Nitelik Önemli…

                          Mao zamanında; Kızıl Çin Devlet Başkanı Mao Zedung’a demişler ki:             “- Dünya’yı Yahudiler yönetiyor!”             “- Mao Zedung Yahudiler kaç kişi ki?” demiş.             “- (O zaman ki nüfusa göre) Dünya da toplam 13-14 Milyon Yahudi var!” demişler.             Mao Zedung demiş ki:             “- Hangi otelde kalıyorlar…”             Gerçi bu bir fıkra ama Mao’nun Kızıl Çin’in kalabalık nüfusuna güvenerek Yahudiler’i küçümsediği anlatılıyor.             İşin gerçeği; Nicelik önemli değil nitelik önemli… Yahudiler nitelikli demiyorum ama dünyada o kadar az olmalarına rağmen dünyayı gerçekten Yahudiler yönetiyor.

Fani Dünya

Fani Dünya   Hz. Ali Radiyallahü Anh dünyayı târif ediyor:   “Âyet-i Celîle ve nice delillerle kötülüğü iyiliğinden çok olduğu bildirilen şu dünya, güzel bir kadın gibi yüz gösterip insanları kendisine çekmekte ve onları hayâle sığmayan hileleriyle helâk etmekte. O, peşinde koşandan kaçar. Yüz gösterse de kötülüğünden emin olunmaz. Bir saat iyilik etse, bir sene kötülük eder. Yüz göstermesi felâketin işaretidir. Peşine düşenleri zillete sürükler. Ona aldananlar hakir olur. Onunla övünenler sonunda hayal ve hüsrana uğrar. O, kendisini isteyenden kaçar, kaçanın peşinden koşar. Dâima bulanıktır, berrak olmaz. Neşesi kederle karışık... Huzurunu huzursuzluk, gençliğini ihtiyarlık tâkip eder. Bolluğu dahi hasret ve perişanlığa götürür. Hilekâr ve sahtekârdır. Tâliplerine süslenir, kendisine gönül verenlere azı dişlerini gösterir, insanlara zehir içirir, üzerlerine oklar yağdırır. Beğenenleri bolluğa boğduğu halde birden yüz çevirip rüyâ haline döndürür, bütün ağırlığı ile değirmen taşı gibi

Sen Putunu Örtüyorsun!

Sen Putunu Örtüyorsun! Züleyha, Yusuf Aleyhisselâma kastedip de üzerine gitmezden önce, odasında bulunan putunun üzerini örtmüş ve ondan sonra Yusuf Aleyhisselâmın üzerine yürümüştü. Yusuf Aleyhisselâm, ondan uzaklaşmakta iken arkasından şöyle bağırıyordu: “— Kalbinde zerre kadar da mı insaf yok Yusuf, niçin kaçıyorsun?” Yusuf Aleyhisselâm dönüp kendisine şu cevabı verdi: “— Sen bir taş parçasından ibaret olan putunun üzerini, seni görmesin diye örtüyorsun. Halbuki benim rabbim, beni daima görüyor. Nasıl olur da ben, senin isteğine razı olurum?”

Şiirlerim ve Şairliğim

  Şiirlerim ve Şairliğim   Şairliğim on iki yaşımda başladı. Bahanesi tuhaftır. Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim… Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter… Biti­şikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde . Ha­beri veren annem, bir ân gözlerimin içini tarayıp:   -Senin dedi; şair olmanı ne kadar isterdim!   Annemin dileği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hik­metimin ta kendisi… Gözlerim, hastahane odasının pencere­sinde, savrulan kar ve uluyan rüzgâra karşı, içimden kararı­mı verdim:   -Şair olacağım!   Ve oldum.   Ogün, bugün, şairliği küçük ve âdi hasisliklerin üstünde gören, onu idrakin en ileri merhalesi sayan ben, bu küçük ve âdi bahaneyi hiç unutmadım.   San’at ve hayat, san’at ve hakikat üzerinde fikri olma­yan, fikir tasası çekmeyen şair, bence, kuyruğu kıstırılınca ağlayan bir hayvancıktan farksız… Birbirine aykırı çift baştı bir mahlûk olan şai

Bir iklimde İki Padişah

  Bir iklimde İki Padişah   Okay Gönensin   Şirazlı Şeyh Sadi, padişah adetleri hakkındaki hikâyelerinden birinde tek bir “iklime sığmayan”, “yedi iklimi varken sekizinciyi de zapt etmek isteyen” padişahları anlatır.   Şirazlı Şeyh Sadi, padişah adetleri hakkındaki hikâyelerinden birinde tek bir “iklime sığmayan”, “yedi iklimi varken sekizinciyi de zapt etmek isteyen” padişahları anlatır.   İşittim ki doğunun çok kuvvetli bir padişahının şehzadelerinden biri kısa boylu, pek gösterişsiz imiş. Diğer kardeşleri ise hep uzun boylu ve güler yüzlü imiş.   Bir gün padişah, o kısa boylu ve gösterişsiz oğluna, onu pek beğenmediğini sezdiren bir bakışla bakmış. Zeki şehzade durumu hemen anlamış. Babasına gereken bütün saygıyı gösterdikten sonra şöyle demiş:   “Şah baba! Padişah baba! Akıllı kısa, cahil uzundan daha iyidir. Boyca her büyük olanın kıymette daha iyi olması lazım gelmez. Koyun paktır, fil mundardır.   Yer üzerindeki dağların en küçüğü Tur’dur, fakat Cenab

Osmanlı Padişahlarının Tarihi Sözleri

  Osmanlı Padişahlarının Tarihi Sözleri Osmanlı Hanedanı’nın sultanları 1299’dan 1922’ye kadar kıtalararası geniş bir imparatorluğa hükmetmiştir. 623 yıl yaşamış bu İmparatorluk, sayısız bilge Padişah tarafından yönetilmiştir.   1. Fatih Sultan Mehmet Baba, eğer padişah siz iseniz geliniz ve ordunun başına geçiniz. Yok, eğer padişah ben isem, size emrediyorum! Gelip ordunun başına geçiniz.   2. Sultan II. Abdülhamid Hân Hak arayan varsa, hakkını verin. Baş kaldıran varsa, başını kesin.   3. Fatih Sultan Mehmet İmparatorunuza söyleyin, şimdiki Osmanlı padişahı öncekilere benzemez. Bizim gücümüzün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.   4. Fatih Sultan Mehmet Ey konstantiniye, ya sen beni alırsın, ya ben seni alırım.   5. Sultan IV. Murad Allah, peygamber korkusu bilmez alçaklar! Unutmayın ki, intikam gecikir ama asla yaşlanmaz!   6. Yavuz Sultan Selim Devletleri yıkan tüm hatanın altında, nice gururun gafleti yatar.