Evliya Çocuk


 

Adamın birine hanımı balık almasını söylüyor. O da pazara gidip balık alıyor. O sırada bir çocuk yaklaşıp:

“- Amca ver onu ben götüreyim”, diyor.

Veriyor. Beraberce adamın evine doğru yola çıkıyorlar. Yolda ikindi ezanı okunuyor. Çocuk, beraberce namazlarını mescidde kılmalarını teklif ediyor. Adamla beraber ikindi namazlarını kılıyorlar. Beraberce eve geliyorlar. Adam karısına:

“- Bu çocuk, balıkları taşımak istedi, ben de "Peki" dedim. Beraberce geldik”, diye durumu anlatıyor. Karısı:

“- Belki çocukcağızın canı istemiştir. Pişireyim de beraberce yiyin!”, diyor.

Çocuk, balığı eve bıraktıktan sonra gitmek istediyse de, balığın pişmesini beklemesini ve biraz yemesini söylüyorlar. Çocuk oruçlu olduğunu söylüyor.

Bunun üzerine:

“- O halde bekle de iftarı bizde yapalım!”, diyorlar.

Bekliyor, beraberce iftar yapıyorlar. Beraberce yatsı namazını kılmak için yine mescide gidiyorlar. Döndükten sonra,

“- Bu gece bizde kal!" diye teklif edince, çocuk bunu da kabul ediyor. Bir odada onu yatırıyorlar. Diğer odada da kendileri yatıyorlar. Diğer bir odalarında da felçli olan kızları yatmaktadır. Gece yarısı yattıkları odanın kapısı vuruluyor. Adam:

“- Kim o?” diyence, kızı;

“- Baba benim!” diye cevap veriyor.

Bunun üzerine şaşıran baba:

“- Kızım sen nasıl geldin?” diye soruyor.

Çünkü felçli kızın oraya kadar gelmesi mümkün değildir. Kız dışardan:

“- Baba kapıyı aç da anlatayım, diyor. Ve şunları anlatıyor:

“- Ben geceleyin, ‘Yâ Rabbi bu misafirimiz hürmetine bana şifa ver!’ diye dua ettim. ‘Allah’ü Teâlâ benim hastalığımı alıverdi ve ayağa kalktım. Yürür oldum. Bunun üzerine misafirimize teşekkür etmek için yanına varayım dedim. Fakat baktım ki, gitmiş’.”

Kızın babası bu acâib hadiseyi büyük evliyalardan Mâruf Kerhî Kuddise Sirrûh Hazretleri'ne anlattıktan sonra:

“- Böyle küçük çocuklardan da evliya olur mu?” diye soruyor. O mübarek Allah’ü Teâlâ dostu:

“- Evet, evliyanın büyüğü de küçüğü de olur!”, cevabını veriyor.

815 yılında Bağdat'ta vefat eden Mâ’ruf Kerhî Kuddise Sirrûh Hazretlerinin kabri Dicle kenarındadır. Zamanımızda da hâlâ bir ziyaret mahallidir.

Ya Rabbi! Bizi iki cihanda da sâdât-ı kiram dan ayırma. Sır ve makamlarını âlî eyle!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis