Kayıtlar

Umutla Bekleyiştir Dua

  ·      “Duanız olmadıktan sonra Rabbim sizi neylesin?” (Furkan Suresi, 77. ayet) ·      İnsanın kendi acziyetini, âlemlerin Sahibi’nin sonsuz kudretini idraki ve itirafıdır dua. ·      Bize bizden yakın olana, bizi bizden iyi bilene teslim olmaktır dua. ·      İçimizde saklı dünyayı, dışımızdaki kâinatı her an görüp gözeten Yüce Yaratıcı’nın huzurunda olmaktır dua. ·      Yürekten kopup gelen niyaz, edeple eğilen baş ve gözden süzülen bir damla yaştır dua. ·      Sonsuz kudret ve merhamet sahibinin kapısında heyecan ve umutla bekleyiştir dua. ·      Kurumuş dudakların, rahmet ve lütuf pınarlarından içmeye iştiyakıdır dua. ·      Karşılıksız, sınırsız verilmiş nimetlere teşekkürdür dua. ·      Dostun dostla, sevenin sevgiliyle muhabbetidir dua. ·      En mahrem sırları Padişahlar Padişahı’na açabilmektir dua. ·      Dünya gurbetinden gerçek sılaya yöneliştir dua. ·      Seher vakitlerinin kandili, hak yolcusunun menzilidir dua. ·      İslâm olmaktır, mümin ol

İbadetleri Huşû İçinde Eda Edebilmek

Resim
Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyurur: “Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir; onlar ki, namazlarında huşû içindedirler.” (el-Mü’minûn Sûresi, 1-2)   “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar.” (el-Mâûn Sûresi, 4-5)   Şâh-ı Nakşibend Kuddise Sirrûh Hazretleri buyurur: “Bir kul, namazda ancak şu dört şeyle huşû hâline erebilir: 1- Dâimâ helâl yemek, yerken kalben uyanık olmak ve huzur ile yemek. 2- Abdest sırasında gafletten uzak durmak. 3- İlk tekbiri alırken kendini huzur-i ilâhîde bilmek. 4- Namaz dışında da Hak Teâlâ’yı aslâ unutmamak.”   Yâ Rabbi! Bizlere Namazlarımızı ve bütün ibadetlerimizi huşû, hudû, ihlâs ve takvayla yerine getirebilmeyi nasip eyle! Âmîn!

Neden Okuyorsun Diyenlere...

  Bir defasında hocama dedim ki: "Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı." Bana bir meyve uzattı ve dedi ki: "- Bunu ağzında çiğneyip ye." Yedikten sonra sordu: "- Şimdi sen büyüdün mü? "- Hayır, " dedim. "- Büyümedin ama o meyve vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu..." Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor; Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da. Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söyl

Allah’ü Teâlâ’ya ve Ahiret Gününe İman

  Allah’ü Teâlâ’ya ve Ahiret Gününe İman Nurcan Büyük   Ayette de görüldüğü gibi Allah’ü Teâlâ’ya ve ahiret gününe imanın hangi amellerle izhar edilmesini Rabbimiz tek tek buyurmuştur. Bunları kısaca hatırlayacak olursak:   1. Namaz: Bu, sıradan bir namaz değildir. Tevhidin ikamesi, hayatın pisliklerden arındırılması için gerekli olan, ciddiye alınmış, gayesine uygun kılınan bir namazdır. Devamlı ve dikkatli olması ayrıca önemlidir. Çünkü namaz, hayatın gereğinden fazla dünyevileşmesine karşı alınmış ilahi bir önlemdir ve bu anlamıyla muazzam bir lütuftur. Dünyadaki insanı zaman iğnesiyle her gün beş yerinden ahirete diken görsel bir dikiştir namaz.   2. İnfak: Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayette iman ve namazdan sonra infak gelir. İnfak Allah’ü Teâlâ için vermektir. İnsanları canlardan ve mallardan imtihan edeceğini söyleyen Rabbimiz, mallarını ve canlarını ahiret mutluluğu için satan muttaki insanların hayırlı bir ticaret yaptıklarını söyler. Malın gerçek sahibini unut

Kur’an-ı Kerim’de Dünya-Ahiret İlişkisi

  Kur’an-ı Kerim’de Dünya-Ahiret İlişkisi Nurcan Büyük   Kur’an-ı Kerim’e göre en güzel kıvamda (ahsen-i takvim) yaratılan (Tin, 95/4) insan, anne karnında bilgi sahibi değilken işitme, görme melekeleriyle, duygu ve düşünce yetileriyle donatılmıştır. (Secde, 32/9) Önce tek bir nefisten yaratılmış, ondan da eşi var edilmiştir. Günah duygusu (fücur) ve kulluk bilinci (takva) ile şekillendirilmiştir. İnsanın bir yaratıcısının olup olmadığı tartışması, hayatın oluşumunu tesadüfle izan etme söylemini itikatlaştırmadıysak, bizi bir yaratıcı ve ölçü koyucu fikrine götürmektedir. Hanif bir tutumun ifadesi olan bu seyir, zaten Rabbimizin vahyi ile irtibata geçtiğimizde, yaratılışımızın Rabbimizi birleme fıtratı ile donatıldığını da gösterir. Belli bir yaş olgunluğuna ulaşan her insan kendini, evreni ve ikisi arasındaki ilişkiyi anlamlandırmak için kendisine ve çevresine çeşitli sorular sorar. Tüm bu soruların altında hakikati bilmek, doğru olana ulaşmak isteği vardır. Yeryüzünün kendi

Şeytanın Hutbesi

  Bismillahirrahmanirrahim. Hamd, tevhidle-şirki, hakla-batılı, sünnetle-bidati, küfürle-imanı hakkıyla beyan eden, Hayy ve kayyumluğunda eşi, benzeri, misli, olmayan eksiksiz ve kemal derecede isim ve sıfatlarla muttasıf olan Allah’ü Teâlâ’ya, Salât ve selam Resulüne ve ashabına olsun.   Allah’ım! Sadıkların ve salihlerin güldüğü, İman edenlerin ve şehadete erenlerin cennete yürüdükleri, Küfür ve şirk içinde yaşamış olanların cehenneme atıldığı, Hakla batılın birbirinden ayrıldığı günde, Rabbim Bizleri affetsin, bağışlasın,   Allah’ım! Kur’an-ı Kerim’i, Gönlümüzün pınarı, Sünneti bedenimizin ve dilimizin kaynağı, İman ve Salih ameli Ahiretimizin azığı olarak sevdir   Ey ismi ve sıfatı aziz ve üstün olan Allah’ım. Dünyamızı, hayatımızı, yaşantımızı Kur’an-ı Kerim ve sünnetin emrettiği esaslar üzerine sabit kıl.   Allah’ım! Dinimizi öğrenirken, bize sahih Ehl-i sünnet yolunu aç. Bize hakkı hak batılı da batıl olarak göster.   Allah’ım! Bizi harama, küfre,