Şeytanın Hutbesi

 Bismillahirrahmanirrahim.

Hamd, tevhidle-şirki, hakla-batılı, sünnetle-bidati, küfürle-imanı hakkıyla beyan eden, Hayy ve kayyumluğunda eşi, benzeri, misli, olmayan eksiksiz ve kemal derecede isim ve sıfatlarla muttasıf olan Allah’ü Teâlâ’ya, Salât ve selam Resulüne ve ashabına olsun.

 

Allah’ım!

Sadıkların ve salihlerin güldüğü, İman edenlerin ve şehadete erenlerin cennete yürüdükleri, Küfür ve şirk içinde yaşamış olanların cehenneme atıldığı, Hakla batılın birbirinden ayrıldığı günde, Rabbim Bizleri affetsin, bağışlasın,

 

Allah’ım!

Kur’an-ı Kerim’i, Gönlümüzün pınarı, Sünneti bedenimizin ve dilimizin kaynağı, İman ve Salih ameli Ahiretimizin azığı olarak sevdir

 

Ey ismi ve sıfatı aziz ve üstün olan Allah’ım.

Dünyamızı, hayatımızı, yaşantımızı Kur’an-ı Kerim ve sünnetin emrettiği esaslar üzerine sabit kıl.

 

Allah’ım!

Dinimizi öğrenirken, bize sahih Ehl-i sünnet yolunu aç. Bize hakkı hak batılı da batıl olarak göster.

 

Allah’ım!

Bizi harama, küfre, şerre, şirke, bidate, fahşaya, zulme, azgınlığa, cehenneme davet eden davetçilerden eyleme.

Allah’ım! İçimizdeki sefihlerin, cahillerin, mutaassıpların yaptıkları haramlardan ve günahlardan dolayı bizi hesaba çekme, Allah’ım seni gazaplandıracak tüm söz ve amellerden bizleri koru.

 

Bu ay işleyeceğimiz seminerin konusu şeytanın hutbesidir.

Bu seminerde şeytanı, oyunu, azdırmasını, cehennemde vereceği hutbeyi konu edineceğiz.

 

Şeytan, şatana/azdı-şaşırttı-saptırdı fiilinin kökünden türemiş azgın ve melun bir varlık demektir.

 

Şeytan; Allah’ü Teâlâ’ya, Resulüne karşı isyan ve küfür yolunu seçen insanın, ruhun, eğilimin, düşüncenin, saptırıcı, küfre davet edici her varlığın adıdır.

 

Şeytan, bu tanım ışığında, insanı azdıran, saptıran, haktan, tevhidden, imandan, islamdan uzaklaştıran, Allah’ü Teâlâ ve Resulüne karşı direnç göstermeyi, kafa tutmayı, meydan okumayı, hükmüne karşı başkaldırmayı emreden tüm varlıkların adıdır.

 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: Şeytan âdemoğlunun kanında gezer. (Buharı-Müslim)

 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: Şeytan insanoğlunun her şeyinde yanında olur hatta yemek anında (Müslim)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

بسم الله اللهم جنبنا الشيطان

Bismillah, Allah’ım bizi şeytandan koru.

Şeytan, bu tanım ışığında, insanı azdıran, saptıran, haktan, tevhidden, imandan, islamdan uzaklaştıran, Allah’ü Teâlâ ve Resulüne karşı direnç göstermeyi, kafa tutmayı, meydan okumayı, hükmüne karşı başkaldırmayı emreden tüm varlıkların adıdır.

Şeytanın görevi, saptırmaktır isyana davet etmektir. Hayırlı sıfatlara sahip insanları aldatmak, kandırmak, kuruntular vermek, çirkinliği emretmek, şirki ve küfrü süslemektir.

 

Şeytan şu tuzaklarla yaklaşır.

1- Süslemesi,

2- Batılı övmesi meşru göstermesi,

3- Günahı hafife aldırır tövbeyi geciktirir,

4- Günahı basite aldırır,

5- Ümitsizliğe düşürür,

6- Sinirlendirir,

7- İslam düşmanlarını sevdirir,

8- Hased-gurur verir,

9- Kur’an-ı Kerim’i ve Sünneti düşman gösterir,

10- Aklı tek ölçü kabul ettirir…

 

Şeytanın, Tevhid ve güzel ahlak sahibi Müslümanlar üzerinde hâkimiyeti yoktur. Çünkü Müslüman, şeytana karşı sığınıklarını barikatlarını kuşanmıştır. Müslüman, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet üzere yaşadıkça hayırdadır, şeytan ondan uzaktadır.

 

Bakınız Allah’ü Teâlâ ayetinde şeytanın nasıl aldattığını haber vermektedir.

 

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا

 (Şeytan) Onlara vaatler ediyor, onları olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez. (NİSA SURESİ / 120)

 

Bakınız Şeytan dostlarına dünyalık mevki-makam-küfür-zülüm gibi hayır sağlamayan vaatler ve batıl kuruntular ve hevesler sunuyor, böylece aldatarak ve kandırarak saptırıyor. Rabbimiz bir başka ayette -bu anlamda- şöyle buyurur,

يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. (EN'AM SURESİ / 112)

 

 Allah’ü Teâlâ, hakkın önderlerine bile şeytanları musallat ettik demektedir, fakat önderlerimiz olan Resuller ve nebiler ona kulak vermeyip, Allah’ü Teâlâ’nın emrine uymuş, rızasını kazanmış, tevhid ve adalet yolundan dönmemişler, şeytan ise bu yüzden rezil olmuştur.

 

Şeytan, insanlara küfrü, şirki, haramı, zulümleri, süslemektedir, böylece her türlü isyan yoluyla gelmektedir, bu aldatmayla yoluna dostlar edinmektedir, bakınız ayet ne güzel öğüt vermektedir.

 

وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi. (EN'AM SURESİ / 43)

 

Her asrın şeytani dilekçeleri ve batıl uyduruk mazeretleri oldu, her asırda yeni yeni şeytanlar doğdu, her ferdin, her ailenin, her devletin bir şeytanı oldu, bu şeytanlar çeşitli yollarla, çağrılarla mazeretlerle haktan, imandan, ilimden, ahlaktan, cennetten alıkoydu.

 

Kimileri eşini, aşını, başını, yaşını, arkadaşını ileri sürerek, onlara uyarak, dini doğrulamada geri kaldı, inkâr etti, hakka sırt döndü. Şeytana uydu.

 

Kimileri malını, mülkünü, işini, kariyerini, mevkisini, makamını, şerefini, soyunu, sopunu ileri sürdü hakkı inkâr etti. Kimileri soy dedi Kürtçülükle dinsiz küfür bir ideolojinin çığırtkanlığını yaptı, saptı, saptırdı.

 

Kimileri Türkçü bir söylevle ırk üstünlüğüne inandı, kafatasçılığı yaptı, Tarihi ve dini değerini değil de ırkını kutsadı, kimileri laiklikle dine düşmanlık etti, kimileri şehvetine, arzularına, hırslarına mağlup olarak saptı. Şeytanlar sürekli batıl yollarına uyacak dostlar buldu. Kur’an-ı Kerim’in-Sünnetin hakiki emrine muhalefet etti. İşte bu sözümü Kur’an-ı Kerim çok açık bir şekilde ifade eder. Dinleyelim.

 

الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُمْ بِالْفَحْشَاءِ وَاللَّهُ يَعِدُكُمْ مَغْفِرَةً مِنْهُ وَفَضْلًا وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayâsızlığı emrediyor. Allah’ü Teâlâ ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vaat ediyor. Allah’ü Teâlâ (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (BAKARA SURESİ / 268)

 

Değerli kardeşlerim, Şeytan, yeryüzünde ki dostlarını toplayarak, küfür ve şirk yolunda mücadele ettirir, şimdi -Suriye’de Beşşar’ın yaptığı gibi- avenelerini ve silahlı milislerini, Müslüman mazlumların üzerine gönderir, öldürmeyi emreder, diğer akıllı askerlerini ve dostlarını ise, islam ve müslümanlarla mücadele etmek için davet eder.

 

İslamın mağlubiyeti için her tür oyunu, tuzağı ve pusu kurmayı öğretir, böylece o sadece dostlarını güçlendirir, yönlendirir. Bakınız Cebbar ve İntikam sahibi olan Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.

 

وَإِنَّ الشَّيَاطِينَ لَيُوحُونَ إِلَى أَوْلِيَائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ

Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlara itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz. (EN'AM SURESİ / 121)

 

Şeytan, resullere ve iman ehline şüpheler tattırmaya çalışır. Haktan alıkoymak için her tür şüpheyi kalplerine atar. Her an şeytan her yerde karşımıza çıkar.Şeytan insanı saptırmak için Allah’ü Teâlâ’ya söz vermiştir bunun içinde önlerine çıkacağını ve puslar kuracağını bildirmiştir. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır.

 

قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ

Şeytan Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı insanları saptırmak için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." (A'RAF SURESİ / 16)

 

 Allah’ü Teâlâ, müslümanı şeytana karşı uyarmış, onun dostu olmaktan sakındırmış, yoluna ve eğilimlerine kapılmamaları gerektiği hususunda söz almıştır, fakat insan nankör tabiatı gereği, Rabbinin ve Resulünün emrine karşı durmuştur, bakınız Allah’ü Teâlâ bu sözlerimiz hakkında şöyle buyurmuştur

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ

Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o (şeytan) çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder. (Nur–21)

 

إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوًّا مُبِينًا

Şüphesiz şeytan insanin açıkça bir düşmanıdır. (İsra-53)

 

وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا

Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez. (İsra/64–65)

 

وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا

Şeytan da insani yapayalnız ve yardımsız" bırakandır." (Furkan-29)

 

أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ

"Ey âdemoğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, (36/60)

 

إِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاطِين أَوْلِيَاء لِلَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ

Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık. " (Araf 27)

 

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelen sahih hadislerinde şeytanın yoluyla sıratı müstakim yolu birbirinden ayırmış, ümmetine orta yolun yani sıratı müstakim yolunun sahih ve kurtuluşa görülen yol olduğunu bildirmiş, ortanın dışında kalan yani sağın ve solun şeytanın yolları olduğunu duyurmuştur.

 

Bu yüzden müslüman için İslamın dışında bir din, beşeri düzen –sağ, sol, liberal, sosyalist, komünist, demokrasi gibi yollar- geçerli yollar değildir, zira bu yollar şeytani yollardır. Müslüman için tek yol vardır, O da İslamdır, başka yol aramak hüsranlıktır. Yıllardır başka yollarda gidenler ümmetimize huzur ve gelişme sağlayamamışlardır.

 

Şeytan ve dostlarını ancak İslam dize getirecektir, bu yüzden her müslüman islam uğrunda ilim, amel, davet, içinde çalışmalı ümmetimizin kurtuluşunu sağlamalıdır.

 

Değerli kardeşlerim,

Şeytanın ilk kandırmak istediği varlık insan olmuş, onu da başarmıştır, İnsanın olduğu her yerde şeytanda olur. Şeytanın rotası ve çekim kuvveti, insana meyilli olarak yaratılmıştır. Bu yüzden lanetli varlık Allah’ü Teâlâ’ya şöyle demiştir,

 

لَأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ

Şeytan Dedi ki: insanları saptırmak için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım." (A'RAF SURESİ / 16)

 

İnsan, şeytanın elinde kimi zaman oyuncak, aldatılan, azdırılan, eğlence edinilen bir varlık olabildiği gibi, kimi zamanda esir alınan, tuzaklarına-oyunlarına darbe indirilen, sinsi emellerine karşı durulan bir varlıkta olabilmektedir.

 

Bu yüzden şeytanın esirleri, kurbanları kâfirler, günahkârlar iken, şeytanın oyununu, tuzağını, hilesini, gücünü bozanlarda müslümanlardır.

 

Şeytan yeryüzünde küfre ve şirke düşürerek aldattığı, kandırdığı kurbanlarına, cehennemde hutbe verecektir.

 

Bu hutbede aldattıklarını, kandırdıklarını saptırdıklarını suçlayacaktır, kendisini temize çıkartacak, suçlayanları yalanlayacak, suçu olmadığını söyleyecektir. İşte bu hutbeye şeytanın hutbesi denir.

 

Bu sohbeti -bu yüzden- şeytanın hutbesi olarak isimlendirdik. Ancak bu hutbe cehennemde olacaktır. Hatiplerin en kötüsü bu bağlamda şeytandır. Bu hutbe cehennem hutbesi olarak meşhurdur. Bu hutbe şeytanın hutbesidir.

 

Gelin

hep beraber şeytanın

cehennem hutbesine gidelim, Şeytanın cehennemde verdiği hutbeyi dinleyelim.

 

Gidelim de dünyada azdırdıkları önünde nasıl alay ettiğine şahit olalım. Gidelim de kâfirlerin, müşriklerin, fasıkların nasıl da saptırıldıklarını görelim. Gidelim de şeytanın nasıl sırt döndüğünü dinleyelim,

 

Dünyada kâfirleri-müşrikleri-zalimleri-fasıkları seven ve dostlar edinen, faiz yiyen, zina eden, yalan söyleyen, islam’a karşı duran yeryüzü müstekbirlerinin şeytanla tartışmalarını dinleyelim,

 

Gelin gidelim de,

namazlarını kılmayan, alnı secde yüzü görmeyen, kafirlere özenen, kültürlerini ve dinlerini seven yaşayan, puta ve taşlara tapan, ölmüş atalarını kutsayan, onarla bağlılıkta aşırıya giden hakkı sevmeyen şeytan dostlarının cedelleşmelerini öğrenelim.

 

Gelin hep birlikte şeytanın aldattığı, gaflete düşürdüğü, eğlence edindiği, tembelleştirdiği, uyuşturduğu, sonra ele geçirdiği ordularına gidelim.

 

İslam’a ve ehline düşmanca ve kince davranmaları için fısıltılarla aldattığı, gafillere, sefihlere, hasetçilere, niyeti bozuk olanlara ve içine düştükleri acıyı dinlemeye gidelim.

 

Bu hutbede muhatap olunanlar,

Şeytanın dünyadaki aveneleri Kafirler, müşrikler, zalimler, fasıklar, facirlerdir. Kısaca Şeytanın dostları ve uşaklarıdır. Dünyada şeytanın ahbapları, milisleri, askerleri, dostlarıdır.

 

Evet, bu sohbette!

 

Şeytanın kurbanlarına,

Şeytanın dostlarına,

Şeytanın avenelerine,

Şeytanın kandırdıklarına,

Şeytanın uşaklarına,

Şeytanın şirk ve bidatçi arkadaşlarına gideceğiz, çilelerini, suçlamalarını göreceğiz.

 

Değerli kardeşlerim,

şeytanın cehennemde dostlarına, yönelik gerçekleştireceği hutbe Ümmetin selef önderlerinden olan, Hasan El-Basri’nin, Kurtubi’nin ve İbn Kesir’in rivayet ettiği bir hutbedir.

 

Yeryüzünde büyüklenerek, gururlanarak şeytanın dostluğunu sevenler, onunla birlikte hareket edenler, Allah’ü Teâlâ’ya karşı işledikleri küfürlerden ve cürümlerden dolayı,

cehenneme sürülerek atılınca, cehennemde şeytanla karşılaşacaklar.

 

Bu ilk karşılaşmada dostlar birbirini tanıyacak, hemen pozisyon alacaklar.

 

Şeytan bu ilk karşılaşmada suçunu bildiği için avenelerini, dostlarını, sevdiklerini, yolunda aldattıklarını, görünce korkacak savunmaya geçecektir.

 

Ancak; dünyada küfre ve şirke düşürdükleri hep bir ağızdan şeytanı suçlamaya, ona hakaret etmeye, suçlamaya başlayacaktır.

 

Dünyada kandırılan ve saptırılan her insan şeytanla yüz yüze gelecek ve suçlayacak.

 

Suçlamalar ve ağır hakaretler artıkça, şeytan dayanamayacak ve cehennemde ateşten-necasetten-korkunç bir minberin üzerine çıkacaktır. Ateşten dedik, zira cehennemde ateşten, pis kokudan, iğrenç hayattan, korkunç ızdıraptan, acı ve yakıcı durumdan başka ne olabilir ki?

 

O, Cehennemdir, sen onu bilir misin!

O kâfirlerin ve islam düşmanlarının yurdudur. Adı üstünde cehennem ateş ve sıkıntı.

 

Şeytan hutbe vermek için bir hatip olarak minbere çıkacaktır.

 

Şeytanın cehennem hutbesi olarak Rivayet edilen bu hutbe, Kur’an-ı Kerim’in İbrahim Suresinin 22. ayetidir. Gelin ayeti okuyalım ve anlamaya çalışalım.

 

وَقَالَ ٱلشَّيْطَـٰنُ لَمَّا قُضِىَ ٱلاٌّمْرُ

“İş olup bitince şeytan der ki,

Yani; Ne zaman cennet ve cehennem Ehl-i birbirinden ayrılıp hakkın yolunda gidenlerle şeytanın yolundan gidenler birbirinden uzaklaşınca demektir. Yani cennetlikler cennete cehennemlikler cehenneme doğru atılınca.

 

Şeytan, dünyada küfürle, şirkle, zulümle, büyüklenmeyle, şöhretle, nefisle, malla, mülkle, makamla, dünyalıklarla, şerefle, kadınla, aldattığı dostlarına seslenir.

 

إِنَّ ٱللَّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ ٱلْحَقِّ

Doğrusu Allah’ü Teâlâ’nın size verdiği söz gerçekti-haktı.

Yani Allah’ü Teâlâ’nın cennet-cehennem, sorgulanma ve hesap günü hakkında verdikleri, haberler haktı gerçekti. Allah’ü Teâlâ ve Resulünün size davet ettiği din dosdoğru bir dindi. Dünyanızı ve ahiretinizi imar eden sizi muhafaza eden bir dindi. Şeytan hayatında ilk doğruyu bu minberde söyleyecektir.

 

Kur’an-ı Kerim’in, Rasulullah’ın, hatırlattığı haberler, hükümler doğruydu, fakat ben size bunların yalan ve bir safsata olduğunu, bilimden ve haktan uzak bir din olduğunu söyledim, inkâr ettirdim, yalanlattım ve küfre düşmenizi sağladım. Ben sizi haktan saptırdım.

 

Ben Allah’ü Teâlâ’ya verdiğim vaadime sadık kaldım, zira ben Allah’ü Teâlâ’ya karşı meydan okuyarak -kullarının önüne çıkacağım, azdıracağım, pusular kuracağım, şirke ve küfre çağıracağım atalarına taptıracağım, hakkın yolundan uzaklaştıracağım, küfürlere ve şirklere davet edeceğim demiştim. İşte bu vaadime sadık kalarak sizi aldattım, kandırdım, saptırdım, Allah’ü Teâlâ’ya karşı büyüklenmeye davet ettim, haberlerini inkâr etmenizi istedim.

 

وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ

Ama size verdiğim sözde durmadım.

Yani Kur’an-ı Kerim’in ve sünnetin haberlerinin doğru olmadığını, inanılmaması gerektiğini, aklın ve mantığın bunları doğrulamadığını, çağdışı olduğunu, hayata dair bir yol gösterdiğini, özgürlükleri kısıtlandığını telkin ettim ve sizi çağrıma, küfrüme, şirkime, büyüklenmeme davet ettim. Ancak ben bu vaadimde sözümde durmadım.

 

وَمَا كَانَ لِىَ عَلَيْكُمْ مِّن سُلْطَـٰنٍ إِلاَّ أَن دَعَوْتُكُمْ فَٱسْتَجَبْتُمْ لِى

Zaten benim, sizin üzerinizde hiçbir nüfusum yoktu. Ben sizi çağırdım sizde çağrımı kabul ettiniz.

 

 

Yani eğer siz tevhid, iman, salih amel üzerine olmuş olsaydınız, Benim üzerinizde bir etkim, tahakkümüm, olamazdı, buna gücüm de yetmezdi, Bakın ne kadar gerçekçi konuşuyor o gün asla yalan söyleyemeyecektir.

 

Bir başka tabirle, batıl davetimi doğruladınız, şeytan olarak, şeytani-iğrenç-melun-küfür-haram yoluma-güzergâhıma-eğilimime-düşünceme çağırdım, sizlerde bunları hoş buldunuz, sevdiniz, çıkarlarınıza ve nefsinize uygun gördünüz, böylece şirk-küfür-haram-bidat ameller işlediniz, çağrımı davetimi büyüklediniz, benim dostlarım ve avenelerim oldunuz cehenneme benimle beraber girdiniz.

 

Aman Allah’ım,

Ne iğrenç bir döneklik,

Ne korkunç bir sırt dönüş,

Nasıl da büyük bir yüzsüzlük değil mi kardeşlerim.

 

Ne güzel buyur ALLAH’Ü TEÂLÂ subhane ve Teala dinleyelim.

 

إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوًّا مُبِينًا

Şüphesiz şeytan insanin açıkça bir düşmanıdır. (İsra-53)

 

وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُورًا

Şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey vaat etmez. (İsra/64–65)

 

وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا

Şeytan da insani yapayalnız ve yardımsız" bırakandır." (Furkan–29)

 

Şeytan, kendisini savunmakta aldattıklarını suçlamaktadır, çağrısına kulak verenlerde onu suçlamaktadır, bu suçlama cehennemde hayat boyu devam edecektir. Allah’ü Teâlâ, müslümanların cümlesini muhafaza etsin, şeytanın suçlaması devam ediyor dinleyelim.

 

فَلاَ تَلُومُونِى وَلُومُوۤاْ أَنفُسَكُمْ

O halde beni kınamayınız, bilakis kendinizi kınayınız.

Yani beni ne diye kınıyorsunuz, ayıplıyorsunuz, suçluyorsunuz, kusurlu görüyorsunuz, düşmanlık ediyorsunuz, cehennemde benle mücadele ediyorsunuz?

 

Küfür yolları-şirke çağıran liderleri ve önderleri-zalimleri-işgalcileri desteklemediniz mi?

 

Kumarhanelerde, fuhuş hanelerde, içki hanelerde, barlarda, pavyonlarda hayat geçirmeyi istemediniz mi?

 

Kâfirlerin, müşriklerin yollarını sevmediniz mi? Onların dinlerini, hayat modellerini, beşeri düzenleri şeriattan üstün görmediniz mi?

 

İslama karşı tuzak kuranlardan olmadınız mı? Namazı terk etmediniz mi? Ezana kulak vermeyip müzikler dinlemediniz mi?

 

Dinle, şeriatla Resulle alay etmediniz mi? İslamı yaşayanlara hakaret ederek çağdışı insanlar demediniz mi?

 

Müslümanları yurtlarında işgal ederek canlarını kıymadınız mı? Bidatçilerin amellerini- onların davetleri sevmediniz mi, benimsemediniz mi?

 

Masum kadınları ve çocukları tanklarla ve toplarla bombalayarak ölmelerine sebep olmadınız mı?

 

Her tür kötülüğü ve şerri severek razı olarak yapmadınız mı?

 

Neden beni suçluyorsunuz, nefsinizi temize çıkartmayın. Beni kınamayın, ayıplamayın, kendinizi ayıplayın.

 

Öyle ya bu melun yaratık, sadece çağırmıştı, hoş göstermişti, sevdirmişti, zorlamamıştı, kimseyi zincire vurarak küfre götürmemişti, ölümle tehdit etmemişti, ancak bu çağrıya kulak vermişler yolunda gitmişlerdi.

 

Niçin şeytan burada tek suçlu sayılsın ki?

 

Şeytanın suçu çağırmaksa bu şeytana itaat edenlerin suçu yok mudur? Elbette vardır, Allah’ü Teâlâ şeytandan sakındırmıştı,

 

فَلاَ تَلُومُونِى وَلُومُوۤاْ أَنفُسَكُمْ

O halde beni kınamayınız, bilakis kendinizi kınayınız.

O halde beni ayıplamayın ey kafirler!

Ey zalimler!

Ey müşrikler!

Ey nefsine uyanlar ey yolumu sevenler!

Ey çağrıma koşanlar!

Ey gaflet ehli olanlar!

Siz kendiniz kınayınız!

 

Şeytan devam ediyor konuşmaya

 

مَّآ أَنَاْ بِمُصْرِخِكُمْ وَمَآ أَنتُمْ بِمُصْرِخِىَّ

Artık ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz.

Ey yoluma uyanlar!

Ey zalimler!

Ey müşrikler!

Ey nefsine uyanlar ey yolumu sevenler!

 

İyi bilin ki, intikam sahibi-Cebbar-hesap sorucu-Alemlerin Rabbinin azabından cezalandırmasından, artık ne kendimi ne sizleri kurtarabilirim.

 

Artık kurtuluşumuz yoktur, zira Cebbar olan Allah’ü Teâlâ bizden hesap sormuştur, hakkımızdan gelmiştir, cezamızı adilce vermiştir, artık cehennem bizim yurdumuz olmuştur, artık ona karşı hiçbir yardımcımız yoktur.

 

Biz dünyada Allah’ü Teâlâ’ya şirk koşarak, ibadet etmeyerek, emirlerine itaat etmeyerek-yasaklarını yaparak bu azabı hak ettik, nefsimize uyarak bu azaba düştük.

 

Şeytan devam ediyor konuşmaya

 

إِنِّى كَفَرْتُ بِمَآ أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ

Esasen ben daha önce beni ( Allah’ü Teâlâ’nın ortağı ) kılmanızı kabul etmemiştim.

Yani; Ben sizlerin benim emrimi dinleyip, Allah’ü Teâlâ’nın emrini terk ederek içine düştüğünüz şirkten razı değildim, bana itaat etmenizden ve Allah’ü Teâlâ’ya isyan etmenizden dolayı razı değildim.

 

Ben Allah’ü Teâlâ’ya beni ortak koşmanızı istememiştim, ben aslında ortak olmaya cehd ettim, gayret ettim sizde beni ona ortak koştunuz, sözümü ve emrimi hükmümü üstün gördünüz, beni ortak ettiniz, ben sizi isyana ve şirke davet ettim, sizde kabul ettiniz ve beni Allah’ü Teâlâ’ya ortak koştunuz. Böylece şirk koşanlardan oldunuz beraberce cehenneme atıldık.

 (إن الظالمين لهم عذاب أليم)

Gerçek şu ki zalimler için can yakıcı bir azap vardır.

Yani şüphesiz Allah’ü Teâlâ’ya ortak koşan müşriklere ve dostlarına acı bir cehennem azabı hazırlamıştır, Şüphesiz ki zalimlere-müşriklere-kâfirlere azab haktır. Yeryüzünde Allah’ü Teâlâ’ya, Resulüne, nefsine karşı zulmedenlere Allah’ü Teâlâ cehennemi hazırlamıştır.

 

Şeytan, dünyadaki ahbaplarına ateşten yapılı minber üzerinde böyle hitab ediyordu Şimdi ağlamanın, sızlanmanın, ayıplanmanın, zamanı değildir, azabı tatmanın, ebedi azaba düşmenin, Cebbarın vadinin hak olarak görüldüğü gündür diyordu.

 

Ey şeytana dost olmak istemeyen kardeşim,

 

Ey şeytanın hutbesini dinlemek istemeyen müslüman kardeşim,

 

Ey nefsini şeytanın yoluna çevirmek istemeyen muhlis müslüman kardeşim,

 

Sen sen ol şeytana kulak verme. Şeytanın hutbesini işitmek istemiyorsan bilmelisin ki, tevhid, iman, salih amel, güzel ahlak yolunda olmalısın, tağutların ve zalimlerin saflarında olmamalısın, kurana ve sünnete karşı olanların yollarında bulunmamalısın, sünnet inkârcılarının izinde yürümemelisin.

 

Ehl-i sünneti karalayan-ashaba ve selef imamlarına düşmanlık eden dini hakir gören kafirlerin safında bulunmamalısın, yoksa cehennemde hutbeyi işitenlerden olursun.

 

Değerli kardeşim,

Allah’ı birlemen ve şirkten sakınman lazımdır.

 Allah’ü Teâlâ’nın sana emrettiklerini yapman ve yasakladıklarından sakınman gereklidir.

 

 Allah’ü Teâlâ’nın helal kıldıklarını helal bilmeli, haram kıldıklarını haram bilmelisin. Rasulullah’ın emrettiği sünnet amellerini eda etmeli, yasakladıklarından uzak durmalısın. Rasulullah’ın ahlakını cesaretini sünnet yolunu yol bilmelisin. Zira yolların en güzeli Muhammed (s.a.v.) yoludur. Akidede, Ehl-i sünnet olmalısın, amelde Ehl-i hadis olarak amel etmelisin,

 

Ubeydullah Arslan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)