Kayıtlar

Telbiye (Lebbeyk) Duası

  Telbiye  (Lebbeyk) Duası Sonra şöyle telbiye getirilir: لَبَّيْكَ اَللَّهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ لَا شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ، إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ، لاَ شَرِيكَ لَك Lebbeyk Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, innel hamde venni’mete leke vel mülk, lâ şerîke lek. Anlamı: Allah’ım! Davetine uydum. Emrine boyun eğdim. Senin hiçbir ortağın yoktur. Davetine icabet ederek huzuruna geldim.Hamd sana mahsustur. Nimet ve mülk senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.

Yaşıyorsan Gel Şükret

Yaşıyorsan Gel Şükret   Yaşıyorsan, gel şükret, Hiç doğmadan, ölen var, İsyan etme, dua et, Her şeyi, bir duyan var!   Kurumuş bir yapraksın, Bir et, kemik, topraksın, Bir gün yok olacaksın, Her şeyin, bir sonu var!   Hayat, sonsuzdur sanma, Mal, mülk yalandır, kanma, Sende, şeytandan olma, Her şeyi, bir gören var!   Boşuna koşturursun, ‘Para’ deyip durursun, Namaz vakti geldi mi? Bin bahane bulursun!   Her şey Mevlâm'ın, yalnız, Öbür dünyadır sonsuz, Azrail geldiğinde... Sen de, kalırsın yalnız!   Ne verirsen elinle, O, gelecek seninle, Kırma kulu, dilinle, Mahşerde bekleyen var!

Kocasının Gönlünü Kıran Ve İtaat Etmeyen Kadın

  Kocasının Gönlünü Kıran Ve İtaat Etmeyen Kadın   Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz bir Hadis'i Şerif’te mealen buyuruyor: “Dünyada bir kadın, kocasına eziyet ettiği vakit: O Kocasının cennetteki Hurisi, Allah’ü Teâlâ Celle Celâlüh senin belanı versin Benim Efendime eziyet etme, zira o eziyet ettiğin kocan senin yanında misafirdir Pek yakında senden ayrılacaktır... (Tirmizi) Sahabi kadınlardan biri, Peygamber Efendimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem yanına gelerek: “- Ey Allah’ü Allah’ü Teâlâ’nın Rasulu Cihad ibadetini Allah’ü Teâlâ, erkeklere farz kıldı. Cihad’a çıkıp öldürüldüklerinde Rab’leri katında diri olarak rızklandırılıyorlar Şehid oluyorlar. Peki ya biz kadınlar bu sevaba nasıl nail olacagız?” Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kadına şöyle yanıt verdi: “- Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını kabul edip yerine getirmesi buna erkeklerin cihad sevabına denktir. Ne yazıkki sizden ç

İşlerini Kendi Yapmayı Severdi

  İşlerini Kendi Yapmayı Severdi   Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi: “– “Ey Allah”ın elçisi! İzin ver ben taşıyayım!” dediğinde; “– “Her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın!” derdi. Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir”le beraber mescide gitmektedir. Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir”e hitap eder: “–Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem. Bedir”e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve sırayla binilir. Efendimi

Benden Güzel Köle mi Olur?

  Benden Güzel Köle mi Olur?   Mekke fethedillmiştir... Siyasi ve askeri mücadelesinin zaferle sonuçlandığı bir gün yaşanmaktadır. Öğle yemeğini ise arkadaşlarıyla birlikte, sokakta, toprağın üzerine oturarak yemektedir. Bu durumu garip sayan, zihinsel özürlü bir kadın laf atar: “- Şuna bakın! Yere oturmuş bir köle gibi yemek yiyor” Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem tebessüm ederk cevap verir: “- Benden güzel köle mi olur! Çünkü ben de Allah’ü Teâlâ’nın kölesiyim.” Başka bir defasında eşi Hz. Aişe Radiyallahü Anha ısrar eder: “- Ne olur bağdaş kurarak, biraz rahat oturarak yemek ye!” Bunun üzerine alnını yere değdirecek kadar öne eğilir. “- Kölenin yediği gibi yerim, kölenin oturduğu gibi otururum, çünkü ben bir kuldan başkası değilim!” (Ebu’ş Şeyh el-İsbehani, Hz Muhammed’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Edep ve Ahlakı shf: 64, M.Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s-Sahabe III shf:153)

Vefalı Dostlarımız Çok Olsun

 Esselamü Aleyküm verahmetullah!  Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurdular: "Bir Adam cennete girince şöyle der": "Acaba falan arkadaşım ne halde?"  Halbuki o arkadaşı cehenneme düşmüştür. Allah ﷻ şöyle der: "Bu kişinin arkadaşını bunun hatırı için, arkadaşını aradığı,  özlediği için,  samimi olduğu için cehennemden çıkarın!" Bunun üzerine cehennemde ki diğer kimseler şöyle der: فَمَا لَنَا مِنْ شَافِع۪ينَ ۙ İşte bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok." وَلَا صَد۪يقٍ حَم۪يمٍ "Candan bir dostumuz da yok." Şuara Sûresi 100/101. Hasan-ı Basri Hazretleri şöyle dedi: "Mü'min dostlarınızı çoğaltın! Zira kıyamet günü onların size şefaâti olacaktır." *Şu soruyu samimi bir şekilde kendimize soralım...!*         "Kaç tane arkadaşım ve dostum var, cennette beni özleyecek?" Ya Rabbi, dostumu özledim, onu da yanıma al diyecek.?          O çetin günde hatırlanmak kadar değerli ve güzel olan nedir ki...        Mal, mülk değil         sam

Kalmadı Emmi!

Kalmadı Emmi!   Bakkalda süt yoğurt satılır artık, Şimdi köyde inek kalmadı emmi. Öğlenlere kadar yatılır artık, Alın teri emek kalmadı emmi.   Herkeste araba, göbekler koca, Ezanlar merkezden, yorulmaz hoca Tandırlar yanmıyor, tütmüyor baca Ne testi, ne çanak, kalmadı emmi.   Yaz gelmeden çiçek açtı diyorlar, Üzümlerin tadı kaçtı diyorlar, Ömür işte böyle geçti diyorlar, Hayırlısı demek kalmadı emmi   Televizyon bakmaz bebekler artık, Teknoloji devri internet bir tık, Çöplere dökülür atılır artık, İsrafsız bir yemek kalmadı emmi.   Bağ bahçe ilaçlı, hormonlu tohum, Buğday öğütülmez hep hazırda un, Kulağın duymasın, gözlerini yum, Börtü, böcek, sinek kalmadı emmi.   Ekinlerde sürmez hemen biçilir, Ayranın yerine kola içilir, Pilava bakılmaz, pizza seçilir Kimsede tat damak kalmadı emmi.   Domates kokusuz, acısız soğan Çok bilmiş doğuyor, anadan doğan, Keyfimiz hep gıcır, her şey olağan, Dertlenen ev konak kalmadı emm

İşini İyi Yapmak

Resim
  İşini İyi Yapmak Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile 1yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bîr genç yanına yaklaştı: - İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan: - Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, diye cevap verdi. - Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar. - Evet, haklısınız. - Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz? - Hayır. Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu: - O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci: - O zaman, benden sonra buradan geçecek tamircinin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlayacak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek. Allah Celle Celâlüh, kuluna verdiği nimeti onun üzerin

Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha Validemiz; Öce Ağladı, Sonra Güldü

  Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha Validemiz; Öce Ağladı, Sonra Güldü   "Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha’ya husûsî iltifat ederlerdi. Başka çocukları da vardı, ama Fâtıma Radiyallahü Anha başkaydı. O Peygamberlikten sonra dünyaya gelmişti. Onun soyundan, sulbünden meydana gelen Hasan ile Hüseyin Radiyallahü Anhüma’nın pâk nesli bütün insanlığı tenvir edecekti. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, her zaman onu karşılar, alnından öperdi. Hz. Fâtıma Radiyallahü Anha’nın, yürüyüşü oturup kalkışı, ekseri hâl ve harekâtı ayniyle Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem’e benzerdi. Nasr (İzâ câe)” suresi nazil olduğu zaman Hz.Fâtıma Radiyallahü Anha ağlamıştı. Yirmi beş-otuz yaşları arasında olmasına rağmen, o müdrike bir kadındı. Kâinatın Fahr-i Ebedîsinin vefat edeceğini hissetmişti. Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, son anlarında, onun çok üzüldüğünü fark etti. Biricik kızını işaretle yanına çağırdı. Hz. Fâtıma Radiyall

Maddeler Halinde Namazın Yararları

  Maddeler Halinde Namazın Yararları   Biz namazı Allah’ü Teâlâ’nın emri olduğu ve onun rızasını kazanmak için kılarız. Ancak namazın insan için pek çok yararı olduğu da bilinen bir gerçektir. Çünkü Allah’ü Teâlâ bizlere yararlı olmayan bir şeyi emretmemiştir. Zira Allah’ü Teâlâ hiçbir şeye muhtaç değildir. İhtiyacı olan biziz. Yapılmasını istediği her şeyde bizler için pek çok yarar olduğu açıktır.   Kısaca namazın bazı yararlarına işaret edersek;   1. Namaz Allah’ü Teâlâ’yı hatırlatır; İnsan, başkasına muhtaç olmadan yaşamak için çalışmak zorundadır. Kendini çalışmaya veren kimse ise çoğu zaman ölümü ve ölüm sonrası dirilmeyi ve dünyada yaptıklarının hesabını vereceğini unutur. Bu yüzden her an günah işleyebilir ve günah işlemeyi âdet hâline getirebilir. Bunun en çarpıcı örneği, kumarbazlar ile zevk ve eğlenceye aşırı derecede düşkün olanlardır.   Bunlar, kumar oynamaktan, içki içmekten, zevk ve eğlenceden başka bir şey düşünmezler. Ne ölümü, ne ahireti ve ne de ahi

40 Hadis-i Şerif 79

40 Hadis-i Şerif 79 001-       "Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb'i: 'Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?' der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir." (Tirmizî, Mevâkît 188; bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202) 002-       Hz. Aişe validemiz diyor ki: Peygamberimize, namazda yüzü çevirip bakma hakkında sordum, şu cevabı verdi: ”O, bir çalmadır ki, şeytan onu kişinin namazından çalar, kaçar.” (Buhârî, Ezan, 93; Tirmizî, Cuma, 59; Ebu Davut, Salat, 161) 003-       Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ”ihsan”ı tarif ederken, فَأَخْبِرْنِي عَنْ الْإِحْسَانِ قَالَ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ 004-