Kayıtlar

Ok – Yay

  Ok – Yay   “Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez” Tam bir mısra-i berceste. Yani benzersiz mısra.   Bursalı Çelebi Âsım’a ait. İzahata girişmeden önce, bu vesile ile hatırıma gelen Yenişehirli Avni Bey’in bir beytine bakalım:   Bin safsata bir mısra-i bercesteye değmez İndimde esâtîr-i Felâtun hezeyândır   [Kuru akılla hakîkate ulaşmaya çalışan filozofların sayıklama sözleri andıran safsataları nerede; mensubu bulunduğumuz kültürün kodlarını iyi bilen bir tek şairimizin söylediği bir tek mısra nerede? Bir kamyon dolusu çakıl taşı ile iki parmak arasında tutabildiğiniz elmasın değeri kıyas kabul eder mi?] Evet! Keçi boynuzunda bir miktar kalori vardır; ama bir çuval keçiboynuzu yiyerek alacağın kaloriyi bir tek kesme şekerden alabiliyorsan, o kadar posayı taşımaya ne hâcet…   Çelebi Âsım’ dan aldığım mısra bir beytin yarısı. Tamamı şöyle:   Cihânda gec-menîşden rast-kîşin renci efzûndur Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez   Ge

Hiçliğinin Ârifi Mânâ Sultanı

  Hiçliğinin Ârifi Mânâ Sultanı          Tefekkür edilirse; Fahr-i Kâinât Efendimiz’in Mekke devrinde yaşadığı onca incitici hakarete ve mütecâviz hücuma karşı, risâletini tebliğ vazifesini hakkıyla edâ edebilmek için sabır ve tahammül göstermesi de tasavvufî mânâda, Cenâb-ı Hakk’ın O’na tâlim buyurduğu veçhile varlıktan vazgeçme, yani bir hiçlik terbiyesidir.        Beşeriyetin en yücesi, peygamberler sultanı Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem; tevâzu ve mahviyette de zirveydi. O, aynı zamanda hiçlik sultanıydı.        Mekke’nin fethi günü; bir Mekkeli, Efendimiz’in yanına titreyerek yaklaştı. Çünkü muzaffer bir kumandanın huzûruna geldiği için büyük bir heyecan duyuyordu;   “‒ Yâ Rasûlâllah! Bana İslâm’ı telkin buyurunuz!” derken âdetâ dişleri birbirine vuruyordu.        Hazret-i Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem hemşehrisine sükûnet telkin etmek için kendini şu mütevâzı ifadelerle takdim etti:          “‒ Sakin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar deği

Çokça Tevbe Etmek Allah’ü Teâlâ’dan Bağışlanma Dilemek

  Çokça Tevbe Etmek Allah’ü Teâlâ’dan Bağışlanma Dilemek   Bir adam Hasan Basri' (R.a) yanına gelir der ki; ''Ey imâm! Gök yağmur vermiyor'' dedi. İmâm: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Sonra başka bir adam geldi. ''Eşimin çocuğu olmuyor'' dedi. İmâm: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Sonra üçüncü bir adam geldi: İmâm, ona da: ''Hz.Allâh'a istiğfar et'' dedi. Mecliste bulunanlardan biri, dedi ki: ''Ey İmâm, ihtiyacı için yanına gelenlere, sadece ''Hz. Allah'a istiğfar et mi dersin? Bunun üzerine Hasan Basri R.a dedi ki: ''Sen Hz Allâh'ın şu âyetini hiç okumadın mı? Bismillahirrahmanirrahim. Onlara dedim ki: Rabbinizden bağışlanma dileyin! Çünkü O, günahları çokça bağışlayıcıdır. Bağışlanma dileyin ki üzerinize bol bol yağmur yağdırsın. Mallarınızı, evlatlarınızı çoğaltsın, size bağlar, bahçeler versin, sizin için ırmaklar akıtsın

Kızıma Nasihat

  Kızıma Nasihat   Hayat yollarında pervasız gitme! Bir düşün, el-âlem ne söyler kızım! En yakın dostuna itimat etme! Aldanma, yüzüne gülerler kızım!   Genç kız olmak kadar zor birşey yoktur, Bu yaşta çileden çıkanlar çoktur, Gençlerin bakışı zehirli oktur, Dikkat et, kalbinden delerler kızım!   Şimdi pek tatlı görürsün dünyayı, Seni şaşırtır gençliğin yayı, Gün gelir vururlar kara damgayı, Zannetme bir daha silerler, kızım!   Sabahat Yıldırım

O Erler ki...

  O Erler ki...   O erler ki, gönül fezasındalar, Toprakta sürünme ezasındalar. Yıldızları tesbih tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar.   İçine nefs sızan ibadetlerin, Birbiri ardınca kazasındalar. Günü her dem dolup her dem başlayan, Ezel senedinin imzasındalar.   Bir an yabancıya kaysa gözleri, Bir ömür gözyaşı cezasındalar. Her rengi silici aşk ötesi renk; O rengin kavuran beyzasındalar.   Ne cennet tasası ve ne cehennem; Sadece Allah'ın rızasındalar.   N. F. Kısakürek Kuddise Sirrûh 1983

40 Kudsi Hadis-i Şerif 65

  40 Kudsi Hadis-i Şerif 65   001-       Allah’ü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ·           “Ey Âdemoğlu!” Öleceğini kesinlikle bilen bir kimsenin, nasıl sevindiğine şaşarım! Yine, hesaba çekileceğine kesin olarak inanan bir kimsenin nasıl mal topladığına, kabre gireceğini kesin olarak bilen bir kimsenin nasıl güldüğüne şaşarım! ·           Ahirete inancı olanın dünyada nasıl huzur bulduğuna, dünyanın geçiciliğini bilen birinin ona nasıl güvenip bel bağladığına şaşarım! ·           Yine dili ile âlim kalbi ile cahil olana, su ile bedenini yıkayıp temizleyen fakat kalbi temiz olmayana insanların kusurları ile meşgul olduğu halde kendi kusurlarına hiç bakmayana şaşarım! ·           Yüce Allah’ın kendisini gördüğünü bildiği halde O’na isyan edene şaşarım! ·           Tek başına öleceğini, kabre gireceğini, hesap vereceğini bilen birinin beni bırakıpta nasıl insanlarla yakın dostluk kurduğuna şaşarım! ·           Hiç şüphesiz benden başka ilâh yoktur ve Muhammed benim kulum ve