Ok – Yay
Ok – Yay
“Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez”
Tam bir mısra-i berceste. Yani benzersiz mısra.
Bursalı Çelebi Âsım’a ait. İzahata girişmeden önce, bu
vesile ile hatırıma gelen Yenişehirli Avni Bey’in bir beytine bakalım:
Bin safsata bir mısra-i bercesteye değmez
İndimde esâtîr-i Felâtun hezeyândır
[Kuru akılla hakîkate ulaşmaya çalışan filozofların
sayıklama sözleri andıran safsataları nerede; mensubu bulunduğumuz kültürün
kodlarını iyi bilen bir tek şairimizin söylediği bir tek mısra nerede? Bir
kamyon dolusu çakıl taşı ile iki parmak arasında tutabildiğiniz elmasın değeri
kıyas kabul eder mi?] Evet! Keçi boynuzunda bir miktar kalori vardır; ama bir
çuval keçiboynuzu yiyerek alacağın kaloriyi bir tek kesme şekerden
alabiliyorsan, o kadar posayı taşımaya ne hâcet…
Çelebi Âsım’ dan aldığım mısra bir beytin yarısı. Tamamı
şöyle:
Cihânda gec-menîşden rast-kîşin renci efzûndur
Bu menzil-gehde tîrin çekdiği cevri kemân çekmez
Gec-menîş: Eğri tabîatlı, kötü huylu
Rast-kîş: Dosdoğru giden
Menzil-geh: Ok atılan saha, Okmeydanı
Tîr: Ok
Kemân: Yay
Renc: Üzüntü, sıkıntı
Efzûn: Çok
Cevr: Haksızlık edip incitme
[Kötü yolda gidenlere oranla, dosdoğru olanların
çektikleri sıkıntı çok daha fazladır. Doğru ok uzaklara atılmak, hedefe
saplanıp yıpranmak gibi zahmetler çekerken, eğri yay bunlardan âzâdedir, elden
düşmez.]
Doğrulukla yaşamanın sıkıntılara hazır ve tahammülkâr
olmayı gerektirdiğini ihtar eden bu beyt; otuz sene önce Sahaflar Çarşısında
bir dükkânın camında gördüğüm kıt’ayı da hatırlatıyor; tabiî “o eski hâlinden
eser kalmamış” Sahaflar’ın hüznünü de… Şöyle diyordu dört mısrada ve henüz
yirmisine kadem basmamış hukuk talebesi yazar, dikilip ezberlemiştim (Kim
demiş, ezbercilik iyi değil diye.):
Doğru olsam ok gibi yabana atarlar beni
Eğri olsam yay gibi elde tutarlar beni
Ne doğruyu aç gördüm ne eğriyi tok
Eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok
Ok doğru olduğu için yabana atılıyor ve yay eğri olmakla
elde tutuluyor. Bu hâl eğri olmayı kârlı gibi gösterse de; ârifâne bakış şunu
da görmeli; evet öyle ama; son tahlilde herkes kendisi için takdir edilen rızkı
yiyip gitmiyor mu dünyadan? Dünyada aç mezarı mı var? Bak etrafına! Doğruyu aç
görmezsin, eğri de tok değildir. Hatta eğri olanın hırsı daha çok olduğundan
–karnı olmasa bile- gözü daima aç olarak gelir ve gider. Dosdoğru ol da sen,
atan olursa bırak atsın; gittiğin yerde tutan da olur. Hem, yol alan oktur, yay
değil. Ayrıca izzetle ve namusla gidersin. Huzurla yatarsın; yatakta da,
kabirde de. Nasıl olsa dimdik yürüyenler, gün gelir, dümdüz yatarlar.
Hayati
İnanç
Yorumlar
Yorum Gönder