Kayıtlar

Ümmeti Muhammed Bilinci

Ümmeti Muhammed Bilinci   Rabbimiz Ali imran Suresi ayet.110.da mealen şöyle buyurmaktadır: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah’a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır…”   Ümmet-i Muhammed yeryüzünün en değerli topluluğudur… Gelmiş geçmiş topluluklar içerisinde en değerli topluluk bu ümmettir. Zira bu ümmetin en belirgin özelliklerinden biri de, ümmetlerin en hayırlısı olmasıdır. Bu ümmetin bütün nesilleri değerli ve o kadar da kıymetlidir ki, Adem aleyhiselamdan beri insanlığın en büyük ve en muhteşem topluluğudur. Ümmeti Muhammed Şeytan gibi nice gaddar ve zalimin en kuvvetli düşmanıdır. Ve yakın bir gelecekte de Ümmet-i Muhammed, Deccal ile en çetin mücadeleyi verecek topluluktur. Hatta Hadislerin delaleti ile, taş veya ağacın ardına gizlenen Siyonistleri yok ederek, dünyayı selâmete çıkarac

Eğer Hâlâ Kızıyorsan, Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.

  Eğer Hâlâ Kızıyorsan,  Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.   Şems-i Tebrîzî der ki…   ·         Eğer hâlâ kızıyorsan,   kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kırılıyorsan,   gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kınıyorsan,   af makamına ulaşmamışsın (öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor) demektir. ·         Eğer hâlâ Allah için sevmiyor ve sevginde ayırım yapıyorsan, hâlâ vesveseye kapılıyor, içindeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ “BEN” demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ musibetlere yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ şikâyet ediyorsan, “hakikat” i göremiyorsun demektir. Hakikat der ki: ·         Ne sen varsın, ne de ben... Var olan yalnızca Hak’tır. Şemsi Tebrizi (Kuddise Sirrûh)

Bu da Geçer Ya Hu!

Resim
  Bu da Geçer Ya Hu!   Derviş’in biri çıktığı gezide bir köye uğrar. Köy halkına nerede kalabileceğini sorar. Köylüler ona köyün Şakir ve Haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve Şakir'in evini tarif ederler. Şakir Derviş’i evinde ağırlar, yedirir, içirir. Derviş gezisine devam etmek için evden ayrılırken Şakir'e "Bu kadar zengin olduğun için şükret!" der. Şakir ona "Bu da geçer ya hu!" der.   Derviş aklında bu cevapla yollara düşer. Birkaç yıl sonra aynı köye uğradığında Şakir'i ziyaret etmek ister. Fakat bir sel felaketinde Şakir'in tüm varlığı yok olmuştur. Şakir artık haddad'ın yanında hizmetçi olarak çalışmaktadır. Şakir Derviş’i yoksul evinde ağırlar bu sefer. Derviş ne kadar üzgün olduğunu anlatınca, Şakir ona "Bu da geçer ya hu!" der yine.   Derviş yine yollara düşer. aradan yıllar geçtikten sonra yine aynı köye Şakir'in yanına gider. Haddad ölmüş, kimsesi olmadığı için tüm varlığını Şakir'e bırakmıştır. Derviş

Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!

  Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!   Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:   “- Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin”.   Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?” Der. Allah Teâlâ:   “- Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?”   “- Ey Âdemoğlu! Beni doyurmanı istedim, doyurmadın” buyurur. Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim?” Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin?” “- Ey Âdemoğlu! Senden su istedim, vermedin” buyurur. Âdemoğlu: “- Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim? Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona i

Cennete Koşan Müslümanın 6 Özelliği

  Cennete Koşan Müslümanın 6 Özelliği   “Rab’binizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!” (Ali İmran Suresi 133. Ayet)   1-   Kur’an-ı Kerim’i Rablerinin Emaneti Bilirler Onu okurlar, okurlar… Anlamaya çalışırlar, anladıklarıyla amel edeler. Onunla doyarlar, onunla huzur bulurlar, onunla ölçer, onunla tartarlar.   2-   İhlâslıdırlar Yaptıklarını Allah için yaparlar. Kimin ne diyeceğine değil, Rablerinin ne hükmedeceğine önem verirler.   3-   Vakitleri Pek Değerlidir Saniyelerin bile hesabını yaparlar. Suyu ve ekmeği israf etmekten kaçındıkları gibi vakit israfından da kaçınırlar.   4-   Dengelidirler Dertleri dünya değildir, fakat onu salmazlar.   5-   Bir İş Becermeye Çalışırlar Önce haramlardan kaçınıp, farzları eksiksiz eda ederler. Sonra: İyi Kur’an-ı   Kerim okuyabiliyorsa daha iyi olmak için Kur’an-ı   Kerim okumayı gelişitiri, iyi para kazanabiliyorsa helâl yoldan kazancını g

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor ki: Koşun!!!

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ Buyuruyor ki: Koşun!!!   وَسَارِعُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ Rabbinizin mağfiretine ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun. (Âl-i İmrân 133)   سَابِقُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاء وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ Rabb'inizin bağışlamasını, Allah'a ve Resullerine inananlar için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan Cennet'i kazanmak için yarışın. İşte bu, Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Ve Allah, büyük lütuf sahibidir. (Hadid suresi 21) وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلّ۪يهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِۜ اَيْنَ مَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاًۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿١٤٨﴾ Herkesin y

Üstün Bir İnsan Olmak İçin

  Üstün Bir İnsan Olmak İçin Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Muhammed Aleyhisselâm’a indirildi; bütün peygamberlerin en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i Ramazan ayında indirildi; ayların en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Ümmet-i Muhammed’e indirildi; ümmetlerin en üstünü oldu.  Bizler de Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i okur, ahlâkıyla ahlâklanır ve hayatımıza tatbik edersek en üstün insan oluruz.

Buyur Usta

  Buyur Usta   Oğlum, on üç-on dört anahtarı ver! Al usta! Oğlum, yat motorun altına! Nesi var bir bakıver! Olur usta! Oğlum, iyi sık cıvatayı! Sonra sahibi ne der? Sıkıyorum usta! Bileğim yettiğince! Yüreğim yettiğince! Sıkıyorum işte! Oğlum, terlemişsin! Akmasın terin motora, Motor pas yapar sonra! Olur, mu be usta, Ter pas yapar mı? Gözyaşı pas yapar mı? Oğlum ne diyorsun bak işine! Bakıyorum usta! Yalnız ellerim, Ellerim çatlamış be usta! Ellerim acı içinde… Yüreğim var ellerimde, Yüreğim yanıyor usta! Kan ter içinde… Hem usta, Sen hiç misket oynadın mı sokakta? Sen hiç okula gittin mi okula? Okul nasıl bir şey be usta? Öğretmen nasıl biri? Usta sahi, Orda da motor baktırırlar mı ki? Orda da söverler mi çocuklara be usta? Orda da döverler mi? Oğlum bak işine! Kızdırma beni. Olur usta. Ha usta, Senin anan da saçlarını okşar mıydı? Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında? Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah! Cansız düşende anan