Kayıtlar

Peygamber Efendimizin İlim Duâsı

  Peygamber Efendimizin İlim Duâsı Âyet-i kerîmelerde “tezkiye” ile “Kitap ve hikmetin tâlimi”nin bir arada zikredilmesi de dikkat çekicidir. Bu aynı zamanda; tezkiye olmamış bir kalple, gerçek mânâda ilim tahsil edilemeyeceği, tahsil edildiği düşünülen ilmin ise, sahibine ebedî kurtuluş yolunda hiçbir fayda sağlamayacağının bir ifâdesidir. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ، وَمِنْ قَلْبٍ لَا يَخْشَعُ، وَمِنْ نَفْسٍ لَا تَشْبَعُ، وَمِنْ دَعْوَةٍ لَا يُسْتَجَابُ لَهَا.   “Allâh’ım, fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabûl olunmayacak duâdan Sana sığınırım.” niyâzında bulunmuştur. (Müslim, Zikir, 73) Kalben seviye katetmemiş bir insan, -ne kadar bilgili olursa olsun- ham kalmaya mahkûmdur. O, bu hamlığıyla dünyevî ilimleri tahsil edip, meselâ bir doktor olsa, insanlara şifâ tevzî edeceği yerde, nefsânî ihtiraslarını tatmin edebilmek için, organ kaçakçılığı yapan

Nûşinrevân Ve Delikanlı

  Nûşinrevân Ve Delikanlı   Tarihte adâletiyle meşhur olan Nûşirevan, bir gün avda iken beraberindeki arkadaşlarından ayrıldı ve yolu bir bahçeye vardı. Orada bulunan bir delikanlıya:   “– Bana bir nar verir misin?” dedi. Delikanlı da verdi.   Nûşirevan, narın tanelerinden bolca su çıkarıp susuzluğunu giderdi ve bu hâl çok hoşuna gitti, âdeta mest oldu. İçinden;   “– Böylesine lezzetli meyvesi olan bu bahçe mutlakâ benim olmalı. Ben ne yapıp edip bu nar bahçesini almalıyım.” diye düşündü.   Ardından bir nar daha istedi. Fakat bu defa aldığı nar, kuru ve ekşi çıktı. Bunun sebebini sorunca, o firâset sahibi delikanlı:   “– Sultânım, herhâlde gönlünüz haksızlığa meyletti. Güç ve kudretinizle bu bahçeyi benden almayı düşünmüş olmalısınız.” dedi.   Bunun üzerine Nûşirevan, bahçeyi cebren alma düşüncesinden vazgeçip içindeki kötü niyetten pişman oldu, tevbe etti. Sonra bir başka nar daha isteyince, birinciden çok daha sulu ve tatlı bir nar geldi.   Hayretler i

Kabul Edilmeyen Sahibine Geri Dönen Ameller

  Kabul Edilmeyen Sahibine Geri Dönen Ameller   Bir kişi, Muaz b Cebel”e Radiyallahü Anh “Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem”den dinlediğin bir hadîs-i şerîfî bize nakleder misin?” dedi. Bunun üzerine Muaz Radiyallahü Anh ağladı. Hatta susmayacağını sandım. Sonra sustu, devam ederek dedi: Hz. Peygamber Aleyhi Vesellem” bana: “Ey Muaz!” dedi. “Buyur! Anam babam sana fedâ olsun ya Rasûlullah Aleyhi Vesellem!” dedim. O zaman şöyle buyurdu: “Söyleyeceğimi ezberlersen sana fayda verir. Eğer unutursan kıyamette Allah katında delilin olmaz. Ey Muaz! Allah Teâlâ, yer ve gökleri yaratmadan önce yedi melek yarattı. Sonra gökleri yarattı. Yedi göğün her biri için bir melek vazifelendirdi. O meleği orada kapıcı yaptı. O gökleri, büyüklük yönünden oldukça yüceltti. Hafaza melekleri, sabahtan akşama kadar ibâdet ve taatta bulunan kulun amellerini göklere yükseltirler. Dünyamıza en yakın göğe varıncaya kadar, o amelin, güneşin ışığı gibi bir ışığı olur. Oraya varıncaya kadar hafaza

Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup

Resim
Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup  Köyümüz şehirden yüksek mi yüksek, Baban ihtiyarlıyor oğul, bilmem netsek Söz dinlemiyor artık ahırdaki eşek, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Sizi 9 ay 10 gün karnımda taşıdım, Beş oğul bir kızım için yaşadım, Şimdi halim kalmadı, gençliğimi boşadım, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Köyde bacalar eskisi gibi tütmüyor, Çorba dahi boğazımızdan geçmiyor, Takatimiz kalmadı işler bitmiyor, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Geçenlerde kasabadan köye doktor geldi, Sağlam kimse kalmadı herkese ilaç verdi, Bana da kendini yorma ansızın gidersin deyiverdi, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Eskiden köyümüzde yağız delikanlılar vardı, Al duvak içinde gelinler, giderken ağlardı, Gençler köyü terk etti, şimdi ihtiyarlar kaldı, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Hani yalnız yaşayan komşumuz Ali amca vardı, O da rahmetli oldu cenazesi üç gün kaldı, Mezarını kazacak delikanlı bulunamadı, Gelinlerden

Oğluma Mektup...

  Oğluma Mektup...   Oğlum, canımın içi, gün ışığım, aydınlığım, gülen yüzüm, gül yüzlüm... Nasıl büyüdün, ne çabuk büyüdün sen? Zaman göz açıp kapayınca kadar geçti... Ne doğum günün ne de özel bir gün bugün... Senin bu kadar büyüdüğünü görünce yazmak geldi içimden sana. Her gün gözlerimi açtığımda şükrediyorum Rabbim'e seni bize emanet ettiği için, her sabah şükrediyorum bu sabahta birlikte uyandık diye. Seninle büyümeye başladım ben, seninle öğreniyorum anne olmayı. Başka bir kalp için atmak ne demek, nasıldır başka birine her şeyi feda edebilmek... Gözlerinde bulduğum huzurun, gülüşünde bulduğum mutluluğun tarifi yok. İyi ve doğru bir insan olabilmen için bütün çabamız. Ne olursan ol hep dürüst ol ve en önemlisi çok mutlu ol. Aceleyle yaşama hayatı ağır ağır, tadına vararak yaşaman dileğim. Yaşadığın her acı olay sana tecrübe olacak. Güzel şeyler için şükrederken yaşadığın tersliklerden de ders almayı bileceksin. Ömür dediğin su misali geçiyor yavrum. Biz dün ço

Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup

  Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup   Canım Oğlum, Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni… Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın... Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk; ‘Anne!’ deyişini… Hep üstüne titredik. Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu. Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle

Abdestsiz Dolaşmamak

  Abdestsiz Dolaşmamak İsviçreli bilim adamı Robert Kenzi MÜSLÜMANLIĞINI ilan etti. İslam'ı Seçmesindeki Sebep: Termal bir kamera ile ABDEST alan Müslümanları çevreleyen NURANİ HARE'Yİ gördükten sonra, MÜSLÜMANLARIN yeryüzünde yaşayıp hareket eden en TEMİZ en HİJYENİK (taharetle) KİŞİLER olduğunu TESPİT etti. 63 yaşındaki bilim adamı termal (ısı ve ışın belirleyen) kamerasıyla ABDESTLİ MÜSLÜMANLARIN vücudundan yayılan, onu çevreleyen ısıyı ve ışını tespit için çekim yapıyordu. Bu hareler yedi kattan oluşmaktaydı. İlk önce kırmızı hare; kırmızı hare sürekli insanı çevrelerse insanda güven hissini ve huzuru temin ediyordu. Buna delil olarak: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemin: "Kul abdest aldığında günahları iki gözünün arasından çıkar, iki kulağının arasından çıkar, iki elinin arasından çıkar, iki ayağının arasından çıkar abdestte sonra oturduğunda bağışlanmış olarak oturur. Bağışlanmış demek yani güvendedir anlamına gelir. Robert Kenzi bu araştır

Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi

Resim
  Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi Cenazeyi takip eden tarihçi Ahmed Refik'in anlatımı ile hep beraber, 10 Şubat 1918' de Beylerbeyi Sarayı'nda vefat eden cennet mekân Abdülhamid Han'ın cenazesine gidelim... Bir Osmanlı padişahı vefat edince, âdet olduğu üzere cenazesi 400 sene devletin idare edildiği Topkapı Sarayına getirilirdi. Sultan Abdülhamid Han'ın cenazesi muhafızlar, Enderûn- ı Hümayun ağaları ve saray erkânı nezaretinde Hırka-i Saadet'in yeşil ve yaldızlı kapısı önüne getirildi. Sultanın cenazesi burada Enderûn ağaları nezaretinde yıkandı. Sultanın vücudunda uzun bir hastalığın zaafı, teninin renginde ölüm sarılığı yoktu. Saçı sakalı ağarmış; gözleri kapanmış, çukura batmıştı. Abdülhamid Han hayatının son anlarına kadar şuurunu kaybetmemişti. O anlarda ki vasiyeti yerine getirildi. Göğsüne ahidnâme duası ve Hırka-i Saadet destimali, tabutun üzerine de siyah Kâbe örtüsü örtüldü. Ayasofya önünden türbeye kadar iki

Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim

Resim
  Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim     Konfüçyus'un ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir. Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp: "- Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar. Konfüçyus: "- Evet!" yanıtını verir. Genç tekrar sorar: "- Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?" Konfüçyus tekrar cevap verir: "- Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim!". (Konfüçyus-Tevazu ve Yücelik)

En Şiddetli Belâ Kime Gelir?

En Şiddetli Belâ Kime Gelir? Sa’d bin Ebi Vakkas Radiyallahu Anh şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e: “− Ya Rasulallah! İnsanların hangisine; daha şiddetli belâ gelir?” dedim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “− Belâ gelme şiddeti yönünden; insanların en önde geleni Nebilerdir. Sonra rütbece en üstün olanlar. Kul dinine göre belâya uğratılır. Kişi dininde kuvvetli ise belâsı şiddetli olur. Eğer dininde zayıf ise o da dinine göre belâya uğratılır. Belâ kuldan ayrılmaz (imtihana devam eder) ta ki kul üzerinde hiç günah kalmamış bir halde yeryüzünde gezer olunca onu bırakır’ buyurdu.” (Ahmed 1481 Darimi 2/320, İbni Mace 4023, İbni Hibban Mevarid 699, Albânî Sahihu’l-Cami 992) İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: “− Başına bir belâ geldiği vakit kerem sahibi kimselerin sabrı ile ona sabret. O seni daha çok kerem sahibi yapar. Onu insanlara şikâyet ettiğin vakit, Rahim olan Allah’ı hiç merhameti olmayanlara şikâyet etmiş gibi

Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı

Resim
  Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı   Gaziantep'te Beyzanur ile ikiz kardeşleri Elif ve Emine   Deniz hafızlık eğitimini tamamlayıp; Gaziantep   Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi’ni kazandılar.   Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’e sarılanları her   zaman yüceltir!!! Rabbimiz böyle Kızlarımızın   başarılarını ve sayılarını daha da artırsın!!!     Gaziantep'te 3 kız kardeş, hem hafızlık eğitimi alıp hem de tıp fakültesi okumanın gururunu yaşıyor.   Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi Beyzanur Deniz, 9'uncu sınıf öğrencisi iken eğitimine bir yıl ara verdi. Kentteki Hoşgör Fatih Kız Kur'an Kursu'na yazılan Deniz, 8 ay gibi bir sürede hafızlık eğitimini tamamladı. Daha sonra fen lisesini derece ile bitiren Deniz, GAÜN Tıp Fakültesini kazandı. Aynı şekilde ikiz kız kardeşler Elif ve Emine Deniz de 8'inci sınıfta bir yıl eğitimlerine ara verip aynı yıl içerisinde ablasının gittiği kursta hafızlık eğitimlerini