Kayıtlar

Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup

Resim
Yaşlı Anadan Beş Oğluna Mektup  Köyümüz şehirden yüksek mi yüksek, Baban ihtiyarlıyor oğul, bilmem netsek Söz dinlemiyor artık ahırdaki eşek, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Sizi 9 ay 10 gün karnımda taşıdım, Beş oğul bir kızım için yaşadım, Şimdi halim kalmadı, gençliğimi boşadım, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Köyde bacalar eskisi gibi tütmüyor, Çorba dahi boğazımızdan geçmiyor, Takatimiz kalmadı işler bitmiyor, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Geçenlerde kasabadan köye doktor geldi, Sağlam kimse kalmadı herkese ilaç verdi, Bana da kendini yorma ansızın gidersin deyiverdi, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Eskiden köyümüzde yağız delikanlılar vardı, Al duvak içinde gelinler, giderken ağlardı, Gençler köyü terk etti, şimdi ihtiyarlar kaldı, Gelinlerden biri gelip, hizmet etse oğul! Hani yalnız yaşayan komşumuz Ali amca vardı, O da rahmetli oldu cenazesi üç gün kaldı, Mezarını kazacak delikanlı bulunamadı, Gelinlerden

Oğluma Mektup...

  Oğluma Mektup...   Oğlum, canımın içi, gün ışığım, aydınlığım, gülen yüzüm, gül yüzlüm... Nasıl büyüdün, ne çabuk büyüdün sen? Zaman göz açıp kapayınca kadar geçti... Ne doğum günün ne de özel bir gün bugün... Senin bu kadar büyüdüğünü görünce yazmak geldi içimden sana. Her gün gözlerimi açtığımda şükrediyorum Rabbim'e seni bize emanet ettiği için, her sabah şükrediyorum bu sabahta birlikte uyandık diye. Seninle büyümeye başladım ben, seninle öğreniyorum anne olmayı. Başka bir kalp için atmak ne demek, nasıldır başka birine her şeyi feda edebilmek... Gözlerinde bulduğum huzurun, gülüşünde bulduğum mutluluğun tarifi yok. İyi ve doğru bir insan olabilmen için bütün çabamız. Ne olursan ol hep dürüst ol ve en önemlisi çok mutlu ol. Aceleyle yaşama hayatı ağır ağır, tadına vararak yaşaman dileğim. Yaşadığın her acı olay sana tecrübe olacak. Güzel şeyler için şükrederken yaşadığın tersliklerden de ders almayı bileceksin. Ömür dediğin su misali geçiyor yavrum. Biz dün ço

Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup

  Bir Şehit Annesinden Şehit Oğluna Mektup   Canım Oğlum, Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni… Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın... Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk; ‘Anne!’ deyişini… Hep üstüne titredik. Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu. Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle

Abdestsiz Dolaşmamak

  Abdestsiz Dolaşmamak İsviçreli bilim adamı Robert Kenzi MÜSLÜMANLIĞINI ilan etti. İslam'ı Seçmesindeki Sebep: Termal bir kamera ile ABDEST alan Müslümanları çevreleyen NURANİ HARE'Yİ gördükten sonra, MÜSLÜMANLARIN yeryüzünde yaşayıp hareket eden en TEMİZ en HİJYENİK (taharetle) KİŞİLER olduğunu TESPİT etti. 63 yaşındaki bilim adamı termal (ısı ve ışın belirleyen) kamerasıyla ABDESTLİ MÜSLÜMANLARIN vücudundan yayılan, onu çevreleyen ısıyı ve ışını tespit için çekim yapıyordu. Bu hareler yedi kattan oluşmaktaydı. İlk önce kırmızı hare; kırmızı hare sürekli insanı çevrelerse insanda güven hissini ve huzuru temin ediyordu. Buna delil olarak: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellemin: "Kul abdest aldığında günahları iki gözünün arasından çıkar, iki kulağının arasından çıkar, iki elinin arasından çıkar, iki ayağının arasından çıkar abdestte sonra oturduğunda bağışlanmış olarak oturur. Bağışlanmış demek yani güvendedir anlamına gelir. Robert Kenzi bu araştır

Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi

Resim
  Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi Cenazeyi takip eden tarihçi Ahmed Refik'in anlatımı ile hep beraber, 10 Şubat 1918' de Beylerbeyi Sarayı'nda vefat eden cennet mekân Abdülhamid Han'ın cenazesine gidelim... Bir Osmanlı padişahı vefat edince, âdet olduğu üzere cenazesi 400 sene devletin idare edildiği Topkapı Sarayına getirilirdi. Sultan Abdülhamid Han'ın cenazesi muhafızlar, Enderûn- ı Hümayun ağaları ve saray erkânı nezaretinde Hırka-i Saadet'in yeşil ve yaldızlı kapısı önüne getirildi. Sultanın cenazesi burada Enderûn ağaları nezaretinde yıkandı. Sultanın vücudunda uzun bir hastalığın zaafı, teninin renginde ölüm sarılığı yoktu. Saçı sakalı ağarmış; gözleri kapanmış, çukura batmıştı. Abdülhamid Han hayatının son anlarına kadar şuurunu kaybetmemişti. O anlarda ki vasiyeti yerine getirildi. Göğsüne ahidnâme duası ve Hırka-i Saadet destimali, tabutun üzerine de siyah Kâbe örtüsü örtüldü. Ayasofya önünden türbeye kadar iki

Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim

Resim
  Ne Kadar Cahil Olduğumu Öğrendim     Konfüçyus'un ilerleyen yaşlarında evine ziyaretçi bir genç gelir. Genç, duvarın yerden tavana kadar kitaplık ve bu kitaplığın da tamamen dolu olduğunu görür. Dayanamayıp: "- Bunca kitabı gerçekten okudunuz mu?" diye sorar. Konfüçyus: "- Evet!" yanıtını verir. Genç tekrar sorar: "- Bu kadar çok kitaptan kim bilir neler öğrendiniz?" Konfüçyus tekrar cevap verir: "- Evet, ne kadar cahil olduğumu öğrendim!". (Konfüçyus-Tevazu ve Yücelik)

En Şiddetli Belâ Kime Gelir?

En Şiddetli Belâ Kime Gelir? Sa’d bin Ebi Vakkas Radiyallahu Anh şöyle dedi: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e: “− Ya Rasulallah! İnsanların hangisine; daha şiddetli belâ gelir?” dedim. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “− Belâ gelme şiddeti yönünden; insanların en önde geleni Nebilerdir. Sonra rütbece en üstün olanlar. Kul dinine göre belâya uğratılır. Kişi dininde kuvvetli ise belâsı şiddetli olur. Eğer dininde zayıf ise o da dinine göre belâya uğratılır. Belâ kuldan ayrılmaz (imtihana devam eder) ta ki kul üzerinde hiç günah kalmamış bir halde yeryüzünde gezer olunca onu bırakır’ buyurdu.” (Ahmed 1481 Darimi 2/320, İbni Mace 4023, İbni Hibban Mevarid 699, Albânî Sahihu’l-Cami 992) İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir: “− Başına bir belâ geldiği vakit kerem sahibi kimselerin sabrı ile ona sabret. O seni daha çok kerem sahibi yapar. Onu insanlara şikâyet ettiğin vakit, Rahim olan Allah’ı hiç merhameti olmayanlara şikâyet etmiş gibi

Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı

Resim
  Hafız 3 Kız Kardeş Tıp Fakültesini Kazandı   Gaziantep'te Beyzanur ile ikiz kardeşleri Elif ve Emine   Deniz hafızlık eğitimini tamamlayıp; Gaziantep   Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi’ni kazandılar.   Allah’ü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’e sarılanları her   zaman yüceltir!!! Rabbimiz böyle Kızlarımızın   başarılarını ve sayılarını daha da artırsın!!!     Gaziantep'te 3 kız kardeş, hem hafızlık eğitimi alıp hem de tıp fakültesi okumanın gururunu yaşıyor.   Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi Beyzanur Deniz, 9'uncu sınıf öğrencisi iken eğitimine bir yıl ara verdi. Kentteki Hoşgör Fatih Kız Kur'an Kursu'na yazılan Deniz, 8 ay gibi bir sürede hafızlık eğitimini tamamladı. Daha sonra fen lisesini derece ile bitiren Deniz, GAÜN Tıp Fakültesini kazandı. Aynı şekilde ikiz kız kardeşler Elif ve Emine Deniz de 8'inci sınıfta bir yıl eğitimlerine ara verip aynı yıl içerisinde ablasının gittiği kursta hafızlık eğitimlerini

Biz Böyle Çürüdük…

  Biz Böyle Çürüdük…   • "Bal tutan parmağını yalar." dedik, hırsızlığı mubah gösterdik. • "Devletin malı deniz, yemeyen domuz." dedik, devleti soymayı mubah gösterdik. • "Yemeyenin malını yerler." dedik, dolandırıcılığı mubah gösterdik. • "At binenin, kılıç kuşananın." dedik, gaspçılığı mubah gösterdik. • "Kol kırılır, yen içinde kalır." dedik, şeyhlerin tacizini mubah gösterdik. • "Söz gümüş ise sükût altındır." dedik, ortamı yalancıya bırakmayı mubah gösterdik. • "Komşuda pişer bize de düşer." dedik, hazırcılığı mubah gösterdik. • "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez." dedik, menfaatçiliği mubah gösterdik. • "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." dedik, yalan söylemeyi mubah gösterdik. • "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." dedik, bencilliği mubah gösterdik. • "Üzümünü ye bağını sorma." dedik, haramı mubah gösterdik. • "Köprüden geçene kadar

Yetmiş İki Sıddîk Sevabı Alan Genç!

  Yetmiş İki Sıddîk Sevabı Alan Genç!   "Ey nefsinin arzularını rızam için terk edip, gençliğini beğendiğim işlerde harcayan genç!"   Zeynüddîn Sübkî hazretleri hadîs ve Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 659 (m. 1261)’de Mısır’da Sübk-il-abîd denilen yerde doğdu. 735 (m. 1334)’de Mısır’da Mahılle denilen yerde vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerde, Rasûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:   “Kim bir hastanın yanında yedi kere (Es’elüllahelazîme Rabbel-Arşil-azîm en yeşfiyeke) derse, o hasta sıhhat ve afiyet bulur.”   Hazreti Ömer’in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği, hadîs-i şerifte:   Rasûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bir genç, dünyâ lezzetini ve oyununu bırakır, gençliğine rağmen Allahü Teâlâya tâate (beğendiği şeylere) yönelirse, Allahü Teâlâ, ona yetmiş iki sıddîk sevabı verir.   Sonra şöyle buyurur: (Ey şehvetini [nefsinin arzu ve isteklerini] benim rızam için terk edip, gençliğini benim beğendiğim işlerde harcayan genç! S

Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç!

  Ey Gençliğini Benim İçin Harcayan Genç! Muaz bin Cebel (radıyallahu anh), Hazret-i Peygamber'den (sallallahu aleyhi ve sellem) şu hadisi rivayet etmektedir: "Allah, 'Ey gençliğini benim için harcayan, şehvetini benim için terk eden genç! Sen yanımda bazı meleklerim gibisin. ' demektedir.” (Ebû Nuaym, Hilyetu'l-Evliya, V, 237) Bundan daha temiz kalpli kim olabilir? Veya bulûğ çağına vardıktan bu yana günah işlemeyen, Allah’ü Teâlâ’ya itaat ve ibadetle gelişen, O'nun hakkına uymayı âdet haline getiren kişiden, yardım ve desteğe kim öncelikli olarak hak kazanabilir? Öyle ise bu işi kendine âdet edinen, bunun zıddına asla yanaşmayan kişiye, Allah hakkına riâyet etmek kolay ve güçlüğü azdır. Allah yolunda çalışması ise uzun sürelidir. İkinci kısım ise hevâ-yı nefsine uyduktan sonra tövbe eden, cehaletinden dönüp Allah’ü Teâlâ’ya yönelen, zamanında işlediği günahlarına pişman olan kimsedir. Allah o kişiye, hiçbir farzı terk etmeme ve geçmişte işlediği hiçbi

Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar…

  Müslümanı Kandıran Bahanelere Şahane Cevaplar… Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Sen namazı boş ver, benim kalbim temiz! Kimsenin canında, malında, namusunda gözüm yok! “ Cevap: Namaz dinin direği, kalbin nurudur. Allah Rasulü Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kalbi pis miydi? Ayakları şişene kadar namaz kılardı! Ancak ve ancak kalplerin içini de dışını da Rabbimiz bilir.   Hz. Yûsuf Aleyhisselâm bu konuda şöyle yalvarmıştır. “Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Yûsuf, 53) Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “İbadet etmiyorum, ama birçok ibadet eden insandan daha dürüstüm! “ Cevap: Dürüst olmanın birinci ölçüsü Allah’ü Teâlâ’nın emirlerine uymaktır. Hepimizin azgın nefsi eline fırsat geçerse her kötülüğü yapar. İbadetlerle ve taatlerle nefsimizi tezkiye etmeliyiz.   Nefis ve Şeytanın Bahanesi: “Tesettüre riayet etmiyorum, ama çoğu tesettürlüd