Kayıtlar

Kalb-i Selim 1

Kalb-i Selim 1 Rabbbimizin bizleri huzûr-i ilâhisine kabûl buyurması da ancak “kalb-i selîm” ile mümkündür. Kalb-i selîm, mâsivâdan arınmış ve mücellâ bir ayna gibi Hakk’ın cemâlî sıfatlarının tecellîgâhı hâline gelmiş bir kalbdir. Hak Teâlâ, kulunun kalbinde cemâlî sıfatlarının tecellîlerini görünce onu sever ve ondan razı olur. İşte böylesine kıymetli olan kalbi, fânî ve gelgeç sevdalara esîr etmek kadar fecî bir gaflet düşünülebilir mi? Hakk’ın rızâsına vuslatın yegâne bedeli olan kalbi, mâsivâ ile kirletmekten daha büyük bir felâket olabilir mi? Kalb kirli olduktan sonra da kalıbı yâni bedeni ve dış görünüşü temizlemenin bir anlamı kalır mı? Eski bir istanbul hamamı kitabesinde şu manidar beyt yer alırmış: Tıynetin nâ-pâk ise, hayr umma sen germâbeden, Önce tathîr-i kalb et, sonra tathîr-i beden! (Yâni; kötü huylu ve bozuk karakterli bir kimse isen, hamamdan bir hayır bekleme! Temizlik istiyorsan evvelâ kalbini temizle sonra da bedenini…) Kalb-i selîm, i

Salih Amel Örnekleri

Salih Amel Örnekleri Salih kelime olarak güzel ve uygun demektir ki bunun mutlak iyilik ve güzellikle alakası Kur’an-ı Kerim’e uygunluğu nispetindedir. Yani amelin güzelliği Kur’an-ı Kerim’e ve Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına uygunluğu nispetindedir. Salih amel üretmek, iman etmekle birlikte olduğu takdirde inşallah şefaate mazhar olmamıza imkân sağlayacak ve cennetlere giriş sebebimiz olacaktır. Doğrusunu Allah’ü Teâlâ bilir ama salih amel üretmek içerisine ibadeti ve ahlakı da aldığı düşünülürse bu dünya sınavının bu nedenle imandan sonra en mühim meselesidir. O halde salih amel nedir ve nasıl eda edilir ki kurtuluş ve esenlik umutlarımız ahirete taşınabilsin? Öncelikle salih ameli sadece iyilik etmek diye düşünmemek lazım gelir ve sonra da unutulmaması gereken şudur ki iyilik aslen başkalarına ve Yüce Allah’a yaptığımız, sonra kendimize yaptığımızdır. Ve yine unutmamak lazım gelir ki salih amelin kabul şartı niyete bağlıdır ve Allah’ü Teâlâ rızası dışında bir şey içi

Sakat Tilki mi, Sağlam Aslan mı Olmak İstersin?

Sakat Tilki mi, Sağlam Aslan mı Olmak İstersin? Bir adam bir geceyi ormanda geçirmek mecburiyetinde kalmış. Yırtıcı hayvanlardan korktuğu için büyük bir ağaca tırmanmış. Bakmış ağacın dibinde bir kötürüm tilki yatıyor. Tilkinin dört ayağı da sakat öylece yatıyordur yerde. Tilkinin bu haliyle nasıl hayatta kaldığını merak eden adam tilkiyi izlemeye başlar. Biraz sonra bakmış ki, uzaktan bir aslan geliyor. Ağzında bir ceylan var. Aslan ağacın dibine gelmiş, ceylanı parçalamış, yiyeceği kadarını yemiş, çekip gitmiş. Arkadan tilki sürüne sürüne ceylanın yanına varmış. Atıkları yiyerek karnını doyurmuş. Gördükleri karşısında şaşkına dönen adam: “- Allah’ım! Sen yarattığın canlıları ne güzel de koruyorsun! Sakat tilkinin bile rızkını ayağına gönderiyorsun bundan sonra ben de sana teslimim!” Bunun üzerine bir mağaraya yerleşir ve beklemeye başlar. Bir gün, iki gün, üç gün hiçbir gelişme yaşanmaz. Adam ölecek noktaya gelir. Sonunda ellerini göğe açıp: “- Allah’ım sen beni gö

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kul

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kul Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, Allahü teâlânın sevdiği, razı olduğu kullarıdır. Peygamber efendimizin vârisleridir. Bir kimseye tâbi olan, iyi veya kötü, her neye kavuşursa, uymuş olduğu kimseden kavuşur. Büyük zatlara tâbi olanlar ve hizmet edenler için, büyüklere gelen nimetlerden pay vardır. Resulullahın vârislerine uyanın kavuştuğu şey, nimettir, rahmettir, hazinedir. Bozuk insanlara uyanın kavuştuğu şey ise zehirdir, felakettir, iflastır. O büyük zatlara uyan, onlardaki nimetlere kavuşur, dünyada ve ahirette rahat eder. Allahü teâlânın en büyük nimeti, ihsanı, ikramı, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi sevdiği bir kulunu tanıtmasıdır. Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alameti, o kulun böyle mübarek bir zatı sevmesidir. Allahü teâlâdan ağlayarak, yalvararak bu nimeti istemek gerekir; çünkü onlar bizi Resulullaha götürüyorlar. Resulullah efendimizi ise Allahü teâlânın sevdiğinde hiç şüphe yoktur. Gece gündüz ibade

Hayat Acele Etmeye Gelmez!

Hayat Acele Etmeye Gelmez! Yıllar önce çok uzaklarda yaşayan bir adam varmış. Durumu pekiyi olmayan bu adam evini geçindirip eşine bakmak için evinden çok uzağa çalışmaya gitmiş. Yıllarca zor şartlarda çalışıp ailesine para göndermiş ve aynı zamanda da 3000 akçe biriktirmiş. Artık yeteri kadar para biriktirdiğini ve eve dönme vaktinin geldiğine karar verdikten sonra dönüş yoluna düşmüş. Dönüş yolunda yolu büyük bir şehire düşmüş. Şehrin içinden geçerken bir köşe başında bekleyen bir adam: “Bir nasihat 1000 akçe!” diye bağırıyormuş. Adamın bu işe aklı ermemiş. Ben yıllarca çalışıp bu kadar para biriktirdim bu adam bir nasihat için 1000 akçe istiyor acaba vereceği nasihat ne diye düşünürken adamın yanına gitmiş. Uzunca düşündükten sonra 1000 akçeyi adama vermiş ve nasihati dinlemek için Kulaklarını iyice açmış. Adam kulağına eğilmiş ve: “Kaderde Ne Varsa O Çıkar!” demiş. Bunu duyduktan sonra düşünceli düşünceli yola devam ederken başka bir köşede bir adamın sesin

Adalet Mülk'ün Temelidir

Resim
Adalet Mülk'ün Temelidir Zamanın birinde bir çoban varmış. Emanet koyunları güdermiş. Gel zaman git zaman, her gün sürünün içinden bir koyun eksilir olmuş. 2 tane de davar köpeği varmış. Fakat ne havlama ne başka bir tepki. Çoban mahcup düşüyor tabi. Emanet aldığı hayvanların sahiplerine. İzah da edemiyor. Önüne de geçemiyor olayın. Bir gün niyet etmiş, uyumayacağım diye. “- Uyur gibi yapacağım bu  köpekler ne yapıyor? Göreyim”… Gece olmuş, sırtını ağaca yaslayıp, gözlerini kapamış. Bir zaman sonra köpekler yaklaşmışlar; birisi hafifçe burnunu koklamış çobanın, diğeri burnuyla çobanın ayaklarına dokunmuş hafiften. Bakmışlar ses soluk yok. Sanmışlar ki çoban uyudu… Koştur koştur karşıki dağa gitmişler. Kurtlarla çakallarla birleşmişler. Oynaşıp eğlenmişler. Sonra da birlikte sürünün içine dalmışlar. En semizinden 1 tane koyun seçip, çekmişler kenara. Kurtlar parçalamış koyunu. Köpekler yalaka yalaka, kenarda durmuşlar. Kurtlar yiyip, yol almışlar… Çoban bütü