Kayıtlar

Salavat-ı Muza’afat (100 Milyon Salavata Denk Salavat)

Salavat-ı Muza’afat (100 Milyon Salavata Denk Salavat) اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَنَبِيِّكَ وَرَسُولِكَ النَّبِىِّ اْلأُمِّىِّ وَ عَلٰٓى اٰلِه۪ وَ اَصْحَابِه۪ وَسَلِّمْ تَسلِيمًا بِقَدَرِعَظَمَةِ ذَاتِكَ وَفِي كُلِّ وَقْتٍ وَحِينٍ Okunuşu: Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Abdike ve Nebiyyike ve Resulikennebiyyil Ummiyyi ve Ala Alihi ve sahbihi ve sellim ve tesliymen bilkaderi ve Azemeti zatike ve fiy külli vaktin vahiyn." Anlamı: Ey Allah'ım! Kulun, peygamberin ve resulün olan o nebiyyi ümmi efendimiz Muhammed'e ve ali ashabına, her an ve zaman Sen'in zatının büyüklüğü(nün sonsuzluğu) kadar salat ve selam eyle! Kaynak: Ahmed İbni Acibe

Allah’ü Teâlâ Zalimleri Sevmez!

Allah’ü Teâlâ Zalimleri Sevmez! Rivâyete göre hükümdârın biri, ihtişamlı bir saray yaptırır. Bir Allah’ü Teâlâ dostunu dâvet edip sarayın her yerini kemâl-i edeple gezdirir. Sonra da: “‒ Efendim, sarayı nasıl buldunuz, bir eksiği-kusuru var mı?” diye sorar. O Allah’ü Teâlâ dostu: “‒ Sarayın dünyevî ihtişâmı gerçekten de göz kamaştırıyor. Kısaca her şey mükemmel. Yalnız bir eksiği var.” der. Bu cevâbı hiç beklemeyen hükümdar şaşırır ve hayret içinde sarayın ne eksiği olduğunu sorar. O Allah’ü Teâlâ dostu, şu ibretli cevabı verir: “– Bekâsı yok!..” Ardından da şu îkazda bulunur: “‒ Şâyet sen bu sarayı kendi mülkünle yaptırmış isen, bil ki Allah’ü Teâlâ israf edenleri sevmez. Yok eğer, devlet hazinesinden masraf ederek yaptırdıysan, bu takdirde de unutma ki Allah’ü Teâlâ zâlimleri sevmez!..”

Yirmi Dokuz Maddede Ölüme Hazırlanmak…

Yirmi Dokuz Maddede Ölüme Hazırlanmak… Doğum ile dünyaya geldik, ölüm ile dünyadan çıkacağız. Hayat, bir rüya ve hayâlden ibarettir. Bugüne kadar yaşadıklarımız hep hayal ve rüya oldu. Şimdiden sonra yaşayacaklarımız da hayal ve rüya olacaktır. Ölüm ise; zenginliğe-fakirliğe, güzelliğe-çirkinliğe, makam ve mevkie, hazır olup olmadığımıza bakmaz; her an gelebilir. Ölümü geri çevirecek hiçbir güç ve kuvvet de yoktur. Geçen zamanı geri getirmek ve öldükten sonra dirilmek ve hayatı tekrar yaşamak mümkün değildir. Sonsuz pişmanlık duymamak için; “ÖLÜM” hiç unutulmamalı ve sonsuz ahiret için hazırlık yapılmalı. Gaflete düşerek ebedi hayat tehlikeye atılmamalı, hayatın her anı şuurlu ve ölüme hazırlıklı geçirilmeli. 01-   Önce iman ve itikad ehlisünnet inancına göre düzeltilmeli. İman ve itikadı bozuk olanların hiçbir ameline sevap verilmez. 02-   Allah’ü Teâlâ’nın, emrettiği farzları yapmalı ve yasakladığı haramlardan kaçılmalı. 03-   Hem Dünya hem de ahiret için çalışılmalı

Hz. İbrahim’in Hanımı Sâre Validemiz

Hz. İbrahim’in Hanımı Sâre Validemiz Seçkin güzelliği: Ebu Hureyre’nin bildirdiğine göre Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: "Sâre ile yola giden Hz. İbrahim, meliklerden birinin veya zorbalardan birinin şehrine uğradı. Bunu duyan halk, İbrahim kadınların en güzelini [307] buraya getirdi” dedi. Melik ona bir elçi gönderdi." [308] Sıkıntı anlarında Sâre’nin sebatı: Yukardaki hadis devam ediyor: "Melikin gönderdiği elçi İbrahim’e sorar: “İbrahim yanındaki kim?” Hz. İbrahim: “Kız kardeşimdir” dedi. Arkasından Sâre’nin yanma vardı ve ona: “Beni yalancı çıkarma, onlara kız kardeşim olduğunu söyledim. Vallahi seninle benden başka yeryüzünde mü’min yoktur” dedi. Daha sonra Sare’yi, Melik’in sarayına gönderdi." Sare’nin Allah’a yönelişi: Hadis devam ediyor: "Sare, Melik’in yanına varınca, Melik, Sare için ayağa kalktı. Sare de abdest aldı, namaz kıldı ve duasında: “Ey Allah’ım! Sana va Rasulüne iman ettiğimi, namusumu ko

İbrahim Aleyhisselâm’ın Eşi Sâre’nin Namus Koruma Duası

İbrahim Aleyhisselâm’ın Eşi Sâre’nin Namus Koruma Duası İbrâhim Aleyhisselâm, Nemrud’un ateşinden kurtulduktan sonra, Bâbil’den ayrılıp, Mısır firavunlarından Senan bin Ulvan’ın ülkesi Mısır sınırına geldi. Gidecekleri yere varabilmeleri için bu ülkeden geçmek zorundalardı. Bu kralın kötü bir namı vardı: Güzel evli kadınları kocalarından zorla ayırıyor ve onları yanında alıkoyuyordu. Bu durumu Hz. İbrahim Aleyhisselâm biliyordu. Bunun üzerine şehre girmeden eşine şöyle dedi: “- Buranın çok zalim bir kralı var. Güzel kadınları kocalarından zorla alıyor. Senin, benim eşim olduğunu anlarsa, seni de benden zorla almak isteyebilir. O yüzden olur ya seninle muhatap olursa ve sana benim kim olduğunu sorarsa eşim değil kardeşim dersin. Bu yalan da değil. İkimiz aynı zamanda iman kardeşiyiz.” Şehir içinden geçerken Hz. Sâre validemiz kralın adamlarının dikkatinden kaçmadı. Krallarına yaranmak için hemen Hz. Sâre’yi alıp saraya getirdiler. Hz. İbrahim Aleyhisselâm, eşini teslim et

Tüm Mü’minlerin Sayısınca Sevaba Nail Kılan Dua

Tüm Mü’minlerin Sayısınca Sevaba Nail Kılan Dua Bir mümin bu duayı bir kere okursa: Allah'ü Teâlâ bütün dirilere ve ölülere bir yıllık ibadet sevabı ihsan eder. Allah'ü Teâlâ diriler­den ve ölülerden her iman eden kadın ve erkeğe mukabil o kişiye bir yıllık ibadet sevabı verir. Allah'ü Teâlâ o kişiye bu duasındaki her kelimeye karşılık cennette bin huri ile beraber bir de şehir verir ve o kişinin ölümü şehit ölümü olur. الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ السَّمَٰوَٰتِ وَرَبِّ الْأَرَضِينَ رَبِّ االْعَٰلَمِينَ، وَلَهُ الْكِبْرِيَآءُ فِى السَّممٰوٰتِ   وَالْأَرْضِ ۖ وَهُوَ اللْعَزِيزُ الْحَكِيمُ، الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ السَّمَٰوَٰتِ وَرَبِّ الْأَرَضِينَ رَبِّ الْعَٰلَمِينَ، وَلَهُ العَظَمَةُ فِي السَّمَٰوَٰتِ وَالْأَرضِ وَهُوَ الللْعَزِيزُ الْحَكِيمُ، لله الْمُلكُ رَبِّ السَّمَٰوَٰتِ وَهُوَ اللْعَزِيزُ الْحَكِكِيمُ، اَللَهمَ اَجعَل ثَوَابَهَا لِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْنَاتِ حَيِّهِمْ وَمَيِّتٍهِمْ Okunuşu: Elhamdülillâhi rabbissemâvâti ve rabbil eradîne rabbil âlemîn.

Bir Müslüman Olarak Milâdi Yeni Yıla Nasıl Girmeliyiz?

Bir Müslüman Olarak Milâdi Yeni Yıla Nasıl Girmeliyiz? Yılbaşı kutlamaları Müslüman Türk toplumunun geleneğinde ve dininde yoktur. Batıdan ithal ve toplumumuzu soysuzlaştıran bir saçmalıktır. "Yılbaşı kutlaması" başlığı altında şehveti tahrik eden, cinsel duyguyu kamçılayan uygunsuz kıyafetlerle düzenlenen, kadın erkek karışık, gayri meşru eğlenceler sadece yılbaşında değil her zaman haramdır. Dini olsun millî olsun hiçbir kültürel ve geleneksel temele de sahip değildir. Kâfirin dinini ve ibadetlerini taklit etmek küfürdür. Fakat kâfirin günah olmayan ibadet dışı adetleri küfür değildir. Bilhassa fen bilimleri ve teknolojileri almak çok güzeldir. Bu bakımdan Hristiyan olmayan ülkelerde yılbaşı kutlamaları Batı'nın körü körüne taklit edilmesinin veya Hristiyan Batı'nın kültür ihracının bir sonucudur. Ülkemizde öteden beri yılbaşı kutlamalarıyla ilgili olarak yapılan tenkitler ve gösterilen hassasiyet de buradan kaynaklanır. İnsanlar bir tuhaf… Yeni

Şükür ve Sabırın Yüksek Derecesi

Şükür ve Sabırın Yüksek Derecesi İbrahim bin Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri, Şakik-i Belhi Kuddise Sirrûh Hazretlerine Soruyor: - Şükür mevzuunda ne yaparsınız? - Bulunca şükrederiz, bulamayınca sabrederiz. - Horosan’ın köpekleri de böyle yapar! - Ya siz ne yaparsınız? - Bulunca olmayanlara dağıtırız, bulamayınca şükrederiz.

Mutlu Bir Olay

Mutlu Bir Olay Ferîdüddin Attar Kuddise Sirrûh’un “Tezkiretü’l-Evliyâ” isimli eserinde naklettiğine göre “Hadîd, 57/16” âyet-i kerimesi Horasan’da yetişmiş olan meşhur sûfî Fudayl b. Iyaz’ın (ö.194/809) gaflet uykusundan kurtulup hak yola girmesine sebep olmuştur. Şöyle ki; Fudayl önceleri yollardan gelip geçen kervanları soyan haramilerin/haydutların, yol kesenlerin başı idi. Haramiler, gelip geçen kervanlardan soydukları malları Fudayl’a getirirlerdi, aralarında o taksim ederdi. Bir gün yine bir kervan geliyordu. Fudayl ve adamları kervanı soymak için pusuya girmişlerdi. Kervan içerisinde bulunanlardan biri Kur’ân-ı Kerim’de: “İman edenlerin kalplerinin Allah’ı zikretmek için huşû içerisinde bulunmaları ve ondan inecek gerçeğe içten bağlanmaları zamanı hâlâ gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş ve kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış fâsıklardır” (Hadîd, 57/16) ayetini okuyordu.

Rızık ve Kanaat Duası

Rızık ve Kanaat Duası اَللّٰهُمَّ قَنِّعْنِي بِماَ رَزَقْتَنِي وَباَرِكْ لِي فِيهِ وَاَخْلِفْ عَلَىَّ كُلِّ غائِبَةٍ لِي بِخَيْرٍ Okunuşu: Allâhümme kanni’nî bimâ razektenî ve bâriklî fîhi ve ahlif ‘aleyye külli ğâibetin-lî bihayr. Anlamı: Allah’ım! Bana verdiğin rızık konusunda beni kanaat sahibi yap ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her nimetin daha hayırlısını bana ihsan eyle.” Kaynak: Hâkim, De’avât, No:1878