Yirmi Dokuz Maddede Ölüme Hazırlanmak…
Yirmi Dokuz Maddede Ölüme Hazırlanmak…
Doğum ile dünyaya geldik, ölüm ile dünyadan
çıkacağız. Hayat, bir rüya ve hayâlden ibarettir. Bugüne kadar yaşadıklarımız
hep hayal ve rüya oldu. Şimdiden sonra yaşayacaklarımız da hayal ve rüya
olacaktır. Ölüm ise; zenginliğe-fakirliğe, güzelliğe-çirkinliğe, makam ve
mevkie, hazır olup olmadığımıza bakmaz; her an gelebilir. Ölümü geri çevirecek
hiçbir güç ve kuvvet de yoktur.
Geçen zamanı geri getirmek ve öldükten sonra
dirilmek ve hayatı tekrar yaşamak mümkün değildir. Sonsuz pişmanlık duymamak
için; “ÖLÜM” hiç unutulmamalı ve sonsuz ahiret için hazırlık
yapılmalı. Gaflete düşerek ebedi hayat tehlikeye atılmamalı, hayatın her anı
şuurlu ve ölüme hazırlıklı geçirilmeli.
01-
Önce iman ve itikad ehlisünnet inancına göre düzeltilmeli.
İman ve itikadı bozuk olanların hiçbir ameline sevap verilmez.
02-
Allah’ü Teâlâ’nın, emrettiği farzları yapmalı ve
yasakladığı haramlardan kaçılmalı.
03-
Hem Dünya hem de ahiret için çalışılmalı fakat
dünyaya gönül vermemeli. Canın malın, evlâdın, makamın, her dünyalığın emanet
olduğu unutulmamalı…
04-
İyiliği emretmeli (Emri bil ma’ruf), kötülüğü yasaklamalı
(nehy-i anil münker).
05-
Allah’ü Teâlâ sevgisinden başka; masiva (evlât,
anne-baba, mal-makam, şöhret… Her türlü dünya sevgisi) kalpten çıkarılmalı.
06-
Yapılan her amel ve davranış Allah’ü Teâlâ’nın
şeriatına ve rasulü Muhammed Aleyhisselâm’ın sünnetine uygun olmalı.
07- İffet, yeme içme ve
şehevî arzular hususunda ölçülü olunmalı, aşırı ve süflî arzular bastırılıp
dinin ve aklın emri altına alınmalı, faziletli bir hayat yaşanmalı.
08-
Dünyanın sıkıntılarına aldırış etmemeli, dünyanın
zevk ve sefa yeri değil sonuz ahireti kazanmak için imtihan yeri ahiretin ise
sonsuz saadet ve mutluluk yeri olduğu bilinmelidir.
09-
Yaşanılan her saniye en iyi değerlendirilerek, Allah’ü
Teâlâ’nım rızası kazanılmaya çalışılmalı.
10-
Mümkün olduğu kadar namazlar camide cemaatle eda
edilmeli.
11-
Ehlisünnet sohbet meclislerine devam edilmeli.
12-
Gece gündüz Allah’ü Teâlâ zikir edilmeli, kelime-i
tevhid çok söylenmeli, Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e salâvat getirilmeli.
13-
Her daim abdestli olunmalı, abdest bozulunca namaz
vaktini beklemeden yeniden abdest alınmalı, yatarken yatağa abdestli girilmeli.
14-
Sürekli Allah’ü Teâlâ için hizmetler yapılmalı,
hayırlar artırılmalıdır.
15-
Müslümanlara bol bol selâm verilmeli, Ümmet-i
Muhammeded’e dua edilmeli.
16-
Günahlara tevbe istiğfar edilmeli; tevbe ertelenmemeli; tekrar günah işlemekten kaçınılmalı,
17-
Eda edilemeyen farzlar (namaz, oruç, zekât, hac, ibadet
borçları) varsa bir an önce ödenmeli.
18-
Kalp kırmaktan çok korkulmalı, küskünlükler varsa
barışılmalı kırılan kalpler onarılmalı.
19-
Ödenmeyen borçlar ödenmeli, verilmeyen emanetler
verilmeli, kul hakları için helâllik alınmalı.
20-
Allah’ü Teâlâ’ya tertemiz kavuşabilmek için; kalp ve
beden temizliğine dikkat edilmeli.
21-
Allah’ü Teâlâ, ölüm ve ahireti hiç unutmamalı, “Ölmeden önce ölünüz!” hikmeti gereğince; fırsat elde iken vakit kaybetmeden ölüme hazırlanılmalı, ahiret empatisi yapılmalı (kabirde
münker nekire hesap veriyorum, arasat meydanında toplanıyoruz, mizanda amellerim
tartılıyor…) gibi haller düşünülmeli.
22-
İşlenecek her amelin ahiretteki hesabı düşünülmeli,
hesabı verilemeyecek iş ve davranışlardan kaçınılmalı.
23-
Vasiyet hazırlanmalı, yazılı olarak bir yerde
bekletilmeli.
24-
İman, ihlâs, takva ve güzel ahlâk her geçen gün daha
da güçlendirilmeli.
25-
Allah’ü Teâlâ’nın huzuruna, kâmil iman ve salih
amellerle çıkmaya çalışılmalı.
26- Dünya hayatı ne kadar ağır olursa olsun, ölümü temenni
etmemeli;
27-
Allah'ü Teâlâ’nın rahmetinden asla ümit kesilmemeli. Korku ve ümit
arsında olunmalı; 40 yaşa kadar korku ağır basarken 40 yaştan sonra ümit ağır
basmalı.
28-
Öldükten sonra diğer insanların yararlanacağı
(kitap, okul, çeşme, cami, salih talebeye burs…) bir eser bırakılmalı.
29-
Ölümden korkulmamalı, ölümün sevgiliyi sevgiliye
kavuşturan bir köprü olduğu; Hazreti Mevlâna Kuddise Sirrûh’un deyimiyle “Şeb-i Aruz = Düğün Gecesi” dünya gurbetinden kurtuluş, vuslata eriş ve ebedi
saadetin başlangıcı oluğu olduğu kabul edilmeli…
Hazırlayan: Yaşar AKKAŞ
Yorumlar
Yorum Gönder