Kayıtlar

Selâm

Selâm Yola çıkınca her sabah, Bulutlara selam ver. Taşlara, kuşlara, atlara, otlara İnsanlara selam ver. Ne görürsen selam ver. Sonra çıkarıp cebinden aynanı Bir selam da kendine ver. Hatırın kalmasın el gün yanında Bu dünyada sen de varsın! Üleştir dostluğunu varlığınla, Bir kısmı seni de sarsın. Üstün Dökmen

Sen Ne Terk Ettin Ne Buldun?

Sen Ne Terk Ettin Ne Buldun?           Terk ettiğin her bir şeyin sonunda başka bir şey elde edersin.           Dünyadan geçen ahireti, nefsinden geçen ruhaniyeti elde eder.           Maddeden geçen manayı, cennetten geçen Mevla’yı bulur.           Sen ne terk ettin ne buldun?

Kırmızı Elmayı Gösterince

Kırmızı Elmayı Gösterince        Cenâb-ı Hak; bir kuluna hidâyet ve îmânda sebat murâd ederse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir.        Azrail aleyhisselâm bir müminin rûhunu almak istediğinde o rûh,        “Sen bununla mı emrolundun? Sana itaat edemeyeceğim” der.        O zaman Azrail aleyhisselâm:        “Evet, ben bununla vazîfelendirildim” buyurduğunda, rûh kendisinden delîl, alâmet ister.        Ve der ki;        “Allahü teâlâ beni yarattı ve şu cesedime koydu. Bu zaman sen orada yoktun. Şimdi beni almak istiyorsun.”        Allahü teâlâ buyurur ki;        “Kulumun rûhunu, canını aldın mı?”        Azrail aleyhisselâm,        “Yâ Rabbî, kulun şöyle şöyle demekte, alabileceğime dâir benden delîl (burhan) istemektedir” diye arzedince:        Allahü teâlâ buyurur ki;        “Kulumun rûhu doğru söylemektedir. Ey Azrail! Şimdi Cennete git. Oradan bir elma al, delîl ve burhanındır. Onu kulumun rûhuna göster.”        Azrail aleyhisselâm buyurulanı yapar. Ce

Kalbindeki Putları Kır

Kalbindeki Putları Kır      Mü’min dünyada gariptir, yalnızdır. Zahid de ahiretle ilgili hususlarda gariptir. Arif ise Allah’tan başka her şey yanında gariptir, yalnızdır. Mü’min dünyada âdeta zindandadır. Bol rızık içinde bulunsa ve geniş evlerde otursa bile... Aile efradı; malında, mevkiinde istedikleri gibi tasarruf ederler. Neşelenirler. Etrafında gülerler, oynarlar. O ise gizli bir zindan içindedir. Neşesi yüzündedir. Kederi kalbindedir.           Dünya hayatının içyüzünü iyi bilir. Kalben onu terk eder, boşar. İlk boşayışı talaktır, bir boşayıştır. Çünkü bütün dünyevî imkânlarının tamamen elden gitmesinden korkar. O, bu hâlet içindeyken bir de görür ki, ahiret kapısını açmış, güzel yüzü bütün parlaklığı ile karşısında duruyor. Onu görünce, dünyayı bir kere daha boşar. Fakat dünya (dünyevi zevkler, hazlar) gelir, kendisinin boynuna sarılır. Bunun üzerine o da onu üç talâkta birden boşar. Ve varır, ahiretin yanında durur. O orada dururken, birden şiddetli bir nur lemeân e

Nazlı Budin

Nazlı Budin Ötme bülbül ötme yaz bahar oldu, Bülbülün figanı bağrımı deldi Çekilip gitmenin zamanı geldi, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Sabah namazında doğdu bir yıldız, Deftere alınmış on iki bin kız, Aman Padişahım dini İslâmız biz, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Budin’in çarşısı bir uzun çarşı, Orta yerde Sultan Selim Camisi, Kâbe suretine benzer yapısı, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Budin’in çarşısı her baştanbaşa, İçinde oturan Süleyman Paşa, Aman Padişahım sen binler yaşa, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Cephane tutuştu, aklımız şaştı, Selâtin camiler havaya uçtu, Bütün sebi sübyan şahadet düştü, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Yatsı namazında üç top atıldı, Topun şiddetinden yer, gök sarsıldı, Gelin kızlar esir olup satıldı, Geldi küffâr, aldı nazlı Budin’i. Sabah namazında hep göründüler, Yetişin imdada ağalar, beyler, Öğlen namazında analar ağlar, Geldi küffâr aldı nazlı Budin’i. Akşam n

Budin Dedikleri Aksu'yun Başı

Budin Dedikleri Aksu'yun Başı Budin dedikleri Aksu'yun başı, Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı, Çerkez Bayraktar'dır şehitler başı. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Cephane tutuştu aklımız şaştı, Selatin camisi havaya uçtu, Askerin yarısı hep şehit düştü. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Budin'in üstünde doğdu bir yıldız, Aldı hain küffar on iki bin kız, Kimi kadı kimi müftü müderris. Aman padişahım imdat umarız, İmdatsız kaleye imdat bekleriz. Budin dedikleri çepçevre meşe, Kurdunu kuşunu doyurduk leşe, Hüngür hüngür ağlar Genç Ali Paşa. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Budin'in içinde biz üç kız idik, Altın kafes içre besli kuzuyduk, Küffarın eline layık değildik. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni.

Çıbana Karşı Okunacak Dua

Çıbana Karşı Okunacak Dua Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in zevcelerinden birinden rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: Parmağımda bir sivilce çıkmış olduğu bir zamanda Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana geldi. Parmağımdan şikâyetimi dinleyince, bana dedi ki: “Sende zerire (bir nevi kamış kırpıntısı) var mı?” Sonra onu sivilcenin üzerine koydu ve ba­na, şöyle söyle dedi: اَللَّهُمَّ مُصَغِّرَ الكَبِيرِ وَمُكَبِّرَ الصَّغِيرِ صَغِّرْ مَا بِي.‏‏ Okunuşu:  “Allâhümmе musağğırе´i-kеbîri vе mükеbbirе´s-sağîri. Sağğir mâ bî” Anlamı:  “Ey büyüğü küçültеn vе küçüğü büyültеn Allah’ım! Bende olanı küçült”

Gerçek Bir Aşk Hikâyesi

Gerçek Bir Aşk Hikâyesi Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye başladım. Kumru sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi. Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından) tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler. Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva kurmaya başladılar. Yuva bir kaç gün içinde kuruldu. Ben olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş yumurtlama hazırlığı yapıyordu. Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka birisi girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı.

Ağıt...

Ağıt... Ağlayın, parmakları nur, Sularından kınalı kızlarım… Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga'ya bakıp yıldızlarım… Yollara Kürşadlar uzanmış ölü, Ağlasın Akülke, ağlasın Sütgölü, Yiğitlerim uyur gurbet ellerde, Kimi Semerkant'ta bekler beni, Kimi Caber'de… Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok, Ben nasıl varım? Ağla ey Tanrı dağlarından, İndirilmiş Tanrım… Şu yakın suların, Kolu neden bükülmez? Fırat niçin, Dicle niçin, Aras niçin? Benden doğar, bana dökülmez? Ben ki ateşle konuşurdum, selle konuşurdum, İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum, "Sangaryos"u "Sakarya" yapan, "İkonyom"u "Konya" yapan, Dille konuşurdum… Arif Nihat Asya

Gâh Olur Mülk-İ Cihana Hân İder Gönlüm Beni

Gâh Olur Mülk-İ Cihana Hân İder Gönlüm Beni Gâh olur mülk-i cihana hân ider gönlüm beni, Geh döner şehr-i gama derbân ider gönlüm beni. (Zaman olur dünya mülküne sultan eder gönlüm beni, Bazen de döner gam şehrine kapıcı eder gönlüm beni.) Gâh olur can mülkünü ma’mur ider mimar-ı dil, Geh harab idüb yıkar viran ider gönlüm beni. (Zaman olur gönül mimarı can mülkünü mamur eder, Bazen de yıkar viran eder gönlüm beni.) Gâh vaslı fikri der gâhi dönüp hicran anar, Gâh şâd ider gehi giryân ider gönlüm beni. (Zaman olur kavuşmayı düşünür, bazen dönüp ayrılıktan söz açar, Bazen sevindirir, bazen de ağlatır gönlüm beni.) Gâh olur anlar rumûzı kâinatı serteser, Gâh olur bir nutkı yok hayvan ider gönlüm beni. (Zaman olur kâinatın sırlarını baştan başa anlar, Bazen de sözü olmayan hayvan eder gönlüm beni.) Gâh olur bir katre eyler belki kem bir katreden, Geh telâtumlar urup umman ider gönlüm beni. (Zaman olur bir damla eyler, belki de küç

Bayrak

Resim
Bayrak Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: Yurda ay yıldızının ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düştüğümüz gün Gölgene sığındık. Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim. Senin altında doğdum. Senin altında öleceğim. Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yeryüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim! Arif Nihat ASYA

Bu Vatan Kimin?

Bu Vatan Kimin? Bu vatan toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır, Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir. Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp köpüren ırmaklarından, Hudutlarda gaza bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır. Ardına bakmadan yollara düşen, Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan, Huduttan hududa yol bulup koşan, Cepheden cepheyi soranlarındır. İleri atılıp sellercesine Göğsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine Şu kara toprağa girenlerindir. Tarihin dilinden düşmez bu destan, Nehirler gazidir, dağlar kahraman, Her taşı yakut olan bu vatan Can verme sırrına erenlerindir. Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil, Bu sevgi bir kuru ifade değil, Sencileyin hasmı rüyada değil, Topun namlusundan görenlerindir. Orhan Şaik Gökyay

Lokman Hekim Aleyhisselâm’ın Nasihatleri

Lokman Hekim Aleyhisselâm’ın Nasihatleri Yıllardır Lokman Hekim nasihatleri kulaktan kulağa büyüklerin dilinden küçüklere aktarılmaktadır. Nasihat ve öğüt her yaşta lazımdır. Hayatımızda ve ömür denilen bu yolda geri dönüşü olmaksızın yaşanan zaman diliminde fırsat buldukça Lokman Hekim’in öğütlerinden de yararlanmak gerekir. İşte Bu öğütlerden bazıları. 001-   Ey oğulcağızım ciğerparem! Allah'ı tanı O'na hiçbir şeyi ortak koşma. 002-   Başkasına nasihat vermeden önce o tavsiye edeceğin şeyi kendin yap. 003-   Kendi ölçüne göre söz söyle. 004-   Herkesin hakkına riayet et. 005-   Sırrını sakla. 006-   Dostunu iyilik veya kötülük zamanında sına. 007-   Ahmak cahil kimseden uzak dur. 008-   Aklı başında bilgin dostu tercih et. 009-   Hayırlı işler uğrunda gayret sarf etmekten geri durma. 010-   Bir tedbir alacağın zaman ahlak ve bilgi sahibi kimseye akıl danış. 011-   Delil ve ispatını hazırladıktan sonra söz söyle. 012-   Gençlik zamanını ga