Kayıtlar

Sünnet

Sünnet Bismillahirrahmanirrahim İbni Ömer Radiyallahü Anh rivayet ediyor. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki:  Allah’u Teâlâ şöyle buyurdu: "Yarattığım insanlar içerisinde öyleleri var ki, dilleri baldan tatlı, kalpleri sabir bitkisinden daha acıdır. Büyüklüğüme yemin ederim ki, onların başına öyle bir fitne indiririm ki, akıl sahibi olanlarını hayretler içerisinde bıraksın. Bunlar rahmetime mi aldanıyorlar, yoksa Bana karşı cüretkâr mı davranıyorlar? (Camiussağir - 1753) Cenab-ı Allah’ın Celle Celâlüh Kur’an-ı Kerim’de "Şüphesiz sen en güzel ahlâk üzerindesin" şeklinde buyurduğu Peygamberimiz (sav) için yine Kur’an-ı Kerim’de "De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin..." buyurmaktadır. Resulullah’ın Sallallahü Aleyhi Vesellem yürüdüğü yola ‘Sünnet’, Onun sözleri ve davranışlarının yanı sıra başkalarında görüp beğendiği ve hoş karşıladığı şeylere ‘sünnet-i seniyye’ denir. Veda Hutbesi’nde "Size i

Ezân-ı Muhammedî

Ezân-ı Muhammedî Emr-î bülendsin ey Ezân-ı Muhammedî, Kâfî değil sadâna cihân-ı Muhammedî… Sultan Selîm-i Evvel'i râmetmeyüp ecel, Fethetmeliydi âlemi şân-ı Muhammedî… Gök, nûra garkolur, nice yüzbin minareden, Şehbâl açınca rûh-ı revân-ı Muhammedî… Ervâh cümleten görür Allahü Ekber'i, Akseyleyince arşa lisân-ı Muhammedî… Üsküp'de kabr-i mâdere olsun bu nev-gazel, Bir tuhfe-î bedî'ü beyân-ı Muhammedî… Yahya Kemal, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Selimnâme, s. 43-44, İstanbul Fetih Cemiyeti

Kazananlar Odaklanır, Kaybedenler Dağılır!

Resim
Kazananlar Odaklanır, Kaybedenler Dağılır! Şu eski deyişi severim : “Kazananlar odaklanır, kaybedenler dağılır.” Bu gerçekten doğrudur. Amaç duygusu beni enerjiyle, ne istediğini bilen enerjiyle doldurur. Bu gerçekten de çok güzel bir şeydir. Harry Bernstein hakkında anlatmayı çok sevdiğim bir hikaye vardır. İnsanlar, bu hikayeyi, geç yaşta büyük işler yapmak olarak yanlış yorumlar. Hikaye bununla ilgili değildir. Hikaye kişilikten amaca dönüşüm hakkındadır. Harry   93 yaşındaydı. Karısı, daha yeni lösemiden ölmüştü ve Harry hayata nasıl devam edebileceğini bilmiyordu; çünkü öncesinde amacı karısına bakmak, onunla olmak ve onun mutluluğunu sağlamaktı. Bu yüzden birdenbire, 93 yaşında amacı ayaklarının altından kayıp gitti. Uyandığında, artık yaşamak için enerjisi kalmamıştı. Bu depresyondur. Harry depresyondaydı, “Aman neye yarar? Niye zahmet edeyim? Niye devam edeyim ki?” diye kendine sorardı, depresyonun bütün anlamı budur : Yapacak bir

Yükünü At!

Yükünü At! Geçmiş düşüncelere aittir, gelecek düşüncelere aittir. Geçmiş ve gelecek zihninin parçalarıdır. Şimdi varoluştur. Senin zihninin bir parçası değildir. Bu an zihnine ait değildir. Geçmiş olan an ona aittir; henüz gelmemiş olan an ona aittir. Bu an asla sana ait değildir. Tersine, sen bu ana aitsin. Sen burada varsın, şu anda, burada. Zihnin başka bir yerde vardır, daima başka bir yerde. Yükünü at. Bir sûfi gizemciyi okuyordum. Issız bir yolda yolculuk ediyormuş, yol terk edilmişmiş ve öküz arabası ile bir çiftçi görmüş. Araba çamura saplanmışmış. Çiftçi öküz arabasında elma taşıyormuş, ama kaba yolda bir yerde arabanın arka tahtası çözülmüş ve elmalar saçılmış. Ama o bunun farkında değilmiş; çiftçi farkında değilmiş. Arabası çamura saplanınca ilk önce bir şekilde çıkarmaya çalışmış, ama tüm çabalar boşunaymış, bu yüzden; “Şimdi arabamın yükünü boşaltmalıyım, o zaman çekip çıkartabilirim” diye düşünmüş. Arkasına bakmış. Geriye bir düzine elma bile kalmamış

Neden Yenildiniz?

Neden Yenildiniz? Napolyon, bir savaşta yenilgi alan generaline, “Neden yenildiniz?” diye sorar. General şu yanıtı verir, “Birincisi, kurşunumuz bitti. İkincisi…” Napolyon sert bir şekilde generalin sözünü keser ve şunu söyler, “Tamam gerisini anlatma.”

Motivasyon Şapkası

Resim
Motivasyon Şapkası   John Kennedy küçük bir çocukken Boston’da seçkin bir özel okula gidiyordu ve okulda üniforma giymek zorunluydu. Bu üniformalar çocuklar için çok önemliydi ve üniformalarına, özellikle de şapkalarına bir şey olursa başları belaya girerdi. Çocuklar okuldan eve beraber yürürlerdi ve yollarının üzerinde tırmanması neredeyse imkânsız bir duvar vardı. Çocuklar duvardan atlamaya çalışırken, “Eminim sen tırmanamazsın. Eminim yapamazsın!” diye birbirlerini kışkırtırlardı. Bir gün John Kennedy şapkasını tuttuğu gibi duvarın üzerinden fırlattı! O şapka olmadan eve gidemeyeceğini biliyordu; yani, şapkayı duvarın üzerinden atınca, o duvara tırmanmak zorunda kalacağını biliyordu. Peki, onun ne yapmaya çalıştığını anlıyor musunuz? Şapkasını atarken John Kennedy kafasına bunu koymuştu (başının derde girmemesi için eve gitmeden şapkasını alması lazımdı) yani kararlıydı ve bu kararlılıkla duvarı aşmayı aklına koym

Yeryüzü Muhteşem Bir İlâhî Sanat Harikasıdır

Resim
Yeryüzü Muhteşem Bir İlâhî Sanat Harikasıdır İlâhî program çerçevesinde hareket ederek iklimleri oluşturan ve yeryüzüne âdeta hayat bahşeden güneşle gökyüzü ne muazzam bir kudret tecellîsidir. Yeryüzü muhteşem bir ilâhî sanat hârikasıdır Muhteşem bir sanat eseri şu kainat. İnsan, mahlûkâtın en mükerremi olarak yaratılmış ve ilâhî imtihan îcâbı dünyaya gönderilmiştir. Bu hikmetin farkında olarak yaşayabilmesi ve güzel bir kullukla Rabbine dönebilmesi için de ona, Peygamberler ve Kitaplar ihsân edilmiştir. Ayrıca içinde yaşadığı kâinat da Cenâb-ı Hakk’ın esmâ tecellîlerinden ibâret olduğu için; eserden müessire, sanattan sanatkâra intikal vesîlesiyle ayrı bir Hakk’a vuslat yolu kılınmıştır. Kâinattaki Muhteşem Denge Hiç şüphesiz kâinatta mikrodan makroya kadar her varlık, Yüce Rabbimizin sonsuz kudret ve azametini hatırlatmaktadır. Her zerre, diri bir kalbe sahip insan için ilâhî kudret tecellîlerini aksettiren bir ayna mesâbesindedir. Bizim, “ilâhî kudret akışları”

Kızımı Hangisine Vereyim?

Kızımı Hangisine Vereyim? "Bir zat Hasanı Basri Rahmetullahi Aleyh'e   - Kızımı isteyen çok hangisine vereyim bilmiyorum. Demişti. - Allah'ü Teâlâ'dan korkanına ver. Birbirleriyle anlaşabilirlerse iyi, anlaşamazlarsa, Allah'tan korktuğu için ona zulmetmez."

Âşina Olmak

Âşina Olmak Bilim adamları “Âşina olmak” hakkında, ilginç bir deney yapmışlar. Bir kurbağayı, kaynayan su dolu bir tencereye atmışlar. Kurbağa ânî bir refleksle sıçrayarak, tencereden dışarıya sıçramış ve haşlanmaktan kurtulmuş. İkinci denemede ise; Yine bir kurbağayı, ılık su dolu bir tencereye koymuşlar. Altına ateş yakarak, yavaş yavaş ısıtmışlar. Kurbağa; su ısındıkça keyiflenmiş, mayışmış ve rahatlamış. Tencereden dışarı atlamayı, hiç AKIL EDEMEMİŞ. Neticede de kurbağa, yavaş yavaş HAŞLANARAK can vermiş… Siyonist Haçlı ittifakı da yavaş yavaş alıştırarak milletimizi felâkete sürüklüyor… Önce Abd’nin Vietnam savaşı dizileri ile Vatana millete hakareti ihaneti normalmiş gibi gösteren vatansızlık, Abd hayranlığı uyandıran diziler… Sonra Dallas, Filamingo Yolu... gibi müstehcenlik, fuhuş aşılayan ahlâksızlık diziler… Daha sonra insanları Paraya taptıran dünyayı putlaştıran insanları dinden soğutup dünyevileştiren diziler; görsel ve sosyal medya… Ortad

Acep Bu Benim Canım!

Acep Bu Benim Canım! Acep bu benim canım, azad olur mu Ya Rab? Yoksa yedi Tamu’da yanıp kalır mı Ya Rab? Acep bu benim halim, yer altında ahvalim. Varıp yatacak yerim akrep dolar mı Ya Rab? Allah olacak kazi, bizden olur mu razı? Görüp Habibi bizi, şefi olur mu Ya Rab? Can hulkuma gelince, Azrail’i görünce, Ya canımı alınca, kolay olur mu Ya Rab? Yunus kabre varınca, Münkür Nekir gelince, Bana sual sorunca, dilim döner mi Ya Rab? Yunus Emre

Rağbetiniz Neye?

Rağbetiniz Neye? "Recep ayına, Allah'ü Teâlâ’ya rağbetimizle gireceğiz. اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَان “Allah'ım, Recep ve Şaban ayını bize bereketli kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır.” وعنْ سُلَيْمانَ بْنِ صُرَدٍ رضي اللَّه عنهُ قال: كُنْتُ جالِساً مع النَّبِي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، ورجُلان يستَبَّانِ وأَحدُهُمَا قَدِ احْمَرَّ وَجْهُهُ. وانْتفَخَتْ أودَاجهُ. فقال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « إِنِّي لأعلَمُ كَلِمةً لَوْ قَالَهَا لَذَهَبَ عنْهُ ما يجِدُ، لوْ قَالَ: أَعْوذُ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ذَهَبَ عنْهُ ما يجدُ. فقَالُوا لَهُ: إِنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ: «تعوَّذْ بِاللِّهِ مِن الشَّيَطان الرَّجِيمِ ». متفقٌ عليه. Süleyman İbni Surad radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum. İki kişi birbirine sövüp duruyordu. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, boyun damarları şişmiş, dışarı fırla

N'eylersin Ey Gafil Dünya Malını?

N'eylersin Ey Gafil Dünya Malını? N'eylersin ey gafil dünya malını, Yiyeceğin hiç fikrine düşmez mi? Bin yıl ömür sürsen bir gün ölürsün, Öleceğin hiç fikrine düşmez mi? Gine aklar düştü siyah saçına, Ölmeden tövbe et gizli suçuna. Kara yer altında sinin içine, Gireceğin hiç fikrine düşmez mi? Niçin dinlemezsin âlimler sözün, Niçin ağlayamaz şu iki gözün, Kızmış saç üstünde kalmış namazın, Kılacağın hiç fikrine düşmez mi? Bilesin dünyanın öte yanını, Ne kervancı koyar, ne kervanını. Azrail gelince tatlı canını, Alacağın hiç fikrine düşmez mi? İşte geldin gördün bu dünya fena, Günahına ağla sen yana yana. Teneşir üstünde sen döne döne, Yunacağın hiç fikrine gelmez mi? Ettin mi dünyada bir iyi fikir, Dilinden gitmesin zikirle şükür. Kara yer altında Münker'le Nekir, Soracağın hiç fikrine düşmez mi? Yunus Emre der ki: Eyle niyazı, Bozulmaz Mevla'nın yazdığı yazı. Eğnine biçerler şu kefen bezi, Giyeceği

Ay İle Güneş

Ay İle Güneş Bir gün Ay'a sordular: -En çok neyi seversin? -Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim. -Neden ona bunu reva göresin ki? -Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden! - Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin? - Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.

Aldanma

Aldanma Aldanma dünyanın velvelesine, Hepsi boş heves bir gün öğrenirsin, Kimi hakka koşar kimi tersine, Her nefesin hesabı var görürsün… Rüya gibi hayat bir gün bitecek, Bitmeyecek gibi dalıp ta batma, Mahşer günü nefsin hesap verecek, Yarın terazide azıksız kalma… Rabbin sana her şeyden daha yakın, Seni koruyup ta gözetir elbet, Varlığını hisset günahtan sakın, Verdiğin o söze etme ihanet… Rüya gibi hayat bir gün bitecek, Bitmeyecek gibi dalıp ta batma, Mahşer günü nefsin hesap verecek, Yarın terazide azıksız kalma… Eşref Ziya

Allah'ü Teâlâ’nın İnayetini Bazen Anlamıyoruz

Resim
Allah'ü Teâlâ’nın İnayetini Bazen Anlamıyoruz Allah insanların sıkıntılı zamanlarında her zaman yardım gönderir! Ama biz insanlar o yardımı bir türlü anlamaz ve doğru kullanamayız. Ve haksız yere Allah'ü Teâlâ’ya İsyan Ederiz! Bu karikatür de bunu çok güzel anlatmış. "Şüphesiz ki zorluk ve sıkıntıyla beraber kolaylık vardır." İnşirah 6. Ayet "Fakat olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama o sizin için hayırlıdır. Ve olur ki bir şeyi (de) seversiniz, hâlbuki o sizin için bir şerdir. Allah ise (sizin için hayır olanı) bilir de siz bilmezsiniz." Bakara Suresi 216. Ayet

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!”

Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Büyüklerden Ebu Osman El-Hayri’yi ziyafete davet ettiler. Davet yerine vardığı zaman kendine “- Kusura bakma, çok insan geldi seni kabul edemeyeceğiz!” dediler. Az gidince tekrar çağırdılar. Gelince tekrar, kabul edemeyeceklerini bildirdiler. Böyle birkaç defa çağırıp geri döndürdükten sonra; “- Biz seni denemek için bunu yaptık. Gerçekten güzel ahlaklıymışsın!” dediler. Cevabında buyurdu ki: “- Bu ahlâk o kadar güzel midir? Bir köpeği de çağırsanız gelir, kovsanız gider!” Kıssadan Hisse: Mübarek salih zat kendine hiçbir övünç payı çıkarmıyor… İslâm büyüklerinin ahlâkı böyleydi. Övseniz de kötüleseniz de davranışları değişmezdi…

Hangisi Ağır?

Hangisi Ağır?   Şeyh Ebu'l Vefa Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ne, bir gün, “Şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı kaldıran, şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi!” diye bahsedilmişti. Ebu'l Vefa Hazretleri, bu sözü söyleyen talebelerine, şu manidar karşılığı verdiler: “O ağır yükleri kaldırmak kolay, fakat şu abdest ibriğini taşımak ondan çok daha zordur.” Gerçekten de bu söz, ibretli bir cevaptır. Ağır taş kaldırmada, ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır. "Ne güçlü, ne kuvvetli adam" denilmesi, o kişiye lezzet ve şevk verir. Onun için, nefse kolay gelir. Ama abdest ibriğini taşımakta, nefsin hazzı ve lezzeti yoktur. Bilakis nefse muhalefet vardır. Bu yüzden de o hafif ibrik, nefse, o ağır yüklerden daha zor ve ağır gelir.

Kuran'ı Kerim'de Yer Alan 13 Temel Konu

Kuran'ı Kerim'de Yer Alan 13 Temel Konu Kur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir. Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Peki Yüce kitabımızdaki en temel konuları biliyor musunuz? Kur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir.   Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Kur'an okurken ön hazırlık olarak muhakkak yerine getirmemiz gereken husus, gusül abdestini almamız gerektiren bir hal varsa onu yerine getirmiş olmamızdır. Cünüp, hayız ve nifas halinde olan, dua ayetleri hariç Kur'an okuyamaz. Müslümanların Kur'an okuması için zorlaştırıcı kurallar getirmenin pek bir yararı yoktur. Aşağıdaki maddeler sıralanırken de böyle bir gaye güdülmemiştir. Ancak şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır ki; Kur'an okuyan kişi Yüce Allah'la bir diyaloğa geçiyor demektir. Allah'la yapılacak bu kitabî görüşmeye de,

Tesbihat ve Duayı Hiç İhmal Etmeyin

Tesbihat ve Duayı Hiç İhmal Etmeyin                                                                  Sen bir yerde ücretli olarak çalışsan, akşama kadar birçok işi görüp yorulduktan sonra, işveren ücretini vereceği zaman almadan gider misin?                                        Bazı kimseler, namaz kıldıktan sonra tesbih ve duâyı terk ederek, Allah´ın huzurundan ayrılıyor. Oysa tesbihat ve dua, özellikle sabah namazından sonra çok daha önemli ve faziletlidir. Hem tesbihattaki kelimeler, namazın özü ve çekirdekleridir.        Tanıdığım bir gencin namazdan sonra duâ etmeden sohbete daldığını görünce dedim ki:      — Sen bir yerde ücretli olarak çalışsan, akşama kadar birçok işi görüp yorulduktan sonra, işveren ücretini vereceği zaman almadan gider misin?        Böyle bir şeyi kesinlikle yapmayacağını söyledi.      — Ama sen namazını kıldın. Vazifeni yerine getirdin. Resûlullah, namazdan sonra tesbihat yapanın bütün günahlarının affolacağını söylüyor. (Tirmiz