Rağbetiniz Neye?
Rağbetiniz Neye?
"Recep ayına, Allah'ü Teâlâ’ya rağbetimizle gireceğiz.
اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَ
بَلِّغْنَا رَمَضَان
“Allah'ım, Recep ve Şaban ayını bize bereketli kıl ve bizi Ramazan'a
ulaştır.”
وعنْ سُلَيْمانَ بْنِ صُرَدٍ رضي اللَّه
عنهُ قال: كُنْتُ جالِساً مع النَّبِي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، ورجُلان
يستَبَّانِ وأَحدُهُمَا قَدِ احْمَرَّ وَجْهُهُ. وانْتفَخَتْ
أودَاجهُ. فقال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « إِنِّي لأعلَمُ
كَلِمةً لَوْ قَالَهَا لَذَهَبَ عنْهُ ما يجِدُ، لوْ قَالَ: أَعْوذُ بِاللّهِ مِنَ
الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ ذَهَبَ عنْهُ ما يجدُ. فقَالُوا لَهُ: إِنَّ النَّبِيَّ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ: «تعوَّذْ بِاللِّهِ مِن الشَّيَطان
الرَّجِيمِ ». متفقٌ عليه.
Süleyman İbni Surad radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum. İki kişi
birbirine sövüp duruyordu. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş,
boyun damarları şişmiş, dışarı fırlamıştı.
Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben bir söz biliyorum, eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık
hali geçer. Eğer o, “Eûzü billâhi mine’ş-şeytânirracîm = İlâhi rahmetten
kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım” derse, üzerindeki hâl kaybolur.”
Oradakiler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ona “İlâhî rahmetten
kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!”tavsiyesinde bulunduğunu ilettiler.
[Buhârî, Bed’ü’l-halk 11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109]
Şeytandan korkulmaz. Şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyoruz. O şerrin çok
çetin olduğunu, hiç vazgeçmediğini… Şeytan hiç vazgeçmez. Ondan Allah'a çok
sığınmak lazım.
وعنْ مُعاذ بْنِ أَنَسٍ رضي اللَّه عنه
أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ: «مَنْ كظَمَ غيظاً، وهُو
قَادِرٌ عَلَى أَنْ يُنْفِذَهُ، دَعَاهُ اللَّهُ سُبْحانَهُ وتَعالَى عَلَى
رُؤُوسِ الْخلائقِ يَوْمَ الْقِيامَةِ حَتَّى يُخَيِّرَهُ مِنَ الْحُورِ الْعِينِ
مَا شَاءَ» رواه أَبُو داوُدَ ، والتِّرْمِذيُّ وقال: حديثٌ حسنٌ.
Muâz İbni Enes radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Gereğini yapmaya gücü yettiği halde öfkesini yenen kimseyi
Allah, Kıyamet günü herkesin gözü önünde çağırır, hûriler arasından dilediğini
seçmekte serbest bırakır.”
[Ebû Dâvûd, Edeb 3 ; Tirmizî, Birr 74; Kıyâmet 48. Ayrıca bk. İbni Mâce,
Zühd 18]
Ne olur birbirinizi affetmek için bahane arayın. Suçlu değil, suçsuz
arayın.
Bir insan iyiyse, imtihanları vardır. İmanınız arttıkça imtihanınız
artacak. İmtihanı sıkıntı olarak görmekten vazgeçin. İmtihanın kazanç kapısı
olduğunu anlamak; imtihanın bitip, başka bir imtihanın başlaması için ruhsat
aldın demektir.
قَدِمَ عُيَيْنَة بْنُ حِصْنٍ فَنَزلَ
عَلَى ابْنِ أَخيِهِ الْحُر بْنِ قَيْسٍ، وَكَانَ مِن النَّفَرِ الَّذِين
يُدْنِيهِمْ عُمرُ رضِيَ اللَّهُ عنهُ، وَكَانَ الْقُرَّاءُ أَصْحابَ مَجْلِسِ
عُمَرَ رضي اللَّهُ عنه وَمُشاوَرَتِهِ كُهولاً كَانُوا أَوْ شُبَّاناً، فَقَالَ
عُييْنَةُ لابْنِ أَخيِهِ: يَا ابْنَ أَخِى لَكَ وَجْهٌ عِنْدَ هَذَا الأمِيرِ
فَاسْتَأْذِنْ لى عَلَيْهِ، فاستَأذنَ فَأَذِنَ لَهُ عُمرُ. فَلَمَّا دخَلَ قَالَ:
هِيْ يا ابْنَ الْخَطَّاب، فَوَاللَّه مَا تُعْطِينَا الْجَزْلَ وَلا تَحْكُمُ
فِينَا بالْعَدْل، فَغَضِبَ عُمَرُ رضيَ اللَّه عنه حتَّى هَمَّ أَنْ يُوقِعَ بِهِ
فَقَالَ لَهُ الْحُرُّ: يا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنَّ اللَّه تعَالى قَال
لِنبِيِّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: {خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بالْعُرْفِ
وَأَعْرِضْ عَنِ الجاهلينَ} [سورة الأعراف: 199] وإنَّ هَذَا مِنَ الجاهلينَ،
وَاللَّه ما جاوَزَها عُمَرُ حِينَ تلاها، وكَانَ وَقَّافاً عِنْد كِتَابِ اللَّهِ
تعالى رواه البخارى.
Abdullah İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Uyeyne İbni Hısn (Medine’ye) geldi ve yeğeni Hurr İbni Kays’a misafir oldu.
Hurr, Hz. Ömer’in danışma meclisi üyelerindendi. Zaten genç olsun yaşlı olsun
âlimler (kurrâ), Hz. Ömer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple
Uyeyne, yeğeni Hurr İbni Kays’a:
- Yeğenim, senin devlet başkanı yanında önemli bir yerin vardır. Beni
kendisiyle görüştür, dedi.
Hurr, Ömer’den izin aldı. Uyeyne Ömer’in yanına girince:
- Ey Hattâb oğlu, Allah’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun.
Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun, dedi.
Ömer hiddetlendi, Uyeyne’ye ceza vermek istedi.
Bunun üzerine Hurr:
- Ey Müminlerin emiri, Allah, Peygamberine “Affı seç, iyiliği emret,
cahilleri cezalandırmaktan vazgeç!” buyurdu. Benim bu amcam da câhillerdendir,
dedi.
Allah’a yemin ederim ki, Hurr bu âyeti okuyunca Ömer, Uyeyne’yi
cezalandırmaktan vazgeçti. Zaten Ömer, Allah’ın kitabına son derece bağlı idi.
[Buhârî, Tefsîru sûre (7), 5, İ’tisâm 2]
Sabrı öğrenen kişi, öfkesini yenebilir.
Rağbetiniz neye ise; Şaban'a öyle ulaşırsınız, Ramazan'ı da öyle
geçirirsiniz.
Allahu Teâla hiç kimsenin ağzından çıkan kelimeye ve aklından geçen
düşünceye rağbet etmez. Allah sizin duygularınıza göre rağbet eder."
Büşra Taşcıoğulları Riyâzü's Sâlihîn Okumaları
Yorumlar
Yorum Gönder