Kayıtlar

Köpek, Akrep ve Yılandan Korunmak İçin Dualar

Köpek, Akrep ve Yılandan Korunmak İçin Dualar بسم الله الرحمن الرحيم وَكَلْبُهُم بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ Okunuşu: Bismillahrirrahmanirrahim. Ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesiyd. Anlamı: Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Fazileti: Bir köpeğin tehlikesi söz konusu olduğunda: Ayetini okuyan kimse o köpeğin şerrinden emin olur. Bu ayete devam edenler köpeğin saldırısına uğramaz. Kaynak: (ed-Dürrü’n Nazıym 370- Kehf suresi; 18) Akrep ve Yılandan Korunma Duası Rivâyete göre Nûh Aleyhisselâm, kavmine dûçar olan ilâhi azaptan kurtulmak için, Allah Teâlâ’nın emriyle bir gemi yaptı. İbn-i Abbâs’tan rivâyete göre gemiye insanlardan seksen kişi bindi. (İbn-i Sa’d, I, 41) Nuh Aleyhisselâm‘ın yapmış olduğu gemiye hayvanlar da alınmıştı. Fakat Nûh Aleyhisselâm yılan ve akrebi gemiye almak istemedi. Onlar da: “– Senin ismini zikredenlere zarar vermeyiz!” diyerek söz verdiler. Buna binâen buyrulmuştur ki, akrep ve

Tuvalete Girerken Okunacak Dua

Tuvalete Girerken Okunacak Dua (Prostat vb. Hastalıklara Yakalanmamak İçin Kısa) Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de tuvalete girerken duâ okumuş, habis varlıkların şerrinden Allah’a sığınmıştır. Efendimiz’in tuvalete girerken okuduğu duâ şöyledir. بِسمِ اللهِ اَللَّهُمَّ اِنِّى اَعُوذُبِكَ مِنَ الْخُبْثِ وَالْخَبآءِثِ Okunuşu: “Bismillâh. Allahümme innî eûzü bike mine’l-hubsi ve’l-habâis.” Mânâsı: “Bismillâh. Allah’ım, pislikten ve pis olmaktan (Şeytanlardan, küfür ve isyandan) Allah’a sığınırım. (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî) Tuvaletten Çıkarken Okunacak Dua (Prostat vb. Hastalıklara Yakalanmamak İçin Kısa) اَلْحَمْدُ ِللهِ الَّذِى اَذْهَبَ عَنِّى اْلاَذَى وَعَافَاني مِنْ ذَلِكَ Okunuşu: Elhamdü lillâhillezî ezhebe annel ezâ ve aafâanii min zâlik.“ Mânâsı: Hamd olsun O Allâh'a ki, bizden ezâyı giderdi ve ondan beni kurtardı.“ Helâdan çıkınca bu duayı okumaya devam edenler idrar ve abdest yollarında hastalık görmezler. Efendimiz

İmam-ı Azam’ın Talebelere Ve Hocalara Öğütleri

İmam-ı Azam’ın Talebelere Ve Hocalara Öğütleri 01-   Konuşurken yüksek sesle konuşma. Hiç bir isinde acele etme, teenni ile hareket et. Acele şeytandır. [Hadis-i şerifte, (Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder.) buyuruldu. Teenni, acele etmemektir.] 02-   Susmayı âdet edin. [Hadis-i şerifte, (Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.) buyuruldu.] 03-   Her ayda birkaç gün oruç tut. [Hadis-i şerifte, (Her ay 3 gün oruç tutan, yılın tamamında oruç tutmuş gibi olur.) buyuruldu.] 04-   Nefsini hesaba çek, ilmi muhafaza et. Böylece amelinden iki cihanda faydalan. [Hadis-i şerifte, (Akıllı, nefsini hesaba çeken ve ölümden sonrası için amel edendir.) buyuruldu.] 05-   Dünya nimetine ve sağlığına güvenme. [Hadis-i şerifte, (İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce bos vaktin, fakirlikten önce zenginliğin, ölümden önce hayatin kıymetini bil.) buyuruldu.] 06-   Bu nimetlerin hepsinden sorguya çekileceksin. [Hadis-i şerifte, (Kıyame

Zalim Kadın İle Fakir Kocası

Zalim Kadın İle Fakir Kocası Kıtlık yıllarında fakir bir adamın zalim ve şirret bir karısı vardı. Zalim Kadın sık sık kocasının fakirliğini yüzüne kakar o mazlum salih zata olmadık işkenceler yapardı. Fakir adam salih bir zat idi. Karısının huysuzluklarına sabreder “- Bu benim sınavım!” der katlanırdı. Zavallı adam sürekli en ağır işlerde çalışarak evini kıt kanaat geçindirmeye çalışıyor; ne kadar para kazansa bile zalim cadıya yaranamıyordu. Aslında zalim kadının ip eğirme, kazak örme, yün kumaş dokuma gibi sanatları vardı; kocasından bile fazla para kazanıyordu; fakat öyle hırslı ve açgözlü idi ki kendi kazandığı paranın kuruşuna dokunmuyor; kocasının parasından da para katarak kocasından habersiz altın alıyor sandığında saklıyordu. Kadın ikide bir; “- Unutma! Babamdan kalan evde oturuyorsun, bu ev benim! Falanca kadar olamadın; bak onların evi ve eşyaları daha güzel; onlar bizden daha iyi geçiniyor!” diye zavallı adamın beyninin etini yiyordu. Adam artık bu zulüml

Evliyanın Duası

Evliyanın Duası Dürüstlüğün senet olduğu bir dönemde sözü ilahi aşkın kudretiyle mayalanmış, sözü ve özü bir olan Allah’ın rızasını, sevgisini her şeyden üstün tutan. Yaratılanı sadece yaratandan ötürü seven bir Allah dostu vardı. Bu veliyullah sabırlı, hoşgörülü, mütevazı, güzel huylu ve iyiliksever biriydi. Öte yandan bu velinin huysuz, Şükürsüz, çirkin ve bencil bir karısı vardı. Eşi sürekli kendisine hakaret eder, sen bana layık değilsin. Ben krallara layıkım deyip, adamı azarlayıp dururdu. Allah’ın bu sadık ve sıddık kulu ise yaratanına şükür eder, sabırla hanımının düzelmesi için dualarda bulunur ona nasihatler ederdi. Bir gün Allah’ın sadık kulu düşünceli bir şekilde eve gelir. Eşi olup biteni anlamaya çalışsa da evliyanın ağzını bıçak açmaz. Bu durum günlerce, haftalarca devam eder. Karısı artık onun deli olduğunu düşünmüş ve onun için endişelenmeye başlamıştır. Karısı Allah dostunun karşısına geçmiş ve kendisine sormuş. “- Neden benimle konuşmuyorsun, dertleşmiyo

Dürüstlüğün Bedeli

Dürüstlüğün Bedeli Dâhiliye Nâzırı Ahmet Reşit Bey anlatır: 1902 yılı Ramazan ayının 15. günü Hırka-i Saadet'i ziyaretten dönen II. Abdülhamid Hân, Hazine-i Hümâyûn'da bulunan Sultan III. Mehmet'e ait murassâ sorgucu ister. Sorguç, bir heyet tarafından yerinden alınır ve Bağdat Köşkü'nde padişaha takdim olunur. Hasan Şevkı Bey, huzurdan çıkınca, Başmâbeynci Hacı Ali Paşa'ya dert yanar: "- Efendimizin ulu ecdâdı, Hazine-i Hümâyûnlarına birçok şey koymuşlar, vermişler, fakat buradan bir habbe bile çıkarmamışlar ve alamamışlardır. Eğer şevketmeâb efendimiz bu sorgucu götüreceklerse, doğrusu bu âcizi çok mahzun edecekler." II. Abdülhamid Hân, kızı Ayşe Sultan'a yaptıracağı taca örnek tutmak için istemiştir sorgucu. İtiraz kendisine arz edildiğinde, bunu geçici olarak aldığını, bayramın birinci günü iade edeceğini belirtir ve Hasan Şevkı Bey'e teslim edilmek üzere, bir de senet imzalayarak verir. Ve bayram gelir çatar. Yıldız Sarayı'nd

Ey insan! Dünyaya Aldanma!

Ey insan! Dünyaya Aldanma! Yeryüzüne Allah’ın halifesi olarak gönderilmiş olan insan, günümüz dünyasında değerlerinden o kadar uzaklaştı ki dünyaya daldı, ahireti unuttu. Her şeyin para, mal, kadın ve maddeden ibaret olduğunu sandı, dünyevileşti. Hâlbuki bizim bu dünyada daha ulvi görevlerimiz vardı. O görevler bizi ebedileştirecek, ahiretimizi kazandıracak, cennete götürecekti. Her şeyi geçici, aldatıcı, yalan, vefasız ve bir gün bizi silkeleyip atacak olan dünyaya aldandık. Rabbimiz, biz kullarına dünyayı şöyle tanıtıyor: Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdikleri ziraatçıların hoşuna gider. Sonra, kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah’ü Teâlâ’nın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimsizlikten başka bir şey değildir. (Hadid, 20)

Ateşin Yakmadığı Âşık

Resim
Ateşin Yakmadığı Âşık   Yemen’de ortaya çıkan yalancı peygamber Esvedül-Ansi, o bölgede oturan Müslüman salihlerden Ebu Müslim Havlaniyi yanına çağırttı. Ona kendisini peygamber olarak seçtirmek istiyordu. Yanına gelince: Benim peygamber olduğuma şahitlik eder misin? Diye sordu, Ebu Müslim Havlani (Rahmetullahi Aleyh), Duymuyorum, kulağım sağır! Diye cevap ver di. Esved, Muhammedin peygamber olduğuna şahitlik eder misin? Diye sordu: Ebu Müslim, Evet, şahitlik ederim dedi. Esved tekrar, Benim peygamber olduğuma şahitlik eder misin? Diye sordu… Ebu Müslim tekrar: Duymuyorum kulağım sağır! Diye cevap verdi. Esved tekrar, Muhammedin peygamber olduğuna şahitlik eder misin? Diye sordu: Evet, şahitlik ederim dedi. Esved, sorusunu tekrar tekrar sordu, Ebu Müslim de (Rahmetullahi Aleyh)aynı hep aynı şekilde cevap verdi. Esved kızdı, onu cezalandırmak istedi. Büyük bir ateşe attı. Ateş ona hiçbir zarar vermedi. Ebu Müslim (Rahmetullahi Aleyh) ateşin içinde n

Fatih Sultan Mehmet Han (Rahmetullahi Aleyh) Şöyle Buyuruyor

Fatih Sultan Mehmet Han (Rahmetullahi Aleyh) Şöyle Buyuruyor: Bir şehirde en önemli üç şey; “Kanalizasyon, hamam, kütüphane” dir. Çünkü kanalizasyon şehrin kirini, Hamam bedenin kirini, Kütüphaneler de ruhun kirini temizler. Allah’ü Teâlâ hepmizi; şehri temiz, bedeni temiz, ruhu temiz olanlardan eylesin!