Kayıtlar

İhlâs ile Allah’a İbadet Et!

İhlâs ile Allah’a İbadet Et! Bir bayram arifesinde, dul bir kadın yanında babadan yetim kalmış çocuğu ile zengin bir Hacı İbrahim’in dükkânına girer: -“Bildiğiniz gibi bu çocuğun babası savaşta şehid düştü. Yarın da bayram. Evde yiyeceğimiz olmadığı gibi çocuğun giyeceği de yok. Allah rızası için biraz yardım...” diye utana sıkıla dilenir. Hacı Efendi fakir kadına yardım etmediği gibi hiddetli bir sesle: -“Bıktım sizden… Sizin için mi çalışıyorum. Defol şuradan.” diye kadını azarlar. Hacının bu çıkışı üzerine kadının gözleri dolar. Ağlayarak dükkândan çıkar. Hacının karşısında aynı mağazadan bir dükkânın sahibi olan Abraham isimli Yahudi, o fakirin ıstırabını anladı. Kadının ve çocuğunun ağlamalarına dayanamadı. Gönlü buz gibi eridi, inceldi. İnsanî duygularla kadına yaklaştı: -“Nedir hanım, hacı efendi niçin bağırdı?” diye sordu. İmanlı ve şuurlu fakir kadın, Yahudi’ye hacıyı şikâyet etmek yerine: -“O benim büyüğümdür. Döver de, kovar da, sana ne oluyor?” diye cevap

İçki Bütün Kötülüklerin Anasıdır

İçki Bütün Kötülüklerin Anasıdır Hz. Osman Radiyallahü Anh’ın İçki Hakkında Anlattığı Yaşanmış Olay Hz. Osman Radiyallahü Anh’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle demiştir: “İçkiden uzak durun! Çünkü içki, kötülüklerin anasıdır."  "Sizden önce yaşamış bir adam, insanlardan uzaklaşıp bir yerde uzlete çekilerek Allah’a ibadet etmekteydi. Fakat fahişe bir kadın ona âşık oldu.  Bu fahişe kadın, cariyesini ona göndererek bir meselede şahitlik yapması için evine çağırttı." "Adam, kadının çağrısına icabet ederek cariye ile birlikte çağrıldığı eve gitti. Adam eve girince geçtiği her kapı, cariye tarafından arkadan kapatılıyordu. Nihayet güzel bir kadının yanına vardı. Kadının yanında bir çocuk ve bir içki şişesi bulunmaktaydı. Kadın, adama şöyle dedi:" 'Vallahi! Ben seni, şahitlik yapman için çağırmadım. Ben senden; benimle cima yapmanı veya bu çocuğu öldürmeni ya da şu içkiyi içmeni istiyorum. Zira sen, bunla

Allah Celle Celâlühü Korkusuyla Ağlamak

Allah Celle Celâlühü Korkusuyla Ağlamak Dünyada iyi, faideli şeyler, kötü, zararlı şeylerle karışıktır. Saadete, rahat ve huzura kavuşmak için, hep iyi, faideli şeyleri yapmak lazımdır. Allah-ü Teâla Celle Celâlüh çok merhametli olduğu için, iyi şeyleri kötülerden ayıran bir kuvvet yarattı. Bu kuvvete “akıl” denir. Temiz ve sağlam olan akıl, bu işini, çok iyi yapar, hiç yanılmaz. Günah işlemek, nefse uymak, aklı ve kalbi hasta yapar. İyiyi kötüden ayıramaz. Allah-ü Teâla Celle Celâlüh, merhamet ederek, bu işi kendi yapmakta, iyi işleri Peygamberler Aleyhisselâm vasıtası ile bildirmekte ve bunları yapmayı emr etmektedir. Zararlı şeyleri de bildirip, bunları yapmayı yasak etmektedir. Bugün, yeryüzünde, değiştirilmemiş, bozulmamış tek din vardır. O da İslamiyet’tir. Rahata kavuşmak için, İslamiyet’e uymak, yani Müslüman olmak lazımdır. Önce kalb ile iman etmeli, sonra da, İslamiyet’in emr ve yasaklarını öğrenmeli ve yapmalıdır.  Allah-ü Teâla Celle Celâlüh Kur’an-

Dertliyken Yapılan Dua Gönülden Kopar

Dertliyken Yapılan Dua Gönülden Kopar Birisi her gece kalkıp Allah'ı anıyor, O'na dua ediyordu. Şeytan ona dedi: - Ey devamlı Allah'ı anan kişi! Bütün gece Allah deyip çağırmana, yakarman karşılık seni buyur eden var mı ki? Sana bir tek cevap bile gelmedi, daha ne zamana kadar böyle yakarıp dua edeceksin? Adamın gönlü kırıldı, başını yere koydu ve hüzün içinde uyudu. Rüyasında ona şöyle dendi: - Kendine gel uyan! Niye duayı, zikri bıraktın? Neden usandın? Adam: - Buyur diye bir cevap gelmiyor ki... Artık kapıdan kovulmaktan korkuyorum, dedi. Bunun üzerine dendi ki ona: - Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir. Senin yalvarışın, Allah'ın senin ruhuna haber uçurmasındandır. Senin çabaların, çareler araman, Allah'ın seni kendine yaklaştırması, ayaklarındaki bağları çözmesindendir. Senin korkun, sevgin, ümidin, Allah'ın lütuf kemendidir. Senin her Yarabbi demenin altında, Allah'ın buyur demesi vardır... Gafilin, ca

Alman Çavuşun Korkunç İtirafı!

Resim
Alman Çavuşun Korkunç İtirafı! Afganistan'da görev yapan Alman Çavuş Wohlgethan: "Mayınlı araziye tesbit için elma atıp çocukları koşturuyorduk. Mayın patlamazsa çocuklar elmayı alıyordu. Mayın patlarsa çocuklar paramparça oluyordu. Biz de yolumuza devam ediyorduk." Taliban’a karşı Afganistan’ı işgal eden ABD güdümlü Haçlı ordusunun alçaklıkları, yaptıkları karşısında vicdan azabı çeken askerlerin itiraflarıyla bir bir ortaya çıkıyor. 2001 yılından beri Afganistan’da Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü (ISAF) adı altında faaliyet gösteren işgal kuvvetleri bünyesinde görevli Alman Özel Tim mensubu (KSK) çavuş Achim Wohlgethan, 2002 yılında 6 ay görev yaptığı Afganistan’da yaşadıklarını “Son Durak Kabil” (Endstation Kabul) adıyla kitaplaştırdı. Piyasaya yeni çıkan kitabında, işgalcilerin Afganlara yaptığı zulmü gözler önüne seren Wohlgethan, daha önce de Afganistan’daki askerlerinin insanlık dışı skandallarıyla gündeme gelen Almanya’da tartışmalara neden oldu.

Almanların Korkusu

Almanların Korkusu Abdürrahim Karakoç Almanya’nın büyük bir kentinde üniversite tahsili yapıyordum. Okul arkadaşım Müller’in teşvik ve teklifiyle bir Pazar günü kilise de papazın vaazını dinlemeye gittim. Kilise doluydu. Ben papaz efendiyi İncil’den pasajlar okuyacak oradaki insanlara kendi dinlerinden bahsedecek zannediyordum. Hâlbuki vaaz Türk düşmanlığı ile başladı. Türk düşmanlığı ile sona erdi. Papaz Türkleri barbar, canavar hatta yamyam olarak takdim ediyordu. Ben orada Türkler hakkında söylenenlerin hepsini zikredecek değilim. Ancak vaaz bittikten sonra papazla aramızda geçen konuşmayı olduğu gibi aktarıyorum. -Papaz efendi ben bir Türküm. Sizi dini bilgilerden bahseder zannıyla vaazınızı dinledim. Hâlbuki siz sadece Türkler aleyhinde propaganda yaptınız. Hatta cemaati tahrik ettiniz. Ben din adamlarını yapıcı olgun, hoşgörü sahibi bilirdim. Yanılmışım sizi bu duruma sevk eden sebep nedir? -Kiliseler birliği böyle istiyor... -Biz Almanları dost kabu

Öfkede Sınır Yoktur

Öfkede Sınır Yoktur Muhterem okuyucular öfkemize sahip olalım. Adam, yeni aldığı arabasını yıkarken 6 yaşındaki oğlu yerden bir taş alır ve arabaya bir şeyler yazar! Çok öfkelenen Baba çocuğunun ne yazdığına bile bakmadan oğlunun elini tutar ve  vurur da vurur! Hastanede, elindeki sayısız kırık yüzünden çocuğun parmaklarının hepsi alınır. Ameliyattan sonra çocuk, oldukça üzgün olan babasını gördüğünde:  – “Baba, parmaklarım ne zaman çıkacak?” diye sorar! Adam soru karşısında biter ve yıkılır kalır. Arabasına döndüğünde kafasını arabaya vurur da vurur. Sonra gelir motor kaputuna oturur ve işte o zaman oğlunun yazmaya çalıştıklarını görür: “SENİ SEVİYORUM BABA!” “Öfke ve Sevgide sınır yoktur. Her zaman güzel bir yaşama sahip olmak için siz ikinciyi seçiniz! Nesneler, kullanılmak üzere yapılmıştır. İnsanlar ise; sevilmek için! Lütfen bu yazıyı paylaşıp bu duruma düşmek üzere olan bir kaç kişinin bile olsa okumasına vesile olun!!!

Allah Korkusu Ve Diğer Korkular

Allah Korkusu Ve Diğer Korkular İzmir’den okuyucumuz: “Korku nedir? Korku küfürdür diyenler var. Küfürden sayılır mı? Korkunun imanın bir alâmeti sayılan cinsi yok mu?” Korku lügatte tehlike anında duyulan endişe, kaygı, tasa, ürküntü ve dehşet alma hâli olarak açıklanmıştır. Korku ile küfrü özdeşleştirmek doğru değildir. Korku çok yersiz ve gereksiz olsa bile, küfür sayılmaz. Çünkü küfür, Allah’ı ve Allah’a ait değerleri “inkârdan” başka bir şey değildir. Korku Allah’tan olursa şüphesiz imanın alâmetidir. Hatta Allah korkusu, ulaşmamız, yaşamamız ve korumamız gereken faziletlerin başında gelir. Fakat başka şeylerden olursa insana faydası olmamakla beraber, bunu küfür saymamıza gerek de yoktur. Kur’ân insanları Allah korkusuna çağırır. Rabb’inden “korkan” kimseye “iki Cennet” vaad eden[1] Cenâb-ı Hak başka bir âyette, “Benden korkun!” [2] buyurur. Bir başka âyette ise, “Allah Kendisinden korkmanızı emrediyor”[3] buyurulur. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesel

Anne Baba Olmaya Niyet Etmiş Genç Çiftler İçin 3 Dert Ve 3 Derman

Anne Baba Olmaya Niyet Etmiş Genç Çiftler İçin 3 Dert Ve 3 Derman İlknur Toprak 1. Duan sen istediğinde değil, Allah istediğinde gerçekleşecek. Birçok çiftin “Bu yaz çocuk sahibi olmayı düşünüyoruz” şeklinde konuşmalarına şahit oluruz. Genç çift kendilerince bir hesap yapmış ve neredeyse bebeği büyütüp okula gönderecek kadarki süreci planlamış gibi rahattır. Fakat işler düşündüğü gibi gitmediğinde büyük bir panik ve çeşitli vesveseler ile karşı karşıya kalır. Dermanı: Nasibiniz sizin planladığınız günde değil, Allah’ın takdir ettiği günde olacaktır. Kudret sahibi olan yalnızca O’dur. Bu yüzden dua var, panik yapmak, bunalımlara girip yuvayı eşiniz için dar etmek yok! 2. Bilgi sahibi olmak korkularımızı dindirir. Tecrübesizliğin ve baba adayı ile bazı kadınsal meseleleri konuşamamanın verdiği kafa karışıklığı üstüne bir de internet gibi yığınla asılsız bilginin yer aldığı bir yerden fikir sahibi olmaya çalışmak anne adayını soru işaretleri deryasına sürükleyeb

Neyi kaybettik? Bu hale nasıl geldik?

Neyi kaybettik? Bu hale nasıl geldik? Çok değil, bir asır öncesine kadar gittiği her yere medeniyet götüren, dünyaya adalet dağıtan bir toplumduk. Kendi ülkelerinde zulümden şikayet edenler Kardinal başlığı görmektense ecdadımızın sarığını görmeyi tercih ediyordu. Olay doğru ya da yanlış ama binlerce kişi ile bağların arasından ordumuz ile geçerken bir salkım üzüm alırsak yerine kese ile o üzümün bedelini asacak kadar kul hakkına riayet ediyorduk. Mahallemizde bulunan hasta, yaşlı, ihtiyaçlı kim varsa bilir, ocakta pişen aşımızı onlarla paylaşır, devletten yardım veya iaşe beklemezdik. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen sadaka taşları ile zengin ile fakir birbirini görmeden ihtiyaçları giderilir, birisi vermenin kibrini, diğeri almanın ezikliğini yaşamazdı. Ailenin en büyükleri, o evin en değerli varlığı gibi görülür, sıhhat ve afiyetleri için çaba sarf edilir, üzerlerine titrenir idi. O büyükler bayramlarda ve özel günlerde kalabalık aileleri bir araya toplanmasına vesile ol