Allah Korkusu Ve Diğer Korkular
Allah Korkusu Ve Diğer Korkular
İzmir’den okuyucumuz: “Korku nedir? Korku küfürdür diyenler var. Küfürden
sayılır mı? Korkunun imanın bir alâmeti sayılan cinsi yok mu?”
Korku lügatte tehlike anında duyulan endişe, kaygı, tasa, ürküntü ve dehşet
alma hâli olarak açıklanmıştır. Korku ile küfrü özdeşleştirmek doğru değildir.
Korku çok yersiz ve gereksiz olsa bile, küfür sayılmaz. Çünkü küfür, Allah’ı ve
Allah’a ait değerleri “inkârdan” başka bir şey değildir.
Korku Allah’tan olursa şüphesiz imanın alâmetidir. Hatta Allah korkusu,
ulaşmamız, yaşamamız ve korumamız gereken faziletlerin başında gelir. Fakat
başka şeylerden olursa insana faydası olmamakla beraber, bunu küfür saymamıza
gerek de yoktur.
Kur’ân insanları Allah korkusuna çağırır. Rabb’inden “korkan” kimseye “iki
Cennet” vaad eden[1] Cenâb-ı Hak başka bir âyette, “Benden korkun!” [2]
buyurur. Bir başka âyette ise, “Allah Kendisinden korkmanızı emrediyor”[3]
buyurulur.
Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de bizi Allah korkusuna
çağırıyor: “Bir mü’minin kalbinde korku ile ümit birlikte bulunursa, muhakkak
Aziz ve Celil olan Allah ona umduğunu verir, korktuğundan da emin kılar.” [4]
buyuran Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem, bir hadis-i kutsîde de,
Allah’ın şu sözünü naklediyor:
“İzzetime ve celâlime yemin ederim ki, bir kuluma iki emniyeti ve iki
korkuyu birden vermem: Kulum dünyada azabımdan emin olursa, kullarımı
topladığım Kıyamet Gününde ona korku veririm. Kulum dünyada Benden korkarsa,
kullarımı topladığım gün onu azabımdan emin kılarım.” [5]
Korkunun insan fıtratına yerleştirilmiş bir duygudan ibaret olduğunu beyan
eden Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, korkuyu yöneldiği makam itibariyle iki
gurupta inceler: Bedîüzzaman’a göre korku ya halka, ya da Hâlık’a dönük olarak
yaşanır. Yani insan ya Allah’ın yarattıklarından korkar, ya da Allah’tan.
Üçüncü bir ihtimal yoktur.
Allah’tan korkmanın, O’nun rahmetinin şefkatine yol bulup sığınmak demek
olduğunu kaydeden Üstad Saîd Nursî Hazretleri, korkunun bir kamçı olduğunu ve
kişiyi Allah’ın rahmet kucağına attığını beyan eder. Bediüzzaman’a göre, Allah
korkusu ile Allah’ın merhametine, mağfiretine, affına, sevgisine, şefkatine,
rahmetine, re’fetine ve yumuşak huyluluğuna ulaşılır. Yavru için anne korkusu
gayet lezzetlidir. Çünkü bu korku kendisini annesinin sıcak kucağına çekiyor.
İşte, bütün annelerin şefkatlerini toplasanız, Allah’ın rahmetinin sadece bir
pırıltısından ibaret kalır. Öyleyse sonsuz şefkat ve hadsiz merhamet Sahibi
olan Allah’tan korkmakta büyük bir “lezzet” olduğu böylece ortaya çıkmış
oluyor. Üstelik Allah’tan korkan, Allah’tan başkasının çirkin, neticesiz,
musibetli ve belâlı korkularından da kurtulmaktadır.
Allah korkusu olmadığında, kişi, korku duygusunu gene mutlaka kullanır ve
bu defa Allah’tan başka şeylerden korkmaya mecbur ve mahkûm olur. Öyle
şeylerden korkar ki, o korku sonuçta hiçbir işe yaramadığı gibi, korkulan şeyin
ne merhameti, ne acıması ve ne de şefkati söz konusu olmaz. Bilâkis böyle
korkular insan ruhuna elem verici belâlar, ıstırap verici acılar ve yürek
yakıcı hüzünler doldurur. Böylece insan, yüreğinde Allah’tan başka şeylerin
korkusunu taşımanın cezasını “ivedilikle” görmüş olur. [6]
Bununla beraber, yaratıklara karşı duyulan korkunun aşırı boyutu, yani
“korkaklık” derecesi için dalâlet olduğu söylense de; küfrü gerektirdiğini
söylemek ölçüsüzlük olur ve aklî bir hüküm olmaz. Çünkü korku damarı zaten
normal ölçülerde hayatı korumak için verilmiştir. Beş altı ihtimalden bir
ihtimal ile korkmak ihtiyattandır, meşrudur, vücudun kendisini savunduğu bir
mekanizmadır. Yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimal ile korkmak ise en fazla
evhamdır, korkaklıktır, hayat için azaptır. [7] Ama hangi derecesi olursa
olsun, korku ile küfrü ve inkârı bütünleştirmenin sağlıklı bir izah biçimi
olamaz.
Süleyman Kösmene
Dipnotlar:
1- Rahmân Sûresi, 55/46
2- Bakara Sûresi, 2/40
3- Âl-i İmrân Sûresi, 3/28
4- Câmiü’s-Sağîr, 3/3348
5- A.g.e., 3/2896
6- Sözler, s. 322
7- Mektûbât, s. 404
Yorumlar
Yorum Gönder