Allah Celle Celâlühü Korkusuyla Ağlamak

Allah Celle Celâlühü Korkusuyla Ağlamak

Dünyada iyi, faideli şeyler, kötü, zararlı şeylerle karışıktır. Saadete, rahat ve huzura kavuşmak için, hep iyi, faideli şeyleri yapmak lazımdır.
Allah-ü Teâla Celle Celâlüh çok merhametli olduğu için, iyi şeyleri kötülerden ayıran bir kuvvet yarattı. Bu kuvvete “akıl” denir.

Temiz ve sağlam olan akıl, bu işini, çok iyi yapar, hiç yanılmaz. Günah işlemek, nefse uymak, aklı ve kalbi hasta yapar.
İyiyi kötüden ayıramaz. Allah-ü Teâla Celle Celâlüh, merhamet ederek, bu işi kendi yapmakta, iyi işleri Peygamberler Aleyhisselâm vasıtası ile bildirmekte ve bunları yapmayı emr etmektedir.

Zararlı şeyleri de bildirip, bunları yapmayı yasak etmektedir.
Bugün, yeryüzünde, değiştirilmemiş, bozulmamış tek din vardır. O da İslamiyet’tir. Rahata kavuşmak için, İslamiyet’e uymak, yani Müslüman olmak lazımdır. Önce kalb ile iman etmeli, sonra da, İslamiyet’in emr ve yasaklarını öğrenmeli ve yapmalıdır. 

Allah-ü Teâla Celle Celâlüh Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?”

“Sonra bunun arkasından yine kalpleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi, ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah Celle Celâlüh korkusundan yerlerde yuvarlanıyor… Ve sizin neler yaptığınızdan Allah Celle Celâlüh gafil değildir.”

“Ey iman edenler, Allah’tan Celle Celâlüh korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan Celle Celâlüh korkun. Hiç şüphesiz Allah Celle Celâlüh, yaptıklarınızdan haberdardır.”

Her şeyden önce, iyi bilinmelidir ki Allah Celle Celâlüh korkusu, birtakım cahil insanların sandıkları gibi, yalnızca Peygamberlere Aleyhisselâm ya da Velilere Aleyhisselâm has özel bir üstünlük değil, tüm iman edenlerin kalplerinde taşıdıkları ve diğer tüm insanların da taşımaları gereken bir duygudur. Çünkü Allah Celle Celâlüh Kuran’da Kendisi’nden korkulmasını emretmiştir.

Allah Celle Celâlüh korkusu ise bu imtihan ortamında müminin en büyük dayanağı olacaktır. Çünkü Allah Celle Celâlüh korkusu kişiyi, her anında Allah’ın Celle Celâlüh istediği gibi davranmaya, O’nu Celle Celâlüh hoşnut etmeye çalışmaya, şeytanın ve nefsinin isteklerinden sakınmaya, onların hile ve oyunlarına karşı uyanık ve tedbirli olmaya sevk edecektir.

Bu da, insana kendi sınır tanımaz isteklerini uygulatmaya çalışan nefsin ve şeytanın hiç işine gelmeyen bir durumdur.

Bu sebeple şeytan ve nefsi, insanı en başta Allah Celle Celâlüh korkusundan uzaklaştırmaya çalışır. Allah’tan Celle Celâlüh korkmanın gereksiz, hatta yanlış olduğu, asıl önemli olanın Allah sevgisi Celle Celâlüh, kalp temizliği olduğu gibi telkinlerle onun Allah’tan Celle Celâlüh korkup sakınmasını engellemek ister.
Oysa Kuran’ı okuyan şuurlu bir insan, şeytanın bu tür telkinlerinin hiçbir gerçekliği olmadığını, tamamen saptırma ve aldatma amacı taşıdığını rahatlıkla görür.

Zira Allah Celle Celâlüh, müminlere Kendisi’nden korkmalarını Kuran’da son derece açık bir biçimde emretmiştir. Bu emir Kuran’ın sayısız ayetinde yer alır. Bu ayetlerden birkaç örnek şöyledir:
“…Allah’tan Celle Celâlüh korkun ve bilin ki Allah Celle Celâlüh, muhakkak cezası pek çetin olandır.”

“…Allah’tan Celle Celâlüh korkup sakının ve gerçekten bilin ki, siz O’na Celle Celâlüh döndürülüp toplanacaksınız.”

“…Allah’tan Celle Celâlüh korkup sakının ve bilin ki, Allah Celle Celâlüh herşeyi bilendir.”

“… Allah’tan Celle Celâlüh korkup sakının ve bilin ki, Allah Celle Celâlüh yaptıklarınızı görendir.”

“Ey iman edenler, Allah’tan Celle Celâlüh korkup sakının ve (sizi) O’na Celle Celâlüh (yaklaştıracak) vesile arayın; O’nun Celle Celâlüh yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.”

Mümin her konuda olduğu gibi Allah’ın Celle Celâlüh bu emrini de kayıtsız şartsız yerine getirmeye çalışacağı için, Kuran’dan habersiz cahil kimseler gibi, Allah’tan Celle Celâlüh korkmanın gerekip gerekmediği, Allah Celle Celâlüh korkusunun mu yoksa Allah Celle Celâlüh sevgisinin mi önemli olduğu, Allah’ı Celle Celâlüh seven bir kimsenin neden Allah’tan Celle Celâlüh korkması gerekeceği gibi, şeytani kuruntu ve vesveselere kapılmaz.


Allah’tan Celle Celâlüh korkmanın, tıpkı namaz kılmak, oruç tutmak gibi “farz kılınmış” bir ibadet olduğunu bilir ve bu ibadeti en güzel biçimde yerine getirmeye çalışır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)